Dünya çapında hemen her sektörde firmalar ucuz Çin ürünleriyle rekabet edememekten şikayetçi. Üstelik, bu ürünlerin kalitesi de giderek artıyor. Herkes, Çinlilerin nasıl olup da ürünlere bu kadar d...
Dünya çapında hemen her sektörde firmalar ucuz Çin ürünleriyle rekabet edememekten şikayetçi. Üstelik, bu ürünlerin kalitesi de giderek artıyor. Herkes, Çinlilerin nasıl olup da ürünlere bu kadar düşük fiyatlar koyabildiğini, nasıl düşük maliyetle ürettiğini merak ediyor. Kuşkusuz, Çin’deki ucuz işgücü ilk akla gelen neden. Ancak, bu listede özel sektöre sağlanan teşvikler, ölçek ekonomisi, enerji maliyetlerinin düşüklüğü, ihracatçılara verilen vergi iadesi gibi daha az bilinen başlıklar da var.
“Globalleşme”, 1990’lardan bu yana iş dünyasının en sevdiği sözcüklerden biriydi. Ekonomimiz, şirketlerimiz globalleşecek, dış pazarları fethedecekti. Ancak, 2000’li yılların başlarından itibaren ucuz Çin ürünlerinin dünyayı istilasıyla birlikte, işin rengi de değişmeye başladı. Her yerde olduğu gibi, Türkiye’de de korumacı önlemler, kota talepleri gündeme getirildi.
Şu anda neredeyse bütün sektörler ucuz Çin ürünlerinin rekabetinden yakınıyor. Şirket yöneticileri, kâr marjlarını olabildiğince düşürmelerine rağmen, bu fiyatlarla yarışamadıklarını söylüyor. Peki, Çin ürünleri nasıl böylesine düşük fiyatlarla dış pazarlara girebiliyor? Bu işin sırrı ne?
Özel Sektöre Devlet Desteği
Çin, 80’li yıllardan bu yana ekonomide açılma politikası izliyor. Bunun bir ayağı, yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek, diğer ayağı ise ülkede yerli özel sektörü güçlendirmek.
Dünya Bankası Çin Direktörü David Dollar, hükümetin yatırımlar için oldukça elverişli bir ortam yarattığını söyleyerek şöyle devam ediyor:
“Bu hem uluslararası şirketler hem de yerliler için geçerli. Yabancıların çoğu, Çin’de ekonominin büyük ölçüde özel sektörde olduğunun farkında değil. Oysa, örneğin, Şanghay çevresinde üretimin yüzde 88’ini özel sektör gerçekleştiriyor. Bu, Avrupa’nın bazı yerlerinde bile bu kadar yüksek değil. Oldukça dinamik bir özel sektör var. Altyapı güçlü. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğuna göre, Çin daha iyi bir görünüm sergiliyor. Endonezya, Vietnam ve Hindistan gibi daha zengin ülkelere göre Çin’deki yatırım ortamı özel sektör için daha elverişli.”
Çinli şirketlerin ihraç ürünlerinin yüzde 60’ına yakını Çin’deki KOBİ’ler tarafından üretiliyor. Devlet, bu şirketlere belli teşvikler sağlayarak, ürünlerini daha ucuza mal etmelerine yardımcı oluyor. Vergi kolaylıkları, toprak bedelinde indirimler ve yatırım teşvikleri, bu açıdan başı çekiyor.
Ayrıca bina, fabrika, alet ve ekipman alımlarında bankalardan kredi kullanabiliyorlar. İhracatçı firmalara sağlanan bir diğer teşvik ise, ürüne göre değişecek şekilde yüzde 3 ile 13 arasında değişen oranlarda vergi iadesi verilmesi.
“SOSYALİST DEVLETİN” YARARLARI
Çin’de sosyalist ülkelere özgü parasız eğitim, sağlık gibi hizmetler geçerli değil. Yine de kamu sektörünün sunduğu ürün ve hizmetlerde fiyatlar oldukça ucuz. Çok büyük kitlelerin ihtiyaç duyduğu temel gıda, giyim ve barınma gibi hizmetlerde devletin süspansiyonu var. Kuşkusuz bu durum, halkın temel ihtiyaçlar için yaptığı harcamaların düşük olmasını sağlıyor. Böylece, görece düşük gelirler ile belli bir yaşam standardının tutturulmasını da beraberinde getiriyor. Bu da, özel sektörde faaliyet gösteren firmaların daha düşük ücretlerle işçi çalıştırabilmesini mümkün hale getiriyor.
Diğer yandan, Çin, son dönemde sosyal güvenlik sisteminde bazı reformlara gidiyor. Ancak, bu reformlar ülke çapında eş zamanlı bir şekilde yürümüyor. Bu da Çin özel sektörünün bazı gedikleri yakalayarak bunları maliyetlerine yansıtmasının önünü açıyor.
Garanti Bankası Şanghay Baştemsilcisi Noyan Rona, bazı firmaların sosyal güvenlik sisteminin bütün Çin’de homojen bir ağ olarak oluşmamasından yararlandığını belirterek “Bu sayede, bazı firmalar bu durumdan faydalanarak sosyal güvenlik harcamalarındaki bazı kalemleri ödemeyebiliyor” diyor.
KARŞILIKSIZ DESTEK YOK
Noyan Rona, devletin veya bankaların firmalara karşılıksız para verdiği yönünde yanlış bir inanç olduğunu belirterek, bu konuda şunları söylüyor:
“Bu doğru değil. Özellikle KOBİ’ler son dönemde bankalardan kredi almak açısından ciddi sıkıntılar yaşıyor. Bunun nedeni, devletin bankalara batık kredilerini azaltmaları yönünde büyük bir baskı uygulaması. Bu nedenle, bankalar riskli gördükleri KOBİ’lere kredi vermekten kaçınıyor.”
Çinli şirketlerin hem iç pazarda hem dış pazarlarda düşük fiyatlar verebilmesinin bir diğer nedeni de düşük kâr marjlarıyla çalışıyor olmaları. Bazı sektörlerde şirketler sadece üretim kapasitesine dayanarak kâr sağlıyor. Özellikle rekabetin çok yoğun olduğu sektörlerde yüzde 1-2 gibi kâr marjlarıyla çalışan şirketler görülüyor. KOBİ’ler, bu düşük kâr marjlarını fiyatlara yansıtarak satışlarını hızlı şekilde artırabiliyor. Fabrikanın tam kapasiteyle çalışmasını sağlayarak düşük kâr marjlarıyla ayakta kalabiliyorlar. Elde ettikleri kârı daha sonra yatırıma dönüştürerek firmayı büyütmeyi başarıyorlar.
Çinli firmaların düşük kâr marjlarıyla çalışabilmesinin en önemli nedeni de ülkede ölçeklerin büyüklüğü. Nüfus, toprak, üretimde sayılar, istihdam, fabrika alanları büyük olduğu için üretimde de ölçek ekonomisinin faydaları geçerli. Firmalar, çok sayıda üretim yaparak kâr marjları düşük olmasına rağmen önemli gelirler elde ediyor.
BÜTÜN MALİYETLER DÜŞÜK
Çin’de işgücünden enerjiye her tür üretim maliyeti birçok ülkeye göre daha düşük. Arçelik’in eski genel müdür yardımcılarından Ahmet Olpak, beyaz eşyada bir operasyonu Türkiye’de yürütmek ile Çin’de yürütmek arasında yüzde 30’un üzerinde maliyet farkı olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor:
“Bir fabrika kuracaksanız, Türkiye’de 2,5 milyon dolarlık bir parayı bağlamanız lazım. Burada ise maliyetler çok düşük. Mesela, bir fabrika kuruyorsunuz binanın metrekaresi 50 dolar, Türkiye’de 200 dolar. Genel müdür ile işçi arasındaki ücret baremi Türkiye’de 10 ise Çin’de 5. Batı’ya doğru gittikçe inanılmaz teşvikler var. Enerji, yöresel olarak daha ucuz. Enerjinin, Şanghay’da kilowatsaati aşağı yukarı 8 senttir. Başka bir eyalette 2,5 senttir. İşçilik maliyeti ayda 60 dolar civarında. Bizde minimum inşaat maliyeti 150 dolar ise, burada 60 dolar. Bizde 2 dolar civarında olan benzin, Çin’de 50 sent civarında. Bitmiş ürünün maliyeti de öyle. Bu tabii ürüne göre değişir. Ama bizimkine 100 dersek Çin’de 60-80 arası.”
Çinlilerin üretimi ucuza yapabilmelerinin bir başka nedeni ise emek üretkenliğinin birçok ülkeye göre daha yüksek olması. Üstelik, bu rakam hızla artmaya devam ediyor. ABD İşgücü İstatistikleri’ne göre, İngiltere, Almanya, Japonya, ABD gibi gelişmiş ülkelerde emek üretkenliği yılda yüzde 3 ila 4 arasında değişiklik gösterirken, Çin’de bu rakam yüzde 10’a yaklaşıyor.
DAVID DOLLAR / DÜNYA BANKASI ÇİN DİREKTÖRÜ
“EMEK PAZARININ ESNEKLİĞİ EN ÖNEMLİ FAKTÖR”
ÜCRETLER ASLINDA YÜKSEK Çin’in ucuz maliyetlerle üretim yapmasında temel belirleyici faktörün ucuz emek gücü olduğu yönünde yaygın bir görüş var. Aslında bu doğru değil. Vietnam, Hindistan gibi ülkelere göre, Çin’deki ücretler bir hayli yüksek. Bu nedenle, Çin’in başarısı temel olarak ucuz emek gücüne dayanmıyor.
YATIRIM ORTAMI İYİ Ancak, Çin’deki yatırım ortamı bu bahsettiğim ülkeler ile kıyaslandığında bir hayli iyi. Çin hükümeti, yatırım ortamını iyileştirmek için çok önemli adımlar atmış. Bu da maliyetlere yansıyarak, ucuza üretim yapmayı mümkün hale getiriyor.
BÖLGESEL FARKLILIKLAR FAZLA Diğer yandan, yaptığımız araştırmalarda çok önemli verilere ulaştık. Çin’deki işgücü son derece esnek. Emek, ülke içinde yoğun bir şekilde dolaşıyor. Kırsal kesimlerden getirilen işçiler görece daha düşük ücretlerle ve sözleşme bazında çalışıyor. Kimi zaman sosyal güvenlik sistemi devreye giriyor, kimi zaman girmiyor. Bu da kuşkusuz, maliyetlere yansıyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?