VW İle Otomotivde Üretime Girebiliriz

Ferit Şahenk / Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı  Ferit Şahenk, Doğuş Grubu’nun yönetim kurulu başkanı. Capital’de onunla yapılan başka söyleşiler de okudunuz. Ancak, bu kez tablo...

1.06.2004 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Ferit Şahenk / Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı  
Ferit Şahenk, Doğuş Grubu’nun yönetim kurulu başkanı. Capital’de onunla yapılan başka söyleşiler de okudunuz. Ancak, bu kez tablo farklı… Garanti Bankası-Intesa ortaklığı sonrasında ilk defa konuşuyor, grubun geleceği konusunda önemli mesajlar veriyor. Yeniden yapılanma süreci sonrasında ortaya çıkan tabloyu anlatırken, finans sektöründe büyümeye devam edeceklerine dikkat çekiyor. Finansla birlikte perakende, otomotiv, inşaat ve turizmde büyüyeceklerini belirtiyor. Milli Piyango ve Telekom’a iddialı hazırlandıklarını söylüyor. Ancak, en önemli açıklamasını, Volkswagen ile birlikte bölgeye yönelik bir yatırım gerçekleştirecekleri sözleriyle yapıyor.    
 
 
Doğuş Grubu’nun kurucusu, rahmetli Ayhan Şahenk ile hayattayken, birkaç defa görüşme fırsatım olmuştu. Cana yakınlığını, sıcak kişiliğini hala hatırlıyorum. Bir de işe hakimiyeti, iş tutkusu dikkatimi çekmişti. Söyleşi yaptığım işadamları arasında en çok etkilendiğim isimlerden biri de rahmetli Ayhan Şahenk olmuştu.  
Ölümünün ardından yönetimi oğlu Ferit Şahenk devraldı. Büyük bir yeniden yapılanma süreci başladı. Ayhan Bey’i, konuştuğumuz konuların farklılığı hatırlattı. O dönemde söyleşimizin kapsamı ile bugün yaptığımız konuşma arasında büyük fark var. Doğuş Holding için oldukça yeni konuları konuşuyor, farklı bir stratejiyi tartışıyoruz…  
Ferit Şahenk, global dünyanın prensipleriyle yoğrulan, yeni nesil lider işadamı tiplerinden biri. Savunduğu fikirlerin bel kemiğini, değişim oluşturuyor.  Değişim, günümüz iş hayatında hiç vazgeçilmemesi gereken en önemli konu. Değişimi Türkiye’de en iyi uygulayan gruplardan biri Ferit Şahenk liderliğindeki Doğuş Grubu… Yaşanan krizlere rağmen, bunu da önemli ölçüde başardılar. Son olarak otomotiv sektöründe bir yapılanmaya giderek, halka açılma aşamasına geldiler.  
Garanti Bankası’nın ortaklık görüşmeleri ise devam ediyor… Peki sürekli değişim içinde grup hangi yöne doğru gidiyor? Mevcut işlerde yeni stratejiler neler? Ferit Şahenk bu yöndeki sorularımızı yanıtladı ve geleceğe yönelik önemli mesajlar verdi:  
 
-Ayhan Bey’in vefatının ardından, grupta bir yeniden yapılanma başlattınız. Bu sürecin hangi noktasındasınız?  
Burada birkaç tane değişik kriter var. Bunlardan bir tanesi, grubun stratejik anlamda işlerinin yeniden konumlandırılması. İkincisi, bugün Ayhan Şahenk dendiğinde akla gelen en önemli şey, girişimciliğinin dışında profesyonelliğe verdiği önemdir. Bu profesyonelleşmiş yapının kurumsallaşması ise bir diğer önemli aşamadır.  
Üç, yönetim tarzı ve felsefesi olarak belli bir yaşam tarzının ve olaylara bakış tarzının kurum kültürü olarak yeniden konumlandırılması. Bence bu faktörler üzerinde durmakta fayda var.  
1998’de biz zaten açıkçası sektörlerimizdeki stratejiyi koymuştuk. Bunun yanında, bir de hangi işlerde olup olmayacağımızın kararını vermiştik. Bunların uygulanması aslında grupta 1998’den itibaren başladı. Biz belirli sektörlerimizde Doğuş yapılanmasını yaptık. İlk “Back ofis” dediğimiz bölümlerin entegrasyonunu sağladık. Bununla beraber hem maliyet avantajı sağlama hem de birbiri ile daha yakın çalışma imkanı olan bir örgüt yaratmak için bunları gerçekleştirdik. Sonra da şirket birleştirmelerini yaptık. Garanti, Osmanlı, Körfez sonunda birleşti. Tansaş ve Makro birleşti. Bundan birkaç ay evvel de Doğuş Grubu, otomotiv şirketleri bir çatı altında birleşti.  
-Böylece grup, daha verimli çalışan daha dinamik bir yapıya mı kavuştu?  
Biz burada zaman yönetimi, insan yönetimi ve daha verimli çalışabilme gibi çok önemli faktörleri ön plana çıkarttık. Bugün dünyada kaliteli hizmetin yanında ne olursa olsun maliyette de rekabet etmek önemli.  
Bir de yeniden yapılanmaya gittik. Finans sektörü, perakendecilik ve otomotivde yaptığımız bu yapılanmanın yanında, bir de olmaması gereken şirketleri portföyümüzden çıkartarak da ikinci adımımızı gerçekleştirdik. Burada da hizmet veren bir uçak şirketimiz vardı, bunu elden çıkarttık. Meşhur İxir’imiz vardı, bunu Superonline ile birleştirdik. Gıda sektöründeki üç şirketimizi kısmen ortaklara sattık.  
Ve önümüzde daha rahat yürütülebilir, birbirlerine güç katabilecek, müşteri bakımından, teknoloji bakımından, insan kaynağının beraber kullanılması bakımından bir şirket yarattık. Şimdi grubun işlerine bakıldığı zaman, finans, perakende, otomotiv, medya, turizm ve inşaat olarak bir resmimiz var.  
Burada kısmen şunları da gerçekleştirdik. Bizim kurumumuzun rekabetçilik anlayışının da bir araya gelmesi gerekiyordu. Biz birkaç senedir hep şunu söylüyoruz, sektörde rekabetin şartlarını koyan dünya standartlarını uygulayan ama ilk 3’te olan şirketlere sahip olmamız lazım. Böyle şirketler yarattığınız zaman kârlılığıyla, verimliliğiyle uzun vadeli olmasıyla, dünya entegrasyonuyla ön plana çıkmış şirketleri yaratmış oluyorsunuz.  
-Biraz da zaten hedef buydu herhalde, belirli alanlara, “core business”a odaklanıp orada daha iyi büyümek?  
Bir zamanlar, Türkiye’deki holdinglerde olan “Me-To” stratejisinin artık bitmesi gerekiyordu. İyi de bir profesyonel yapımız var. Bunun yanında bir de kurumsallaşmaya dönük bazı hareketlerimiz gerekiyordu. Burada yönetim kurullarımızda, şirket içinde ve grupta denetim mekanizmalarını oluşturmayı başardık.  
Dünyada operasyonel ve finansal risk çok ön plana çıkıyor. Doğuş Grubu, dünya ile entegre olmuş bir kuruluş. Türkiye’de “rating” alan tek holdingiz. Geleceğin Doğuş’unu yaratmaya çalışıyoruz.  
Neredeyiz şimdi? Şu anda artık Türkiye’nin de stratejisinin bir parçası olan sektörlerde faaliyet gösteriyoruz. Bu sektörlerde, Türkiye’yi büyümesinin ve gelişmesinin bir parçası olarak görecek dünya kurumlarıyla, dünyada rekabet eden kurumlarla beraberlik yapacağız. Bunların bazıları ortaklık olacak, bazılarında da iş ortaklığı yapacağız.  
İş ortaklığındaki markalarımızın en önemlilerine bakıldığında otomotiv öne çıkıyor. Volkswagen Grubu ile bütün markalarında bir beraberliğimiz var. Ayrıca, tüketici finans şirketinde ortaklığımız bulunuyor. Orada parasal ortaklık vardır.  
Bunun yanında CNBC-e gibi NBC Grubu’na bağlı dünya markasının da bizim medya grubumuzla iş ortaklığı yapması, bu resmin bir parçası. Öbür parçasında bilhassa finans ve perakende alanlarında düşündüğümüz ortaklıklar var. Bankacılıkta bununla ilgili bir görüşmemiz zaten devam ediyor.  
Şu anda gıda perakendeciliğinde böyle bir şey söz konusu değil. Ancak, inanıyoruz ki, dünyada milletlerarası oyuncuların ön plana çıktığı, bilhassa finans ve perakende sektörlerinde, Doğuş Grubu’nda kendine uygun bu memlekete hayırlı olacak, ortaklarla bu işlerini devam ettirecektir.  
-Bütün bu saç ayaklarını bir araya koyarsak, sonuçta nasıl bir büyüme stratejiniz olacak? Öncelik hangi sektörlere verilecek?  
Öncelikle Türkiye’ye çok seviye atlatacak diye baktığımız bir AB gerçeği var. Türkiye’de uygulanan ekonomik politikaların sonucunda gelinen çok önemli bir güven faktörü var. Bunlara da baktığımız zaman, bizim zaten sektörlerimizin ne kadar doğru olduğu hemen ortaya çıkıyor.  
Bugün son 3 senede finans sektöründe yüzde 9’lardan yüzde 14’lere gelen bir markayız. Keza bakıldığında gıda perakendeciliği grubunun cirosu 2 senedir ortalama yüzde 40 oranında artıyor. Son olarak da bu sene otomotivde yüzde 500 küsurlara yakın bir büyüme ile ne kadar doğru sektörlerde olduğumuz kendini gösteriyor. Keza aynı şey medya için de geçerli. Reklam gelirleri artmıştır. Türkiye’de ki güven ortamının milletlerarası platformda değişik bir resim almasıyla birlikte, turizmde geçen seneki rakamlara göre çok büyük artışlar bekliyoruz. Şu anda bile geçen seneden yüzde 25–30 daha büyük bir reel büyüme kat edileceği düşünülüyor.  
İnşaatta Bulgaristan, Fas, Kazakistan’dan sonra, son olarak Ukrayna’da bir köprü ve yol projesi imzalanıyor. Grup, inşaatta yurt dışında adımlarını biraz daha hızlandıracak. Önemli bir bölgenin yeniden yapılanması ve Irak gerçeği var.  
Bunlar tabii bizim sektörlerimizdeki her marka veya her segment için yeni fırsatlar ve yeni gerçekler oluşturuyor. Grubun portföyündeki şirketler ve markaların bir çoğu dünya şirketleri. Bu sektörler, Türkiye’nin tabiatıyla zaten büyüyecek olan sektörleri.  
Mesela şu ilginç gelebilir; Doğuş’un portföyüne bakıldığı zaman, 1998 yılında finansın ağırlığı yüzde 83 idi. 2000 yılında bu yüzde 63’e, 2003 yılında yüzde 56’e geriledi. Diyeceksiniz ki, siz finans sektörünü küçülttünüz mü? Hayır. Bizim öbür sektörlerimiz bu yeniden yapılanmalar ile ön plana çıktı.  
Bir de görüyoruz ki ne olursa olsun Türkiye’de finans, perakendecilik ve otomotiv büyüyecektir. Ama bizim amacımız, mesela otomotivde Volkswagen’in Batı Avrupa’daki ortalamasını yakalamak.  
-Volkswagen ile ne gibi bir işbirliği olacak, mesela bir yatırım gündemde var mı?  
Şu anda dünyadaki otomotiv şirketlerinin tamamı büyüme stratejilerinde ağırlığı katma değerli servis ve hizmetlere veriyorlar. Tüketici finans şirketleri, sigortası, ikinci el otomobili ve diğerleri. Büyüme buralarda olacak.  
Bizim de zaten Volkswagen Grubu’yla şu anda hali hazırda buralarda ortaklığımız var. Kendimizin oluşturduğu DOD markası, bizim Volkswagen ile ortak olduğumuz bir holding içinde ikinci el otomobil işi yapar. VDF finans şirketidir, otomotiv finansmanı yapar. Sadece Volkswagen Grubu araçları için değil, bütün Türkiye’de işbirliği yapmak isteyen markalarla beraber çalışan bir portföye sahibiz.  
Demek ki, illa Volkswagen ile işbirliği üretim konusunda olur veya olmaz, onu da demek istemiyorum. Bu her an olabilir. Amacımız, tabii ki böyle bir şey yapmak ama Volkswagen Grubu’nun, yani dünyadaki otomotivcilerin büyüme stratejilerine bakıldığı zaman buralarda büyüyorlar. Esas kârlı taraflar da buralar. Buralarda biz de ortaklığımızı yapmış oluyoruz.  
-Bu işbirliği sadece Türkiye bazında mı olur, yoksa büyür mü?  
Biz Türkiye bazında değil, bunu coğrafi olarak düşünüyoruz. Kaldı ki Volkswagen Grubu, bu tip ortaklığı ilk defa bir yabancı şirketle yaptı. Bu Volkswagen Grubu’nun bizimle olan ilişkisini ve duyduğu güveni gösterir.  
1994 yılından beri biz Volkswagen Grubu’nun Türkiye’deki distribütörlüğünü yapıyoruz. Seneler geçtikçe Volkswagen’den sonra Audi, Porsche, Seat ve Skoda, bu başarılı ortaklığın eseridir. Çok başarılı bir ortaklığımız var orada Yüce Grubu ile… Volkswagen’in stratejisi bölgede nasıl gelişecekse, bunu yapacağı şirket de Doğuş Grubu’dur. Bölgedeki, bilhassa Irak’da bölge ülkelerinde olan değişimler, Türkiye’den üretilerek satılabilecek bir otomobil veya bir ticari araç olabileceğini de artık gündeme getirmeye başlayacak.  
-Böyle sinyaller alıyorsunuz yani?  
Ben çok samimi bir şey söyleyeyim, biraz sinyal değil ama biz bunu görüyorsak dünya devinin bunu görmemesinin imkanı yok.  
-Otomotiv Grubu’nda da halka açılma aşamasındasınız, orada planınız nedir? Mesela buradan halka açılma ile birlikte bir kaynak bir fon oluşacak. Bu fonu nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?  
Önce otomotiv grubumuzun şu anda fon ihtiyacında olmadığını söyleyeyim. İşleyiş şekliyle zaten tam tersine fon üreten bir kurum. Niye halka açılıyoruz? Bu, gerçek anlamda Doğuş Grubu’nun kurumsallaşma stratejisinin bir parçasıdır. Biz baştan beri gelişmeler beklediğimiz yönde olursa, 2007 yılında Doğuş Holding’i halka açacağımızı söyledik. Fakat grupta bazı arkadaşlarımızın da etkilemesi ile beraber aldığımız bir karar var. İlk önce sektörlerimizi açalım halka, sonra holdingi açalım. Burada da amaç şu; Siz de takdir edersiniz, yatırımcıya o günkü ortamda hangi sektör cazipse onu alabilme imkanı sağlamak lazım. Yani bugün grubun finans sektöründe yatırım yapmak isteyen otomatikman gidecek Garanti Bankası hissesi alacak. Doğuş Grubu’nun perakende grubuna yatırım yapmak isteyen gidecek Tansaş hissesi alacak. İnşallah bu halka arzda gerekli müsaadeler alındıktan sonra, yapılıp bitince bu seferde otomotiv sektörüne bu yatırımı yapma imkanı bulabilecekler. Bunun arkasından öbürleri gelebilir ama bilhassa kurumsallaşma anlamında biz bunun yararını çok görüyoruz.  
Buradan gelecek fon, grubun yatırımlarında da kullanılabilir. Böyle bir düşüncemiz yok. Büyümede ileride başka sektörlere böyle bir şey yapılabilir mi? Şu anda onun da bir kararı yok. Aslında grubun yatırıma o kadar fazla ihtiyacı yok. Bizim çok değer verdiğimiz bir kurumu halka arz ediyoruz. Grubun geleceğinde çok önemli noktalara gelecek bir şirketin halka arzıdır bu. Grubun yapacağı herhangi bir otomotiv ortaklığının da yapılacağı şirket bu olacaktır.  
Grup, sermaye piyasasının getirdiği kısa vadeli ve uzun vadeli bütün değerlerin, maddi ve manevi bütün değerleri çok iyi benimsemiş ve bundan da zevk duyan bir gruptur. Demin de bahsettiğim gibi, “rating” alan tek holding olması yurt dışında sendikasyonlar yapan finans ve holdinginin olması, bizim artık iç ve dış sermaye piyasalarıyla daha fazla iç içe olmamızı mecbur kılıyor.  
-Otomotivin grup içindeki ağırlığının önümüzdeki dönemler içinde artacağı gibi bir düşünce doğdu bende, böyle bir plan var mı?    
Yükselen değerlerden, yükselen şirketlerden bir tanesi olacak diye düşünüyorum. Bunun yanında muhakkak perakendecilik ve turizmi, hatta inşaatı da koyuyorum. Çünkü, gerçekten Türkiye yurt dışında iş yapma bakımından inşaat alanında her geçen gün, yeni işlere imza atıyor ve yeni tecrübeler kazanıyor. İnşaat grubu bizde uyuyan bir devdir. Şimdi buralara giderek yüzdesini artırmaya başladı.  
Turizm, Türkiye’nin tabii bir sektörüdür. Güvenle dolu olan bir memleket bu kadar tarihi ve tabii özelliği olan bir memleketin büyümeme imkanı yok. Turizm grubumuzun ileriye dönük yapacağı, alırsa karar, otel yapımı hakkında da, bunlara da her türlü desteği verir.  
-Turizm ve perakendeye geçersek en son bu yat limanını açtınız geçen sene. Bundan sonra yatırım ve büyüme hangi noktada mesela otelcilik ya da işletme hangi noktalarda olabilir?  
Biz işletmeciliği kendimiz yapmıyoruz. Dünyada turizm, network isteyen bir iş. Bugün bir memlekete gittiğinizde hangi otelde kalırsınız diye sorduklarında, belli başlı oteller vardır. Alıştığınız bir servis ve alışkanlık vardır. Hemen bu markayı seçiyorsunuz. Onun için bizde Türkiye’de İstanbul da Hyatt Regency gibi Antalya’da Shereton gibi marka yönetimi yapan, portföyünde müşterisi olan kurumlarla bu oteller operasyonunu yapıyoruz. Bizim ki daha çok gayrimenkul yatırımı oluyor. Otellerin yenilenmesinde yatırım işi bize düşüyor ama onun dışında müşterisini getirmesi rezervasyonu ve her türlü eğitimi kurumların elinde oluyor. Doğuş Grubu bugün 4 bin 500 yatak kapasitesi ile Türkiye’deki belli başlı oyunculardandır. Ve ben şahsen grubun burada daha da büyüyeceğine inanıyorum.  
-Yeni verilen tahsisler var.. Resort otelciliği yapmayı düşünüyor musunuz?  
Orada grup zaten tüm bu incelemeleri yapıyor. Amaç, orada herhalde 6 bin artı yatak kapasitesine girip belli bir ölçeği yakalayabilmek.  
 
“MİLLİ PİYANGO BİZİM İÇİN ÖN PLANDA”  
 
-Grup olarak dünya perspektifinden baktığınızda ve Türkiye’ye baktığınızda, yeni büyüme alanları, yeni fırsatlar görüyor musunuz önünüzde?  
Yaptığımız işlerde daha fazla büyümek, yaptığımız işlerde daha rekabetçi olabilmek. Bugünkü iniş ve çıkışların çok bol olduğu dünya piyasalarında, yeteri kadar yaptığınız işlerde tecrübe ve yönetim derinliğine sahip olabilmek, üst yönetime sahip olabilmek. Bence bunlar bile çok önemli işler.  
Ben şimdi size derdim ki, şu sektöre gireceğiz ama gerçekleri konuşmak lazım. Devamlı rekabet yapabilmek için, devamlı olduğunuz şirketlerde yönetim derinliğiniz genişleyecek, tecrübeniz gelişecek, iyi kaliteli insanlar yetiştireceksiniz, bu insanlara vakit vereceksiniz, piyasanızda rekabeti inceleyeceksiniz, ona göre rol alacaksınız. Bunlar kolay şeyler değil.  
-Önümüzde özelleştirme süreci var. Örneğin, Milli Piyango için, sizin bir işbirliğiniz var yine Alarko ile… Telekom var. Buralardaki düşünceleriniz…  
Milli Piyango’ya giriyoruz. Bu bizim grubun stratejisinin bir parçası. Müşteri stratejisinin bir parçası. Kaldı ki Milli Piyango özelliği bakımından da çok nakit fazlası da yaratan bir iş. Bunun yanında, portföy yatırımı olarak grupta bizim ortaklık yapacağımız sektörler, şirketler olacak. Bir de pasif olarak bakacağımız bazı kurumlar olabilir. Buna da portföy yatırımı diye bakıyoruz.  
 
 
“ENERJİ VE İNŞAATTA BÜYÜK ATILMLAR YAPACAĞIZ”  
-İnşaatta büyüme nerelerde olabilir? Yapılar, uzmanlaşma artıyor. Irak var, Irak’a yönelik sizin bir girişiminiz var, Alarko ile ortak bir şirket kurma kurdunuz?  
Biz inşaatta Alarko ile bir ortaklık yaptık. Artık işbirlikleri ve beraber çalışma dönemine girdik. Dünya kurumları bunları yapıyor, yapmaları da gerekiyor. Bir dostunuzla, arkadaşınızla iş yapmanın güzelliğini de hissediyorsunuz.  
Ama bunun yanında Doğuş Grubu, sizin de dediğiniz gibi, bilhassa makine parkıyla ve geçmişte yapmış olduğu işlerle çok büyük bir tecrübe ile dolu bir grup. Türkiye’deki ekonomik ortamın değişmesi, bize Türkiye’de yeni iş alanları açacak diye düşünüyoruz. Uzun zamandır unutulan altyapı yatırımlarının yakın zamanda yavaş yavaş başlayacağını düşünüyoruz. Bilhassa Irak ve bölgenin değişiminden sonra o bölgelerinde yapılacak altyapı yatırımlarının hızlanacağını tahmin ediyorum.  
Enerji, dünyada çok büyük bir faktör olmaya başladı. Birçok memleket petrol ve gazla ilgili girişimlerini yaparken, bizde unutulmuş bir hidroelektrik enerji kapasitesi var. Bunlar bizim turizm gibi tabii enerji kaynaklarımız. Bunların değerlendirilmesi gündeme gelecek diye düşünüyoruz.  
Biz gittik zamanında kendi devletinin dahi giremediği Yemen’de, Mağrip’de bir baraj yaptık. Orada kalaşnikofların altında çalışıldı. Ama yöreye  bir medeniyet, bir güzellik getirdiğiniz zaman, orada değişik şekilde çalışma imkanı bulabiliyorsunuz.  
Irak da yakın zamanda bu değişimi geçirecektir. Çok daha güvenli hale gelecektir. Sonunda insanların hepsi daha iyi yaşamak istiyor, daha rahat yaşamak istiyor. Ve burada da bilhassa kültür ve fiziki yakınlığıyla Türkiye ve Türk kurumları Irak gibi yerlerde çok daha aktif rol alacaktır diye düşünüyorum.  
 
“PERAKENDEDEN UZAK KALMA LÜKSÜMÜZ YOK”  
-“Perakende de ortaklık olabilir” dediniz. Orada büyüme stratejisini yine önünüze koyuyor musunuz? Ortaklık derken mesela satıp da çıkmak da düşünülebilir mi?  
Şunu samimi söyleyeyim, ticarette her şey olabilir. Bugün tersini söyleyip, yarın bunun cevabını verememe gibi bir durumda kalmak istemeyiz. Fakat portföyümüzün yeni dizaynında perakende işine çok büyük önem veriyoruz. Biz grup olarak hizmet sektörünün de oyuncusuyuz. Hizmet sektöründe tüketicisine yakın olmak isteyen bir grubun perakende sektöründen uzak kalma gibi bir lüksü olamaz.  
Yani şunu demek istiyorum; bu strateji değişmediği sürece, Tansaş, grubun bir parçasıdır ve en önemli oyuncularından biri olarak kalacaktır. Dağıtım kanalları, kanal stratejisi bizim için çok önemlidir. Garanti Bankası’na, Tansaş’a ve otomotiv grubuna bakın, nasıl müşterilerine ulaşıyorlar… Buralarda bizim en büyük sermayemiz, çalışanımız ve müşterimiz. Müşteri bilgisi ve müşteriye sunulan hizmetle takdir toplayıp, öbür markalarınızla sinerji yaratabilme, çapraz pazarlama yapma imkanı var.  
, 2 milyar dolar cironun altında bir gıda perakende gurubu istemiyor. Bizim oraya ulaşmamız lazım. Hem kendi kendimize büyüyeceğiz hem de şirket satın alarak bunu yapacağız. Hem bölgesel satın alma, hem de birleşme olacak. Burada kurumlar da birleşirler artık. 21. yüzyılda şirketin yüzde 100’ü benim olsun şirketim küçük olsun stratejisi bitmiştir. Değerleri paylaşmak lazım, birbirine güç vermek lazım. Kolay kolay Türkiye’de marka yaratmak eskisi gibi ucuz değil. Bu markaların değerleri sahiden önemli.  
 
 
 
“GARANTİ ORTAKLIĞI İLE  
TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ BİR İŞ YAPIYORUZ”  
-Finansta Garanti’nin yeni bir ortaklık görüşmesi sürüyor. Burada ki strateji ne olacak? Büyüme planları arasında finansı saymadınız. Orada mevcut durumu korumak ve öyle devam etmek mi, yoksa daha da azaltarak devam etmek gibi bir strateji mi olacak?  
Şöyle söyleyeyim; ben de eğitim ve anlayış bakımından rakamlara çok öne veren bir insanım. Finans sektörünü severim. Bizim bu gidişimiz, finans sektöründen uzaklaşmak için değil, tam tersine daha güç katarak Türkiye’nin dışında bir yerlere ulaşmayı amaçlıyor. Çok samimi söyleyeyim, biz bugün şirketimizi hiç görüşme yapmıyormuşuz gibi yönetiyoruz. Bugün bankamızın performansı ve son 3 senede bankacılık dışı finans kurumlarıyla geldiğimiz yer kendini gösteriyor zaten.  
Bizim en çok baktığımız faktör şu; Niye dünya listesinde olan dev bir banka, Garanti Bankası ile masaya otursun? Herhalde para kazanmak için. Para kazanması için ya memleket büyüyecek ya da banka büyüyecek. Sonunda ikisi de büyürse çok daha büyüyecek. O zaman finans sektöründe büyümememiz gibi bir lüksümüz yok.  
Belki bugün bizim yüzde 70’e yakın olan hissemizin değeri gelecekte “X” olabilir ama belki 2 gün sonra eğer bu anlaşma olursa, kalacak olan daha küçük bir orandaki hissemizin değeri, belki de bugünden daha büyük olabilir. Onun için en ufak bir kuşkumuz yok. Olur veya olmaz bunu da gönül rahatlığıyla söylüyorum; Garanti Bankası, Türkiye’deki en önemli oyunculardan biridir. Büyümeye devam edecektir…  
Garanti Bankası’nın birbirine çok bağlı ve her geçen gün müşterisine çok daha yaklaşan bir strateji ile yürüyen bir kadrosu vardır. Bunu görmese, yabancılar zaten bu müesseseye ilgi göstermezler. Doğuş Grubu da Garanti Bankası’ndaki rolünü, kalan hissesine göre en iyi şekilde oynamaya devam edecektir. Biz de bu gerçeklere paralel buradaki ortaklığımızın yeni tanımını yaparak en verimli şekilde devam edeceğiz.  
-Doğuş grubu banka dışı diğer finans işlerinde ne yapacak?  
Onlar, enflasyonun düştüğü, sermaye piyasası araçlarının genişlediği ortamda, zaten ağırlık git gide bilanço bankacılığından, bankacılık dışı finans kurumlarına geçecektir. Ana banka dağıtım kanalının koordinasyonunu yapacaktır. Yine eski yapmış olduğu kurumsal ticari bankacılığa devam edecektir. Bireysel bankacılık ön plana çıkacak. Ve sigorta gibi, leasing gibi, menkul kıymetler gibi portföy yönetimi gibi, kurumlar daha da ön plana çıkacaktır. Yüzdeleri ve genel pastadaki payları artacaktır.  
Kaldı ki bir de dünya ile entegre olmuş bir Garanti Bankası’nda yurt dışındaki şube ve bankalarının da Türkiye’deki ticaretin artmasıyla ağırlıkları da çok daha fazla olabilecektir. Onun için ben çok heyecanlıyım. Ve biliyorum ki kısa vadede anlaşılamayabilir ama uzun vadede Türkiye için, grup için ve Türk bankacılığı için ne kadar iyi bir iş yaptığımızı Türkiye görecek.  
 
 
 
 
 
“BİR YATIRIM BANKASI  
KURMA DÜŞÜNCEMİZ YOK”  
-Garanti’nin ortaklığı gerçekleştikten sonra, grup mesela bir yatırım bankası kurarak orada da farklı bir şey oluşturabilir diyenler oldu. Osmanlı’nın bankacılık yapma hakkı hala sizde. Bunun için ne diyorsunuz.?  
Şirketlerini ve verimlilik anlamında operasyonel departmanlarını birleştiren bir şirketin yönetim kurulunun dönüp de Garanti Bankası gibi bir devin dışında, holding olarak bir yatırım bankası kurması ne kadar mantıklıdır o tartışılır. Böyle bir şey olacaksa, Garanti Bankası’nın içinde olacaktır. Biz manevi olarak da Garanti Bankası’na çok bağlıyız. Niye ben bunu yapayım ki?  
Bu grup 3 tane bankasını birleştirdi. Elinde böyle bir Osmanlı hazinesi, Osmanlı gücü var, Osmanlı ismi var. Bu yapılacaksa, devletten de gerekli izinler alınır ve Garanti Bankası’nın içinde bir oluşuma gidilir. Biz bankacılığı seven bir ekibiz. Misyonumuz, sonuna kadar devam edecektir. Bütün gelişmelere saygılıyız ve bu anlamda da eğer olursa, böyle bir ortaklık, karşılıklı güven ve karşılıklı takdirden dolayı olan bir ortaklıktır bu.  
Türkiye’yi seven, potansiyeline inanan bir ekip Türkiye’ye gelmeyi düşünüyor. Kalmış ki, yönetimimiz yine bizim bugünkü, Garanti Bankası yapan üst yönetimiyle devam edecek. Söz konusu olan yabancı kurum isteseydi, Türkiye’de birçok bankayı alabilirdi. Devletimizle konuşup buralara talip da olabilirdi. Niye Garanti? Herhalde bunu iyi incelemek lazım. Yatırımıyla, müşterisiyle, yöneticisiyle ve Türkiye gibi bir memlekette yönetim kurulları dışında, evlerine döndükleri zaman, 24 saat onlarla beraber, onlar için düşünebilecekleri bir ortakları olduğu için. Bunlar çok önemli faktörler.  
 
 
 
Bunlardan bir tanesi muhakkak Telekom olabilir. Çok iddialı mıyız? Hayır değiliz. Neden değiliz? Çünkü gerçek anlamda elimizdeki işlerin çok daha genişletilmesi lazım. Benim için Milli Piyango çok daha ön planda.  

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz