SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ŞİRKET KÜLTÜRÜMÜZ OLACAK

Sürdürülebilirlikle ilgili sertifikasyon çalışmalarını tamamlayan Alarko Carrier, 2012 yılından bu yana AR-GE çalışmaları yapıyor. Avrupa Birliği’nin henüz kavramsal düzeyde olan yeni regülasyonları için AR-GE merkezinde şimdiden ürün geliştirmeye başladıklarını belirten Alarko Carrier Fabrikalardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Çopur, “Sürdürülebilirliği sadece şirket politikası değil, çalışanları ve yan sanayisiyle birlikte şirket kültürü haline getirmeyi hedefliyoruz” diyor.

9.04.2015 14:31:000
Paylaş Tweet Paylaş
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ŞİRKET KÜLTÜRÜMÜZ OLACAK
Alarko Carrier, sürdürülebilirlikle ilgili çalışmalarını henüz bu kavram yaygınlaşmadan önce oluşturan şirketlerden biri. 1995 yılında düzenlediği Arama Konferansı’nda, ekonomik ve sosyal gelişimle çevre duyarlılığını şirket felsefesi olarak belirlemiş olması da bunun bir göstergesi. 2002 yılından sonra çalışmalarını sürdürülebilirlik başlığı altında devam ettiren şirket, Avrupa Birliği standartlarına uygun tüm sertifikalarını tamamladıktan sonra 2012 yılında ARGE merkezini faaliyete geçirdi. Tüm ürün gruplarını Avrupa Birliği standartlarına uygun hale getiren Alarko Carrier’ın yeni hedefi sürdürülebilirlik çalışmalarının raporlamasını yapmak. Alarko Carrier Fabrikalardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Çopur, 2016 yılında raporlama yapmaya başlayacaklarını söylüyor. Raporlama için tüm altyapı çalışmalarını tamamladıklarını belirtiyor ve ekliyor: “Raporlama yapabilmek için birlikte çalıştığımız yan sanayilerin de karbon salımı ve enerji verimliliği konusunda bizim standartlarımıza uygun hale gelmesi gerekiyor. 2016 yılında raporlama konusuna yan sanayilerimizle birlikte hazır hale geleceğiz.” Murat Çopur ile Alarko Carrier’ın sürdürülebilirlik politikalarını konuştuk: 
*Sürdürülebilirlik Alarko Carrier için ne anlama geliyor? 
*Sürdürülebilirlik; ekonomik gelişme, sosyal gelişme ve çevre gibi alt başlıkları içeren geniş bir kavram. Bu nedenle birçok tanımı var. Bana göre en güzel ve tüm alt başlıkları kapsayan tanım, “Bugünkü neslin ihtiyaçlarını, gelecek kuşakların ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılamak” şeklinde yapılabilir. Günümüzde insanların yaşam kalitesini artırmak için üretim yapıyoruz. Ancak aynı zamanda dünya ekosistemini desteklememiz ve gelecek kuşaklara yaşanılabilir bir dünya bırakmamız gerekiyor. 
~
*Alarko Carrier’ın bu konudaki stratejisi nedir? 
*Sürdürülebilirlik kavramı ekonomik gelişme, sosyal gelişme ve çevre olmak üzere üç alan üzerinde şekilleniyor. Alarko, yaklaşık 20 yıldır bu konuda zaman, para ve emek harcayan bir şirket. Yapılan her faaliyette, maliyet, kâr veya sosyal dengenin yanı sıra çevre duyarlılığını da ana hedef olarak koyuyoruz. Kurucu ortaklarımız Dr. Üzeyir Garih ve Ishak Alaton, sürdürülebilirlik kavramını, daha dünya gündemine girmeden Alarko Şirketler Topluluğu’nun ana felsefesi olarak benimsedi. 1995 yılında Sapanca’da düzenlenen “Arama Konferansı”nda, 10 temel maddeden oluşan bir şirket ana felsefesi oluşturuldu. Ana felsefenin yazılı olduğu 10 madde, Alarko’nun tüm faaliyet alanlarındaki temel bakışını ortaya koyarken aynı zamanda yaklaşık 10 yıl sonra gündeme oturan sürdürülebilirliği de kapsıyor. Biz zaten faaliyetlerimizi bu felsefe doğrultusunda yürüttüğümüz için sürdürülebilirlik konusu gündeme geldiğinde altyapımızı oluşturmuş durumdaydık.
* Bu kurallar neydi ve daha sonra nasıl geliştirildi?
* 1995 yılında “Arama Konferası” ile ana felsefimizi oluşturduktan sonra Alarko’nun tüm şirketlerinde bu maddeler anayasa niteliğinde kabul edildi. Her ne kadar bunlar sürdürülebilirlik adı altında oluşturulmamışsa da bu kurallarımızın “Şirketin tüm faaliyetlerinde devlete, müşteriye, paydaşa, personele, ortağa, alt ve yan sanayiye daima dürüst davranmak” şeklindeki ilk maddesi, sürdürülebilirliğin sosyal gelişim alt başlığını ifade ediyor. İkinci madde olan “Doğayı ve kurum içi sosyal dengeyi korumak” sürdürülebilirliğin çevre ayağını temsil ediyor. Ekonomi ayağını kapsayanların ise “Paydaşların hakkı olan kârı gerçekleştirmek” şeklindeki beşinci madde ile “Faaliyetini sistem ve prosedürlerle bağlamış bir kurum olarak ekip çalışmasını önde tutmak, kârı, zararı, başarıyı ve başarısızlığı paylaşmak” şeklindeki onuncu madde olduğunu söyleyebiliriz. Sürdürülebilirlik başlığı altındaki faaliyetlerimize ise 2002 yılında başladık. Sürdürülebilirlik kavramının çevre alt başlığıyla ilgili ISO 14001 (Çevre Yönetim Sistemi) ve sosyal gelişme alt başlığıyla ilgili OHSAS 18001 (İş Güvenliği Yönetim Sistemi) belgeleri alındı. 2004 yılında, sürdürülebilirlik kavramının sosyal gelişim alt başlığıyla ilgili olan SA8001 (Sosyal Sorumluluk) belgesi alındı. 2009 yılında ismi daha sonra ISO 50001 olarak değişen BS 16001 (Enerji Yönetim Sistemi) belgesi alındı. 
~
*Bu süreçte nasıl projeler geliştirdiniz?
* İklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak pazara sunduğumuz ürünlerin bir kısmını kendimiz üretiyor, tamamlayıcı olan ve global ölçekte üretmenin ekonomik olmadığı ürünleri de ortağımız olan Carrier’dan ya da diğer üreticilerden tedarik ediyoruz. Avrupa Birliği uyum yasalarıyla birlikte bütün ürünlerimizi bu yönetmeliklere uygun hale getirdik. Ürünlerimizin bazılarını farklı opsiyon ve modifikasyonlarla Avrupa Birliği standartlarına getirmenin yanı sıra bu standartlara uygun yeni tasarımlar da yaptık. Öncelikli olarak bunları yapmamız gerekiyordu çünkü kanunlar ve tebliğler değiştiği zaman mal satamaz hale geliyorsunuz. Tabii bu yeni tasarımlar ve üretimlerin gerçekleşmesi için en azından 4-5 yıla ihtiyacınız oluyor. Sertifikasyon çalışmalarımızı tamamladıktan sonra, 2012 yılında, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan AR-GE merkezi belgesi aldık. AR-GE personelimize yaptığımız yatırımlar ve teşvikler arasında işbaşı eğitimi, yüksek lisans ve doktora desteği yer alıyor. Ayrıca buluşlar, patentler, ve faydalı modellerin SCI dergilerinde yayınlanan makaleleri de destekliyoruz. 
*Bulunduğunuz alanda ürün grupları sürdürülebilirlik anlayışı sonucunda nasıl bir değişim gösterdi? 
*Klima santrallerinde, verim sınıfı daha yüksek motorlara geçildi. Rooftoplarda, 407C soğutucu akışkandan daha verimli ve çevre dostu 410A akışkana çevrilmiş ve yüksek verim sağlayan değişken hava debili opsiyonu tasarlanarak üretilmeye başlandı. Gaz ve sıvı yakıtlı brülörlerimiz, tüm seri olarak daha verimli hale getirildi. Yüksek enerji sınıfına uygun sirkülasyon pompaları yaptık. Kombilerde yüzde 93 verimli standart tiplerden yüzde 108 verimli tam yoğuşmalı tiplere geçildi. Yeni kombi tasarımlarımız kullanım suyunda da verimliliği getiren kombiler olacak. Ayrıca, 2015 yılının Ekim ayında Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girecek olan enerji etiketlemeleriyle uygun olan tasarım değişiklikleri için çalışmalara başladık. Avrupa Birliği’nde bugünlerde kavramsal olarak konuşulan Eco Design rooftop’larla ilgili de Avrupa’da toplanan teknik komisyonları takip ediyor ve gerekli ön çalışmalarla EcoDesign değişikliklerinin altyapısını oluşturuyoruz. 
*Sürdürülebilirlik çalışmalarınızın raporlamasını nasıl gerçekleştiriyorsunuz? 
*Raporlama konusunda şu ana kadar adım atmadık. Enerjimizi daha ziyade son yıllarda çok hızlı ve sık değişen Avrupa Birliği direktiflerine ve buna bağlı olarak Türkiye’de değişen yönetmeliklere uymak için harcadık. Geldiğimiz noktada, Alarko Carrier olarak tüm altyapı yatırımlarını gerçekleştirdiğimiz için raporlama konusuna yüzde100 hazırız. Ancak, tedarik sistemimizde bazı yan sanayiler üzerinde bir süre daha çalışmalarımızı devam ettirmeliyiz. Raporlama yapabilmek için onların da karbon salımı, enerji verimliliği konusunda bizim standartlarımıza uygun hale gelmesi gerekiyor. Bu doğrultuda biz de birlikte çalıştığımız yan sanayi şirketlerine eğitimler vermeye başladık. Ortağımız olan Carrier şirketinin, altın tedarikçi sistematiğine uygun olarak, tedarikçilerimizi belli seviyelerde eğitmeye ve yön vermeye çalışıyoruz. Çalışmalarımız 2 yıl önce başladı ve önemli bir yol kat ettik. 2016 yılında raporlama konusuna yan sanayilerimizle birlikte hazır hale geleceğiz.
~
*Bu çalışmalara ne kadar yatırım yapıldı? 
*Yatırımlar proje ve yıllara göre değişmekle birlikte ciromuzun yüzde 1,5-2’si kadar. Bu kalemin içinde AR-GE ve sürdürülebilirlikle ilgili diğer masraflar (personel masrafları, AR-GE işletme masrafları, sertifika masrafları, denetleme masrafları, ISO 50001 için yapılan ölçümler vs.) bulunuyor. Bu masraf kalemleri de 2014 yılında ciromuzun yüzde 1,9’u kadar oldu. Bazı ürünlerimize yaptığımız yatırımlar uzun yıllar sürebiliyor. Örneğin optima pompalara yaptığımız yatırımları üç yıl boyunca devam ettirdik ve bu konudaki farklı kapasitelerde model geliştirme çalışmalarımız hala devam ediyor. 
*AR-GE merkezinde ne gibi çalışmalar yapılıyor? 
*Rooftop’larla ilgili Avrupa’da Eco Dizayn ismiyle yeni bir regülasyon üzerine çalışılıyor. Bunun daha tam olarak ne olacağı belli değil. Henüz Avrupa’da teknik komitelerde konuşuluyor. Biz de buna müdahil oluyoruz. Aldığımız bilgilere göre Eco Dizayn bu haliyle geçecek olursa bizim ürettiğimiz rooftop’larda önemli modifikasyonlar yapmamız gerekecek. Şimdi onların altyapılarıyla ilgili çalışmalar yapıyoruz. İkinci önemli çalışmalarımız santralle ilgili. Santral üretimi özel bir üretim. Her müşteriye ayrı üretilir. Bu da tabii uzun bir üretim süreci demek oluyor. Şimdi bu süreyi kısaltmak için bu ürünü standart hale getirmeye çalışıyoruz. Onun dışında optima sürkülasyon pompaları için ürün gamı geliştirme işini yapıyoruz. Kombilerde de yeni enerji etiketlemeleriyle ilgili çalışmalar yapılıyor. 
*Yabancı ortağınızın Alarko’nun sürdürülebilirlik politikalarına nasıl etkisi oldu? 
*Dünya tek bir pazar haline geliyordu ve biz de bu pazarda söz sahibi olabilmek için iyi bir yabancı şirketle ortaklık kurma yoluna gittik.1998 yılında Carrier ile ortaklık sürecimizde gelip fabrikayı çok sıkı bir şekilde denetlediler. Ortaklığın en önemli etkisi, onların bizim için o zaman çok da önemli olmayan işçi sağlığı, iş güvenliği konusunda çok hassas olmaları ve bu konudaki kuralları oldu. Bu hassaslığı bize de aşıladılar ve şimdi iş güvenliği konusunda her türlü ölçümü yapıyoruz. Doktorlarımız tarafından her işçi için teker teker portfolyo hazırlanıyor ve işçilerimizin sağlık problemleri takip ediliyor. Bunun dışında, özellikle ürün geliştirme konusunda kendimizi geliştirmemizde çok büyük etkileri oldu. 
*2014’te bu alanda neler yaptınız? Bu yıl sürdürülebilirlik ajandanızda neler var? 
*2014 yılında ürünlerimizin yeni direktiflere uygun hale gelmesi için çalıştık. Özellikle yeni optima sirkülasyon pompaları Türkiye’deki enerji tüketimini azaltacak verimli pompalar olduğu için üzerinde önemle durduğumuz ürünlerden biri oldu. Daha verimli pompa, daha az elektrik kullanımı, dolayısıyla da daha az kömür/gaz kullanımı ve daha az karbon salımı demek. Bu pompalar, tasarlandı, üretildi ve gerekli tüm sertifikaları alındıktan sonra pazara sunuldu. İçeride yaptığımız ölçümlerin de sürdürülebilirlik prensiplerine uygun olmasına özen gösteriyoruz. Her şeyi ölçüyoruz. Bahçeyi suladığımız zaman ne kadar su harcandı onu bile ölçüyoruz ve daha az su kullanmak için yeni önlemler alıyoruz. Bu sistemi oturtmaya çalışıyoruz. Son 2 yıldır bu sistemi oturttuğumuzu söyleyebilirim. Bu iş için yatırım da yaptık. Yeni bilgisayarlar, ölçüm cihazları aldık. Altyapıyı sağladık. 2014’te bunları tamamladık. 2015 yılında altın tedarikçi sistematiğimizi daha fazla tedarikçiye yaymayı, ürünlerimizin çeşitliliğini artırmayı ve Avrupa Birliği’nde yeni devreye giren veya henüz kavramsal olarak konuşulan direktiflere ürünlerimizi uygun hale getirmeyi planlıyoruz. 2016 yılında da raporlama yapmaya başlamayı hedefliyoruz. 
*Uzun vadede bu konuda kendinize nasıl hedefler koydunuz? 
*Sürdürülebilirlik, hem hedef hem de yaşam tarzı… Gelecek kuşakların yaşam ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan bugün mümkün olduğunca maksimum ekonomik ve sosyal gelişim sağlamak öncelikli hedefimiz. Bu hedefe ulaşmak için kurduğunuz sisteme olan bağlılığımız ise yaşam tarzımız oluyor. Uzun vadede sürdürülebilirliği sadece şirket politikası değil, çalışanları ve yan sanayisiyle birlikte şirket kültürü haline getirmeyi hedefliyoruz. Eğitimlere devam edeceğiz. Sürdürülebilirlik hangi noktaya gelirseniz gelin tamamlanacak bir şey değil. Daha mükemmeli her zaman var.
~
DEVLET TAKİPÇİ OLMALI
DÜZENLEYCİ ÖNLEMLER ÖNEMLİ
Hiçbir düzensiz sistem kendi başına düzene girmez. Hep daha fazla bozulmaya doğru gider. Bunu engelleyecek olan kanunlar, regülasyonlar, tebliğlerdir. Bu kuralları da devlet belirler ve takibini yapar. 
ÜRETİME DİKKAT Ekonomik gelişme, fabrikaların açılması ve istihdam sağlanması tabii ki önemli. Ancak bunların ekosistemi bozmaması gerekiyor. Yaptığınız üretim, ekosistemi bozuyorsa zaten gelecekte bu ürünü alacak müşteri bulamazsınız. Bizim bu konuyu kültür haline getirme noktasında eksikliğimiz olabilir. Devlet yaptığı kanun ve tebliğlerin uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmeli, yoksa her şey kağıt üstünde kalabilir.
“DEVLET TEŞVİK ETMELİ”
TOPLUM BİLİNCİ
Şirketlerden ziyade toplumlarda çevre bilinci oluşmalı ancak ne yazık ki bu farkındalık henüz tam olarak oluşmadı. Çevreci yatırımlar yapan şirketlerin ürünleri diğerlerine göre biraz daha pahalı oluyor. İnsanlar da ekonomik durumları nedeniyle alacağı ürünün ekosisteme duyarlı olup olmadığına değil, ucuzluğuna bakıyor.
DEVLET TEŞVİKİ İnsanların alım gücü ortadayken onların ucuz ürünlere yönlenmesini yadırgayamayız. O yüzden bu tip regülasyonların arkasında devlet olmalı. Sürdürülebilirlik konusunda çalışma yapan bir şirketin harcadığı emek ve paranın bir şekilde dönüşü olmalı. Devlet teşviki olursa şirketlerin bu alanda yapacağı yatırımlar artacaktır. 
TANITIM EKSİKLİĞİ Devlet teşviki olursa şirketler ürünlerinin sürdürülebilirlik özelliklerini reklamlarında duyurmaya başlar. Böylece bu konu insanların zihninde yer eder ve toplumsal farkındalık oluşturulur. Ancak şu an halka sürdürülebilirlikle ilgili bir reklam sunduğunuz zaman ilgisini çekemiyorsunuz. Reklamlarda ön plana çıkarılan konu “verimlilik” oluyor. Çünkü halkın düşündüğü ay sonunda faturasının ne kadar geleceği. 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz