Gürallar Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ESİN GÜRAL ARGAT, evde kaldığı zamanlarda neler yapmaktan hoşlanır?
Özlem Bay Yılmaz
Evinin kapılarını CEOLife için açan Gürallar Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ESİN GÜRAL ARGAT, evde kaldığı zamanlarda dizi veya film izlemekten, kitap okumaktan hoşlanıyor. Mutfakta ise yeni tarifleri denemekten büyük keyif alıyor. Kış bahçesinde zaman geçirmeyi sevdiğini söyleyen Argat, güne sporla başlıyor. Sporun hayatının “olmazsa olmazı” olduğunu belirtiyor ve “Düzenli olarak pilates yapıyorum ve koşuyorum. Son dönemde fonksiyonel egzersizi de programıma ekledim” diye konuşuyor.
Gürallar Grubu, yarım yüzyılı aşkın süredir Türkiye ekonomisine katma değer yaratmak için çalışmalarını sürdürüyor. Faaliyet gösterdiği sofra camından turizme, inşaattan makineye kadar farklı sektörlerde büyüme sergileyen grubun yönetim kurulu başkan vekilliği görevini yürüten Esin Güral Argat, TÜSİAD, TİKAD gibi sivil toplum kuruluşlarında da aktif bir isim. Şirketin yenilikçi adımlarında Güral Ailesi’nin üçüncü kuşak temsilcisi olarak onun da payı büyük.
İki çocuk annesi olan Argat, işi ve ailesi arasında denge kurmaya dikkat ediyor. Boş zamanlarını ailesi ile geçirmeye özen gösteren Argat, evde olduğu zamanlarda ise “en çok sevdiğim köşe” dediği kış bahçesinde vakit geçirmekten keyif alıyor.
Sporun hayatının olmazsa olmazlarından olduğunu söyleyen Argat, düzenli olarak pilates yapıyor ve koşuyor. Son dönemde programına fonksiyonel egzersizi de eklemiş durumda. Evinin kapılarını CEOLife için açan Argat ile ev yaşantısından hobilerine kadar pek çok konuyu konuştuk…
Evimde vakit geçirmeyi seviyorum. Yoğun iş temposunun arasında aileme mutlaka vakit ayırırım. Evde olduğum zamanlarda genellikle dizi veya film izliyorum. Kitabın yanı sıra dergi, gazete okumaya da vakit ayırıyorum. Ayrıca raporlar, araştırmalar ve işle ilgili okumalarıma da evde vakit ayırıyorum.
Evde en sevdiğim köşe kış bahçem. Yağmura, soğuğa rağmen yeşillikler içinde, huzur ve keyfi bir arada bulabildiğim bir alan. Ayrıca cam kenarı, dışarıyı görebileceğim her köşeyi severim.
Damak zevkime düşkünümdür. Lezzeti yerinde olan doğru pişirilmiş her türlü yemeği yemekten keyif alırım, severim. Ama yemek yapmayı pek sevmiyorum maalesef. Evde de pek yemek yapmam. Ancak nadiren de olsa yemek yaptığım zamanlarda, yemeklerim beğenilir. Yemek yapacağım zaman, daha önce hiç yapmadığım bir tarifi denemeyi seviyorum. Bana göre yemek yapmanın en güzel yanı bu. Yaptığım yemek ne kadar güzel olsa da aynı yemeği tekrar yapmayı tercih etmem. Yeni bir şey deneyimlemek beni her zaman heyecanlandırır.
Güne erken başlarım, evde kahvaltı yapmaya özen gösteririm. Gün içinde de dengeli beslenmeye gayret ederim. Beslenmem genellikle protein ve sebze ağırlıklı oluyor. ‘Vazgeçemem’ dediğim yemek ise çorba. Öğle ve akşam yemeklerinde mutlaka çorba içiyorum. Çorbayı hem hafif hem de pratik bir yemek olduğu için tercih ediyorum.
Çubuk tarçınlı yeşil çay, limonlu sıcak su sabahları olmazsa olmazlarımdan. Bol sıvı almayı ihmal etmem. Gün içinde pratik ve hafif yemekleri tercih ediyorum. Çorba ve salata benim için son derece hafif ve besleyici. Akşamları ise tercihimi ızgaradan yana kullanıyorum. Genellikle tek çeşit yemek yerim.
Çoğu iş insanında az uyuma problemi var. Siz günde kaç saat uyuyorsunuz?
6-7 saatlik kaliteli bir uyku beni tüm gün ayakta ve dinç tutmaya yetiyor. Güne erken başlıyorum.
Spor hayatımda mutlaka zaman ayırdığım, alışkanlık seviyesine getirdiğim bir uğraş benim için. Düzenli olarak pilates yapıyorum ve koşuyorum. Özellikle pilatesi severek yapıyorum. Koşmak biraz zorlasa da sabahları koşmayı ihmal etmiyorum. Son dönemlerde fonksiyonel egzersizi de ekledim programıma. Kışın ise kayak yapmayı seviyorum. Pistlerde yeni yerler keşfetmek çok keyifli. Özellikle kimsenin gitmediği pistleri merak ediyorum.
Aynı anda birkaç kitap okuma alışkanlığım var. Müzik de hayatımın önemli bir parçası. Caz müzik dinlemeyi severim. Norah Jones’un yumuşak sesini dinlemek bana huzur verir. Ayrıca kültür sanat faaliyetlerine mutlaka katılmaya çalışırım. Klasik müzik konserlerine giderim. Sinemaya ise hafta içi akşamları gitmeyi tercih ederim.
İş için çok seyahat ediyorum. Gittiğim yerlerdeki sosyal dokuyu, yerel tat ve lezzetleri keşfetmeyi de ihmal etmem. Tatillerde de büyük şehirleri tercih etmem. En büyük keyfim küçük sahil kasabalarında tatil yapmak.
Bugüne kadar beni en çok etkileyen yer Kudüs oldu. Sadece Ortadoğu’nun değil, üç büyük Semavi dinin kutsal kabul ettiği tek şehir. Babaannem “Allah vatans��z, bayraksız bırakmasın” derdi. Bu sözün ne anlama geldiğini ve gerçekten ne kadar önemli olduğunu Kudüs’ü görünce anladım. Maldivler de çok karakteristik bir yer. Başka hiçbir yere benzemiyor. Nevi şahsına münhasır…
Sinemaya hafta içi akşam gitmeyi tercih ederim. Tarz olarak biyografi izlemeyi severim. Piyanist, Schindler’in Listesi gibi tarihe ışık tutan filmleri, nesilleri etkileyen dramları izlemeyi seviyorum. Nobel ödüllü ABD’li matematikçi John Nash’in hayat hikâyesini anlatan “Akıl Oyunları” ve bilimin insanları nerelere götürdüğünü çok güzel yansıtan “Marslı” filmi de beğendiğim ve etkilendiğim filmler arasında yer alıyor. Türkiye’den örnek vermek gerekirse, Çağan Irmak filmlerini takip ederim. Haluk Bilginer’in oyunculuğunun dünya standartlarında olduğunu düşünüyorum. Son okuduğum kitap ise Amin Maalouf’un yazdığı Doğunun Limanları… Bu yüzyılın başını, bir insanın hikayesiyle anlatan son derece etkileyici bir kitap.
HAFTA SONLARI NASIL GEÇİYOR? Hafta sonları da diğer günler gibi, güne spor yaparak başlıyorum. Eğer evdeysem ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Fırsat buldukça klasik müzik konserlerine giderim. Konserler için Zorlu’nun konser programlarını elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Yeni yerler keşfetmekten çok keyif alıyorum. Hafta sonları doğayla baş başa olabileceğim yakın lokasyonları gezmek, tüm haftanın yorgunluğu ve stresini unutturuyor. Sessizlik, hafta sonlarında kendime yaşattığım bir lüks gibi geliyor bana. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?