CEO olacak çocuk!

Bazı CEO’lar liderlik yolculuğuna çocuk yaşta sınıf başkanlığı seçimiyle başladı. İlk satışını mahallede limonata tezgahında yapanlar da oldu, takım kurup mahalle maçlarını yönetenler de… Uzmanlara göre CEO olmak öyle bir günde gerçekleşen bir şey değil. Çocuklukta gelişen beceriler yıllar sonra büyük organizasyonların yönetim tarzına dönüşüyor. Bugün dev şirketleri yöneten isimlerin çoğu da aynı fikirde. Yolculuklarının çocuklukta başladığını vurguluyor, hayallerinin büyüyünce sadece şekil değiştirdiğine dikkat çekiyorlar.

18.08.2025 13:42:010
Paylaş Tweet Paylaş
CEO olacak çocuk!

Ben daha çocukluk yıllarımda NASA yayınlarını yakından takip eder, uzayla ilgili maketler yapardım.” Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un bu sözleri, çocuklukta başlayan bir ilginin yıllar sonra nasıl bir teknoloji şirketine dönüştüğünün göstergesi. Blue Origin’i kurma motivasyonunu, “Milyonlarca insanın uzayda yaşaması hayaline bir adım daha yaklaşmak” şeklinde tanımlayan Bezos’un hikayesi, erken yaşta gelişen tutku ve yönelimlerin liderlik yolculuğundaki belirleyici rolünü gözler önüne seriyor.

Tuba İlze / [email protected]
CEO Life / Bahar 2025

Elon Musk, henüz 12 yaşındayken yazdığı bir bilgisayar oyununu satarak ilk parasını kazandığını söylüyor. “Saatlerce kitap okur, kendi kendime programlama öğrenirdim” diyen Musk, bu erken dönem teknoloji merakını SpaceX ve Tesla ile küresel ölçekteki projelere dönüştürmüş durumda. Microsoft CEO’su Satya Nadella, edebiyatla mühendisliği birlikte yürüttüğü gençlik yıllarının bugün empatiye dayalı liderlik anlayışının temelini oluşturduğunu ifade ediyor. Apple CEO’su Tim Cook ise mütevazı bir ailede büyürken kazandığı disiplinli çalışma alışkanlığının ve doğru soru sorma becerisinin liderliğinde belirleyici olduğunu vurguluyor.

HAYALLER GERÇEK OLDUĞUNDA

Bazı liderler daha çocuk yaşta ne yapmak istediğini çok iyi biliyor. Erken yaşta koydukları hedefler doğrultusunda vazgeçmeden yollarına devam ediyorlar. Bu isimlerden biri olan Pegasus Hava Yolları CEO’su Güliz Öztürk, küçük yaşlardan itibaren Boğaziçi Üniversitesi’nde okumayı hayal ettiğini söylüyor. Üniversite döneminde THY’de kabin memuru olarak havacılıkla tanışması ise hayatının dönüm noktalarından biri olmuş. Mezuniyet sonrası aynı kurumda uluslararası ilişkiler biriminde çalışmaya başlayan Öztürk, bugün yönettiği kurumsal yapıyı o günlerde kafasında inşa etmeye başlamış. “İş hayatımı farklı ülkeleri kapsayan, kültürlerarası bir düzlemde kurmak istiyordum. Bugün yaptığım iş, o yıllarda zihnimde çizdiğim çerçevenin karşılığı” diyor.

Teknosa CEO’su Sitare Sezgin’in yolculuğu da erken yaşta başlayan bir merakla şekillenmiş. Çocukken Afacan Beşler ve Gizli Yediler gibi serüven kitaplarıyla büyüyen Sezgin, “Bu kitaplarda okuduğum serüvenlerden ilham alarak, arkadaşlarımla oynarken ekip ruhu oluşturur, genellikle takım liderliği gibi roller üstlenirdim” diyor. Çevresi onun lider yönünü çok daha erken fark etmiş. “Küçükken ailem karakter özelliklerimden yola çıkarak benim ileride cumhurbaşkanı, genel müdür ya da lider bir pozisyonda olacağımı söylerdi. Bense sürekli macera kitapları okuduğum için bir gün kesinlikle dedektif olacağımı düşünüyordum. Ortaokul zamanlarında tarih ve tarihsel filmlere merakım nedeniyle arkeolog olmayı istedim” diyen Sezgin yazlıkta kuzenleriyle kek ve limonata satarak hem girişimcilikle tanıştığını hem de para yönetimini öğrendiğini sözlerine ekliyor: “Kazandığımız parayla kendi kitaplarımızı alırdık. O süreç bana sorumluluk almayı ve birlikte başarma duygusunu öğretti.”

                                                                  Sitare Sezgin

MERAKLA BAŞLAYAN YOLCULUK

Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, çocukluğuna dair duygularını Edip Cansever’in şu dizeleriyle anlatıyor: “Gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.” O yıllarda yaşadığı keşif duygusunun kendisinde hala canlı olduğunu belirten Kayabaşı, “İlk kez karşılaştığım şeylere karşı hissettiğim sonu gelmez şaşkınlık yanı başımda beklerdi” diyor. Merakının, yaşadığı çevrenin ötesine bakma arzusuyla beslendiğini belirtiyor. Kayabaşı’nın üniversite yılları çalkantılı dönemlere denk gelse de “Ülkesi için iyilik ve eşitlikten gayrı derdi olmayan güzel kalpli gençlerin dayanışması olarak görüyorum o yılları. Bu kaos içerisinde hayatı en ortasından deneyimlemek istedim. Okurken çalışmaya başladım” diyor. Genç yaşta sorumluluk almanın hayatı yalnızca izleyerek değil, yaşayarak öğrenmesini sağladığını vurguluyor.

Siemens Healthineers Türkiye CEO’su Enis Sonemel de çocukluk yıllarını anlatırken merak duygusunu en güçlü yönü olarak tanımlıyor. “Keşfetme merakıyla dolu, yeni şeyler yaratmayı seven bir çocuktum” diyor. Dünyayı kitaplardan öğrenmeyi sevdiğini, buna rağmen sosyal çevresinden hiç kopmadığını belirterek, “Arkadaşlarımla sokakta oynayarak büyüdüm, hala da kendimi en iyi hissettiğim yer o sokaklar” diyor. Müzikle küçük yaşta tanışan Sonemel, sanatın hayatındaki rolünü özellikle vurguluyor. “Küçük yaşta piyano çalmaya başladım ve sanat, hayatımın diğer alanlarında bana ilham kaynağı oldu” ifadesini kullanan Sonemel, liderlik anlayışını da bu temel üzerinden kurmuş. Sonemel, “Küçük yaşlarda sorumluluk almak, hayattaki diğer sorumluluklarımı da layığıyla yapmama vesile oldu” diyor.

SORUMLULUKLAR VE GÖZLEMLER

Bazı liderlerin başarı hikayesi, çok erken yaşta aldığı sorumluluklarla ve gözlemlediği hayatla şekilleniyor. Onlar için çocukluk, sadece bir büyüme süreci değil karakterin, vizyonun ve liderliğin temellerinin atıldığı bir dönem. Efor Holding CEO’su İbrahim Akkuş da bu isimlerden biri. Rize’nin Pazarbaşı bölgesinde, ticaretin kalbinde büyümüş. “Her gün alışverişin, pazarlığın nasıl değer yarattığını izlerdim” diyor. Ailesinin, “Erken kalkan yol alır” sözünü hayat felsefesi haline getirmiş. Ancak o, bu söze kendi yorumunu kattığını söylüyor: Erken fark eden yol alır. Ticaretin içinden gelen bir ailede yetişen Akkuş, “İş dünyasına olan ilgim çocuk yaşta başladı ve zamanla sadece çalışmanın yetmediğini, fark yaratmanın da önemli olduğunu anladım. Ticaretle iç içe büyüdüğüm için yine bu alanda büyük işler yapmak istiyordum. Yerli ve milli üretimi destekleyen, üretime ve tarıma dayalı bir yapı kurmayı hedefliyordum. Büyük işler yapmak istediğimi fark ettiğimde, konfor alanımda kalmak yerine cesur adımlar atmayı seçtim” diyor. Beta Enerji CEO’su Ahmet Ünal da daha çocukken çevresini yöneten biri olduğunu anlatıyor. “Hep süreçleri yönetmeye çalışırdım. Kimin ne yaptığına dikkat eder, işleri yönlendirirdim. Bu liderlik refleksi çocukluğumda vardı ama hangi sektörde parlayacağını bilmiyordum.” Kariyer yolculuğuna en temel seviyede başlamayı seçtiğini belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Her detayına hakim olmayı istedim. Yalnızca işin lideri değil, liderler yetiştiren biri olmak hedefimdi. Liderliğin en önemli çıktısı, yeni liderler yetiştirmektir.”

SPORUN ETKİSİ

Çocuk yaşta spora başlayan birçok lider için saha, yalnızca bir oyun alanı değil disiplinin, takım ruhunun ve stratejik düşünmenin erken yaşta öğrenildiği bir okul niteliğinde. Bugün iş dünyasında başarılarıyla öne çıkan bazı CEO’lar için futbol sahaları, voleybol salonları ya da hentbol takımları yöneticilik becerilerinin ilk kez geliştiği yerler oldu. Bu isimlerden biri de Kärcher Türkiye Genel Müdürü Gökhan Gökmen. Küçük yaşlardan itibaren futbola tutkulu olduğunu dile getiren Gökmen, “8 yaşından beri neredeyse tüm Fenerbahçe maçlarına giderim. Lise ve üniversite yıllarında futbol oynadım, hala haftada iki gün sahadayım” diyor. Futbolun kişisel gelişimine katkısını ise şöyle özetliyor: “Takım oyununun, birlikte başarmanın, kaybederken dirençli olmanın ve kazanırken alçakgönüllü davranmanın ne demek olduğunu sahada öğrendim. Bu değerler bana hem kişisel yaşamda hem profesyonel hayatta çok şey kattı.”

ATP CEO’su Ümit Cinali de çocukluk döneminde edindiği sportif deneyimlerin liderlik becerilerinin temellerini attığını belirtiyor. “Kişiliğimi şekillendirmede öğretmenlerimin önemli katkıları oldu. Bazı derslerde sınıf arkadaşlarımın sınavlarını ben değerlendirirdim. Bu hem sorumluluk duygumu pekiştirdi hem de baskı altında kalmayı, duruş sergilemeyi öğretti” diyor. Okulun voleybol takımında kaptanlık yaptığını söyleyen Cinali, “Takımda benden daha yetenekli arkadaşlarımı motive etmeyi ve ekip ruhunu yönetmeyi bu dönemde öğrendim. Çok dışa dönük biri değildim ama bu deneyimler liderlik yönümü besledi” ifadelerini kullanıyor. Küçük yaşlardan itibaren araştırmaya, sormaya ve çözüm üretmeye yönelen bir karaktere sahip olduğunu belirten Cinali, “Oyuncakları parçalayıp içine bakardım, çoğu zaman bir daha toparlayamazdım” diyor. Bu özelliğinin bugünkü mesleki yönelimlerini şekillendirdiğini söylüyor. “İnşa etmek, yaratmak, kurmak çocukken içimde filizlenen bir tutkuydu. Bugün yazılım gibi soyut ama yaratıcı bir alanda bu tutkunun izinden yürümeye devam ediyorum” diyor.

GİRİŞİMCİLİK ADIMLARI

Birçok liderin kariyer yolculuğu, çocuk yaşta alınan küçük sorumluluklarla başlıyor. Limonata ya da simit satan, sınıf başkanı olmak için kampanya yürüten çocuklar o erken adımlarda özgüven, iletişim ve emekle kazanmanın değerini öğreniyor. Suwen CEO’su Ali Bolluk da 8 yaşında, Sakarya Geyve’de mahalle fırınından aldığı simitleri pazarda satarak ilk kazancını elde etti. “Kazandığım paraları cebime koyduğum o günü hala net hatırlıyorum” diyor. Sonraki yazlarda Kadıköy Salı Pazarı’nda su satan Bolluk, bu erken tecrübelerin onu yıllar sonra az sermayeyle kendi işini kurmaya cesaretlendirdiğini belirtiyor ve “Aile şirketinden ayrılıp perakende sektörüne az bir sermayeyle girdim. Bugün 200 mağazaya ulaşan Suwen’in temelinde çocukken kazandığım o simit paralarının verdiği tatmin duygusu da var” diyor. Bugün bir kız çocuğu babası olarak, bu bilinci kızına da aktarmaya çalıştığını belirterek, “Sare oyuncağını istediğinde ona vermek yerine emekleyerek gidip almasını sağlıyorum. Çünkü asıl güç, çabayla gelen kazanımda gizli” ifadesinde bulunuyor.

10 yaşında babasının çerçicilik işine yardım ederek ticarete adım atan Weltew Home Kurucusu Mustafa Balcı tekerlekli motosikletle köy köy dolaşarak, kumaş ve çeyizlik ürün sattığını söylüyor. “İstanbul’a geldiğimde el arabasıyla satış yapıyordum. Ama o zaman bile büyük bir iş kurmanın ve insanlara fayda sağlamanın hayalini kuruyordum” diyor. Ticari zekası da erken yaşlarda şekillenmiş. “Bir gün televizyonda Turgut Özal’ın ‘kampanya’ kelimesini söylediğini duydum. Ertesi gün Amerikan bezine ‘KAMPANYA’ yazdım ve arabaya astım. Satışlarım patladı. Bu bir fark yaratma anıydı” diyor.

YENİ FİKİRLER ÜRETMEK

Liderlerin çocukluk hayalleri, kimi zaman birebir kariyerlerine yön veriyor, kimi zaman da sembolik bir bağ kurarak onları motive ediyor. Multinet Up CEO’su Ali Emre Sever, “Yeni fikirler üretir, risk almaktan çekinmezdim. 23 Nisan’da valilik koltuğuna oturduğumda, karar alma süreçlerine ilgimin ilk sinyalini verdim.” Bugünkü görevine doğrudan yansıyan bir çocukluk portresi çizen Sever, “Her zaman ‘biraz esnaf gibi düşünmek’ gerektiğine inanırım. İnsanları dinlemek, sahayı iyi gözlemlemek, liderliğin temelidir” diyor. Ali Emre Sever, öğretmen bir anne ve babanın çocuğu. “Evimizde sürekli öğrenmeye, kendini geliştirmeye verilen değer vardı. Bu da bana planlı yaşamayı, sorumluluk almayı ve kendi yolumu çizme gücünü kazandırdı.” Liseyi yatılı okumak, onu erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmaya zorlamış. “Bugün karşılaştığım birçok zorluğa karşı hazırlıklı olmamı o yıllara borçluyum” diyor.

Singer Türkiye Genel Müdürü Sinem Kınran Parlak, “Çocukken ülkemizin ilk kadın başbakanı olmanın hayalini kuruyordum” diyor. Bu hayal, onun liderlik potansiyelinin erken yaşta farkına vardığını gösteriyor. Parlak, “Her zaman bir adım önde olmayı hedeflemek, hayatım boyunca sadık kaldığım bir iş felsefesi oldu” diyerek çocukluk ideallerinin iş yaşamındaki prensiplerine nasıl dönüştüğünü anlatıyor. Bugün bir uluslararası şirketin ilk kadın genel müdürü olması, sadece profesyonel değil, simgesel bir başarıyı da temsil ediyor. “Çocukluk hayalimdeki liderlik, bugün kariyerimin her alanında benimle” diyor.

GERÇEĞE DÖNEN OYUNLAR

Bazı liderler için kariyer, çocuklukta oynanan bir oyunla başlıyor. Kimisi hayali bir ofiste sözde toplantılar yapıyor, kimisi dünya turuna çıkma hayali kuruyor. Philips Kişisel Sağlık Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Genel Müdürü Sibel Yıldız da bu isimlerden biri. “Favori oyunum şirketçilik oynamaktı” diyor. “Kurumsal giyinir, yönetici rolüne girerdim. Kendi ofisimi kurar, sözde toplantılar yapardım.” Mühendislik eğitimi alsa da üniversite yıllarında yönünü pazarlama ve satışa çeviren Yıldız, bugün geldiği noktayı çocukluk tutkusuna bağlıyor:

BSH Gelişen Pazarlar Bölgesi CFO’su ve Yönetim Kurulu Eş Başkanı Sedef Ataman’ın hayali ise dünyayı gezmekti. “Küçüklüğümde öğretmen olmak isterdim ama asıl isteğim farklı kültürleri tanımaktı” diyor. Bugün, birçok ülkeyi kapsayan bir sorumluluk alanına sahip olan Ataman, adaptasyon gücü ve krizleri fırsata çevirme becerisini “başarı formülü” olarak tanımlıyor.

                                                            Sedef Ataman

Benzer şekilde, çocukken denize sevdalı olan Marriott EMEA Danışma Kurulu Üyesi Ferzan Çelikkanat da hayalini gerçeğe dönüştürenlerden. “Denizlere açılmak ve dünyayı dolaşmak bana özgürlük hissi verirdi” diyor. Bugün hem uluslararası turizm projeleriyle dünyaya açılıyor hem de yelken kültürünü sürdürülebilirlik odağında destekleyen projeler yürütüyor. “Hayal kurduğum yerden çok daha geniş ufuklara yelken açtım” sözleri bu yolculuğun özetini veriyor.


Mert Baki / YEMEKSEPETİ CEO’SU


“HAYALİM TEKNİK DİREKTÖR OLMAKTI”

SAHA KENARI

Çocukluk hayalim yeşil sahalardaydı, bir futbol takımının teknik direktörü olmaktı. Stratejiyi belirlemek, takımı yönlendirmek, oyunculara ilham vermek beni hep cezbetmişti. Kaderin cilvesi, teknik direktörlük yerine bir süre hakemlik yaptım. Hakemlik bana anlık ve adil kararlar almayı, teknik direktörlük hayalimse insanlara yön vermeyi öğretti. Bugün CEO olarak yaptığım iş de aslında bu iki dinamiği birleştiriyor.

İLK SEÇİM

İlkokulda sınıf başkanı olabilmek için ciddi bir seçim kampanyası yürütmüştüm. Arkadaşlarımla konuşup neden beni seçmeleri gerektiğini anlatıyor, desteklerini istiyordum. Küçücük bir çocuğun sınıf başkanı olmak için gösterdiği o çaba, belki de bugünkü yönetici ruhumun en masum ve en erken işaretiydi. Bugün büyük ekipleri yönetirken hala o ilk seçim kampanyasının heyecanını hatırlıyorum.

ÖĞRENCİ KULÜPLERİ

Bugünkü yolculuğumun temellerinin aslında öğrencilik yıllarıma dayandığını görüyorum. Özellikle üniversitedeki öğrenci kulüplerinde aldığım aktif roller, benim için önemli bir deneyimdi. Orada sadece bir şeyler organize etmeyi değil, aynı zamanda farklı fikirlerdeki insanları ortak bir amaç etrafında birleştirmeyi, onlara liderlik etmeyi öğrendim. Arkadaşlarımla kurduğumuz ekiplerle bir hedefe kilitlenip omuz omuza çalışmak bugünkü ekip yönetimi anlayışımın ilk tohumlarını attı. İş dünyasıyla erken yaşlarda tanışma fırsatım oldu.


Cengiz Zaim / SANDOZ TÜRKİYE META BÖLGE BAŞKANI


“DÖNÜŞTÜRME AZMİ HEP VARDI”

TEMEL DEĞERLER

Çocukluk döneminde ailelerin bire bir ilgisi sınırlıydı ama o dönemde şekillenen bazı değerler, bugün hala yolumu aydınlatıyor. Merak, cesaret, takdir, sorumluluk alma ve insanlarla güçlü bağlar kurma gibi özellikler, yöneticilik anlayışımın temel taşlarını oluşturdu. Küçükken birçok çocuk gibi farklı mesleklere ilgi duydum. Bazen babam gibi pilot olmak isterdim ama annem gibi eczacı olmayı da hayal ettim. 20 yılı aşkın süredir insanların ilaca erişimini sağlamak için çalışıyorum. İçten içe her zaman bir şeyleri inşa etme, kurma ve dönüştürme fikri beni heyecanlandırırdı.

ERKEN DENEYİMLER

İlkokulda annemin tanıtım broşürlerini arkada��larıma satmam, hentbol takımında kaptanlık yapmam ve üniversite yıllarında birçok farklı işte çalışmam bu yönümü çok erken ortaya koydu. Liderlik refleksi adım adım şekillendi. Askeri lojmanlarda organize ettiğimiz küçük futbol turnuvaları, üniversitede girişimcilik dersinde Türkiye’ye getirmeyi planladığım otomatik portakal sıkma makineleri ya da düzenlediğim yardım kampanyaları insanları bir araya getirme ve birlikte başarma duygusunu küçük yaşta tatmamı sağladı.


Kemal Şahin / ŞAHİNLER HOLDİNG KURUCUSU


“ÜRETMEYE MERAKLIYDIM”

OĞLAK ÇOBANI

Altı-yedi yaşlarındaydım. Ağaçlara tırmanıyor, arkadaşlarla köy yollarında koşuyor, oğlakların peşinde özgürce dolaşıyordum. Kavgayı sevmeyen ama haksızlığa da sessiz kalamayan, ele avuca sığmayan bir çocuktum. Bir gün babam, “Bu çocuğun artık çalışma zamanı geldi” diyerek oğlakları önüme sürdü. O günden sonra köyün yakınlarında onların sorumluluğu bana geçti. Çobanlığı çok sevdim.

BABAMIN HAYALİ

Babam Atatürk’ün aydınlanma vizyonuna hayrandı ve beni de bu yönde yetiştirmek istiyordu. “Öğretmen okulu sınavını kazanırsan sarı öküzü kurban edeceğim” dediğinde şaşırmıştım. “Ama o bizim en kıymetlimiz, kesmeyelim” diye karşı çıkmıştım. Tarlada çalışırken bir gün başımı okşadı ve “Abilerini okutamadım ama sen öğretmen olmalısın” dedi. O an yüreğimde büyük bir sorumluluk hissettim. Babamın hayal ettiği o yol benim için bir görev haline geldi. Sarı öküz kesilmedi ama o söz, içimdeki öğrenme arzusunu ateşledi.

İLK İLHAM

İlkokuldaki öğretmenim Mehmet Ali Özkoç, benim için bir rol modeldi. Giyimi, duruşu, konuşması... Her haliyle saygı uyandırıyordu. Köyde çoğu kişinin paltosu bile yokken onun zarif hali bizi hayran bırakıyordu. “Neden onun gibi olmayayım” diye düşündüm ve öğretmen olma fikri zihnime o yıllarda yerleşti. Sadece onunla da kalmadı, erken yaşta üretmeye başladım. Nohut kavurması için anneme tenekeden tava yapıyor, tahtadan oyuncak tüfekler, kayak takımları üretiyordum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz