Koç Bilgi Grubu, 2 yıl önce çevreyi korumanın yanında bu konuda ortak bir bilinç yaratmak için harekete geçti. Bu amaçla Yeşil Bilgi Platformu’nu oluşturdu. Grup çalışanlarının gönüllü elçi olarak yer aldığı bu platformda, çevrenin nasıl korunacağına ilişkin bilgi üretimi yapılıyor ve bu bilgilerin mümkün olduğu kadar çok kişiye ulaştırılarak konuya duyarlılık kazandırılması hedefleniyor.
Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, “Doğayı nasıl koruyup, nasıl daha yaşanılır hale getirmemiz gerekiyor? Bize ne tür görevler düşüyor? Bu soruların yanıtlarını bulup, herkese bu konularla ilgili bilgileri ulaştırıp, bilince dönüştürmek için liderlik yapmaya karar verdik. Projemizin özü bu. Bünyemizdeki 9 şirket bu projenin sahibi” diyor.
Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu ile sosyal sorumluluk projeleri Yeşil Bilgi Platformunu, bu platformla yaratmayı düşündükleri değişimi konuştuk. Yeşil Bilgi Platformu’nu kurmaya nasıl karar verdiniz?
2008 yılında sosyal sorumluluk bilinci çerçevesinde farklı ne yapabiliriz diye düşündük. Uzun bir arayış sürecimiz oldu. 2008 yılı itibariyle yapısını kafamızda oturttuk. Yeşil Bilgi Platformu’nun klasik sosyal sorumluluk projelerinin çok ötesinde bir anlamı var. Çünkü bu projenin sahibi tüm şirket çalışanları. Buradaki hedefimiz ülkeye, çevreye ve insanlığa katkı yapmak. Yeşil Bilgi Platformu’na destek verenlere ya da gönüllü olarak katılım sağlayanlara Yeşil Bilgi Elçisi diyoruz. Yeşil Bilgi Elçileri, Yeşil Bilgi Manifestosu’nun altına imza atarak gönüllü çevre elçisi olmaya söz veriyor. Bir de Yeşil Bilgi Anayasası var. Bu çevre korumayla ilgili çalışanlarımızın ortak hareket noktalarını belirleyen bir anayasa. Tüm sosyal sorumluluk projelerinden farklı olarak önce çalışanların konuyu içselleştirmesi ile bu projeye başlamak istedik. Çalışanlarımız için hazırlanan duyuruların yer aldığı elektronik ortamda yayınlanan mini bir gazetemiz var. Bu projeyle tam olarak neyi hedefliyorsunuz?
Birçok şirket kendi marka değerini, markasını tüketiciye yakın hissettirmek için sosyal sorumluluk aktiviteleri yapıyor. Biz bu zihniyetle yola çıkmadık. Biz öncelikli olarak, şunu düşündük: “Yaşayacağımız bir dünya var. İki tane yok. Bir bütün olarak doğaya nasıl sahip olabiliriz, doğayı nasıl koruyup daha yaşanılır hale getirebiliriz, bize ne tür görevler düşüyor?”
İşte bu soruların yanıtlarını bulup, herkese bu konularla ilgili bilgileri ulaştırıp, bilince dönüştürmek için liderlik yapmaya karar verdik. Projemizin özü bu. Bünyemizdeki 9 şirket bu projenin sahibi. Çalışanlarınızın hayatında Yeşil Bilgi Platformu kurulduktan sonra bir değişim yaşandı mı?
Çarpıcı bir örnek var. Çalışanların yüzde 96’sı bu projeyle birlikte şirketlerine olan bağlılıklarının güçlendiğini söyledi. Platforma üye şirketlerimizle iş yapan müşterilerin yüzde 92’si de projenin itibara olumlu katkı sağladığı yönünde görüşlerini dile getirdi. Bilgi teknolojileri konusunda hizmet veren bir kurum olarak neden böyle bir platform kurdunuz? Son dönemde Yeşil BT gibi enerji tasarrufu sağlayan teknolojiler konusundaki çalışmalar hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Biz bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteriyoruz. Dolayısıyla kitlelere çok rahat ulaşabilen ve profilleyebilen yeteneğimiz var. Paro, müşteri bağlılığını yöneten bir şirketimiz. Paro’nun veri bankasında 6,5 milyonun üzerinde tekilleştirilmiş birey var. Yeşil Bilgi Platformu çerçevesinde bunlardan 450 bin yakın kişiye çevreyle ilgili her türlü bilgiyi ulaştırabilme kabiliyetine sahibiz. Geçtiğimiz 1-1,5 yıl içinde bunu yaptık. Bizim çevreye yönelik TURMEPA, TEMA, WWF, ÇEVKO gibi 8 tane sivil toplum kuruluşumuz var. Bunların faaliyetlerini geniş kitlelere duyurabilmeye, ürettikleri bilgiyi milyonlara aktarmaya çalışıyoruz. ~
Bulunmuş olduğumuz iş kolunun avantajlarından faydalanarak bunu yapıyoruz. Yeşil kısmı doğadan geldiği kadar bilgi kısmı da bizim faaliyet alanımızdan geliyor.
En önemli projelerinizden bahseder misiniz?
Her faaliyetin bir tanıtım safhası var. Geçtiğimiz yıl o tanıtım safhasında Yeşil Bilgi Platformu’nu tanıtırken kendimiz de sivil toplum kuruluşlarıyla beraber ortak birtakım faaliyetlerin içinde yer aldık. Dünya Su Forumu öncesinde TURMEPA ve 2 bine yakın öğrenci ile birlikte suyun etkin kullanımını tekrar gündeme getirdik.
Mimar Sinan Üniversitesi’nde yine TURMEPA ile beraber küresel ısınmaya dikkat çeken bir resim yarışması düzenledik. 5 Haziran Dünya Çevre koruma günü öncesinde Ali Koç’un ev sahipliğinde tüm STK’ları bir araya getirerek, Burgaz Ada birlikteliğimiz oldu. “Yaz mevsimi yangın mevsimi olmasın” sloganı ile yaklaşan yaz mevsiminde orman yangınlarına dikkat çekip farkındalık yaratmayı amaçladık.
Bu işin akademik bacağını da işin içinde olması gerektiğini düşündük. Yeşil Bilgi Platformu’nun bir bir portalı var. Bu portalı kurumlara yönelik oldu��u kadar, çevreye ve doğaya hassas bireylerin de kendilerini ifade edebilecekleri bir platform haline getirmek için bir makale yarışması yaptık. Sizce çevre konusunda Türkiye’de özellikle ağırlık verilmesi gereken öncelikli konular neler?
Ben şu anki ruh halimle ormanlar derim. Çünkü bütün ekosistemin can damarı, milyonlarca canlının yaşadığı alanlar, bizim en büyük yaşam varlığımız ormanlar. Karbondioksit tüm dünyanın gündeminde. Karbon yayılımı ile ilgili küresel ısınma çerçevesinde çok sayıda yeni inisiyatif başladı. Yeni döneme yönelik olarak 2010 yılında doğa ile ilgili resim albümlerini oluşturmak istiyoruz. Aynı zamanda Türkçe olarak yeni bir kitap hazırladık, kitabın adı “Kalabalıkların Gücü”. Biz toplumun gücünü harekete geçirme tarafından baktığımız için birçok konu bizim için en öncelikli arasında. Türk tüketicisi bir markanın ürününü alırken şirketin çevreye duyarlı olup olmamasına göre seçim yapıyor mu?
Davranıyor ve bu konu daha da önem kazanacak. Çünkü çok çarpıcı rakamlar var. Bugün dünya nüfusunun geldiği nokta ortada. 50 yıl içinde dünyanın 2,5 katı kadar bir dünya gerekiyor. Düşünebiliyor musunuz böyle bir ortamda her birey artık tüketime farklı bakmak durumunda. Yani tükettiğiniz her şeyin doğaya tekrar geri kazandırılması ve doğal kaynakların etkin kullanımı, atmosferin dengesinin korunması, karbon emisyonlarının kontrol altına alınması çok önemli. Bunu hakikaten benimseyen kurumlar bugün gönüllü ama yarın bunların birçoğu zorunluluk olacak. Biz şu anda ara dönemin ihtiyacına karşılık veriyoruz. Bu dönemde ağırlıklı olarak yüksek eğitim düzeyinde tüketici profillerinde bu bilinci görüyoruz. Doğanın içinde yaşayanlar hakikaten buna bakıyorlar mı? Belki doğadaki deformasyonu bu kadar şiddetle görmüyor olabilirler. Biz şehirlerde her gün araç kullanırken doğaya yaptığımız tahribatı görüyoruz. Bunun korunması için de gönüllüyüz. Gönüllülük aslında katlanarak artıyor. Peki bugüne kadar kaç kişiye ulaştınız? Erişiminiz ne oldu?
Marketlerde Paro Pod dediğimiz 1.800’ün üzerinde duyuru ekran var. Biz geçen yıl 400 bin üzerinde işlem yaptık. 1 yıl içinde 1 milyon 200 bin kişiye ulaştığımızı söyleyebiliyoruz. Bu önemli bir rakam. Platformun misyonu daha çok kişiye ulaşıp daha çok çevre bilgisi yayarak farkındalığı artırmak. Erişim rakamlarımız ise 42 milyonu gösteriyor. Tüm kanallarımızdan çevre bilgisi yayını yapıyoruz. Su Forumu öncesinde çocuklarla yaptığımız etkinlikte Türkiye çapında 2 bin ilköğretim öğrencisine su kaynaklarının korunmasının önemini anlattık. Dünya Çocuk Su Forumu’nda dikkate alınmasını sağladığımız deklarasyonlarla bire bir dokunuşlarla ulaştığımız kişi sayısı 1 milyon 200 bin. ~
Ancak elektronik bülten gönderdiğimiz kişi sayısı 400 bin civarı. Bir de çarpan etkisi var. O bültenlerin sosyal çevrelere yayıldığını biliyorum. Bunları hiç takip etmiyoruz. Yeşil Bilgi Platformu olarak geleceğe dair hedef ve planlarınız nedir?
Yeşil Bilgi Platformu’nun hedefi yaratıcı olmak. Klasik anlamda bildiğimiz sıradan yapılan şeyleri tekrarlamak değil. Bu bizim her gün kendi içimizde sorguladığımız bir bölüm. İnsan iş hayatında da hep fark yaratmalı. Geçen yıl 1 milyon kişiyle temasa geçme hedefiyle yola çıktık. Bu yıl rakam 2 milyon kişi. Daha geniş katılım sağlamak istiyoruz. Bizim 9 şirketin dışında da birçok şirketin katılımını da sağlayacağız. Bu platformu Türkiye’ye mal edeceğiz. Bunu başarırkaktivitelerimize ara vermeden devam edeceğiz..
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?