Bugüne kadar gelebilmiş iki örnekten biri olan 1923’te üretilmiş Ruston otomobili yıllarca enkaz halinde kaldıktan sonra Materials Solutions sayesinde tekrar yollara döndü...
İngiltere pek çok efsaneye konu olmuş bir ülke. Bunlardan birinde Şeytan’ın korkunç şeyler yapması için kuzey İngiltere’ye gönderdiği iki canavarın hikayesi anlatılır. Bu iki canavarın masaları ve sandalyeleri devirmek ve hatta bir meleğe bir şeyler fırlatmak suretiyle Lincoln Katedrali’ni birbirine katarak epey tahribata yol açtığı söylenir. Bunun üzerine söz konusu melek daha sonra canavarlardan birini taşa çevirmiş ki söz konusu canavarın grotesk yüzünü bugün bile katedralin sütunlarından birinde görebilirsiniz. Lincoln civarındaki her çocuk Lincoln canavarının varlığını, en azından yerel futbol kulübünün ambleminde yer aldığını bilir. Söz konusu canavarın yer aldığı figür, 1919-1924 yılları arasında endüstriyel ekipman üreticisi Ruston & Hornsby tarafından Lincoln’de inşa edilen otomobillerin radyatör ızgaralarının üzerinde de yer alıyor. Ruston & Hornsby’deki askeri ekipman üretimi I. Dünya Savaşı’ndan sonra sona ermişti. Traktörler ve lokomotifler için yapılan motor üretimi gelir kaybını telafi edemeyince Ruston & Hornsby, ürün yelpazesine otomobilleri eklemeye karar verdi. Ancak Ruston & Hornsby’nin baş mühendisi Edward Boughton’un silah endüstrisinin yüksek standartlarına göre tasarladığı otomobiller çok ağırdı. Bugün bakıldığında teknik sürece gereğinden fazla maruz kaldıkları söylenebilir. Ruston & Hornsby verimli bir seri üretim sistemi de kuramadı, yani otomobil üretimi için gerekli olan el emeği bu araçların maliyetli olmasına sebep oldu. Sadece 1.500 kişi bu otomobillerden satın aldı ki bunların birçoğu da İngiltere’deki elçiliklerde çalışan memurlardı. Bugün bunlardan sadece birkaç tane var, iki tanesinin takma adı Gin (Cin) ve Tonic (Tonik). Bu arabalar, 1960’lardan bu yana Lincoln’deki Ruston fabrikasının arazisinde duruyordu.
Kayıp canavar vakası Gin’den farklı olarak, 1923’te inşa edilen ve Avustralya’ya ihraç edilen Tonic tam anlamıyla enkaz halindeydi. 1950-1961 yılları arasında İngiltere’de milletvekilliği görevinde bulunan Geoffrey de Freitas, Avustralya’dayken tesadüfen arabayı görür. 1960’larda arabayı İngiltere’ye geri getirir ve Ruston’a geri verir. Şirket çalışanlarının arabayı yenilemesi planlanır. Ancak önemli parçalar ya hasar görmüştür ya da eksiktir. Örneğin direksiyon muhafazası kırılmıştır ve hepsinden önemlisi; radyatör ızgarasının üstündeki canavar figürü yerinde değildir. O dönem itibarıyla, tasarımların yer aldığı çizimlerin tümü yok olduğundan her parçanın tek tek döküm yoluyla üretilmesi gerekmektedir ki bu da son derece masraflı bir süreçtir. Fakat 2003’te Siemens’in portföyünü, Ruston’un 1960’lardan bu yana Avrupa’da lider konumda bulunduğu bir alan olan küçük gaz türbinlerini içerecek şekilde genişletmek amacıyla Ruston’u satın alması restorasyon çabaları için bir umut ışığının yanmasını sağlar. Gaz türbinleri bugün hala Lincoln’de üretilmektedir ve Ruston’un satın alınmasıyla beraber, iki eski arabanın mülkiyeti de Siemens’e geçer. Yine de Tonic’in direksiyon muhafazasının ya da canavar figürünün yerine konulabilecek bir şey bulunamadığı için restorasyon planları devreye alınamaz, ta ki 2016’da Siemens, Materials Solutions’u satın alana kadar. Worcester (İngiltere) merkezli şirket, katmanlı üretim alanında uzmanlaşmış olup Siemens için gaz türbini parçaları üretmesinin yanı sıra havacılık endüstrisi ve hatta otomobil yarışçısı takımlar için de muhtelif bileşenler üretmektedir. Bu eski model arabaların ünü Materials Solutions firmasının genel müdürü Phil Hatherley’nin de kulağına gider ve şöyle der: “Metal ve üç boyutlu baskı teknolojisini kullanarak direksiyon muhafazasını ve canavar figürünü yeniden üretmeyi teklif ettik.”
Paslanmaz çelikle yapılan baskı Hatherley’nin yaptığı teklif hayata geçirildi. Direksiyon muhafazası yeniden üretildi ve muzip Lincoln canavarının figürü bir kez daha Tonic’in radyatör ızgarasının üzerindeki yerini aldı. Direksiyon muhafazasının baskısını gerçekleştirmek beş gün sürdü, çünkü birkaç kilo ağırlığında olan söz konusu bileşenin baskısı, 316 tipi paslanmaz çelik kullanılarak tek tek katmanlar halinde yapıldı. Bu işlemde bir lazer yardımıyla metal tozu eritilerek ve bir saniyeden kısa bir süre içinde metal sıvılaşarak aşağısındaki metal tabakayla birleştiriliyor. Her katman sadece 20 mikrometre kalınlığında. Baskı işlemine hazırlık süreci de birkaç gün sürdü. Tasarımları gösteren çizimler artık var olmadığı için, muhafazanın her tarafının her açıdan kameralar tarafından taranması gerekti. Tarama işlemi sadece birkaç dakika sürüyordu ancak bileşen taranmadan önce kırılmış parçaların yeniden bir araya getirilmesi gerekiyordu. Kaybolan kısımlar daha sonra, Siemens NX CAD yazılımı kullanılarak, bir bilgisayarda oluşturulmuş olan üç boyutlu modele yerleştirildi. Mühendisler Gin’in canavar figürünü tarayarak bunu Tonic’in canavar figürünü tekrar yaratırken örnek olarak kullandı. Bu tersine mühendislik prosedürü sadece eski model arabaları yenilemek için değil; tasarımlarının yer aldığı çizimleri artık mevcut olmayan eski makineler için yedek parça temininde zorluk yaşayan sektörler için de uygulanabiliyor. Bu şekliyle üç boyutlu baskı işlemi, ihtiyaç duyulan herhangi bir anda yedek parça üretimi için kullanılabiliyor, bu da masraflı kalıp, depolama ve lojistik ihtiyacını ortadan kaldırarak yedek parça yönetimini daha hızlı ve verimli hale getiriyor. Büyük ölçekli potansiyel takip süreci daha da uzun sürdü. Teknisyenler metal yazıcıda çıkıntılı parçaları üretmek için gereken destekleyici yapıyı dikkatle çıkardı. Muhafazanın büyük ve karmaşık bir şekli olması sebebiyle metal tabakaların baskısı yapılırken
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?