Dijital avatarınız olsun ister misiniz?

Rahnama hepimizin eninde sonunda dijital ahireti benimseyeceğimize inanıyor...

18.02.2019 12:22:000
Paylaş Tweet Paylaş
Dijital avatarınız olsun ister misiniz?

Hossein Rahnama öldükten sonra da yaşamaya devam etmek isteyen önemli bir finans şirketinin CEO’sunu tanıyor ve Rahnama ona bunu başarmasında yardımcı olabileceğini düşünüyor. Rahnama CEO’lar için kendileri öldükten sonra sanal bir “danışman” hizmeti vermesini ümit ettikleri dijital bir avatar yaratıyor. Gelecekte bir gün, kendilerine gelen şirket satın alma teklifini kabul veya ret mi etmeleri gerektiğine yöneticiler cep telefonlarını çıkarıp, ekranda bir sohbet penceresi açarak merhum CEO’ya akıl danışarak karar verebilir. Kişisel verilerin ve yazışmaların analizini yapan bir yapay zeka platformu tarafından yaratılan bu dijital avatar, söz konusu CEO’nun satın alma talebinde bulunan şirket yöneticileriyle geçmişte arasının hiç de iyi olmadığını bulabilir. Bu avatar “Ben bu şirketin yöneticilerinden hiç hoşlanmıyorum” diyebilir ve teklif onaylanmadı anlamında ekran kıpkırmızı kesilebilir. Ürkütücü mü? Belki, ancak Rahnama bizim eninde sonunda dijital ahireti kabulleneceğimize inanıyor. Toronto’daki Ryerson Üniversitesi kökenli bir girişimci ve araştırmacı olmanın yanı sıra aynı zamanda MIT’nin Media Lab’inde misafir öğretim üyeliği de yapan Rahmana, bugünlerde Zenginleştirilmiş Ebediyet denilen bir uygulama geliştirmekle meşgul. Bu uygulama siz öldükten sonra sizin adınıza insanlarla etkileşime geçebilecek dijital bir karakter yaratmanızı sağlıyor. Günümüzde yaşlı insanların çoğu hakkında işe yarar bir yapay zeka yaratmaya yetecek kadar dijital bilgi yok. Ancak Rahnama gelecek yıllarda dijital ayak izlerimizi biriktirmekte yol kat ettikçe Y kuşağının elinde bunu yapabilecek kadar veri olacağını iddia ediyor. Hatta şu anda bile ölülerin dijital kalıntıları çevrimiçinde birikiyor. Bu aslında her gün 1,7 milyon Facebook kullanıcısının hayatını kaydetmesinden kaynaklanıyor. Ölenlerin çevrimiçindeki hesaplarından bazıları silinirken bir kısmı ise ebedi bir sessizliğe gömülüyor. Rahnama, “Biz her gün gigabyte’larca veri üretiyoruz. Artık elimizde yığınla veri var, işlemci gücümüz muazzam boyutlarda ve veri saklama kapasitemiz de çok artmış durumda” diyor. Başkalarıyla nasıl iletişim kurduğunuza ve etkileşime geçtiğinize dair yeterince veri olduğu takdirde makine öğrenimli algoritmalar sizin karakterinizin tamamını olmasa bile bir kısmını taklit edebilir. Peki acaba dijital “siz” nasıl görüneceksiniz? Ya da siz onun nasıl görünmesini istersiniz? Bu pekala sanal gerçeklik ortamında kaydedilmiş, söz konusu CEO’nun metin tabanlı sohbet robotu şeklinde de olabilir veya Siri’nin sesi gibi ya da dijital olarak düzenlenmiş bir video veyahut üç boyutlu bir animasyon karakteri şeklinde de... Hatta insana benzeyen kanlı canlı bir robot şeklinde bile olabilir. 

ANINDA 20 BİN KARAKTER Ne yazık ki henüz bu noktaya gelmedik. Doğal bir sohbet yapabilen yazılım gereçleri yaratmak bile zaten yeterince zor bir işken belirli bir kişinin şahsiyetini öğrenmenin ne kadar güç olacağını siz tahmin edin. Hiçbir yazılım insanlarla tam anlamıyla sizin tarzınızda iletişim kuramaz, etkileşime geçemez ve karar veremez. Rahnama bu CEO avatarının sadece bir “karar destek aracı” olabileceğini ama asla şirketi yönetebilecek kapasitede olamayacağını söylüyor. Rahnama, “Günümüz yapay zeka dünyasında eksik kalan bir şey var yani bağlam yok” diyor. Sohbet robotlarının çoğu bir konuşmanın içeriğini temel alan sıradan cevaplar verir, oysa bizim iletişimimiz kiminle konuştuğumuza, nerede olduğumuza ve hatta günün saatine göre bile değişir. Rahnama’nın şirketi Flybits’in kurulmasını sağlayan işte bu türden bir bağlam yaratma gereksinimiydi. Flybits şirketlere kendi iletişimlerini bağlamsal ipuçlarını temel alarak uyarlamalarını sağlayan bir platform sunuyor. Örneğin bir banka kendi mobil uygulaması aracılığıyla size satın alma geçmişinize, günlük programınıza veya yürüyor ya da trene biniyor olmanıza göre değişen farklı mesajlar gönderebilir. Zenginleştirilmiş Ebediyet işine başladığında platformun bağlamsallık kısmı Rahnama’nın kullanışlı bulduğu bir şeydi. Eğer kendinizin dijital bir kopyasını yapacaksanız sadece o güne kadar söylemiş olduklarınızı bilmeniz yetmez. Bu söylediklerinizi hangi bağlamda söylemiş olduğunuzu da bilmeniz gerekir. Örneğin şaka yaparken mi? Sinirlenmişken mi? Günlük haberlere tepki verirken mi? Dijital bir karakter oluştururken bu türden ipuçlarına sahip olmak sonuçta çok önemli olduğundan Zenginleştirilmiş Ebediyet platformu, verileri birden fazla kaynaktan yani Facebook, Twitter, mesajlaşma uygulamaları ve diğerlerinden toplar. Sonra onları bağlam, duygusal içerik ve semantik bazında analiz eder. 

İNSANOĞLU ÇOK KARMAŞIK Rus yazılım geliştirici Eugenia Kuyda, 2015 yılı sonlarında ölen en iyi dostu Roman Mazurenko için birkaç yıl önce bir sohbet robotunun sunumunu yaptığında da manşetleri buna benzer bir kavram süslüyordu. Kuyda bu robotu, Mazurenko’nun arkadaşlarıyla ve ailesiyle olan kişisel mesajlarını, Google’ın açık kaynak makine öğrenimi olan TensorFlow çerçevesinde inşa ettiği bir sinir ağına yükleyerek yapmıştı. Bu robot Kyuda tarafından özellikle çok doğru ve kibar bir tarzda konuşmayacak şekilde yapılmıştı ve sorulan sorulara cevap verdiğinde tıpkı arkadaşı gibi anlaşılmaz ve esrarengiz bir tonda konuşuyordu. Kyuda ölen birinin dijital sürümlerini yaratmaya çalışırken karşılaşılan en büyük sorunun insanoğlunun kendisinin zaten çok karmaşık olmasında yattığını söylüyor. “Biz farklı insanlarla konuşurken çok farklı oluruz. Anında 20 bin farklı karaktere bürünebiliriz” diyor. Mesela Mazurenko ona anne babasıyla arasında geçen bazı sohbetlerinden bahsetmişti. Bu yüzden Kyuda hangi bilgilerin paylaşılmayacak kadar mahrem olduğunu öğrenmek için Mazurenko’nun ailesi ile arkadaşlarına danışmıştı. Hiçbir şirket bunu yapabilir mi? Rahnama da besbelli ki böyle düşünüyor. Zenginleştirilmiş Ebediyetin, sohbeti bağlama göre uyarlayarak ve kullanıcıların hangi verilerin kimlerin erişimine açık olacağını kontrol etmesine izin vererek çeşitli kişilikleri içinde barındırmaya doğru ilerleyeceğini söylüyor. Yani bir gün kız kardeşi onun dijital ailevi kişiliğine danışabilirken, eski bir öğrencisi onun dijital akademik kişiliğine bilimsel sorular sorabilir. 

SADECE ÖLÜM İÇİN DEĞİL Ancak siz halen ortalıktayken bile dijital bir avatar işe yarayabilir. Yapay zeka sizin profesyonel uzmanlığınızı, karman çorman yazılı kayıtlardan alıp insanların etkileşim kurabileceği şekilde bilgilerinizin sanal bir temsiline dönüştürebilir. Örneğin bir saatine yüzlerce dolar isteyen bir avukat, kendi yerine insanların çok daha makul bir fiyata dijital avatarından akıl almasına izin verebilir. Meşhur insanlar, politikacılar ve kamuoyuna mal olmuş diğer kişiler halkla ilişkilerin bir kısmını kendilerinin dijital sürümlerine havale edebilir. Yapay zeka bizim gerçek hayatta asla yüz yüze gelemeyeceğimiz uzmanlara danışmamıza olanak sağlıyor. Rahnama uzmanlığı paylaşma ve temsil etme özelliğinin “gerçekten de internet üzerinde yepyeni iş modellerinin yaratılmasına katkıda bulunabileceğini” söylüyor. Sınırlı kapasiteli Siri veya Alexa ile konuşmak yerine seçkin bir bilim insanına, bir politikacıya veya bir meslektaşınıza sorular sorabilirsiniz. Ayrıca yerinize kendi avatarınızı göndermek varken neden bir iş toplantısına katılasınız ki? California, Mountain View’de kurulu bir başka start-up olan Eternime ise sizin kişisel bilgilerinizle “tıpkı size benzeyen ve sonsuza kadar yaşayarak gelecekte diğer insanların hatıralarınıza erişmelerine olanak sağlayan akıllı bir avatarınızı” yapmayı teklif ediyor. Bu şirketin kurucusu Marius Ursache yıllardır bu fikrin savunuculuğunu yapıyor ve bugüne kadar Eternime’nin sıra bekleyenler listesine 40 binden fazla insan kaydolmuş durumda. Ancak kendi kendini fonlayan bu şirket halen çok sınırlı beta sürümlerini piyasaya çıkarabildi. Ursache burada sorunun teknik olmaktan çok davranışsal olduğunu düşünüyor: “İnsanlar yıllar sonra getirisi olacak faaliyetlere pek zaman harcamak istemiyor” diyor. Rahnama kendi şirketi başarılı olsa da olmasa da Zenginleştirilmiş Ebediyetin mahremiyet ile veri mülkiyeti hakkında yeni tartışmalar başlatmasını ümit ediyor. “Bu araştırma projesini çok sevmemin nedeni onun veri bilimi ve yapay zeka etrafında dönen çok sayıda kilit etik soruya çözüm bulmuş olması. Tıpkı ben göçüp gittikten sonra benim bilgilerime kimin sahip olacağı gibi” diyor. Bu yılın başlarında yayınlanan Doğal İnsan Davranışı adlı bir raporda Oxford İnternet Enstitüsü’nden Carl Öhman ve Luciano Floridi, filizlenmekte olan dijital ahiret endüstrisi için etik bir çerçeve çizmemiz gerektiğini ileri sürüyor. Acaba bizim de dijital kalıntılara müzelerin insan kalıntılarına yaptığı muamelenin aynısını mı yapmamız gerekir? Böyle yapmak şirketlerin bizim verilerimizden faydalanabilmelerini veya sömürebilmelerini ciddi şekilde sınırlayacaktır. Öhman ve Floridi raporda dijital kalıntıların ölenin bilgi verici cesedi gibi olması nedeniyle onlardan sadece kar etmeye hizmet eden bir fırsat olarak faydalanılmaması gerektiğini söylüyor. Onlara daha ziyade miras değeri olan varlıklar gözüyle bakılması gerektiği söyleniyor. 

DOĞAYA KARA BİR AYNA OLMAK Dijital ahiret ile ilgili hemen her tartışmada Öhman, ölmüş kocasının yasını tutarken onun dijital avatarıyla etkileşime geçmeye çalışan genç bir dul kadının anlatıldığı İngiliz TV dizisi Black Mirror’ın “Hemen Döneceğim” bölümündeki gelişmelere dikkat çekiyor. Bu bölümün ilerleyen seyrinde dul kadın birkaç kuşkulu mesaj gönderme aşamasından tıpkı kocasının görünümünde kanlı canlı bir robot satın almak için bir sohbet robotuyla konuşma sürecine doğru ilerliyor. Bu dizi hakkındaki tartışmalarda sıklıkla gözden kaçan ise avatarı yaratan şirketin rolü oluyor. Öhman bizim gerçek hayatta bu gibi şirketlere karşı şüpheyle yaklaşmamız gerektiğini söylüyor. Dijitalin yaşamı manipüle etme gücü olağanüstüdür: Bize sevdiğimiz ve kaybettiğimiz biri yerine uyduruk bir ürün satmayı kim istemez ki? Dolayısıyla dijital kopyamız bizim gerçek hayatta olduğumuzdan çok daha geveze, ısrarcı ve yalaka olabilir. Eğer onları üretenler de en iyisinin bu olduğunu düşünüyorsa onlara kim dur diyecek? Black Mirror’ın söz konusu bölümünde avatar ölmüş kocanın verilerinden giderek daha çok bilgi edinir ve dul kadını kocasının daha pahalı sürümlerini satın almaya ikna etmeye çalışır, ta ki kadının bu avatarı “öldüremeyeceği” kadar kanlı canlı hale getirmesine değin. Ölümsüz dijital kişilikler etrafında dönen retorik bizim daima hatırlanmak istememize odaklanır. Oysa içimizden çoğu sevdiklerimizin bizi bırakıp kendi yollarına gidebilmelerini istemez miydi?

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz