Hem CEO hem anne

Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin başındaki “annelere”, iş- özel hayat dengesini nasıl kurduklarını sorduk...

22.04.2016 17:32:190
Paylaş Tweet Paylaş
Hem CEO hem anne
Annelik, her kadın için ister ev kadını olsun ister üst düzey yönetici büyük bir sorumluluk. Ama tabii söz konusu iş kadınları olunca anneliğin getirdiği sorumluluğu iş hayatının gereklilikleriyle dengelemek şart oluyor. Türkiye’nin en önemli üst düzey kadın yöneticileri de anne olunca hayatlarında yepyeni bir sayfa açarak yeni bir düzen kurmuş durumda. Örneğin Kale Grubu’nun kaptan koltuğunda oturan Zeynep Bodur Okyay oğlu İbrahim’e çok düşkün. Bodur, 6 yaşındaki oğlu İbrahim’le olan hayatını şöyle anlatıyor: “Oğlumu okula her gün ben götürüyorum. Oğlumu okula bıraktıktan sonra işe geliyorum ve geç vakte kadar maalesef işte kalıyorum.Mümkün olduğu kadar hafta sonunu oğlumla geçirmeye çalışıyorum. Çok mecbur kalmazsam oğlum dışında bir program yapmamaya özen gösteriyorum. Hafta içinde açtığım açığı ancak hafta sonları kapatabiliyorum. Boş vakitlerimin hepsini oğluma ayırmaya çalışıyorum. Hafta içi oğlumun ofise geldiği de oluyor.” Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin başındaki “annelere”, çocukları için işlerinden nasıl zaman yarattıklarını, iş- özel hayat dengesini nasıl kurduklarını ve zorlandıkları anları sorduk:


“OKULUN İLK GÜNÜNÜ HİÇ KAÇIRMAM”
Türkiye’nin en güçlü kadınları arasında yer alan Novartis Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman vaktinin büyük kısmını oğlu Ege’ye ayırmaya çalışan bir anne. “OğlumEge doğduktan sonra iş-özel hayat dengesine daha çok dikkat eder oldum. Planlı olduğunuz müddetçe her türlü iş yoğunluğuyla aile hayatı dengede götürülebilir” diyen Berkman, insanların verimli olarak bir iş yerinde uzun yıllar çalışabilmeleri için bu iş- özel hayat dengesini iyi kurmaları gerektiğine inanıyor. “Oğlum benim için dünyadaki her şeyden daha önemli” diyerek duygularını aktaran Berkman, oğluna ayırdığı zamanı ve birlikte yapmaktan hoşlandıkları aktiviteleri şöyle anlatıyor: “İş ve özel yaşamdengemi ayarlayabilmek için akşam en geç saat 18:30’da işten çıkmaya gayret ediyorum. Gerekirse evden çalışıyorum. Çocuğumla birlikte olmak ve onunla vakit geçirmek bana inanılmaz keyif veriyor. Uluslararası seyahatlerde de mümkün olduğu kadar üç geceyi aşmamaya gayret ediyorum. ‘Çocukla uzun zaman değil, kaliteli zaman geçirmek önemli’diye klişeleşmiş bir söz vardır. Bence tamamen doğru söylenmiş. Çocuğumla her fırsatta gerçekten kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum. Benim için oğlumun okulunun ilk gününü, karne gününü, toplantılarını, okul gösterilerini kaçırmamak, onun yanında olmak çok önemli. İş seyahatlerimin olduğu günler dışında akşamları oğlumu kendimyatırmaya özellikle özen gösteriyorum. Hafta sonları da oğlumla birlikte çeşitli aktivitelere katılmaktan, birlikte spor yapmaktan özellikle tenis oynamaktan büyük zevk alıyorum.”



“MUTLAKA SABAHLARI UYANDIRIRIM”
Ashmore Türkiye'nin CEO'su Didem Gordon da 15 yaşında bir erkek çocuk annesi. DidemGordon, Üsküdar Amerikan Lisesi’nde okuyan oğluTimur’la son yıllarda maça gitmek, seyahat etmek ve sinema gibi bazı ortak zevklerini keşfettiklerini ve böylelikle kaliteli zaman geçirdiklerini belirtiyor.“Benim yoğun ajandamın yanı sıra, Timur’un da okul ve okul dışı, sosyal aktiviteleriyle oldukça dolu bir programı oluyor. Bu açıdan birbirimizi yakalamak bazen güç olabiliyor” diyen Gordon, oğluyla ilişkisini şu sözlerle anlatıyor: “Kahvaltılarda ve evde olduğum akşamlarda mutlaka birlikte yemek yeriz. Hafta sonlarında evde olduğumuz zamanlarda keyifli vakit geçiriyoruz, mutlaka ortak yapacak ya da konuşacak bir şeyler buluruz. İyi bir akış yakaladık diye düşünüyorum. Vakit ayırmak için ekstra efor göstermem gerekmiyor. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Zaten 15 yaş, etrafınızda sürekli bir ebeveyn olmasını ve her işinize karış��lmasını kesinlikle istemediğiniz bir yaş. Bu nedenle de önceliğim zaman ayırmaya odaklanmaktan ziyade iletişimimizin sürekli, açık olması ve birlikte olduğumuz zamanları da zevkli geçirmek.Dersler, sınavlar gibi rutin konuların içine girmiyorum. Onlar Timur’un sorumluluk alanı. Ama her yıl okul başlamadan ve bittiğinde mutlaka oturup birlikte değerlendirme yaparız. Hedeflerimizi, beklentilerimizi iki taraflı paylaşırız. Olabildiğince bağımsız ve mutlu olabilmesi için çok fazla günlük işlerine karışmamaya özen gösteriyorum. Sabahları onu uyandırmak, benim için çok önemli. Hafta sonları her fırsatta öğlen yemeklerini hazırlamaya çalışırım. İlgisini çekeceğini düşündüğüm bilgiler okuyunca ya da duyunca paylaşırım.” ~
“YATAKTAN KALKIŞINI GÖRMEK MÜTHİŞ”

2007 yılında Big Chef’s markasını yaratan girişimci Gamze Cizreli için iş ile özel hayat arasındaki 
denge hep çocuklarından yana… Oğulları Oğul ve Ali ile bol ve verimli vakit geçirmeye özel önem veren Cizreli, “Ömrümün yarısını havaalanları ve uçaklarda geçirsem de sıkı bir programla işimin çocuklarımla geçireceğim zamana engel olmaması için çaba gösteriyorum” diyor. “Aslında her kadının en önemli işi annelik” düşüncesiyle hareket eden Cizreli, “Çocuklarım söz konusu olduğunda benim için akan sular duruyor” diyor ve şunları ekliyor: “Mutlaka işin başında olmam gerektiği zamanlarda onlar benim yanıma geliyor. Açılışlarda, çok yoğun zamanlarımda sandalyelerde uyuyakaldıklarını bile hatırlıyorum. Veli toplantılarını, okul gösterilerini ve maçlarını hiç kaçırmam. Hatta geçtiğimiz aylarda Ali’nin futbol turnuvasını izlemek için İsveç’e bile gittim. Her sabah yataktan kalkışlarını görmek, günün ilk saatlerini onlarla beraber geçirip kahvaltıyı beraber yapmak benim için çok önemli. Tabi bir de günün kritiğini yaptığımız akşam yemekleri, olmazsa olmazımız. Küçük oğlum Ali ben yatırmadan asla yatağa girmiyor. Onunla her akşam yatakta sohbet saatimiz var. Ali ile esas tutkumuz Şükrü Saraçoğlu’nda birlikte maç izlemektir. Fenerbahçe’nin maçlarını hiç kaçırmıyoruz. Büyük oğlum Oğul, üniversite eğitimi için Amerika’da. Oğul’un tatil döneminde, birlikte mutfağa girip yemek yapmayı çok seviyoruz. Tabii bir de seyahatlerimiz var. Yılda mutlaka birkaç kez beraber tatile çıkıyoruz. Bazen benim bayıldığım gastronomik turlara mesela San Sebastian’a, bazen de onların ısrarıyla Tanzanya’ya safariye, ya da Ren geyiklerinin peşine düşüp Lapland’e gidiyoruz. Uzaktayken beni aradıklarında seslerini kötü duyarsam, özellikle de hemen o saniye uçağa atlayıp yanlarına gidemiyorsam, kahroluyorum. Bütün günüm rezil oluyor.”
“HASTA OLDUKLARINDA ÇOK ZORLANDIM”
Generali Sigorta Genel Müdürü Mine Ayhan da, iki erkek çocuk annesi. İki oğlunun arasında 11 yaş olduğu için, kendi deyimiyle “ikisini de tek çocuk olarak” büyütmüş. Ayhan, çocuklarını büyütürken, iş ile özel hayat dengesini en çok oğulları hastayken kurmakta zorlandığını belirtiyor. “En çok hasta olduklarında zorlandım. Hasta olduklarında hep yanlarında olabilmek istedim hatta bu sıkıntımdan dolayı hasta olmamaları için aşırı koruyucu olduğum dönemler oldu. Ancak ikinci oğlumda bu konuda daha olgun davranabilmiştim” diye konuşuyor. Ayhan’ın büyük oğlu üniversite eğitimini yurtdışında alıyor. “Hafta içi işten eve gittiğimde mutlaka küçük oğlumla en azından 1 saat nitelikli zaman geçirmeye çalışıyorum. Büyük oğlumla ancak skype üzerinden görüşebiliyorum” diyen Ayhan, iki oğluyla iş hayatını nasıl dengelediğini şöyle anlatıyor: “Büyük oğlum küçükken teknoloji bu kadar yardımcı değildi. Şu an hafta sonları evden de bağlanıp çalışabiliyorum ama bundan 15 sene önce çalışmam gerektiğinde şirkete giderdim. Çocuklarımla yeterli zaman geçirebilmek için iş dışındaki sosyal hayatımı  da hep onlara göre ayarlamaya çalıştım. Gittiğimiz her yere götürdüm. Birlikte gezmekten çok hoşlanıyoruz. Çocuklarımı çok sabırlı bir şekilde ders çalıştırabiliyorum. Özellikle büyük oğluma yıllarca özel ders verdim. Özel ders verdiğim zamanlar aslında pek çok sıkıntısını bana anlattığı zamanlardı. Çocuklarım 9-10 yaşına gelene kadar onlara iyi, duyarlı, başarılı birer birey olabilmeleri ile ilgili öğütler vermeye çalıştım. Belli bir yaştan sonra öğüt vermeyi bırakıp hep dinledim. İyi bir dinleyici ebeveynin sonuçta çocuğu ile çok iyi bir diyalog kurabildiğine inanıyorum.”~

HAYATIMIN MERKEZİNDE 
TOPLANTILARIMDA
EVRİM ARAS ARAS KARGO YÖNETİMKURULU BAŞKANI
Sıkıyorsa çocuğunuza vakit ayırmayın. Şaka bir yana, aslında oğlum Aras’a vakit ayırmak ifadesi çok doğru değil. Hayatımın merkezinde o var. Ben onunla dinleniyorum. Oğlumdan iş nedeniyle fedakarlık etmemeye gayret ediyorum. En yoğun iş gününde üst üste toplantılar varsa onu yanıma alabileceğim toplantılarda yanıma alıyorum. İş hayatım o yanımdayken daha keyifli oluyor. Genelde uyku saatini kaçırmamaya ve onu yalnız bırakmamaya özen gösteriyorum. Aras’ın ilklerini kaçırmak istemem. Örneğin ilk kez ata binecekse onu kaçırmam. 

OĞLUMU YANIMA ALIYORUM
BANA DOĞAYI SEVDİRDİ

Aras, doğayı çok sever. Bana da sevdirdi. Hayvanlar, doğa onun için vazgeçilmez… İçgüdüsel olarak doğada olmayı, hayvanlarla iletişim kurmayı bebekliğinden beri hep seviyordu. Biz de Aras’ı mutlu etmek için doğa içinde aktiviteler yapıyoruz. Onunla birlikte böcekleri inceliyoruz, bitkilerle konuşuyoruz. Tavuklar, horozlar, atlar vazgeçilmezlerimiz arasına girdi. Hafta sonları yakınımızdaki çiftliğe gidip atları seviyoruz, ata biniyoruz. Kış aylarında onun seçtiği filmlere gidiyoruz. Oğlum dostum oldu.
İŞTE KARAR ALMAK KOLAY
Ama tabii zorlandığım zamanlar oldu, olmaz mı? İş hayatında karar almak kolay. “Bu böyle olsun” diyorsunuz ve oluyor. Fakat bu iktidar evde geçerli değil. “Hadi Aras, şunu yapacağız şimdi” dediğimde “o öyle senin istediğin gibi olmaz” diyebiliyor ya da “Öyle söylüyorsun ama kendin yapmıyorsun” yanıtı verebiliyor. İşte orada bir duvara çarpıp, hemen normale dönüyorum. Aslına bakarsanız, hayatın keyifli kısmı Aras’la geçiyor. O benim hayat kaynağım, şifam, öğretmenim, her şeyim. Onunla daha neşeliyim, daha çocuksuyum. Bu ruh hali işteki Evrim’e de yansıyor.~ELA GÖKKAN SAVCI LOWE İSTANBUL CEO
İŞ DIŞINDAKİ ZAMANIM KIZIMA AİT

ÇOCUĞUMDA

Benim, işim dışındaki bütün zamanımda öncelik kızımda. O büyüyene kadar benim için arkadaşlar, gezmek hepsi geri planda. Tabii kendime de vakit ayırıyorum ancak bunu o yattıktan sonra yapmaya özen gösteriyorum. Çocuklar küçükken anneye çok düşkün oluyor. Bu, gelip geçici ve çok keyifli bir dönem, bu zamanı maksimum kullanmaya çalışıyorum. İleride zaten biz ona vakit ayırsak bile o çok meşgul olacak.
YATMADAN ÖNCE KİTAP OKUYORUM
Kızımla mümkün olduğunca aksatmamaya çalıştığım bir düzenimiz var. Her sabah 06:30'ta kalkıp onu servise bırakıyorum. Her gece yatmadan ona kitap okuyorum. Eve döndüğüm andan o yatana kadar onunla olmaya çalışıyorum. Bu düzen ikimizi de çok mutlu ediyor. Tabii ki işimin yoğunluğuna göre bazı zamanlar bunu yapamıyorum ama o zamanları da mutlaka telafi ediyoruz. Hafta sonlarında da mutlaka ona öncelik veriyorum. Ben çocuğum 4,5 aylıkken çalışmaya başladım. İş ile özel hayat arasında dengeye inanmıyorum.
İLK YAŞLARINDA SUÇLULUK VARDI
Çocuk her zaman sizi istiyor ve hiçbir denge bence onları tatmin etmiyor ve bu da çok normal… Elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı bilmeniz bence yeterli. Çocuğumun her anını yakalamak isterim. Okul gösterileri gibi aktiviteler önemli. Tatillerimi de onsuz yapamam. Onun beni istediği her yerde olmak isterim ve o da beni her yerde istiyor. Kızımın uyku öncesi sarhoşluğu ya da sabah uyku mahmurluğunu yaşamak çok keyif veriyor. Kızım altı yaşında, ilk yıllar alışmak daha zordu ve suçluluk duygusu ağır basıyordu ancak şimdi çok daha rahatım.~HEDİYE GÜRAL GÜR NG HOTELS RESORTS İCRA KURULU BAŞKANI
ONLARI BIRAKIP GİTMEK BENİ ÜZÜYOR

MESAİLERİMİ AYARLIYORUM

İşlerim tabii ki önemli ama çocuklarım daha önemli. Bu sebeple iş-çocuk dengesini çok iyi kurmaya çalışıyorum. Mesailerimi çocuklarıma göre ayarlamaya özen gösteriyorum. Sabah erken toplantılarını, öğleden sonra toplantılarına tercih ediyorum. Eğer birkaç günlük iş seyahatine gittiysem dönüşte mutlaka çocuklarımla daha uzun zaman geçirecek şekilde plan yapıyorum.
SEYAHATLER ZOR
Tabii bütün bunları yapabilmem için önümü açan babam aynı zamanda patronum Nafi Güral'a teşekkür borçluyum. Çünkü oğlumun dünyaya geldiği gün bana “Şimdi önceliklerin değişti. Artık önce annesin. Sakın işlerin sebebiyle torunumu ihmal etme. O her şeyden önce gelir” dedi. En çok uzun süreli seyahatlerde zorlanıyorum. 3 günü geçince benim için de çocuklar için de zor oluyor. Oğlum artık 7 yaşını geçti. O biraz daha idare edebiliyor ama kızım henüz 3 yaşında olduğu için ayrılıklara zor dayanıyor. Onları bırakıp gitme duygusu beni de üzüyor.
İŞE GÖTÜRÜYORUM
Çocuklarım daha birkaç aylık bebekken işe başlamıştım. Kendi işim olduğu için şanslıydım. Anne sütünü bırakana kadar onları da yanımda ofise götürdüm. Şimdi de zaman zaman onları yanımda götürüyorum. Çocukların okul işleriyle genelde ben ilgileniyorum. Bugünler geri gelmeyecek. Bu sebeple elimden geldiğince her türlü aktivitelerine katılmaya çalışıyorum. Eğer ben gidemiyorsam eşim, annem veya babam ama mutlaka aileden biri katılıyor. Çocuklarıma her akşam kitap okur ya da masal anlatırım. Birlikte mutfakta olmaktan da keyif alıyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz