Enerjideki gelişmelere yönelik vizyoner bir modele doğru

Armin Schnettler, giderek daha fazla yenilenebilir enerji karmasına doğru geçişin araştırılmasının neden bu kadar önemli olduğunu ve geleceğin enerji sistemlerinin nasıl görüneceğini açıklıyor. Schnettler, geçtiğimiz günlerde Münih’teki Intersolar Ticaret Fuarı’nda merkezsiz enerji kaynaklarını tartışmış ve Siemens’in dünyanın dört bir yanındaki gelişmeleri öngören bir bakış açısıyla geleceğin enerji sistemlerinin temel yapısını simüle etme planlarının altını çizmişti.

28.09.2015 11:42:190
Paylaş Tweet Paylaş
Enerjideki gelişmelere yönelik vizyoner bir modele doğru
Siemens’teki araştırmacılar, neden yenilenebilirlere geçişin ve merkezi olmayan enerji kaynaklarının üzerinde bu kadar çok duruyor?
Prof. Dr. Ing Armin Schnettler: Enerjide geçiş, ne bir tasarımı ne de bir “herkese uyan tek bedeni” olan uzun vadeli bir global dönüşüm projesidir. Mesela Almanya’da o, fosil tabanlı enerji ürünlerine ve çözümlerine olan talebin azalmakta olduğu anlamına geliyor. Bizim bir şirket olarak orta ve uzun vadede farklı pazar gelişmelerine uygun en mükemmel teknolojilere ve iş modellerine ihtiyacımız var ve daha fazla yenilenebilir kullanımı için bizim işte tam da bunları geliştirmemiz gerekir. Biz Kurumsal Teknolojiler’de Enerji Sistemleri Geliştirme Planı (ESDP) adlı araştırma projemizde, bu sorun için stratejik ve uzun vadeli bir yaklaşımı benimsiyoruz. Bu projede, içinde enerji piyasalarının da olduğu günümüzün ve yarınların tüm enerji kaynağı yapılarını dijital formda betimliyoruz ve onları karmaşık simülasyon modellerine aktarıyoruz. Bu bizim enerji kaynağı sistemleri için doğru teknolojik/ekonomik çözümlere odaklanacak bir pozisyon almamızı sağlıyor.
Sizin görüşünüze göre, önümüzdeki 5 yıl içerisinde enerji ekonomisini hangi önemli trendler tanımlayacak?
 Schnettler: Son gelişmeler gösteriyor ki yenilenebilir kaynaklar giderek daha rekabetçi oldukça bu kaynaklardan üretilen enerjinin yüzdesi her olasılıkta artmaya devam edecek. Konumuna bağlı olarak yenilenebilir kaynaklar, yaklaşık 6 Euro sent/kWh’lık üretim maliyetleriyle karakterize ediliyor. Üstelik üretim endüstrileşmeye ve optimumlaştırılmaya devam edildikçe yenilenebilir enerji kaynaklarının rolünün ekstra pazar payı talep etmesini de bekleyebiliriz. Gelecek 10 yıl boyunca, burada her ne kadar fotovoltaik (PV) enerji önünde sonunda hiç olmadığı kadar artan merkezsizleşme seviyelerine doğru giden yolda başı çekecek olsa da rüzgar ve PV enerji birincil oyuncular olacak. Bu yolda enerji istikrarı ve güvenilebilirliği bazında kuşkusuz çok sayıda dikkate değer meydan okuma olacaktır. Avrupa’da bu gibi gelişmelerin konvansiyonel enerji tesislerinin ekonomileri üzerinde ciddi etkileri olacak. Bu gibi tesislerin en modern olanları bile şu anda kâr etmekte zorlanıyor. Şayet piyasa olduğu gibi kalır ise biz bu gibi eğilimlerin momentum kazanmalarını bekleyebiliriz. Tüm bunları bir araya getirdiğimizde kendimizi milyonlarca küçük ve orta ölçekli kaynağa dayanan bir enerji ekonomisine hazırlamamız gerekir. Bu durum, enerji altyapılarımızın hem karmaşıklık seviyesini hem de onlara duyulan talebi artıracaktır. Burada bilhassa kritik olacak şey ise sistemin istikrarını sağlayan konvansiyonel enerji tesislerinin hizmet dışı bırakılmaları sürecidir.
Yenilenebilir enerjinin önemi giderek arttıkça, konvansiyonel enerji kaynaklarına hangi rolü oynamak düşecek?
Schnettler:
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2040 yılına gelindiğinde bile dünya genelinde üretilen elektriğin yüzde 75’inin fosil yakıtlardan geleceğini tahmin ediyor. Bu doğru da olabilir olmayabilir de. Her halükarda bugün dünyanın dört bir yanında eklenmekte olan yenilenebilir enerji kaynaklarının oranı, daha şimdiden konvansiyonel enerji üretimi ünitelerinin seviyesini aşıyor. Yenilenebilir enerjinin azalan üretim maliyetleri ve ihtiyaç fazlası enerjinin verimli bir şekilde saklanmasını veya onun kimyasal bazlı malzemelere dönüştürülmesini sağlayan optimum süreçler sayesinde biz bu gibi gelişmelerin dikkate değer oranda hızlanmasını varsaymalıyız.
Sizin görüşünüze göre yarınların enerji karışımını hangi önemli trendler kökten şekillendirecek? Schnettler: Elektrik, ısıtma/soğutma, doğalgaz ve mobilite için olan tek tek enerji sistemleri, orta ve uzun vadede genel bir sistem oluşturacak şekilde birleşecek ve hatta baştan aşağıya yeni tedarik yapıları bile alabilirler. Aynı zamanda arz güvenliği ve sistem istikrarı zorunlulukları da çok üst seviyede olacak. Gelecekte enerji sistemlerini bugün olduğundan çok daha farklı bir şekilde koruyacağımızı ve işleteceğimizi varsayabiliriz. Şimdilik hiç kimse bunun tam olarak nasıl yapılacağını bilmiyor ve bu yüzden bu çok önemli bir araştırma konusu.
~
 Peki Kurumsal Teknolojiler’deki temel araştırma alanları açısından bu ne anlama geliyor?
Schnettler:
Biz başlıca 4 temel konuya odaklanıyoruz:
1. Sistemler uzmanlığını artırmak: Buna bir örnek de içinde geleceğin enerji piyasalarındaki farklı dışavurumların ve gelişmelerin de olduğu Enerji Sistemleri Geliştirme Planı’nın (ESDP) yaratılmasıdır.
2. “Geleneksel alanlar”da inovasyonları desteklemek: Örneğin sadece enerji naklinde değil DC sistemlerinde de. Bugün “elektronikleşmiş” şebekelere doğru bir eğilim var. Bir başka ifadeyle enerji kaynaklarında güç elektroniği bileşenlerinin kullanımının artmasına doğru. Bunun muhakkak gerekli teknik bilgi birikiminin yaratılmasında ve yeni dönüştürücülerin geliştirilmesinde yansımasını bulması gerekir.
3. Enerji (Kimyasal) depolama sistemleri: Geliştirme işi başlangıçta yüksek fiyatlı temel kimyasallara odaklanacak. Biz sadece uzun vadede maliyet etkini enerji depolama veya hidrojen ya da sentetik yakıtlar biçiminde dönüştürmenin olası olacağını umuyoruz.
4. Dağınık enerji sistemleri için yeni teknolojiler: Burada farklı enerji kaynakları arasındaki optimum etkileşimlere ve çok kipli enerji sistemlerindeki optimum formlara atıfta bulunuluyor. Eğer Almanya’da enerji arzı tamamıyla milyonlarca küçük enerji üretimi birimiyle karakterize edilecekse burada asıl meydan okuma global bir ölçekte istikrarlı çalışan bir şebeke kurmakta yatacaktır. Bu çözüm ister küme teorik yaklaşımlarında isterse de dağıtılmış kontrolde yatıyor olsun her iki halde de gelecekte yan hizmetlerin dağıtım ağları tarafından verilmesi gerekecek. Bunun dışında biz aktif bir şekilde (güç) elektroniğiyle IC (Entegre Devre) teknolojilerinin kapasitelerini enerji sisteminin içine çok daha yoğun bir şekilde entegre etmenin yollarını da araştırıyoruz. Bu gelişme sayesinde biz gelecekte hem normal faaliyet sırasında hem de arıza olması durumunda istikrarlı bir enerji sistemini çalıştırmaya devam edebilecek bir konumda olacağız. Peki bu tartıştığımız belirsizliklere Siemens nasıl başa çıkıyor? Schnettler: Burada önemli olan bizim gelecek trendleri ve onların sonuçlarını nasıl tanımladığımızdır. Elbette ki bu bizim kendi müşterilerimizin işlerini teknolojik, politik ve ekonomik değişiklikler bazında kapsamlı bir şekilde iyi kavramış olmamız anlamına geliyor ve hatta belki de onların kendi işlerini bildiklerinden bile daha fazla. Bu kalıcı bir bazda tek başına bizim kendine has eşsiz bir satış yaklaşımımız olabilir. Bizim ortaklarımıza ve müşterilerimize mesela yeni rejeneratif ve giderek dağınıklaşan enerji dünyalarında onların hayatta kalmalarını sağlayacak kadar hızlı çözümler sunmamız gerekir. İşte ESDP’nin bir parçası olarak karmaşık bir simülasyon ortamında biz bugünün ve geleceğin enerji arzı yapılarını böyle kuruyoruz. İlk sonuçları ne zaman görmeyi ümit edebiliriz? Schnettler: Ben ilk aşamanın 2015 yılı sonunda tamamlanmasını bekliyorum. Bu sayede biz sadece Almanya veya Avrupa’da değil ama aynı zamanda dünya genelindeki bütün ülkelerde ve çeşitli koşullarda da geniş bir yelpazedeki senaryolar ve parametrelerden faydalanan en olası gelişmeleri tespit edebilecek, değerlendirebilecek ve ayrıca kendi senaryolarımızı yeterince esneklik ve uygulanabilirlikle bir pozisyonda olacağız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz