İşbirliğinde yeni boyut

Dışarıdan bir ortakla çalışmak şirketler için yeni değil. Ancak, uzun yıllardır devam eden işbirlikleri, “Açık İnovasyon” konseptiyle yeni bir boyuta taşınıyor.

1.09.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
İşbirliğinde yeni boyut
Global rekabet yoğunlaştıkça geliştirme ve ürün döngüleri de her geçen gün kısalıyor. Bu durum inovasyon risklerini artırıp ilgili maliyetleri yükseltiyor. İşbirliği anlayışını yeni bir boyuta taşıyan “Açık İnovasyon” (OI)’un hedefinde de piyasaya yeni ürün ve hizmetler sunma süresini kısaltmak ve bir fiyaskoyla sonuçlanan ürünlerin sayısını azaltmak için müşterilerin düşüncelerini en ince ayrıntısına kadar tuvale yansıtmak var.
Bundan birkaç yıl önce inovasyon süreçlerini dışarıya açan ilk kurumlar arasında IBM ile Procter & Gamble (P&G) vardı. Örneğin P&G, müşterilerin kendi fikirlerini gönderebildiği ve zor sorunların çözümüne yardımcı olabildiği, kendine ait bir “Bağlan + Geliştir” web sitesine sahipti. 2004 yılında “Swiffer” isimli toz alıcı bu süreç sayesinde yaratılmıştı. Aynı yıl şirketin yeni ürünlerinin yüzde 35’i bu dış kaynaklar sonucu ortaya çıktı.
Yöneticiler, araştırmacılar ve geliştirme mühendislerinin yanı sıra bir şirketin en önemli fikir kaynağı kendi müşterileridir. Grand Thornton International tarafından gerçekleştirilen bir araştırma bu tespiti doğruluyor.
Araştırmaya Asya Pasifik bölgesinden katılan şirketlerin neredeyse yarısı, müşterilerin önemli bir inovasyon kaynağı olduğunu söylerken, bu oranın Batı Avrupa’da yüzde 40, ABD’de de yüzde 35 düzeyinde olduğu görülüyor. Üstelik dünya genelinde cevap verenlerin kayda değer bir oranı, açık inovasyonu daha fazla benimseyecekleri, başarılı bir strateji olarak değerlendiriyor.
Haftada bin yeni fikir. OI öncülerinden biri olan ABD’li Threadless şirketi, ürünlerinin hepsini müşteri önerileri çerçevesinde geliştiriyor. Threadless camiası haftada bin civarında fikir üretiyor. Örneğin bir T-shirt tasarımı gerçekten üretimde kullanılırsa, yaratıcısı 2 bin dolar kazanıyor. İnternet anketinde bir T-shirt’in çok popüler olduğu ortaya çıkarsa, tasarımcının kazandığı para 20 bin dolara kadar çıkabiliyor.
Rakamlar açık ama iş dönüp dolaşıp entellektüel mülkiyet haklarına geliyor. Bu noktada da birçok şirket, halen OI’den uzak durmayı tercih ediyor. 550 uzmanla yapılan bir anket çalışması olan Uluslararası Delphi Araştırması, kurumlar dünyasında OI’nin önündeki en büyük engellerin yetersiz inovasyon kültürü ile veri saklama sorunları olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya katılanların çoğu aynı zamanda, yeni bir Ar-Ge paradigması olarak OI’nin, en geç 2024 yılına kadar önemini ciddi derecede artırabileceğini, inovasyon süreçlerinin etkinliğini iyileştirebileceğini düşünüyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz