Akdoğan'ın gençlik sırrı

MYC Partners Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan ile iş dışı yaşamını birçok boyutuyla konuştuk...

31.10.2020 23:08:000
Paylaş Tweet Paylaş
Akdoğan'ın gençlik sırrı

Nilüfer Gözütok Ünal

[email protected]

MYC PARTNERS YÖNETİM KURULU BAŞKANI Dr. MURAT AKDOĞAN, NEREDEYSE 40 YILDIR HAFTANIN 7 GÜNÜ, EN FAZLA 4 SAAT UYUYOR. ALKALİ YAŞAMAYA ÇALIŞIYOR. SPOR YAPMAYI İHMAL ETMİYOR. BOL BOL OKUYUP ANALİZLER YAPIYOR. BEYİN ÜRETKENLİĞİNİN VE DURMADAN ÇALIŞMANIN KENDİSİNİ DAHA SAĞLIKLI VE DİNÇ KILDIĞINI İFADE EDEN AKDOĞAN, “HAYALLERİNİZ BİTMİYORSA, GELECEKLE İLGİLİ BEKLENTİNİZİ YOK ETMİYORSANIZ GENÇ KALIRSINIZ” DİYOR.

YC Partners Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan, iş dünyasının en dinamik ve fit isimlerinden biri. Yıllardır sağlık ve wellness sektöründe faaliyet gösteriyor olmasının bu duruma katkısı büyük, ancak onun dinamizminin arkasında daha çok hayata bakış açısından kaynaklanan alışkanlıkları var. Çocukluktan itibaren çalışması, günde 4 saatten fazla uyumaması bir yana, yaşadığı hastalıklar sonrasında sağlığına daha fazla özen gösterip sağlıklı beslenmeye başlaması, 20 yıldır aynı kiloda kalmasını ve biyolojik olarak kronolojik yaşından 15 yaş daha genç kalmasını sağlıyor. Daha da önemlisi hayaller kurup hayata geçirmek konusundaki motivasyonunun yani beyin üretkenliğinin gençliğin en önemli nedeni olduğunu düşünen Akdoğan, “Düşünsel yapınızı dengede tutarsanız, düzenli bir aile yapınız varsa, hayalleriniz bitmiyorsa, gelecekle ilgili beklentinizi yok etmiyorsanız genç kalırsınız” diyor. MYC Partners Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Akdoğan ile iş dışı yaşamını birçok boyutuyla konuştuk: 

Pandemide karantina dönemini nasıl geçirdiniz? 

Biz bir sağlık grubuyuz, o dönem hastanemiz pandemi hastanesi olarak faaliyet gösterdi. Ben de kısmen işe gittim ama evde de epey kaldım. 

Daha önce hiç bu kadar evde kalmış mıydınız? 

56 yaşındayım. 7 yaşımdan beri aktif çalışıyorum. Eğitim hayatım boyunca sürekli çalıştım. Üç günden fazla tatil yapmayı becerebilen biri değilim. Çok nadir 1 hafta-10 gün tatile çıkmışımdır. O yüzden bu dönem benim için bir kabus, hayatımdaki en büyük boşluk oldu. Alışkın olduğum bir durum değildi. Kolay uyum sağladım diyemem, karantina dönemi biter bitmez kendimi hemen dışarı attım. 

Peki karantina döneminde neler yaptınız? Örneğin pek çok kişi mutfakta daha fazla zaman geçirdi. Sizin bu tür deneyimleriniz oldu mu? 

Mutfakla asla bir alakam olmadı. Kendimi sürekli meşgul ettim. Okumak istediğim birkaç kitap vardı, onları okudum, birtakım özetler çıkardım. Bu özetleri çevremdeki insanlarla paylaştım. Bazı işler için arkadaşlarımı yönlendirdim, otelimiz Le Meridien Bodrum’un hazırlıklarıyla ilgili çalışmaları yerinden yönettim. Evde kalmak öbür türlü benim için çok kolay olmayacaktı. Sakin sakin oturmayı bilmiyorum. 

Kendiniz için işkolik ya da hiperaktif diyebilir misiniz? 

Herkes bir önceki hayatında kral ya da kraliçe olduğunu söyler ya ben birinci hayatımda köleymişim. İkinci hayatımda evrilerek bu seviyeye gelebilmişim. Rutin çalışmaya değil de yepyeni bir şeyler yapmaya odaklanıyorum hep. Bu süreçte yeni hayallerim de oldu. Dünyada olmayan bir işi ilk kez yapmakla ilgili planlar yaptım. Bunu da yakın bir zamanda hayata geçiriyorum. Bu bir wellness kafe olacak ama ortamı çok farklı olacak. Bu proje için bütün ürün yapısını çıkardık, çok keyifli bir yer olacak ve dünya çapında yaygınlaşacak. 

Sağlığınıza oldukça dikkat ediyorsunuz. Günde kaç saat uyuyorsunuz? 

Benim ortalama uykum 7 gün dahil 4 saati pek geçmez. Ben 7 saat uykuya inanan biri değilim, akılcı da bulmuyorum. Biyolojik saat denen bir şey vardır, binlerce yıldır bilinir ama en son bu konuda çalışmalar yapan üç bilim insanı Nobel bile aldı. Biyolojik saate göre akşam 23.30 ve sabah 4 arasında uyuduğunuzda yeterli uykuyu alıyorsunuz. Ben de biyolojik saate uygun uyku uyuduğum için 45 yıldır 4 saat uyumanın olumsuz etkisini görmedim. Mesela, gece okuluna gittim, gece yarılarına kadar ders çalıştım, sabah 5’te atölyeye çalışmaya gittim. Açıkçası uyku uyumaya da vaktim olmadığı için uyumayı öğrenemedim. İyi ki de böyle olmuş. Bu bana hayattan çok zaman kazandırdı. O zamanı da hiç boşa harcamadım ve çok iyi kullandım. Bu nedenle 8 saat uyuyanlara hayranlıkla değil şaşkınlıkla bakıyorum. 

Uyandıktan sonra bir rutininiz var mı?

Güne limonlu su içerek başlıyorum. Alkali yaşamaya çalışıyorum. Önemli bir hastalık yaşadığım için organlarımdaki özellikle de böbreklerimdeki yükü azaltmam gerekiyor. Sabah kalktığımda yarım limonu yarım bardak ılık suya sıkarak içiyorum. Gün içinde her zaman su bardağının içinde bir dilim limonu eksik etmiyorum. Bunun pek çok faydası var. Her öğünden sonra zeytin yaprağı çayı içiyorum. Zeytin yaprağı, şekeri ve tansiyonu çok iyi dengeliyor. Bu nedenle son yıllarda kullandığım tansiyon ilaçlarının sayısı azaldı. Zeytin yaprağını normal çay gibi 13 dakika kaynar suda bekleterek demliyor ve içiyorum. Sağlıklı besleniyor, 20 yıldır aynı kiloyu koruyorum. 

Sağlıklı beslenme kapsamında kaç öğün yiyorsunuz? Özellikle neleri tüketmeye özen gösteriyorsunuz? 

3 öğün yiyorum. Sabah kahvaltısına 7 zeytinle başlarım. Bazı sabahlar eşimin ürettiği bir granola var, tohum kökenli bir karışım onu yiyerek kahvaltı yapıyorum. Dereotu, maydanoz gibi yeşillikler, taze meyveli yoğurt da yine kahvaltıda tükettiğim gıdalar. Türk tipi kahvaltıyı bir gün yapıyorum. Bir de yumurta ve ballı ceviz yiyorum. Öğlenleri ya yeşil salata ya yoğurt ya da bir avuç kuru yemiş yiyerek hafif geçiriyorum. Akşam 7-8 gibi ağırlıklı sebze yemeğinden oluşan bir akşam yemeği yiyorum. Eti iki günden fazla tüketmemeye çalışıyorum. Bu şekilde beslenerek 22 yıldır 80 kiloyum. Kilo alıp vermek aslında oldukça tehlikeli, metobolizmayı olumsuz etkiliyor, bu nedenle mevcut kiloyu korumak için hayatı sürdürmek lazım. 

Spor yapıyor musunuz?

Sürekli yürüyorum. İstanbul’da Boğaz’da oturuyorum, günde 5 kilometre yürüyüş yapıyorum. 1 kilometreyi 10 dakikada yürüyorum. Bazen tempoyu artırıp düşürsem de 10 dakikayı geçmiyorum. Bodrum’a geldiğimde de sürekli yürüyorum. Bizim yaşımızda koşmanın sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Tempoyu düşürüp artırarak kardiyo yönetimi yaparak yürüyorum. Aynı tempoda yürümenin etkisi sınırlı ama tempoyu bilinçli düşürüp artırmak kardiyo anlamında çok daha etkili oluyor. 

Çok uzun tatil yapamadığınızdan bahsettiniz ama nasıl bir tatil anlayışınız var? Tatilllerde neler yapmayı seversiniz? 

Tekne tatillerini seviyorum. Denizin ortasında 3 gün dinginliği yaşamak benim için önemli. O 3 günlük tatilin başka bir ortamda yapacağım tatilden 10 kat daha etkili olduğunu düşünüyorum. Tekne tatillerinde de ya Ege ya Yunan Adaları’na gidiyorum ama daha çok Türkiye’deki koyları seviyorum. Tekne yaşamının getirdiği bir pratiklik de var. 20 adım atıyorsunuz denizdesiniz, bir şortla günü geçiriyorsunuz, 10 adım sonra da yatağınızdasınız. Hayatı basitleştiriyorsunuz. 

Bu yıla ilişkin tatil planınız nedir?

Yine tekne tatili düşünüyorum. Fırsat bulursam 3 günlük bir Ege gezisi yapabilirim. Şu an sezon gecikti. İstanbul ile Bodrum arasında yoğun bir tempo geçiriyorum. Bayram döneminde 3-5 gün teknede olmanın hayalini kuruyorum. 

Tatile kimlerle gidiyorsunuz? 

Mutlaka ailem olmak zorunda. 2 çocuğum, 3 torunum var. Ailemin yanı sıra bazen eşim ve arkadaşlarımla da gidiyorum. 

Emekli olmak gibi bir niyetiniz yok gibi görünüyor ama yine de bu konuda zaman zaman planlar yapıyor musunuz? 

Warren Buffett, 90’ını devirdi ama hala üretiyor. Beyin üretken olduğu sürece üretmeye devam etmeli. Üretkenlikten vazgeçiyorsanız, yaşlanıyorsunuz. Alzheimer olmamak için beynin üretkenliğini sürdürmesi lazım. Çok az siyasetçi ve akademisyen bu hastalığa yakalanıyor çünkü beyinleri sürekli üretiyor. Bence insanlar en verimli yaşları olan 65 yaşında emekli edilerek bir nevi öldürülüyor. Bir arkadaşımın babası vardı, kendime hep onu örnek aldım. 90 yaşında kravatını takar, sahibi olduğu beton şirketine gider, üretmeye devam ederdi. O yaşta hayalleri vardı, şeffaf bir duvar üretmek istiyordu. Ben onu dinlerken hayran kalırdım. Onun gibi olmayı hayal ederdim. Bir gün işten geldi, kravatını çıkardı ve oturduğu yerde hayata gözlerini yumdu. Bana da böyle bir ölüm nasip olsun istiyorum.


“Rol model olmaya özen gösterdim”

“ARKADAŞ OLMAYA ÇALIŞMADIM” 
Çocuklarımla ilişkim çok dengeli. Her zaman rol model olmaya özen gösterdim. Hiçbir zaman çocuklarımla arkadaş olmaya çalışmadım çünkü yeterince arkadaşları var ve ihtiyaçları olan anne–baba figürü. Arkadaşlarıyla kötü şeyler de yapabilirler, okulu da kırabilirler ama baba fonksiyonu buna izin vermez. Bu rol ayrımlarını hiçbir zaman karıştırmadan, koruyucu, gözetici ve bu sıfatın gereklerine göre davranmaya özen gösterdim.

“TORUN ÇOK FARKLI” Torun çok farklı bir kavram. Onlar için hem rol model hem ailenin en köklü bireyisiniz. Haftada en az 2-3 kez torunlarımı görmeye, onlarla vakit geçirmeye çaba sarf ediyorum. Anne baba kuralcı ve kısıtlayıcı olabiliyor ama torunlar sizleri kaçış ve sevgi noktası olarak görüyorlar, sevgi alıp sevgi verebildiğiniz bir ilişki oluşuyor.



“Biyolojik yaşım 15 yıl daha genç”

“HAYALLER GENÇ TUTUYOR” 
Dönem dönem biyolojik yaşımı ölçtürüyorum ve bana hep yaşımdan 15 yıl daha genç olduğumu söylüyorlar. Ben bunun biraz da hayat boyu çalışmaktan, hayal etmekten geldiğini düşünüyorum. Hayalleriniz bitmiyorsa ve hep umudunuz varsa kendinizi genç tutuyorsunuz. Bir insanın düşünce yapısı, onu genç ya da yaşlı yapar.

“İYİ GÖRÜNMEMİN SEBEBİ” Düşünsel yapınızı dengede tutarsanız, düzenli bir aile yapınız varsa, hayalleriniz bitmiyorsa, gelecekle ilgili beklentinizi yok etmiyorsanız genç kalırsınız. Bir de benim bu kadar iyi görünmemdeki önemli bir sebep de hasta olmam. 15 yıldır şeker hastasıyım. İyi, bilinçli bir şeker hastasıysanız şeker hastası olmayan kişilere göre daha uzun yaşarsınız. Aynı şekilde bilinçli bir tansiyon hastasıysanız da öyle… Kronik hastalıkları iyi yönetmek kişilere bu hastalıkları olmayanlara göre avantaj sağlıyor. Çünkü daha sağlıklı ve bilinçli yaşıyorsunuz.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz