KÜRESEL REKABET, ŞİRKETLERİ zaten yıllardır kabul edilebilir
kaliteyi uygun maliyetle üretmeye zorluyordu. Bu gerçek bugün de
geçerliliğini koruyor. Uzmanlar, üretim süreçlerini ve maliyetlerini
gözden geçirenlerin ayakta kalacağını söylüyor. Ünlü yönetim gurusu Al
Ries da bunlardan biri. Yıllardır bu gerçeğin altını kalın çizgilerle
çizen Ries’ın şu değerlendirmesi oldukça dikkat çekici: “Şirketler,
daima üretim maliyetlerini düşürmenin yollarını arıyor. Buna zorunlular,
çünkü rakipleri de aynı şeyi yapıyor. Ürün fiyatları da her geçen gün
aşağı düşüyor. Örneğin ilk cep telefonu Motorola tarafından 3 bin 500
dolara satıldı. Bugün 100 dolardan daha ucuza çok daha iyi cep
telefonları alabilirsiniz. Aynı şey bilgisayarda da yaşandı. IBM 3 bin
dolara PC satıyordu. Bugün çok daha iyi PC’leri 500 doların altında
almak mümkün” diyor. Dünyanın en çok satılan en inovatif cep
telefonlarının üretim maliyetinin 7-8 dolara kadar düştüğü konuşuluyor.
Bu ürünlerin en ucuzunun 500 doların altında satılmadığını düşününce
‘kazananlar’ın üretim maliyetlerini düşürmenin yollarını bulduğu açık. 15 Üründe maliyetlerin nasıl düştüğünü görmek için görsele tıklayın
Kazanan şirketlerin bir bölümü, inovasyonu tekelinde tutarak bir
bölümü ölçek ekonomisi sayesinde bir bölümü ise outsourcing’le
maliyetlerini düşürüyor. Genel giderlerden enerji harcamalarına kadar
şirketler bütün süreçlerinde kötü maliyetin peşine düşmüş durumda.
Üretim süreçleri de bundan payını alıyor. Pek çok şirket, üretimde
maliyetlerini düşürerek rekabetçi olmanın yollarını arıyor. İşte bu
nedenle üretim süreçleri tekrar tekrar gözden geçirilerek kötü
maliyetler ayıklanıyor.
BAĞIMSIZ MALİYETLER
Ancak üretim maliyetlerini aşağı çekmek, o kadar basit bir iş değil.
Şirketlerin karşısında sabit maliyetlerin, toplam üretim maliyetindeki
payının her geçen gün yükselmesi tehdidi var. Bazı sektörlerde hammadde,
enerji gibi giderler maliyetlerin yüzde 80’ine tekabül ediyor. Bu
giderlerin maliyeti ise üreticiden bağımsız oluşuyor. Sendikaya bağlı
çalışan şirketler için işçi ücretleri de böyle. Bu nedenle şirketlere,
üretim maliyetlerini düşürecekleri genel giderler kalıyor. Önlerindeki
bir diğer seçenekse satışları artırarak birim başına düşen genel gideri
aşağı çekmek. İnci Deri Yönetim Kurulu Başkanı Ali Murat Kızıltaş,
ayakkabı sektöründe maliyetlerin iki ana kalemde, yani hammadde olan
deri ve işgücünde toplandığını söylüyor. Son 5 yıllık süreçte üretim
maliyetlerini yaptıkları verimlilik çalışmalarıyla ancak sabit
tutabildiklerini ifade eden Kızıltaş, bunun nedenini şöyle aktarıyor:
“Deri fiyatlarında bir iyileşme oldu diyemeyiz. Aksine ciddi yükseliş
yaşadığımız zamanlar oldu. El emeğinin yoğun olduğu bir sektördeyiz,
makine kullanımı minimum düzeyde. Dolayısıyla maliyetlerin yüzde 50’ye
yakınını işgücü oluşturuyor. Bu durumda maliyetleri düşürmenin tek yolu,
verimliliği artırmaktan geçiyor. Hammadde maliyetleri yüzde 24
yükseldi, çalışan verimliliği de aynı oranda arttı. Hammadde maliyetinin
artışını verimliliği artırarak aynı düzeyde tutabildik.”
Işıklar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Uğur Işık da tuğlada
maliyetlerin 5 yıl öncesine göre yüzde 30 civarında arttığını söylüyor
ve devam ediyor: “2005’e göre asgari ücret yüzde 56, elektriğin kilovat
saati yüzde 54 arttı. Maliyetlerimizdeki bu temel iki unsurun payı,
yüzde 50. Üretim maliyetlerini düşürmek için 2010’da dökme doğalgaz
alımını bırakarak Botaş’tan direkt gaz alımına başladık. Böylelikle
yüzde 50 olan artışı yüzde 30 seviyesine çekebildik.”~
İKİ MALİYETE SIKI MARKAJ
Üretim maliyetlerini etkileyen en önemli gider kalemleri enerji,
hammadde ve işçilik olarak tanımlanıyor. Bu giderleri pek çok şirket
sabit gider olarak görüyor. Ancak krizle birlikte şirketler, sabit
giderleri kontrol altına almak için de büyük efor sarf ediyor. Yönetim
danışmanı Ali Özgenç de krizde şirketlerin sabit giderlerinin bir
kısmını değişken gidere dönüştürerek üretim maliyetlerini
düşürebildiğine dikkat çekiyor. Bu şirketlerden biri Çimbeton. Çimbeton
Hazır Beton Direktörü Bahri Zuhal, araç takip ve filo yönetim sistemiyle
yakıt tüketiminde transmikserlerde ortalama yüzde 11, pompalarda ise
yüzde 6 oranında kazanç sağladıklarını belirtiyor. Araç takip sistemi
kullanmaya başladıktan sonra araçlarında kullanılan yakıt tüketimini
düzenli olarak ölçmeye başlayan Çimbeton, hazır beton üretim maliyetinde
yaklaşık yüzde 6,5 oranında düşüş kaydettiklerini tespit etti. Zuhal,
maliyetlerinde sağladıkları bu avantajın, Çimbeton’un kârlılığına
yansıdığını ve pazarda rekabet güçlerinin arttığını vurguluyor.
Endüstriyel mutfakta dünya devi bir İspanyol şirketi olan ve Türkiye’de
de üretim yapan Fagor Endüstriyel ise son 5 yılda fiyatı 4 kat artan
temel hammaddeleri nikel alaşıma rağmen üretim maliyetlerini yüzde 15
düşürdü. Şirketin pazarlama müdürü Onur Önen, bu mucizeyi nasıl
yarattıklarını şöyle aktarıyor: “Ana girdimiz paslanmaz sac.
Kullandığımız hammaddelerden nikelin tonu 15 bin dolardan 60 bin dolara
çıktı. Kullandığımız CNC tabanlı tezgahlar ve CAD bilgisayar destek
sistemlerindeki özel uygulamalarla sac ıskartalarını yarı yarıya varan
oranlarda azalttık ve bunu girdiye çevirdik.”
DAHA UCUZA TEDARİK
“Ucuzun ucuzu her zaman bulunuyor” diye konuşan Zorlu Tekstil Grubu
Başkanı Vedat Aydın, son 5 yılda ürettikleri tül perdenin üretim
maliyetini yüzde 25, pamuklu nevresim takımlarının maliyetini ise yüzde
10 düşürdüklerini söylüyor. Aydın, nasıl bir yol izlediklerini şöyle
anlatıyor: “Tülde ham kumaşı Çin’den ithal etmeye başladık. Nevresimde
maliyeti daha da düşürebilirdik, ama son 1 yılda pamuk fiyatları yüzde
80 arttı. İki üründe de tabii ki üretim randımanları artırıldı. Bunun
katkısı ise yüzde 5 oldu.”Aydın, bu düşüşlerin kârlılıklarına pozitif
etkisinin olamadığını söylüyor. Çünkü maliyetlerdeki düşüşten daha
fazlasını fiyat rekabetinden dolayı müşterilerine yansıtmak zorunda
kalmışlar. Rekabet şartlarının sürekli fiyat ve maliyet düşüşünü
gerektirdiğini ifade eden Aydın, şöyle devam ediyor: “Üretim maliyetleri
ve ucuz ürün konusunda Uzakdoğu ile rekabet mümkün değil. Ham kumaş
Uzakdoğu’dan ithal edilebilir, Türkiye’de farklı uygulamalarla
tüketicinin beğeneceği ürün ortaya çıkarılabilir. Bu da Çinli’ye göre
daha yüksekten satma şansı verir. Ama gelecekte de şirketler
maliyetlerini düşürmek için ithalata ve maalesef Türkiye’deki üretim
kapasitelerini daraltmaya odaklanacak.”
Botanika Genel Müdürü Kemal Eskenazi de ucuza tedarikle maliyetleri
aşağı çekmeyi başaran yöneticilerden biri. Eskenazi, 5 yıl öncesine göre
üretim maliyetlerini yüzde 15 aşağı çektiklerini söylüyor ve devam
ediyor:
“Biz yıla başlamadan önce hangi üründen ne kadar satacağımızı bir önceki
yıla göre planlayıp, üretim rakamlarımızı belirleyip alımlarımızı yüklü
miktarlarda yapıp, fiyatları aşağıya çekebiliyoruz.”~
YALINLA GELEN DÜŞÜŞ
Üretim maliyetlerini düşürmeye odaklanan şirketlerden bazıları,
felsefesi gereksiz maliyetlerden arınmak, yalınlaşmak olan “Yalın Üretim
ve Yönetim Sistemi”ni benimsedi. Sonuçta önemli çıktılar elde ettiler.
Yeşim Tekstil, bu şirketlerden biri. Şirketin CEO’su Şenol Şankaya,
yapılanları şöyle aktarıyor: “Yalın sistemle iş süreçlerimizi gözden
geçirerek tüm çalışanlarımızın da işin içinde olduğu bir yönetim
felsefesini hayata geçirdik. Enerji verimliliği ile ilgili çalışmalar
yaptık. Hatta 2008’de ‘Sanayide Enerji Verimliliği’ projesinde
birincilik ödülü aldık. Bize hız kazandıracak teknolojik yatırımlarımız
da oldu. Bu kapsamda başta ERP olmak üzere yeni yazılımlarla üretim ve
yönetim sürecinde zaman tasarrufu sağladık. Yalın bantlarımızda tamir,
ikinci kalite, model dönüş süreleri ve beklemelerden doğan kayıpların
azalması ve tek parça iş akışı olarak üretimin gerçekleşmeye
başlamasıyla verimliliklerimizde yüzde 31,4 artış gözlemledik. Verimdeki
bu artış, aynı oranda dikiş işçilik maliyetlerimize de yansıdı. Ayrıca
global tedarik zincirimizi baştan sona analiz ederek tedarikçi
konsolidasyonları, nakliye rotalarımızın optimizasyonuna eğildik.
Nakliye ve depolama maliyetimizde yüzde 10 düşüş sağladık. İkinci kalite
oranlarımız yüzde 2’ler seviyesine düştü, imalat sonrası ihracat
fazlası adedin elimizde kalması problemi de yeni sistemle birlikte binde
4’ler seviyelerine geriledi.”
Maliyeti artan 10 şirketi görmek için görsele tıklayın
Sezon Pirinç de üretim tesislerinde yaptığı yatırımlarla 5 yıl öncesine
göre üretim maliyetlerini yüzde 9 azaltmayı başardı. Emsan Genel Müdürü
Uğur Kaymak ise üretimde süreklilik sağlayarak, stok maliyetlerinden
kurtularak ve farklı üretim aşamalarını birleştirerek çelik tencere
üretim maliyetini yüzde 10 düşürdüklerine dikkat çekiyor.
DÜŞMEYİNCE HIZ KESİLDİ
Kuşkusuz tüm şirketler, üretim maliyetlerini düşürmek için ciddi çaba
sarf ediyor. Ancak bu çabalara rağmen maliyet artışına engel olamayanlar
da var. Sadece maliyet artışının hızını kesebildiklerine dikkat çeken
Frigo Mekanik’in genel müdürü Levent Aydın, bunun nedenlerini şöyle
açıklıyor:
“Endüstriyel soğutma, teknolojik ara ürünlerde yurtdışına bağımlı bir
sektör. Bu yüzden yakın gelecekte üretim maliyetlerinin düşmesi yönünde
bir eğilim görmüyorum. Düşüş, ancak üretim adetlerinin ciddi artışıyla
sağlanabilir.”Fiyatlarındaki yükselişle gündemi en fazla meşgul eden
kırmızı et sektöründe de 5 yıl öncesine göre üretim maliyetleri yüzde
100 arttı. Danet Genel Müdürü Sait Uluçay, 5 yıl önce sucuğun 1
kilosunun maliyetinin 10 TL iken bugün 20 TL, pastırmanın 15 TL iken
bugün 30 ve salamın 8 TL civarındayken bugün 16-18 TL civarında olduğunu
söylüyor. Bu yükselişin en önemli sebebinin, ana hammadde olan kırmızı
et fiyatının yükselişi olduğuna dikkat çeken Uluçay, enerji ve işçilik
maliyetlerinde de yükselme olduğunu belirtiyor. Uluçay, şöyle devam
ediyor: “İşletmelerdeki verimlilik artışı maliyetlerin daha fazla
artmasına engel oldu. Önümüzdeki günlerde üretim maliyetleri yine
hammadde maliyetlerine bağlı olacak. Maliyetini düşüremeyenler ayakta
kalamayacak. Şirketler maliyetleri düşürmek için ölçek ekonomisi
yaratmaya odaklanacak. Teknoloji de işin içine daha fazla girecek ve
işçilik maliyetleri düşecek.” Akyüz Plastik de maliyetleri düşüremedi,
ama daha az elektrik tüketen makineler ve daha verimli soğutucu ve
ısıtıcılara yatırım yaptı. Enerji kaçaklarını minimuma indirdi. Sonuçta
elde ettiği tasarruf değerli döviz kurunu dengelemekte araç oldu ve
rekabette kendini bu şekilde korumaya çalıştı.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?