Özyeğin'in örnek gençleri

BirFİKRİNmiVAR adlı 1 milyon TL ödüllü yarışmada, tam da Özyeğin’in yetiştirmek istediği gibi, onun yolundan giden girişimciler ortaya çıktı.

1.09.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Özyeğin'in örnek gençleri
Yıl 1969… İstanbul’dan yola çıkan genç üniversiteli, bir yandan Harvard’da okuyup, bir yandan da para kazanmak istiyordu. Okulun ilk yılında geçici işler yapıp, eğitimine katkıda bulunmuştu. İkinci yıl daha düzenli ve çok gelir getiren bir iş bakıyordu.
Bir gün okulun kafesine işletmeci arandığını duydu. Hemen talip oldu ve işletmeyi aldı. Kendi deyimiyle, kendinden önceki işletmeci, “Biraz rahatına düşkün ve aristokrat” biriydi. Kafeyi 13 kişilik bir ekiple yönetiyordu. Akşamları da temizlik için görevliler tutuyordu. Sonuçta yaptığı işten kazanç sağlayamadığı için de işletmeyi bırakmıştı.
Türk öğrenci, işletmeyi üstlendiğinde sadece 2 kişiyi işe aldı. Mutfak kapandıktan sonra temizlik işlerini de kendileri yaptılar. Maliyetleri mümkün olduğunca düşük tutup, işletmesini kârlı götürmeye çalıştı.
1969 yılının parasıyla yılda 8 bin dolar kâr elde etmişti. Yine kendi hesabıyla 2009 yılının değeriyle kazancının 200 bin dolar olduğunu hesaplıyordu.
Hem kendisi iyi para kazanmış hem de öğrenciler için kabus gibi bir işletme olan kafeyi, daha modern ve iyi işletme haline dönüştürmüştü.
Sözünü ettiğimiz öğrenci, bugün Fiba Holding’in patronu olan Hüsnü Özyeğin idi…  Girişimciliğe daha dedesinin yanında çırak olarak başlayan, ilk büyük işletmesini üniversitede yapan Hüsnü Özyeğin, şimdi holding ve Özyeğin Üniversitesi olarak gençleri, kendi işlerini kurmaya özendiriyor.
Özyeğin, son 3 yıldır Özyeğin Üniversitesi aracılığıyla genç girişimcilere sponsor oluyor. Fuat Sami’nin kurucusu olduğu yatırım şirketi LabX’in düzenlediği birFİKRİNmiVAR? Yarışması’na büyük destek veriyor.
Yarışmanın, her yıl İngiliz Başkonsolosluğu’nda yapılan ödül törenine katılıp finale kalan girişimcilerle bir araya geliyor. Buraya iş adamı dostlarını davet edip, genç girişimcileri, büyük yatırımcılarla buluşturuyor.
Yarışmanın 2010 yılı sonuçları Ağustos ayı içinde açıklandı ve dereceye girenler ödüllerini aldılar. Genç Capital için Hüsnü Özyeğin’in beğenisini kazanan bu girişimcilerin öykülerini araştırdık, hedeflerini paylaştık:
KO­BAY ÜRE­TiM MER­KE­Zİ
Yarışmanın ilk yılında “deney hayvanı üretim laboratuarı” fikri birinci olmuştu. Aynı zamanda veteriner hekim olan Begüm Buğdaycı, yarışmadan sonra “melek yatırımcılarla” birlikte kendi deney hayvanı üretim merkezi olan Kobay Deney Hayvanları Laboratuarı’nı kurmuştu. LabX Genel Müdürü Fuat Sami, bugün ihracat da yapan şirketin, değerini kısa sürede 1 milyon doların üzerine çıkardığını söylüyor.
Yarışmanın geçen yılki birincisi Ahmet Bahadır ise reklam TV projesini bir yıl içinde hayata dönüştürüp TiviNetwork şirketini kurdu. TiviNetwork, İzmir’den Erzurum’a kadar üniversitelerde büyük bir ekran ağını hayata geçirip reklam verenlerin anında milyonlarca öğrenciye ulaşmasını sağlıyor.
BİRİN­CİYE 1 MİL­YON LİRA
Sami, geçtiğimiz 2 yılda elde edilen başarıların, yarışmaya katılan genç girişimci sayısını da arttırdığını söylüyor. Sami, “İlk yıl 750 başvuru aldık. Bu yıl ise yarışmaya 3 bin 250 genç girişimci katıldı. Katılımcıların önemli bölümünü üniversiteliler oluşturuyor. Bu yıl en çok internet, hizmet ve yiyecek sektörleri ile ilgili fikirler geldi. Bu sektörleri sırasıyla tarım, hayvancılık,  imalat ve teknoloji sektörleri takip etti” diyor.    
Yarışmanın bu yılki birincisi Konya Meram Fen Lisesi mezunu Abdullah Erdoğan oldu. Lisenin ardından İTÜ’de telekomünikasyon mühendisliği eğitimi alan Erdoğan, yeni nesil eğitim aracı projesiyle 1 milyon lira değerindeki ödülün de sahibi oldu. ~
Erdoğan, okullarda derslerin daha çekici hale getirilmesi için interneti sınıfların içine sokacak özel bir yazılım geliştirdi. Şirketinin kuruluşu gerçekleşmediği için projenin detaylarını paylaşmayan Erdoğan,  “Her mühendis gibi bir gün kendi işimi kurmayı istiyordum. O sıralar aklımdaki iş fikirlerinden bana en mantıklı geleniyle yarışmaya katılmaya karar verdim” diye anlatıyor.
İL­HAM KAY­NA­ĞI AR­KA­DA­ŞI
Yarışmanın ikincisi Çağrı Yüzbaşıoğlu da Erdoğan gibi mühendis kökenli. Elektronik mühendisi olan Yüzbaşıoğlu, İTÜ’de bilgisayar mühendisliği bölümünde doktora yapıyor. Yüzbaşıoğlu, bugüne kadar çok sayıda şirkette çalıştığını, kazandığı tecrübelerini kendi işine aktarmak istediği için girişimci olmayı seçtiğini söylüyor.
Yüzbaşıoğlu’nun projesinin temelinde, “vücut kırıklarında, kırılan parçaların birbirine sabitlenmesi” için kullanılan Kirschner telinin, vücuda otomatik olarak yerleştirilmesi fikri yatıyor. Bu amaçla tasarlanan sistem mikrometre düzeyinde hatalarla işlemi gerçekleştirebiliyor. Sistemin, öncelikle Türkiye’de bu operasyonu gerçekleştirebilen 400 kadar klinikte kullanılması hedefleniyor. Yurtdışı pazarı ise araştırılıyor.   
İş fikrinin ilham kaynağının plastik cerrahı arkadaşı Dr. Erkan Orhan olduğunu söyleyen Yüzbaşıoğlu, şöyle konuşuyor:
 “İş fikrim, plastik cerrahı olan bir arkadaşımın sıklıkla yaptığı bir operasyonda yaşadığı zorlukları anlatmasıyla doğdu. Sonrasında uzun bir süre birlikte çalışarak elektromekanik bir sistem tasarımı yaptık ve projenin gerçekleşebilir olduğunu gördük. Bu noktadan sonra da projeyi hayata geçirmek üzere iş planlarını hazırladık.”
SAĞLIK SİS­TE­MİNE ÖNE­Rİ
Yarışmanın üçüncüsü Emre Doğukaya ise ODTÜ elektrik elektronik mühendisi. Halen yazılım geliştirme ve sistem mühendisi olarak özel bir şirkette çalışıyor.
Kendi işini kurmayı yıllardan beri istediğini ve hayalini kurduğunu söyleyen Doğukaya, “İş fikri, Türkiye’yi yılda milyarlarca lira zarara uğratan verimsiz ve yanlış harcamaları anlatan bir makale okumamla ortaya çıktı” diyor.
Doğukaya’nın iş fikri, mevcut sosyal güvenlik sistemlerinde sağlık sistemi harcamalarında görülen yanlışlıkların, inovatif yöntemlerle belirlenmesini ve denetlenmesini amaçlıyor.
Akıllı algoritmalar üzerine kurulan sistem, mevcut yanlışlıkları bulup sağlık harcamalarındaki zararları en aza indiriyor.
HE­DE­Fİ MAR­KA YA­RAT­MAK
Jüri özel ödülü alan Mihrican Damba ise dereceye giren diğer 3 girişimciden farklı olarak moda tasarımcısı. İzmir 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda Giyim Bölümü mezunu. 5 yıldır Londra’da yaşıyor.  Londra’ya yerleştikten sonra University of the Arts, Central Saint Martins’te Fashion Surgery okuyan Damba University of the Arts, London College of Fashion’da Fashion Design and Technology üstüne master yaptı. Master tez projesi 2 yıl önce Londra Kraliyet Akademisi’nde 3 ayrı defile ile sunuldu.
Amacının, dünya çapında moda markası yaratmak olduğunu söyleyen Damba, “Damba” markasıyla kırmızı halı organizasyonları için haute couture tasarımlar hazırlıyor. Damba, bu amacını gerçekleştirmek için yurtdışına gittiğini ve Londra’ya yerleştiğini belirtiyor. Damba, “Kendi işimi Londra’da kurmak benim çok önceden planladığım bir ara hedefti. Doğru zamanlama olduğunu düşündüğüm dönemde kendi işimi kurdum” diyor.~

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz