Dağıtımın yeşil hedefleri

Daha az nakliye çevreye daha az zarar vermek demek. Bu nedenle milyonlarca tüketiciye ulaşmak için çok sayıda tedarikçiyle çalışan ve kilometrelerce yol yapmak durumunda kalan markalar, artık bu konuda daha hassas. Dağıtım ve nakliye optimizasyonu yaparak hem karbon salımlarını azaltıyor hem operasyonel maliyetlerini ciddi ölçüde aşağı çekiyorlar. Örneğin hızlı tüketim devi P&G uygulamaya aldığı çok sayıda projeyle dağıtımda önemli bir iyileştirme sağlamış durumda. P&G Türkiye/Kafkasya Lojistik Operasyonları Direktörü Burak Akkiriş, “2020 yılına dek karayolu nakliyesini yüzde 20 oranında azaltmaya çalışıyoruz” diyor. Yıldız Holding’in hedefi ise 2024’te dağıtım faaliyetlerinin neden olduğu karbon salımını yüzde 20 daha azaltmak…

25.08.2015 11:43:560
Paylaş Tweet Paylaş
Dağıtımın yeşil hedefleri
Yaşar Holding çok sayıda markasını gıdada 150 bin satış noktasına, boyada ise 5 bin nalbura ulaştırıyor. Bu dev dağıtım ağı ciddi miktarda karbon salımı ve yakıt tüketimi anlamına geliyor. Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili İdil Yiğitbaşı, “Bu doğrultuda dağıtım optimizasyonu, nakliye optimizasyonu gibi şehir içi dağıtım ve şehirler arası nakliye gibi konularda çok ciddi verimlilik çalışmaları yapıyoruz” diyen Yiğitbaşı, sürdürülebilirliğin bir ayağının da bu olduğunu söylüyor. Pınar ve DYO markalarıyla binlerce satış noktasına giden Yaşar Holding örneğinde olduğu gibi bugün çok sayıda şirket ve grup, sürdürülebilirlik adına ürünlerin dağıtım sürecinde de tasarrufa gidiyor. Böylelikle hem operasyonel maliyetlerini düşürüyor hem karbon ayak izlerini azaltarak çevreci uygulamalara imza atıyorlar. Hatta birçok şirket bu süreçte gerçekleştirdiği projelerle yetinmiyor, geleceğe ilişkin hedefler koyuyor. İş planlarında dağıtımı en verimli ve çevreci şekilde yapmayı öncelikleri arasında tanımlıyorlar. Peki Türkiye’de dağıtımda öne çıkan şirketler bu konuda nasıl hareket ediyor? Ne tür uygulamaları devreye alıyorlar? Bu uygulamalardan ne tür sonuçlar bekliyorlar? Green Business bu soruların yanıtlarını araştırdı. 
SÖZLEŞMEYE GİRECEK Perakende sektörünün en büyük oyuncularından CarrefourSA, 450’den fazla markete sevkiyat yapıyor. Bu marketlerin büyük çoğunluğunun şehir merkezlerinde ve mahalle aralarında olduğunu belirten CarrefourSA Lojistik Direktörü Burçin Çelik, dolayısıyla gerek verimliliği artırmak gerek enerji tüketimini azaltmak amacıyla tedarikçilerinin direkt dağıtım yapmalarındansa tüm Türkiye’deki mevcut depolarına teslimat yapmalarını sağlamaya çalıştıklarını söylüyor. CarrefourSA, sonrasında bütün tedarikçilerden gelen malları konsolide ederek tek bir araçla marketlerine iletiyor. Çelik, “Bu sayede ülke ekonomisine katkı sağlarken çevreye salınan karbon salımını ciddi ölçekte azaltıyoruz” diyor. CarrefourSA, bu konsolidasyon çerçevesinde dağıtım ve depolama için ayırdığı bütçenin satışa oranını her yıl yaklaşık yüzde 10 civarında azaltıyor. Önümüzdeki süreçte şirket, dağıtım depolarını özelleştirmeye çalışıyor. Ana hedeflerinin en az kaynak tüketimi olduğunun altını çizen Çelik, “Yakın gelecekte bütün enerjisini kendisi üreten, çevreci depolara sahip olmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki dönemde yapacağımız anlaşmalarda karbon salımını sözleşme şartnamelerinin içine koymayı planlıyoruz” diye konuşuyor. 
~
DOĞRUDAN SEVKİYAT YAPIYOR Migros, son 5 yıldır taze gıdaları mağazalarına doğrudan sevk etmeye başladı. Geçmişte sektörde tedarikçisi olan bazı şirketler 1 haftada 150 bin kez Migros mağazalarına ürün bırakırken, bu sistem sayesinde rakam 4 bin 500’e inmiş durumda. Sistemle birlikte tam 30 kat daha az gidiş-geliş yapılmasını sağladıklarını belirten Migros Ticaret Dağıtım Merkezleri ve Lojistik Direktörü Bülent Kuntay, ayrıca enerji tasarrufu ile verimlilik yaratılarak, çevrenin daha az kirlenmesine ve doğal kaynakların daha az tüketilmesine katkıda bulunduklarını söylüyor. Şirket, gıda güvenliğinin sağlanması ve lojistik masrafların azaltılması adına 2 yıl önce de meyve ve sebze ürünlerinde katlanabilir kasa uygulamasına geçti. Kuntay, kasa ve karton kasa alma maliyetlerinden kaynaklanan avantaja ek olarak boşa çıkan kasaların taşınması sürecinin de önemli ölçüde azaltıldığını ifade ediyor. Ancak Migros’un bu alanda yapacakları bunlarla sınırlı değil. Şirket her yıl sera gazı emisyonlarını satış nispetinde bir önceki dönemlere göre düşürmeyi hedefliyor. Kuntay, bu konuyla ilgili şöyle konuşuyor: “Tüm tedarik zinciri altyapısını planlarken, kaynakların en etkin, stokların da optimum seviyede olacağı, doğal kaynakların ve çevrenin korunmasına yönelik minimum atık politikasının uygulanacağı çalışmalar sürdürüyoruz.” 
YENİ MODELLER ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR Türkiye’nin en büyük perakende grubu olan Boyner, lojistik hizmetlerini satın aldığı iş ortaklarıyla yaptığı sözleşmelerde çevresel performansları ve çalışma ilkelerini tanımlıyor. Ayrıca iş ortaklarının kendi sektörlerini düzenleyen regülasyonlara uyumlarını da denetliyor. 2013 yılından itibaren tedarikçilerinin enerji, su ve atık yönetimlerini, yasalara uygunluk kapsamında sosyal uygunluk denetimleriyle izlediklerini belirten Boyner Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Sürdürülebilirlik Direktörü Aysun Sayın, sonuçları da şöyle paylaşıyor: “Altınyıldız’da baz yılımız 2011 ila 2014 yılı arasında yüzde 9,48 oranında bir azalma görüldü. Boyner Büyük Mağazacılık’ta temel yıl olarak alınan 2012 ile 2013 yılı arasında karşılaştırma yaptığımız zaman ise metrekare başına düşen tüketimde yüzde 12,15, birim emisyondaki değişimde ise yüzde 22,46 oranında bir azalma tespit ettik.” Boyner önümüzdeki dönemde de bu konudaki çalışmalarını sürdürmek niyetinde. Sayın, hem operasyon yükünü azaltan ve verimliliği artıran hem lojistikte karbon ayak izimizi düşüren yeni modeller üzerine çalıştıklarını söylüyor. “2015 ve sonrasında bu modellerimizin uygulama sonuçlarını paylaşmaktan memnuniyet duyacağız” diye konuşuyor. 
~
YENİLİKÇİ YAKIT TASARRUFU Meyve suyu sektörünün en büyük oyuncularından Dimes, ürünlerini Türkiye çapında dağıtarak tüketicilere ulaştırıyor. Bu nedenle şirketin güçlü bir dağıtım ağı var. Geçtiğimiz yıl tüm TIR’larını yenileyen şirket, bu TIR’ların tamamının Euro 5 motor ile donatılmış olmasına çalıştı. Bu sayede akaryakıtta yüzde 6 kadar tasarruf sağladıklarını belirten Dimes Genel Müdürü Ozan Diren, “Bu da yılda yaklaşık 85 ton motorin tasarruf demek” diye ekliyor. Euro 5 motorlu araçların bir diğer özelliği de egzoz gazından çıkan, ‘kirletici maddeler’ olarak bilinen oksitlerin çevreye yüzde 80 oranında daha az dağılması. Diren, bu özelliğin de yaptıkları bu uygulamada etkili bir neden olduğunu ifade ediyor. Dimes, grup şirketleri içinde yer alan ve teknoloji geliştirmeye yönelik faaliyet gösteren Diren Makine (DİMAK) AR-GE bünyesinde iki yıl önce, elektrik enerjisiyle desteklenen hibrid araç geliştirilmesi projesini başlattı. Bu araçların yakıttan yüzde 20 tasarruf sağladığını anlatan Diren, bu projeden oldukça umutlu. Araç üzerinde çalışmaların devam ettiğini ve yakıt tasarrufunu yüzde 35’in üzerine çıkarmayı hedeflediklerini belirtiyor. “Bu çalışmalar DİMAK’ın, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi içindeki Teknokent’te bulunan birimi tarafından, aynı üniversitenin mekatronik mühendisliği bölümünün işbirliği ile sürdürülüyor” diyor. 
GENÇ FİLOYLA ÇALIŞIYOR Gıda 360, 700 farklı tedarikçisinden 5 bin farklı ürünü alıyor ve müşterilerinin 3 bin farklı teslimat noktasına teslim ediyor. Şirket bunu yaparken çevreye en az zararı vermek için filosunda 5 yaş üstü araç kullanmıyor. Gıda 360 Genel Müdürü Deniz Cebeci, araçlarında rota optimizasyonu sistemi olduğunu, bu şekilde araç doluluk oranlarını yükseltip, daha fazla yükle daha az sefer ya da kilometre yaptıklarını söylüyor. Bu şekilde ay içindeki teslimat nokta adresleri ve sıklığına göre, yakıt tüketimlerinde aylık yüzde 5 ila yüzde 10 arasında tasarruf yapabildiklerini anlatıyor. Gıda 360, sadece dağıtım sürecinde değil iş yapışının her alanında farklı uygulamalarla çevreci yaklaşımlarını sürdürüyor. Bu uygulamaları Deniz Cebeci şöyle paylaşıyor: “Mutfaklarımızdaki atık yağları biriktirip, geri dönüşüm şirketlerine teslim ediyoruz. Tüm yazışmalarımızda, mecbur kalmadıkça çıktı almıyoruz. Formlarımızı yazılım üzerine taşıdık; kağıt sarfiyatımızı en düşük düzeye indirdik. Şirket içinde plastik, metal, kağıt çöp ayrıştırması yapıyoruz. 1 ton atık kağıdın geri dönüşümünün 17 ağacı kesilmekten kurtardığını düşünürsek, bizim aylık 8 bin 500 kilogram civarında bir atık kağıdımız çıkıyor. Bu da aylık 150, yıllık ise 1.800 ağaç anlamına geliyor.”
~
NAZMİ CİLİV YILDIZ HOLDİNG TEDARİK ZİNCİRİ GENEL MÜD. BAŞKAN. YRD.
"ARAÇLARIN TAŞIMA VERİMİNİ ARTIRDIK"
ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR
Bugün 4 kıtada 4 milyar tüketicimize ulaşacak bir coğrafyada üretim ve dağıtım yapıyoruz. 25 ülkede 72 fabrikada ürettiğimiz ürünlerimiz 100’ün üzerinde ülkede satılıyor. Sadece Türkiye’de her hafta 170 bin noktaya Ülker ürünleri gidiyor. Son beş yılda Yıldız Holding Türkiye Tedarik Zinciri Organizasyonu olarak önemli çalışmalar yaptık. 2010 yılında başlattığımız dağıtım şirketlerimizdeki konsolidasyon sayesinde Türkiye’de geleneksel kanala dağıtım yapan dört şirketimizi Horizon Gıda altında tek bir şirkette topladık. Yıllık 50 milyon kilometre ve 4,7 milyon litrelik yakıt tasarrufu, 11 milyon kilo karbon salımı tasarrufu sağlamış olduk.
ELEKTRİKLİ ARAÇLAR DEVREDE Son üç yılda ise dağıtımda çift katlı TIR filomuzu artırarak araçlarımızın taşıma verimini artırmaya ağırlık verdik. Toplam seferlerin yüzde 12’si, toplam paletli sevkiyatların yüzde 30’u artık çift katlı TIR ile gerçekleştiriliyor. Halihazırda küçük adetlerle de olsa satış ekiplerinde elektrikli araçları denemeye başladık. Bunların yanı sıra araçlarımızdaki doluluk oranlarını da maksimize etmeye özen gösteriyoruz. Bütün bu çalışmalar neticesinde, son üç yılda ton başına karbon emilimini yüzde 16 oranında azalttık. Bu sayede 4 bin 300 ton karbon emilimini engellemiş ve 13 bin ağacı geri kazandırmış olduk. 
DAĞITIM VİZYONU Türkiye’deki dağıtım kanallarımızdaki 2024 ile ilgili vizyonumuzu ise şöyle özetleyebiliriz: Karbon emilimini yüzde 20 daha azaltmak. 6 bin 400 ton karbon salımını engelleyip, 19 bin ağacı daha kurtarmak. 
~
BURAK AKKİRİŞ  P&G TÜRKİYE/KAFKASYA LOJİSTİK OPERASYONLARI DİREKTÖRÜ 
P&G’’NİN 2020 HEDEFİ 
RAYLI SİSTEME GEÇİŞ
 Operasyonel süreçlerimizin en önemli ayaklarından birini nihai ürün nakliyatı oluşturuyor. Avrupa içi ithalatlarımızda karbon emisyonunu azaltmak için nakliye ağımızı ağırlıklı olarak raylı sistem ve deniz ulaşımı üzerine kuruyoruz. Avrupa içi kara taşımaları ve limandan antrepoya olan teslimatlar en az karbon üreten araçlarla yapılıyor. Fabrikadan alınan ürünler, bölgesel toplama merkezlerinde başka üreticilere ait ürünlerle transfer ediliyor, böylece ürünlerin taşınması esnasında da verimlilik artışı ve tasarruf sağlanıyor. 
NAKLİYE VERİMLİLİĞİ  Kara nakliyesi en düşük seviyede tutularak, en yakın tren istasyonuna ve limana ürünler transfer edilip ana yolculuğa çıkıyor. P&G Türkiye Lojistik ekibimiz, 2014/2015 mali yılında nakliye verimliliğini artırarak karbon salımını önemli ölçüde azalttı ve bu sayede P&G Avrupa Dünya Günü ve Temiz Gezegen ödüllerini alarak sürdürülebilirlikte Avrupa lideri oldu. Müşterilerle beraber ortak projeler geliştiren P&G Türkiye, araç doluluğunda yüzde 3’lük bir iyileştirme gerçekleştirdi.
DAHA AZ TIR SEVKİYATI Yıllık bazda 650 adet daha az TIR sevkiyatı gerçekleşti. 800 bin kilometre daha az yol yapıldı. 1.000 ton daha az karbon salımı gerçekleşti. Lojistik operasyonları tedarik zincirimizin önemli bir parçası. 2020 yılına kadar karayolu nakliyesini yüzde 20 oranında azaltma hedefimiz var. Ayrıca nakliye fiyatı, güzergâhı, şekli ve yönteminde değişiklikler yaparak lojistik faaliyetlerimizi optimize ediyoruz.

DİLŞAT UYGUROĞLU UNİLEVER TÜRKİYE LOJİSTİK VE MÜŞ. HİZ. DİREKTÖRÜ
"NAKLİYEDE KARBON SALIMI YÜZDE 23 AZALDI"
OPTİMUM PLANLAMA
Tüm lojistik yönetim ekibimizin, bütün lojistik operasyonlarında, dağıttığımız her bir ton ürünün yaydığı karbondioksit (CO2) salımını azaltmak gibi bir görevi var. Bunu yapmanın yolu, ürünleri en verimli şekilde stoklamak, dağıtım rotalarını en optimum şekilde planlamak, araçları mümkün olan en fazla dolulukta kullanmak ve de alınan her bir kilometre yol başına yayılan karbon ayak izini azaltan teknolojileri kullanmaktan geçiyor.
TONAJ VERİMLİLİĞİ  Nakliyelerimizin çoğunu yüksek tonaj verimliliği ve ton başına düşük karbon salımı sağlayan modern TIR’lara kaydırıyoruz. Tedarikçilerimizden malzeme çekerken, her bir tedarikçinin getirdiği hammaddeyi kendi bağımsız aracıyla yapması yerine, profesyonel bir şirketle ortak araç kullanımı ve optimum yol planlaması sisteminde gerçekleştiriyoruz. 
YÖNETİLEBİLİRLİK Şu an itibarıyla paletli malzemelerin çekişimizin yüzde 70’ini bu kapsamda yönetebilir hale geldik. Bu sayede trafikteki araç sayımız yüzde 25 azalırken, yıllık yüzde 14 oranında karbon salım miktarını azaltabildik. Lojistik nakliye sistemimizin ton başına saldığı karbon miktarı son 4 yılda yüzde 23 azaldı ve azalmaya devam edecek. Kendi merkez depolarımızı geliştirmekle kalmayıp, WWF Türkiye’nin gözetiminde, müşterilerimizle işbirliğinde, 26 bölge distribütör depomuza ‘Yeşil Depo’ sertifikası aldık. Önümüzdeki dönemde bunlara yenileri eklenecek. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz