Büyük hatta daha büyük Gemini:
Dünyanın en büyük açık deniz
rüzgar çiftliklerinden biri Hollanda
sahillerinden 85 kilometre uzakta inşa
ediliyor.
Yaklaşık 68 kilometre karelik bir
alana yayılmış olan 150 adet Siemens
SWT-4.0-130 türü rüzgar türbini 2017
yılından itibaren 785 bin civarında
haneye elektrik sağlayacak. Projenin fiyat
etiketi içerdiği teknik zorluklar kadar
büyük. Gemini konsorsiyumu, inşaat
maliyetinin 2,8 milyar Euro olacağını
tahmin ediyor. İçinde Siemens’in de
olduğu diğer yatırımcılarla dengelenen bu konsorsiyumun liderliğini ise yüzde
60’lık paya sahip olan Kanadalı Northland
Power yürütüyor.
Stratejik yatırımlar
Yatırımcı listelerinde Siemens Finansal
Hizmetler’in (SFS) giderek daha sık
görülmesi hiç de tesadüfi değil. Bunun
nedeni ise enerji tedarikçilerinin ve
bankaların çoğunda bu kadar büyük
miktarda sermaye sağlayabilecek
kaynakların olmaması. SFS’nin toplam
özsermaye yatırımının yüzde 20’sine
katkıda bulunarak diğer yatırımcıların
da cesaretlendirilmesini sağladığı Gemini
projesinde de durum farklı değildi.
2015 yılından bu yana yaklaşık 370
bin haneye elektrik sağlayan Almanya’nın
Kuzey Denizi sahillerindeki 1,3 milyar
Euro’luk Butendiek rüzgar çiftliği gibi
benzer bir projede de SFS’nin toplam
öz sermaye yatırımı içinde yüzde 22,5
oranında bir yatırımı bulunuyor. SFS Enerji
Finansmanı Global CEO’su Kirk Edelman,
“Gemini, Butendiek ve diğer birkaç büyük
ölçekli enerji santrali projesi SFS için
oldukça önemli stratejik yatırımlardır”
diyor.
Bankalar için güçlü bir sinyal
Siemens teknolojilerine sahip rüzgar
çiftlikleri ve enerji santralleri SFS’nin
desteği olmadan da yapılmaya devam
edilse bile SFS’nin vereceği taahhüt
genellikle belirleyici bir faktör oluyor.
Amerika Enerji Finansmanı Kaynakları
Başkan Yardımcısı Robert Haight, “Biz bir
işe dahil olduğumuzda bankalara bizim
bu projeye inandığımıza dair güçlü bir
sinyal gönderilmiş oluyor” diyor. SFS bir
projenin farklı aşamalarında işe dahil
olabiliyor. Yatırımcıların bakış açısından
ise bu genellikle ne kadar erken olursa o
kadar iyi olur anlamına geliyor. SFS çoğu
zaman geliştirme aşamasında devreye
giriyor ve buradan Siemens’in o projenin
teknolojisini sunacağı ve nihayetinde bu
girişimin bir parçası olacağı anlaşılıyor.
Erken katılım
SFS bazen daha erken bir aşamada da
işe dahil olabiliyor. Bunun bir örneği
de Ohio Lordstown’da inşası süren yeni
940-megawat’lık kombine doğal gaz
çevrim santrali olan Lordstown Energy
Center’dır. Bu tesisin 2018 yazında
hizmete girmesi bekleniyor. Siemens
buradaki müşterisi olan Clean Energy
Future için iki adet H-sınıfı gaz türbini,
bir buhar türbini ve üç jeneratörü olan
anahtar teslim bir enerji santralini
kuruyor. Lordstowm aslında “bağımsız”
bir enerji santrali projesi. Bir diğer
ifadeyle bu proje girişimi bir enerji altyapı
hizmeti şirketiyle değil ancak enerji
santralini planlayan, uygun bir yer arayan,
bu tesisin elektriğini satın alacak şebeke
işletmecileriyle müzakereler yapan ve
gerekli onayları alan bir proje geliştiriciyle
ortaya çıkmış durumda.
Risklerin değerlendirilmesi
Büyük bir yatırımın karşılığını vermesini
sağlayacak nakit akışının garantisi, uzun
vadeli enerji tedariği sözleşmeleriyle
kapsamlı uzaktan takip ve teşhis
yazılımını içeren bir servis anlaşmasıyla
gerçekleştirilir. Peki ortada herhangi bir
risk var mı? SFS’den Edelman, “Kesinlikle
var. Bazen son derece sağlam gibi
görünen projelerin sonradan o kadar
Kirk Edelman, SFS Enerji Finansmanı Global CEO’su. başarılı olmadığı ortaya çıkar ve bu durumdan yatırımımızın değeri etkilenir.
Neyse ki bu gibi vakalarla nadiren
karşılaşırız ve yatırımlarımızın geçmiş
performansı bir hayli güçlü görünümde”
diyor.
SFS’nin önünde şu anda yığınla fırsat
yatıyor. Siemens bugünlerde ABD’de iki
yeni enerji santrali projesini planlamak
için Lordstown geliştiricileriyle birlikte
çalışıyor. SFS ayrıca Şili ve Malta’daki
ithal sıvılaştırılmış doğal gazı elektriğe
dönüştürecek santraller ve Orta Doğu
ile Afrika’daki yeni doğal gazla çalışacak
enerji santralleri projeleriyle dünyanın
diğer bölgelerindeki çalışmalara da dahil
oluyor.
Enerji tasarrufunda yeni model
Siemens Finansal Hizmetler aynı
zamanda enerji tasarrufu performansı
sözleşmelerine de katılıyor. Burada enerji
tasarrufu yapılmasına olanak sağlayacak şekilde enerji altyapısı güncelleniyor
ve bu güncellemenin bedeli belirli bir
dönem boyunca yaratılan enerji maliyeti
tasarruflarıyla geri ödeniyor. Yani her iki
taraf için de bir kazan-kazan düzenlemesi
oluyor ve üstelik bundan özellikle de
çevre kârlı çıkıyor.
SFS, örneğin New Orleans’taki
Mercedes-Benz Stadyumu’nun
(Superdome) enerji tasarrufu önlemlerinin
maliyetini işletmeci ile yaptığı 7 milyon
dolarlık bir geri ödeme sözleşmesiyle
finanse etmişti. Eğer herhangi bir
yılda garanti edilen enerji tasarrufu
gerçekleşmezse, ileriki yıllardaki borç geri
ödemeleri bu açık kalan rakama göre
tekrar ayarlanabiliyor. Bu yapılandırma
Louisiana eyaletinde kendi sınıfında ilk
finansal proje konumunda.
41 yıllık tarihinde bugüne kadar 7
tane NFL Amerikan Futbolu Şampiyonluk
Müsabakası’na ev sahipliği yapmış bu
stadyumda Siemens Bina Teknolojileri,
teknoloji şaheseri LED aydınlatmalar,
yeni soğutma sistemleri ve bina yönetimi
yazılımlarının kurulumunu yapmıştı.
Bu stadyumun işletmecisi Louisiana
Stadium and Exposition District’in enerji
ve faaliyet giderlerinden on yıl boyunca
tahminen 6,5 milyon dolar tasarruf etmesi
bekleniyor. Nitekim SFS’nin finansman
modelleri enerji tasarrufunun da ötesine
geçerek enerjinin sürdürülebilirliğine
de önemli katkılarda bulunuyor. Kuzey
Amerika Siemens Bina Teknolojileri
Başkanı Dave Hopping, “Bizim hayata
geçirdiğimiz güncellemeler sayesinde
Superdome, futbol fanatiklerine çok daha
yeşil, güvenli ve konforlu bir deneyim
yaşatıyor” diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?