Patili Dostlar

Ofislerini kedilere açan,, otel arazilerini barınağa dönüştüren, terminallere mama istasyonları kuran liderler, hayvan dostu yaklaşımlarını kurum kültürüne yansıtarak fark yaratıyor. Kurumsal vicdanla bireysel merhamet birleşiyor, CEO'ların sokaktaki kalbi patili can dostları için atıyor.

21.08.2025 12:54:060
Paylaş Tweet Paylaş
Patili Dostlar

Dünyanın önde gelen iş insanları, sadece ekonomik başarılarıyla değil hayvan haklarına verdikleri önemle de dikkat çekiyor. Örneğin Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, şirketin Seattle kampüsünü evcil hayvan dostu hale getirdi ve çalışanlarının evcil hayvanlarıyla ofise gelmesine olanak tanıdı. ABD’li medya patronu Oprah Winfrey, yıllardır sokak hayvanlarının sahiplenilmesi için kampanyalar yürütüyor; kendi evinde barınaktan aldığı çok sayıda köpeğe bakıyor. Virgin Group’un kurucusu Richard Branson, Karayipler’deki özel adasında doğal yaşamı koruma projeleri yürütüyor ve hayvanların yaşam alanlarını genişletmeye yönelik çalışmalara destek veriyor.

Nil Dumansızoğlu / [email protected]
CEO Life Dergisi / Bahar 2025

Dünyanın dört bir yanındaki bu güçlü isimler, hayvan sevgisini yalnızca bireysel yaşamlarının değil iş kültürlerinin de merkezine yerleştiriyor. Türkiye’de de benzer duyarlılığa sahip dikkat çeken isimler var. Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün, şirket kampüslerinde yaşayan 29 köpekle her sabah selamlaşarak güne başlıyor. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul, ofislerini hayvan dostu hale getirmenin yanı sıra mama üretiminden kısırlaştırmaya kadar birçok projeye öncülük ediyor. Pegasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane, hayvan sevgisini aile hayatının yanı sıra kurum politikalarına da entegre ediyor. İDO Genel Müdürü Dr. Murat Orhan ise sahil terminallerinde barınaklar kurarak “İDOSTUM” projesiyle örnek bir çalışmaya imza atıyor.

OFİSE TAŞINAN DOSTLUK

Yöneticiler, sokak hayvanlarına olan duyarlılıklarını iş yerlerine taşıyor. Örneğin Mercedes-Benz Türk İcra Kurulu Başkanı Süer Sülün için sokak hayvanlarıyla yaşamak, sadece bireysel bir duyarlılık değil kurumsal bir yaşam biçimi. Genel müdürlük kampüsünde 15, Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda 14 olmak üzere toplam 29 köpek, Mercedes-Benz Türk çalışanlarıyla birlikte yaşıyor. Sülün, “Her sabah kampüse girerken arabamı durdurur, onlarla selamlaşırım. Bu anlar benim için bir ritüele dönüştü” diyor. Bu hayvanların her biri ofis çalışanlarının gözünde karakter sahibi bir birey olarak görülüyor. 

Sülün, “Ofisimize gelen biri, asansörde bir köpekle karşılaşabilir ya da toplantılarda aramıza katılmış bir kedi görebilir. Bu görüntüler bizim için sıradan” diyerek kurum içinde hayvan sevgisinin yaygın bir kültür haline geldiğini belirtiyor ve ekliyor: “Şirketin tüm çalışanları bu yapıyı gönülden destekliyor. Hayvanların mama, su, bakım ve barınma ihtiyaçları şirket kaynaklarıyla karşılanıyor.” Benzer bir duyarlılığı Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul da sergiliyor. Ofislerinin kapısını kedilere ve köpeklere açtıklarını belirten Musul, “Kediler masalarda geziyor, köpekler içeride sıcak bir uykuya dalıyor” diyor. Hayvanlarla birlikte çalışmanın empatiyi ve aidiyeti artırdığını düşünen Musul, şöyle devam ediyor: “Hayvan dostlarımızın sevgisi, insanın içini ısıtan bir şey. Ofis ortamını dönüştüren bir etkisi var.” Bu iki örnek, iş dünyasında hayvan sevgisinin ne kadar kapsayıcı bir anlayışa dönüşebileceğini kanıtlıyor.

“HAYVANLARA DAVRANIŞIMIZ, VİCDANIMIZIN SESİ”

İDO Genel Müdürü Dr. Murat Orhan için hayvanlara duyarlılık, yalnızca bir merhamet meselesi değil, aynı zamanda vicdanın sesi. Orhan, “Sokak hayvanları şehirlerin sessiz ama derin sesleridir. Onlara nasıl davrandığımız, kim olduğumuzu gösterir” diyerek konuyu oldukça derin bir yerden ele alıyor. İDO’nun “İDOSTUM” projesiyle terminallere ve sahillere mama[1]su kapları yerleştiriliyor. Kış aylarında hayvanların barınak ihtiyacı da karşılanıyor.

Tüm terminallerde “hayvan dostu alanlar” oluşturulmuş durumda. “Sabah erken saatlerde işe giderken belirli güzergahlarda dostlarımızın bizi beklediğini biliyoruz” diyen Orhan, bu ilişkinin sadece bir kurum projesi değil kalpten gelen bir bağlılık olduğunu vurguluyor. Kurumdaki tüm çalışanların bu sürece gönüllü olarak dahil olduğunu söyleyen Orhan, şöyle devam ediyor: “Projenin STK iş birlikleri henüz oluşmasa da kapılarımız açık. Çocuklara hayvan sevgisi kazandırmak ise en büyük hedeflerimden biri. Hayvanlara zarar veren değil, onların yaşam hakkını savunan bir toplum olmak zorundayız.”

HAYATIN VAZGEÇİLMEZİ

Hayvan sevgisi hayatının önemli bir noktası olan isimlerden bir diğeri de Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Yavrucu. “Köpek sevgim babama ve çocukluğuma gidiyor. Babam ava meraklıydı ve köpekleri vardı. Bu, beni de tanımlayan bir sevgi diyebilirim” diye konuşuyor. İstanbul’a gelip Alarko’da çalışmaya başladığından bu yana hep köpekleri olduğunu söylüyor. Alarko’nun binalarının genelde bahçeli olması nedeniyle iş ve özel hayatında köpekler için hep uygun bir yaşam alanı yer aldığına değiniyor ve ekliyor: “Şu an Riva’da Öğümce Köyü’ndeki çiftliğimizde dört tane köpeğim var. Bekçi köpeğimiz Efe, diğer av köpeklerimiz en değerli varlıklarım. Onların size vefası, sizi gördüğünde gözündeki parlama bütün yorgunluğunuzu alır. Koltuğunuzun altına alınca bütün negatif enerji yok olur. Sadakati, sıcaklığı, dostluğu, size olan bakışları ayrı bir hazdır. Bu duygu geçişleri ise öğrenilmez içten gelir.”

Charisma De Luxe Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Çevik, otelcilikte alışılmış kalıpların ötesine geçerek 190 dönümlük otel çiftliğinde kurduğu barınakla büyük bir fark yaratıyor. Otel mutfağından çıkan yemekler titizlikle ayrıştırılıyor, içinde hayvanlara zararlı olabilecek ürünler ayıklanıyor ve günlük besleme yapılıyor.

                                                       Halil İbrahim Çevik

Barınaktaki köpeklerin her birinin bir otel çalışanı tarafından sahiplenilmiş durumda olduğunu belirten Çevik, “Otel çalışanlarımız bu projeyi sahiplendi. Bu da bizi en çok mutlu eden şey oldu” diyor. Otel odalarına yerleştirilen QR kodlarla konuklar barınaktaki hayvanları tanıyabiliyor ve sahiplenme başvurusu yapabiliyor. Ancak her başvuru dikkatlice değerlendirilerek onaylanıyor.

Çevik, çocuklara hayvan sevgisi kazandırmayı amaçladıklarını söylüyor. Barınağın kapılarını çocuklu ailelere açarak çocukların hayvanlarla bağ kurmasını teşvik ediyor. “Hayvan sevgisi erken yaşta başlar,” diyen Çevik, bu sistemin başka otellerde de örnek alınmasını umut ediyor. “Otelcilik sadece konaklama değil, topluma ve doğaya katkı sunmakla da ilgili” diye ekliyor.

AİLEDE BAŞLAYAN MERHAMET

Ortadoğu Holding İcra Kurulu Üyesi Nusret Kayhan Apaydın için hayvan sevgisi bir aile geleneği. “Bu gezegeni birlikte paylaştığımız kader dostlarımız onlar” diyen Apaydın, ailesinde herkesin bir hayvan dostuyla yaşadığını anlatıyor. Kaybettikleri kedileri Şanslı’nın yasını tutarken gelen yeni dost Mia, ailenin vazgeçilmez bir ferdi olmuş. “Hayat bu masumlarla çok daha güzelleşiyor” diyor. Arabasında her zaman mama taşıyan Apaydın, sokakta yolunu gözleyen kedilere ikramda bulunuyor. Yaşadığı sitede gönüllü komşuların desteğiyle kedi evleri kurduklarını sözlerine ekleyen Apaydın, şöyle devam ediyor: “Onların bakımı, tedavisi, hatta kısırlaştırılması dahi düzenli olarak yapılıyor. Bu bir topluluk işi. Komşuluk artık sokaktaki canlarla kurduğumuz bağdan da geçiyor.”

Ailesinin diğer fertleri de aynı duyarlılıkla hareket ediyor. Kızından torununa, yurt dışında yaşayan akrabalarına kadar herkes en az bir hayvan dostuyla hayatını paylaşıyor. “Onları görmezden gelmek, vicdanı da şehri de eksiltir” diyerek toplumsal farkındalığın önemini vurguluyor. Apaydın için hayvan sevgisi, nesilden nesle aktarılan bir değer.

H AYVANLARA ALAN AÇANLAR


Howden Türkiye Genel Müdürü Atınç Yılmaz, hayvanlara gösterdiğimiz şefkatin insanlığımızın bir yansıması olduğunu söylüyor. “Sabah işe giderken bir kedinin gözünüzün içine bakması, bir köpeğin yanınıza gelip başını dayaması... Bunlar bana huzur, mutluluk ve umut veriyor” ifadeleriyle duygularını paylaşan Yılmaz, aracında her zaman mama ve su taşıyor, rastladığı yaralı hayvanları veterinere götürüp sahiplendirmeye çalışıyor.

TAMPF Başkanı Hüseyin Altaş ise daha sessiz ama etkili bir desteği temsil ediyor. Mahallesindeki köpek ve kedileri düzenli olarak besleyen Altaş, “Onlar da can taşıyor. Sokakta olmaları onların değil bizim suçumuz” diyor. Günlük rutinleri arasına sokak hayvanlarının bakımını dahil etmiş bu iki isim, bireysel desteğin önemini gösteriyor. Masdaf CEO’su Erhan Özdemir de sokak hayvanlarına yönelik bireysel duyarlılığını günlük yaşamının doğal bir parçası haline getirmiş durumda. Özdemir şunları söylüyor: “Her canlının önce kendi benliğine, sonra da çevresine karşı sorumluluğu var. Sokak hayvanları bu sorumluluğu yerine getirmekte zorlanıyor; bu nedenle onların yaşam koşullarına katkı sunmak bizim görevimiz”. Aracında ya da alışveriş listesinde her zaman patili dostlara yönelik bir şeyler olduğunu vurgulayan Özdemir, “Onlarla konuşmak, başlarını okşamak bile onlar için çok kıymetli” diyor.



“ÖĞRENİLECEK BİR ŞEY DEĞİL”

Ayhan Yavrucu / ALARKO HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ

SEVGİ DOLU GÜNLER

Evimizde baktığımız İngiliz terrier bir köpeğimiz vardı. 16 yıl bizimle yaşadı. Birlikte çok güzel ve sevgi dolu günlerimiz oldu. Fakat son yıllarda epey hastalandı ve vefat etti. Ardından Suadiye’deki evimize artık bir köpek almak istemedik.

PARÇAMIZ GİTTİ

Onun gidişi, o sevgiden kopmak bizden bir parçayı da aldı götürdü. Çok üzüldük ve eşim artık köpek almayalım istedi. Hayvan sevgisi çok farklı bir şeydir. İçinizde bu sevgiyle doğarsınız, öğrenilecek bir şey değildir. Bizim hayvan sevgimiz, evimizde mutlaka bir köpekle yaşıyor olmak çocuklarıma insan sevmeyi, dostluğu ve sadakati öğretti.


“SADECE SOSYAL DEĞİL VİCDANİ BİR SORUMLULUK”

Ahmet Musul / EKOL LOJİSTİK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“BİR AŞ BİN AŞK” PROJESİ

Hayvan sevgisi, empati ve sorumluluk duygusunun gelişmesinde eşsiz bir yol. Ekol’de bu sevgiyi ofislerimize taşıdık. Pandemi döneminde başlattığımız “Bir Aş Bin Aşk” projesiyle mama üretiminden sahiplendirmeye, barınaktan tedaviye kadar çok yönlü bir yapı kurduk. Kampüsümüzde kediler, köpekler özgürce dolaşır. Mama dağıtımına özel ekip kurduk.

“MAMA ÜRETİMİ YAPIYORUZ”

İstanbul ormanlarında yaşayan hayvanlara ulaşıyoruz. Doğayı Koruma Departmanımız her ay 80 ton yemek, 2 bin 500 kilo mama üretiyor. Sahiplendirme süreçlerini sosyal medyayla yürütüyoruz. Barakalar, kedi evleri yapıyoruz. Kaynaklarımızı sadece beslemeye değil, kısırlaştırma ve tedaviye de ayırıyoruz. Hayvan dostlarımıza elimizden gelen her şeyi sunmak, sadece sosyal değil vicdani bir sorumluluk.



“KÜÇÜK BİR ADIM, BÜYÜK BİR FARK YARATABİLİR”

Mehmet Nane / PEGASUS YÖNETİM KURULU BAŞKANI

ÇOCUKLUKTAN GELEN SEVGİ

Çocukluğumdan beri hayvanlarla iç içeyim. Küçükken narenciye bahçemizdeki evimizde köpekten keçiye birçok hayvanımız vardı. Şimdi evimizde 15 yaşında Tibetian Spaniel cinsi Efe isimli bir köpeğimiz var. Kızımın isteğiyle aramıza katıldı ve ailemizden biri oldu.

“ARABAMDA MAMA TAŞIYORUM”

Hayvanlara karşı empati kurmak zorundayız çünkü sokakta zor şartlarda yaşıyorlar. Çocuklarıma da bu sevgiyi aşılamaya çalışıyorum. Genellikle arabamızda ve evimizde mama bulundururuz. Sahipsiz hayvanlar da sevgiye ve desteğe ihtiyaç duyuyor. Onlara yardım etmek, bir canın hayatına dokunmak bana büyük huzur veriyor. Sokakta gördüğüm her hayvana yardım etmek isterim.

“MERHAMETLİ TOPLUMUN TEMELİ”

Görev yaptığım her yerde hayvanlar için projelerin önünü açmaya gayret ettim. Pegasus’ta da hayvan dostu bir yaklaşım benimsedik. Uçuşlarda evcil hayvanlara yönelik politikalarımızla onların da rahatını önemsiyoruz. Bana göre hayvan sevgisi, merhametli bir toplumun temeli. Sahiplenmek kadar dışarıdaki dostlarımıza saygı da önemli. Hayvanlara yardım etmek, insanın vicdanını besler. Küçük bir adım, büyük bir fark yaratabilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz