TÜRKİYE’NİN KENDİ KENDİNİ FİNANSE EDEN BİR PORTALI VAR Emre Kurttepeli, Mynet.com’u 1999’da 1 trilyon TL yatırım ile kurmuştu. O zaman çoğu insan onun riskli bir girişim yaptığını düşünüyordu. Ken...
TÜRKİYE’NİN KENDİ KENDİNİ FİNANSE EDEN BİR PORTALI VAR
Emre Kurttepeli, Mynet.com’u 1999’da 1 trilyon TL yatırım ile kurmuştu. O zaman çoğu insan onun riskli bir girişim yaptığını düşünüyordu. Kendisiyle yapılan ilk söyleşilerden birini ben yapmıştım. Emre Kurttepeli’nin babası Yücel Kurttepeli de İpragaz’ın kurucusu ve gerçek bir girişimcidir. Mynet, bugüne dek krizlere ve internetin gelişminin sekteye uğramasına rağmen yoluna devam etti. Çoğu şirket kaybolup giderken ayakta kalmayı başardı. Kurttepeli’ye ayakta kalmayı nasıl başardıklarını sordum:
NASIL AYAKTA KALDI? Kurulduğumuz 1999 yılından itibaren misyonumuz hep aynı oldu; “Türkçe konuşan birey ve kurumların internet üzerinden ihtiyaçlarını daha kolay, etkili ve ekonomik olarak karşılamalarını sağlamak”. Diğer firmalar her gün stratejilerini revize ederken, Mynet bıkmadan bu misyona odaklandı. İnternet gibi kaygan bir zeminde ayakta kalmak için kullanıcılarımızı çok iyi dinledik. Onların talepleri doğrultusunda “en iyi” ürünü, “en hızlı” biçimde çıkarmayı hedefledik.
HEDEFLERİNE ULAŞTI “Hedeflerinize ulaşabildiniz mi” sorusuna “kesinlikle evet” cevabı verebilirim. Bugün Mynet’i Türk internet kullanıcılarının yüzde 60’ı günlük düzenli kullanıyor. Türkiye’nin en büyük internet portalı olma konusunda iddialıyız.
Türkiye’de şu anda internete ulaşabilen kişi sayısı yaklaşık 7 milyon ve bu kullanıcıların 4,2 milyonu Mynet e-posta hizmetinden yararlanıyor. Ayda en az 1 kez e-posta hesaplarına ulaşıp, kontrol ediyorlar. Her ay 4,5 milyon tekil kullanıcı Mynet üzerinden çeşitli hizmetler alıyor. Bu kullanıcı sayısı Mynet’in en büyük gücünü oluşturuyor.
KENDİ KENDİNİ FİNANSE EDİYOR 2004 yılı başından itibaren Mynet, kendi kendini finanse eden bir yapıya ulaştı. Vurgulamak istediğim bir diğer önemli nokta Ar-Ge faaliyetlerine verdiğimiz önem. Gelirimizin önemli bir bölümünü Ar-Ge çalışmalarına ayırıyoruz. Sunduğumuz servis ve teknolojilerin neredeyse tamamını kendi bünyemizde ürettik. Ar- Ge faaliyetlerini daha etkin yürütmek üzere İTÜ Teknokent’in yeni açılacak binasında 1.500 metrekare yer kiraladık.
GELECEK PLANLARI Hızlı internet son 6 ayda yaygınlaşmaya başladı. Bizde stratejik olarak geniş bant internet servislerine ağırlık vereceğiz. Bu kategorinin içinde oyun, müzik ve film hizmetleri yer alacak. Reklamverene geniş bant tv reklamları gösterebilme ve bunları hedef kitlesine giren kullanıcılara ulaştırabilmesine imkan veren ürünler sunacağız. İki yıl önce internet servislerinin “ücretli” ve “ücretsiz” olarak iki katman halinde gelişeceğini tahmin etmiştik. Tahminimiz doğru çıktı, portal servisleri “karma” model olarak gelişti. Orta dönem stratejimiz bu yapıyı koruyarak servis gamımızı genişletmek.
İSİM BULMA TOPLANTISI NASIL YAPILMALI?
Her yönetici iş hayatı boyunca en az bir kez mutlaka yeni bir şirket, ürün veya hizmet için isim bulmak durumunda kalıyor. Jeffrey Lapartine, New York merkezli bir stratejik marka danışmanlığı şirketi olan Siegel&Gale’de isim ve marka mimarisinden sorumlu direktör. Lapartine, yöneticilere yaratıcı isimler bulmak için etkili beyin fırtınası toplantıları yapmalarını tavsiye ediyor. İsim bulma seanslarını nasıl yönetmeleri gerektiğini ise şöyle anlatıyor:
BRIEF YAZIN Ne için isim arıyorsunuz, marka konumlama stratejiniz ve hedefleriniz ne olacak, hedef kitleniz kimlerden oluşuyor, şirketinizi veya ürününüzü farklı kılan özellikler neler…Tüm bu konuları açıklığa kavuşturan bir brief yazın.
TAKIMI TOPLAYIN Beyin fırtınasına katılacak olan kişi sayısını 5 ile 8 arasında tutun. Yaratıcı, takım oyuncusu, kelimelere dost ve her şeyden önemlisi bu işi yapmaya istekli insanları bir araya getirin. Brief’i okuduktan sonra duygularını, düşüncelerini ve isim önerilerini yazmalarını isteyin.
TOPLANTIYI UZATMAYIN Yapacağınız toplantı maksimum 2 saat sürsün. Toplantı sırasında bir şeyler atıştırılabilir. Hatta öğle yemeği bile yenebilir. Toplantıda eğlenceli bir hava yaratın.
MALZEMELERİ HAZIRLAYIN Bütün grubun görebileceği büyük bir yazı tahtası sağlayın. Önerilen isimleri yazın. Yanınızda mutlaka sözlük, sektör ile ilgili kitaplar, kaynak kitaplar bulundurun.
İSİM KOVALARI YAPIN En çarpıcı ve çekici isimleri seçin. Ürünü tarif eden “ süper kalite”, “düşük fiyat” gibi özelliklerin her biri için bir kova çizin. Önerilen isimler bu özellikleri kapsıyorsa ismi kovanın içine yazın. Çünkü, iyi bir isim ürünün mümkün olduğunca çok özelliğini aynı anda çağrıştırabilmelidir.
SEÇİM YAPIN Katılımcıların her birinden toplantının sonunda en beğendikleri 10 ismi yazmalarını isteyin. Toplantıyı bitirin.
TAKİP TOPLANTISI DÜZENLEYİN Onların seçimlerini analiz ederek bir liste oluşturun ve katılımcılara gönderin. İkinci toplantıya dek bu isimler üzerinde düşünmelerini isteyin. Listenizdeki isimleri azaltmak, elemek için bir ikinci toplantı yapın. Böylece doğru ismi seçme kararını kolaylaştırmış olursunuz.
ÇİN’DE İŞ YAPMAK İSTEYENLERE 8 ÖNEMLİ TAVSİYE
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz geçtiğimiz ay verdiği bir söyleşide “Çin’e bir iş ziyareti yapıp, oradaki fırsatları araştıracağım” diyordu. Sadece o değil, çok sayıda Türk girişimcisi Çin’i bir fırsat olarak görüyor. Ben de bu noktadan hareketle Çin’i iyi tanıyan iki yöneticiyle konuştum.
Demirdöküm Genel Müdürü Bülent Lütfü Kızıltan’a ve Ram Dış Ticaret Ticari Müdürü Zeynep Kuman’a Çin’de yatırım yapmak, oraya mal satmak gibi konularda arayış içinde olan Türk işadamlarının nelere dikkat etmesi gerektiğini sordum.
1. Çin’de iş yapmayı düşünenler mutlaka “güvenilir” yerli bir partner ile çalışmalı. Kritik görevlere ve denetim mekanizmalarına ise Türk görevliler atamalılar. Çünkü, çalışanların küçük bir ücret farkı ile başka bir şirkete geçmesi her an mümkün.
2. Firma ve ürünlerini taklitçiliğe karşı mutlaka özel protokollerle korumalılar. Ürün geliştirme konusunda da çok çevik olmak gerekiyor.
3. Yakın gelecekte 400 milyon kişi şehirlerde yaşayacak. Modern yapılar, kafeler, restoranlar, ev cihazları ve elektronik ürünler pazarı büyüyecek. Bu sektörlerde yatırımcılar sabırlı ve dikkatli olmalı. Yeni yapı ile markalı ürünlerin pazarlanması kolaylaşacak, bu nedenle marka bilinirliklerini artırmaya yönelik bütçe ayırmaları da gerekecek.
4. Pazarı çok iyi etüt etmek ve rekabet, fiyatlandırma, değişim hızı, ulaştırma gibi konularda detaylı bir analiz yapmak gerekiyor. Pekin ve Guangzhou’da satılacak sobanın özelliklerinin birbirinden farklı olacağını ön görebilmek şart.
5. Çin’deki muhasebe sistemi, bizim kullandığımız sistemden, daha doğrusu genel muhasebe sisteminden çok farklı. Kültürlerinden gelen farklar bizim sistemimize uyumlu bir düzen kurmayı güçleştiriyor. Yerleşik her türlü sistemlerini değiştirmek çok zor.
6. Devlet politikası olarak cazip yatırım imkanları sundukları gibi, belirli gelişmeler üzerine bunları hızla geri almaları söz konusu olabilir. Bankacılık sektörü hala çok zayıf.
7. Dil, mutfak, hijyen anlayışı, çalışma şartları gibi konularda yaklaşımları tamamen bizden farklı. Çinliler detaylı bir hiyerarşik yapı içinde çalışmayı benimsiyor. Defalarca görüş ve onay istiyorlar.
8- Son derece duygusal insanlar. Çabuk kırılabiliyorlar. Tartışma ortamında katiyen kontrolü kaybetmiyorlar. Ayrıca kişisel ihtiyaçlarına Türk insanından daha çok önem veriyorlar. İş görüşmelerinin yapıldığı bir ortamda bile öğle yemeklerini yemeyi ihmal etmiyorlar.
SAĞLIK HİZMETLERİNDE BAŞARILI BİR E-DÖNÜŞÜM MODELİ
Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri AŞ’nin yelpazesinde “evde doktor”, “evde hemşire”, “evde rehabilitasyon”, “evde tıbbi cihaz” ve “evde yoğun bakım” gibi hizmetler var. Şirket 2001 yılında ABD’li The Corridor Group ile ortaklığı ile kuruldu. Hastaların hastanede kaldığı süreyi azaltan ve yatağa bağımlı hastalar için büyük kolaylıklar sağlayan bu yapı, şirketin Eczacıbaşı Bilgi İletim ile birlikte geliştirdiği yazılım ile daha hızlı ve verimli biçimde işliyor. Şirketin genel müdürü Ata Selçuk ile bilgi teknolojileri kullanımından sağladıkları faydalar üzerine konuştum:
FARK YARATTI Şirketimizi farklı kılan en önemli özelliklerinden biri kurulduğu günden beri hasta ve hizmet takibini bir uygulama yazılımı ile yapıyor olması. Med-IX (medical intelligence extension – tıbbi bilgi sistemi) adı verilen bu program tipik bir “sağlık hizmetleri yönetim enformasyon sistemi”dir. İlk kez 1996’da kullanılmaya başlanan programın geliştirilmesine 2005 başından bu yana Eczacıbaşı Bilgi İletim bünyesinde devam ediliyor. Sağladığı faydaları ise ana hatları ile şöyle sıralanabilir:
VERİMLİ PLANLAMA Personelimizin çoğu sahada çalışıyor. Bu nedenle evde bakım hizmetleri konusunda sahada çalışan 60 part-time ve 210 full-time personelin lokasyon, uzmanlık ve uygunluk durumuna göre görevlendirmesini çok iyi planlamak gerekiyor. Med-IX’in modüllerinden biri olan “randevu sistemi” sayesinde hem görevlendirmede hata payı azaltıldı. Personel kullanım kapasitesi 3 yıl içinde sürekli geliştirilerek yüzde 80’lerden yüzde 95’e çekildi. Bu da saha çalışanlarımızın yüzde 95’inin optimal olarak ayda en az 12 saatlik 18 shift yaptığı anlamına geliyor.
İŞGÜCÜ TASARRUFU Sisteme entegre çalışan stok ve muhasebe modülleri ile tek veri tabanından her faturalama ve ödeme işlemleri, stok kontrolü yapılabiliyor. Böylece ilaç ve malzemelerin son kullanma tarihleri kontrol edilebiliyor. Bu gibi rutin işlerin bilgisayar aracılığıyla takip edilmesi ve kolaylaştırılması ile işgücünden tasarruf sağladık. 2003’te ciromuz 1,2 milyon Euro idi, bu rakam 2004’te 2 milyon Euro’ya çıktı. Bu yıl ise 2 kat büyümeyi hedefliyoruz. Saha personelimiz sürekli artıyor ama biz 3 yıldır 30 kişi olan idari kadromuzu artırma gereği hissetmedik.
DOĞRU BİLGİ AKIŞI Evde bakım hizmeti mutlaka çok iyi kayıt edilmesi gereken bir hizmet. Çünkü her şey, hastanede olduğu gibi elinizin altında değil. Doktoru da hemşiresi de kısacası hizmet veren herkes yaptığı her işlemi kayıt etmek zorunda. Bu nedenle hasta dosyaları hazırlanıyor. Her hizmetle ilgili not tutuluyor ve bu notlar telefon, faks ve e-posta ile merkeze ulaştırılıyor. 2005 sonuna dek bu iletişimin tamamen anında web tabanlı bir sistem üzerinde, palm-pilot’lar ile yapılması planlanıyor.
KALİTE ARTIŞI Bu işlevlerin başarıyla yerine getirilebilmesi öncelikle sunulan sağlık hizmetlerindeki kaliteyi arttı. Sistemin esnekliği sayesinde mevzuat değişiklikileri veya yönetim kararlarına rağmen yazılım değişiklikleri asgari düzeyde tutulabildi. Sistemin zengin modüler yapısı nedeniyle stok yönetimi, personel takibi, CRM, istatistiki uygulamalar gibi ek yazılım yatırımları yapılmasına gerek kalmadı. Müşteri memnuniyetimiz her ay takip ediliyor ve yüzde 95 düzeyinde Önümüzdeki yıl CRM modülünü de devreye almak istiyoruz.
EĞİTİM ŞİRKET PERFORMANSINI NE KADAR ARTIRIR?
Açıkça dile getirmeseler bile kurumsal eğitimlere şüphe ile yaklaşan, faydalarını sorgulayan yöneticiler var. Geçtiğimiz ay Accenture tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçları bu konuda oldukça aydınlatıcı. Araştırma 285 büyük kuruluşun eğitimden sorumlu yöneticileri arasında yapılmış.
* Elde edilen bulgulara göre katılımcı organizasyonların yüzde 10’u performanslarını doğrudan artıran kazanımlar elde ettiği görülüyor.
* Verimlilik kriteri olarak “çalışan başına düşen satış” olarak alındığında, bu öğrenen organizasyonların yüzde 27 daha fazla verimli olduğu ortaya çıkıyor.
* Gelirdeki büyüme ise eğitimlerden faydalandığını söyleyen şirketlerde yüzde 40 düzeyinde olmuş.
* Öğrenme yeteneği olan bu şirketlerde net kâr oranı ise diğerlerinden yüzde 50 daha fazla.
Bence, bu sonuçlar eğitime önem vermek ve öğrenen organizasyon olmaya çabalamak için yeter de artar bile… Ne dersiniz?
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?