"Yeşil yaşam alanı için arazi planması şart!"

Neresi ormandır, neresi sanayi tesislerine ayrılmalıdır bir an önce belirlenmedikçe, “yeşil yerleşim ve yaşam alanları”ndan bahsetmenin olanaksız

1.05.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
"Yeşil yaşam alanı  için arazi planması şart!"
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, TEMA 11 Eylül 1992’de kuruldu. Karaca Arboretum’un kurucusu, BM Çevre Ödülü sahibi Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından Nihat Gökyiğit tarafından kurulan TEMA Vakfı, bugün Türkiye genelinde faaliyet gösteren 555 temsilcisi ve gönüllü sorumlusu ile yaklaşık 400 bin kayıtlı gönüllüye ulaştı. Ülke genelinde 150’nin üzerinde kırsal kalkınma ve ağaçlandırma projesi üzerinde çalışan TEMA, bugüne kadar çok sayıda kişi ve kurumun desteğiyle yaklaşık 7 milyon fidanın toprakla buluşmasını sağladı. Hedefini toprak erozyonunun nedenlerini, vahim sonuçlarını ve ülkemizin çöl olma tehlikesini anlatmak olarak belirleyen vakıf, bu hedef doğrultusunda, bilinçli ve etkin kamuoyu oluşturma çalışmalarını sürdürüyor.
TEMA Vakfı’nın üzerinde durduğu önemli bir konu da arazi kullanım planlaması. Çünkü ülkemizin arazi kullanım planlaması yapılmamış durumda. Yani, devlet tarafından nerede yerleşim olur, neresi ormandır, neresi sanayileşmeye uygundur, bunun planlaması hala belirlenmiş değil. Ayrıca arazilerimizi yetenek sınıflarına göre kullanmıyoruz. Verimli tarım alanlarına fabrika yapıyoruz, ormanları taşocaklarına, madencilik faaliyetlerine kurban veriyoruz. Yetmezmiş gibi kıyıları dolduruyor, sulak alanları kurutuyoruz. Hatta son dönemin modası yeşil binalarda ve sürdürülebilir konutlarda bile buna pek dikkat etmiyoruz. TEMA Vakfı Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Doğan ise tam bu noktada her yeşil binanın tam anlamıyla yeşil ya da sürdürülebilir olmayacağı konusunda uyarılarda bulunuyor. Doğan, tarım arazileri kurulan yapıların çevreci kabul edilemeyeceğini söylüyor. Prof. Dr. Doğan’la sürdürülebilirlik ve Türkiye’de bu konuya yaklaşımı konuştuk.
Son dönemin moda kavramı sürdürülebilirlik. Bu kavramdan ne anlamalıyız?
Her konuda ileriye yönelik ve doğayı tahrip etmeden yaşanabilir dünya ve çevre oluşmasını sağlamak sürdürülebilirliğin en kısa ve net tanımı.
Türkiye’de sürdürülebilirlik doğrultusunda her şey yolunda gidiyor mu?
Türkiye’nin toprak sorunları var. Bir saniyede 17 ton, bir dakikada 1.000 ton toprak kayboluyor. Demek ki her şey yonuda gitmiyor.
Sürdürülebilirlik konusunda özellikle konutlar üzerine hep enerji verimliliği ön plana çıkarılıyor. Bu sürdürülebilirlik için yeterli mi?
Bir konutta çevreci materyallerin kullanılması gerekli ve sevindirici. Ama yalnızca konut değil tüm yapıların kurulacakları alanların iyi seçilmesi lazım. Yoksa çevreci yönü eksik kalır. Yeşil olamaz.
Yeşil bir binanın yapılacağı arazi nasıl seçilmeli, biraz açar mısınız?
5403 sayılı yasa ile çıkarılan toprak koruma ve arazi kullanımı ile ilgili yasanın 10’uncu maddesi arazi kullanım planlaması yapılmasını zorunlu kılıyor. Bu yasa gereği arazi kullanım planlamasını yapmadan böyle bir çalışmaya girilmesi sakıncalı olur. Bu olmadan, mesela birinci sınıf denilen mutlak tarım arazilerinin konut için elden çıkarılması çok yanlış. Bu binaların 5’inci veya 6’ncı sınıf arazilerde yani tarım arazisi olarak kullanılmayan alanlarda yapılması mümkün olabilir. Düz ve tarım yapılan, eğimi sıfıra yakın alanlarda bina yapılması sakıncalı. Tarım potansiyelini azaltıyor bu.
Arazi Kullanım Planlaması’nda son durum nedir?
Arazi kullanım planlaması Türkiye’de yapılmadı. Bir-iki tane şehir planlaması olan yer var. Bu da haliyle yetersiz bir çaba. Ancak bu çalışmanın bir an önce hayata geçirilmesi gerekli. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde bütün Türkiye’nin arazi kullanım planlaması yapılmalı ve bütün üst planlar arazi kullanım planlaması üzerine inşa edilmelidir.~
 Ayrılan arazilerde yapılacak yatırımlar için ÇED Yönetmeliği şekli bir uygulama olmaktan çıkartılıp, bilimsel bir hale getirilmeli ve Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun öngördüğü Toprak Koruma Projeleri ciddiyetle yaşama geçirilmeli.
Örneğin, bina yapılacak yerin arazi kullanım planlaması konusunda yasal düzenlemeler ne durumda?
Yasa var ama tam anlamıyla uygulanmıyor. İyi uygulansa müteahhit aklına esen yere bina yapamaz. İyi uygulanmadığı için yapılabiliyor. Bilinç yeterli değil. Denetleme ve müeyyide unsuru çok önemli.
Arazi Kullanım Planlaması niye önemli?
Kent veya kırsal her türlü yerleşimin planlamasıdır. Burada toprağın korunması esastır. Nerenin tarım arazisi nerenin sanayi bölgesi, konut bölgesi hatta şehir çöplüğü olduğu çok önemli. Rekreasyon alanları da planlamada yer alır. Bunlar mutlaka uzmanlarca tespit edilmeli. O zaman herhangi bir olumsuzluk yaşanmaz.
Olumsuzluk derken?
Tarım arazilerinin üzerine konut yapılması gibi durumlar. Mesela siz eko bina yapıyor olabilirsiniz ama tarım arazisine kurulursa bu eko olmaz. Bu arazilerin amacı dışında sanayiye aktarılmasının engellenmesi gerekir.
Geç kalmış sayılır mıyız?
Bugün için geç ama yarın daha geç. Her zaman yarın daha geç oluyor.
Sanayileşmeye tarım arazilerini kurban verdiğimizi düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum. İkinci üçüncü konutların, yani yazlıkların ova topraklarına yapılması üzücü. Sanayi arazileri de buralara kuruluyor. Arazinin kullanım yetenekleri vardır. Toyota’nın 1’inci sınıf araziye kurulmasına karşıydım. Toyota mı patates mi dediklerinde ben patatesi tercih ederim. Toyota’yı dağın başına kurabilirsiniz ama tarımsal ürünü elde edemezsiniz.
Kuruldu. Dönüşü var mı?
Dönüşü yok. O alan kullanılmaz hale geldi. Topraklarımızın canlı olduğunu üretken olduğunu unutuyoruz. Her şeyin topraktan geldiğini unutuyoruz. 1 metrekarelik ova toprağı için 800 metrekarelik yamaç arazisi taşınmalı. 1 cm kalınlık için ana kaya ve iklimin fonksiyonuna göre 200 ila 1.000 yıl arasında zaman geçmesi gerekiyor.
Türkiye’de çevre bilinci giderek artıyor. Peki sadece bilinç yeterli mi? Yasalar ne durumda?
Çevre sadece bilince bırakılamaz. Mesela yapılmaması gereken yere bina yapılması için ruhsat verilmezse kimse yapamaz. Bu konuda yasaların uygulanması lazım. 4342 sayılı Mera ve 5403 sayılı Toprak Koruma Yasası’nın maalesef sadece bazı maddeleri işletiliyor. Mesela Toprak Koruma Yasası’nın 13’üncü maddesi tarım arazilerinin nasıl amaç dışına çıkarılacağını anlatıyor. Yol gösteriyor. Koruma maddeleri işletilmiyor. Mera Yasası’nın da meraları koruyan maddeleri uygulanmıyor. Bunları maalesef yapmıyoruz.
Niye yapmıyoruz?
Bizi yönetenler ağırlık vermiyor bu konuya.
TEMA’nın yasalar konusunda da önerileri vardı. Bunlar neler?
Dağıtılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yerine TOPRAKSU Genel Müdürlüğü’nün yeniden kurulmasını ve Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu uygulaması sorumluluğunun bu kuruluşa bırakılmasını talep ediyoruz. Doğal varlık yönetiminin (ormanlar, meralar, sular, tarım alanları vs) havza esaslı olacak şekilde düzenlenmesi için Havza Yönetimi Çerçeve Yasası çıkartılmalı. TBMM gündeminde bulunan Dönüşüm Alanları Kanunu Tasarısı ve Kıyı Kanunu gibi tasarılar geri çekilmeli ve toplumsal uzlaşı sonucu yeniden hazırlanmalıdır. Yabancılara arazi satışını düzenleyen ve toplumda büyük infial yaratan Köy Kanunu ve Tapu Kanunu’ndaki değişikliklerin yeniden gözden geçirilmesini istiyoruz.~
TEMA uzun yıllardır çalışıyor. STK’ların çabası yeterli mi?
STK’lar yapan değil yaptırımcı olmalı. Ülkemizin arazilerinin teraslamasını tek başımıza yapamayız ama yapılması için neler yapılması gerektiğini ortaya koymak lazım.
TEMA’nın arazi kullanım planlaması konusunda bir çalıştayı söz konusuydu. Ne oldu?
Arazi kullanım planlaması ile ilgili bilim kurulunu topladık. Bir yönerge hazırladık. Bunu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na sunduk. Ancak brifing biçiminde veya çalıştay biçiminde de sunmak istiyoruz. Yönetmelik hazırlıkları bakanlığın işi ama hazırlık yapalım istedik. Şimdi bakanlıktan randevu bekliyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz