Türkiye 2023

12 Haziran'daki genel seçime girecek partiler seçmenden önümüzdeki dört yıllık dönem için vize alacak.

1.05.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Türkiye 2023
12 Haziran'daki genel seçime girecek partiler seçmenden önümüzdeki dört yıllık dönem için vize alacak. Fakat bu seçimde iktidara talip olan üç büyük parti de (AKP, CHP ve MHP) bu dönemi üçe katlamaya şimdiden kararlı görünüyor. Çünkü bu üç partinin de geçen ay açıkladıkları seçim beyannamelerinde 2023 yılına uzanan bir perspektifte hedefler yer aldı. 2023 yılı, cumhuriyetin kuruluşunun 100'üncü yılı olması nedeniyle zaten uzun zamandır özel önem atfedilen bir tarih konumundaydı. Seçim takvimine de uygun düşmesi sebebiyle, bu kez siyasi partiler de bu tarihin sihrine kapılmış gibi görünüyor. Bugünden 2023'e 12 yıllık bir süre var. Bu, oldukça uzun bir süre. 12 yıl sonra Türkiye'nin ne konumda olacağı konusunda bugünden belli olan çok az şey var. Hatta sosyo-ekonomik açıdan belli olan tek şeyin aşağı yukarı 84 milyonluk bir nüfusa sahip olacağımız olduğu bile söylenebilir. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) yaptığı en son projeksiyonlar buna işaret ediyor. Fakat son 10 yılda nüfus istatistiklerinin nasıl yapboz tahtasına döndüğü düşünülürse bunun bile gerçekleşeceği şüpheli. Böyle bir ortamda 2023 yılına ilişkin tahminlerde bulunmak pek de kolay bir iş değil. Yine de bunu yapmaya çalışmanın faydası var. Çünkü geleceğe yönelik hedefler belirleyip sonra da onlara ulaşmak amacıyla stratejiler çizmek için, öncelikle mevcut gidişat sürerse o gelecekte ne durumda olacağımızı bilmemiz gerekiyor.

PARTİLERİN HEDEFLERİ
Konjonktürün üçüncü sayfasındaki kutuda okuyabileceğiniz gibi, gelecekte ülkemizi yönetmeye talip üç partinin 2023 yılına ilişkin bazı ekonomik hedefleri var. AKP ve MHP, o zamana kadar iktidarda olmaları halinde 2,1 trilyon dolarlık bir ekonomi ve 25 bin dolar civarında bir kişi başına milli gelir taahhüt ediyor. CHP ise 2,6 trilyon dolarlık bir ekonomi ile 31 bin 500 dolarlık kişi başına milli gelir sağlayabileceğini söylüyor. Bu üç partinin de milli gelir hedeflerini dolar cinsinden vermiş olması hemen dikkat çekiyor. Dolar cinsinden milli gelir hedeflerinin oluşturulması için reel ekonomik büyüme yanında enflasyona ve döviz kuruna ilişkin varsayımların da yapılmış olması gerekiyor. Ancak seçim beyannamelerinde buna ilişkin bir bilgiye rastlanmıyor. Bu da söz konusu hedeflerin ne kadar gerçekçi olduğunu değerlendirmeyi zorlaştırıyor. Bu zorluk nedeniyle biz de 2023 yılına ilişkin kendi tahminlerimizi yapmaya karar verdik. Makul varsayımlar altında yapacağımız hesaplarla, öncelikle, gidişat böyle sürerse 2023 yılında Türkiye ekonomisinin ne durumda olabileceğini göstermeyi amaçlıyoruz. Bunun söz konusu üç partinin 2023 yılına ilişkin hedeflerinin ne kadar gerçekçi olduğunu da göstereceğini düşünüyoruz.

MEVCUT DURUM

2023 yılına ilişkin tahminlerde bulunmak için öncelikle bu tahminlerin üzerine inşa edileceği mevcut duruma bakmak gerekiyor. Mevcut durum olarak ise elimizde 2010 yılına ilişkin bilgiler var. 2010 yılında Türkiye'nin toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) düzeyi cari fiyatlarla 1,1 trilyon liraydı. 1,50 liralık ortalama dolar kuru üzerinden bunun dolar olarak karşılığı ise yaklaşık 736 milyar dolar ediyor. 2010'da nüfusumuz 73 milyon olduğu için de kişi başına milli gelir 10 bin 79 dolar olarak hesaplanıyor. Toplum olarak amacımız sadece gelir düzeyimizi yükseltmek değil gelişmiş ülkelerin gelir seviyesine de yaklaşmak olduğuna göre, mevcut duruma karşılaştırmalı olarak da bakmakta fayda var. Bu amaçla kullanılabilecek ideal ülkeyi ise dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD oluşturuyor. ABD ekonomisinin 2010 yılındaki büyüklüğü yaklaşık 14,7 trilyon dolardı. Bu ülkede 2010 yılındaki kişi başına milli gelir ise 47 bin 255 dolar olarak hesaplanıyor. Buna göre 2010 yılına ait veriler ABD ekonomisinin yüzde 5'i kadar bir ekonomiye sahip olduğumuzu, kişi başına milli gelirimiz de ABD'deki düzeyin yüzde 21,3'ü kadar olduğunu gösteriyor.~

TEMEL VARSAYIMLAR
Bütün bu rakamların 2023 yılında ne düzeyde olabileceğini görmek için aradaki 13 yıllık dönemde nasıl bir gelişim gösterebileceklerine ilişkin bazı varsayımlarda bulunmak gerekiyor. Elbette gerçekçi bir sonuca ulaşabilmek için bu varsayımların makul olması şart. 2023 yılında Türkiye'nin milli gelirinin ne düzeyde olacağını anlamak için hem reel büyümeye hem de enflasyona ilişkin varsayımlar gerekiyor. Reel büyümeye ilişkin varsayımlarımızı yüzde 3, yüzde 5 ve yüzde 7 şeklinde üç senaryoya göre belirlerken, enflasyona ilişkin varsayımımızı ise yüzde 5 olarak koyduk. Enflasyona ilişkin bu varsayım hem şu sıralardaki düzey hem de orta vadeli hedeflerle uyumlu. ABD için benzer hesabı yapmak için son 20 yıllık dönemdeki ortalamalara baktık ve yüzde 2,5'lik reel büyüme ve yüzde 2'lik enflasyon varsayımlarında bulunduk. Dolar kurunun iktisatta Satınalma Gücü Paritesi (SGP) teorisi olarak bilinen teoriye uygun olarak temelde Türkiye ile ABD enflasyonları arasındaki farka göre belirleneceğini varsaydık. Fakat gelişen ülkelerin para birimlerinin genelde değer kazanma eğiliminde olduğu gerçeğinden yola çıkarak, TL'nin yıllık yüzde 1 oranında reel değer kazanacağı varsayımını da yaptık. Bu varsayımları, TÜİK'in ve ABD Sayım Bürosu'nun (U.S. Census Bureau) 2023 yılına ilişkin nüfus projeksiyonlarıyla tamamladık.

ÜÇ SENARYO
Diğer varsayımları sabit tutarken reel büyüme için yaptığımız üç farklı varsayım, 2023 yılındaki Türkiye ekonomisi için üç farklı tablo ortaya koyuyor. Öncelikle Türkiye'nin yüzde 5'lik potansiyel büyüme hızına uygun olarak oluşturduğumuz ve mevcut gidişatın devamını içeren senaryoya bakarsak, 2023 yılında 2 trilyon dolarlık bir ekonomi ile 24 bin dolar civarında bir kişi başına milli gelir düzeyine ulaşılabileceğini görüyoruz. Bu rakamlar AKP ve MHP'nin hedeflerine oldukça yakın bulunuyor. AKP'nin seçim beyannamesinde reel büyüme hedefi yoktu. Fakat ilk iktidar dönemindeki yüzde 7'ye yakın büyümenin cari açık sorununa yol açması yüzünden, AKP'nin ekonomi kurmayları son zamanlarda Türkiye'nin yüzde 5 civarında makul bir büyümeye alışması gerektiğini söylüyordu.Seçim beyannamesindeki hedefler bu görüş doğrultusunda oluşturulduysa,bizim bu senaryomuzun AKP'nin hesaplarıyla tam oturduğunu söyleyebiliriz. Bu da AKP'nin 2023 yılı hedeflerinin çok iddialı olmadığı anlamına geliyor. MHP, seçim beyannamesinde yüzde 7'lik büyüme hedefi açıklamıştı. Bu iddialı büyüme hedefine rağmen dolar cinsinden milli gelir hedeflerinin bizim orta karar büyüme senaryosuna yakın çıkması, MHP'nin TL'nin reel olarak değerlenmesi olasılığını dikkate almamasından ve/veya Türkiye ile ABD arasındaki enflasyon farkının daha fazla olacağını varsaymasından kaynaklanmış olabilir.

CHP'NIN HEDEFLERİ İDDİALI
Önümüzdeki dönemde ekonominin yılda ortalama yüzde 7 büyüyeceği varsayımına dayanan iyimser senaryomuzda ise 2023 yılında 2,6 trilyon dolarlık bir ekonomi ve 31 bin dolar civarında bir kişi başına milli gelir çıkıyor. Bu rakamlar ise CHP'nin hedeflerine neredeyse cuk oturuyor. Buradan CHP'nin hedeflerinin iddialı ama hesap kitap dışı da olmadığını anlıyoruz. Ekonomide yüzde 7'lik bir reel büyüme sağlanabilirse gerçekten de bu rakamlara ulaşılabilir. Tabii burada yüzde 7'lik büyümenin nasıl sağlanabileceği sorusu ortaya çıkıyor. Türkiye bugüne kadar bazı dönemlerde bu büyüme hızını tutturdu ama ortaya çıkan finansman problemi nedeniyle uzun dönemde hep yüzde 5'lik ortalamaya geri döndü. CHP, yurtiçi tasarruflarda artış sağlayarak bu kısırdöngüyü kıracağını iddia ediyor.Fakat tasarruf eğilimi çok sayıda sosyo-ekonomik faktöre (nüfusun yaş dağılımı, sosyal güvenlik kurumlarının yaygınlığı, bireysel kredi olanaklarının düzeyi vb) bağlı olduğundan kısa dönemde yukarıya çekilmesi o kadar kolay görünmüyor.~

İDDİASIZ OLMAZ
Fakat bir hükümetin Türkiye'yi gerçekten de ileri bir noktaya taşıyabilmesi için bu tür iddialı hedefleri gerçekleştirebilmesi gerekiyor. Türkiye'nin gelişmiş ülkelerle arasındaki fark neredeyse cumhuriyetin ilk yıllarından beri değişmeden kalmış bulunuyor. Önümüzdeki dönemde yine vasat bir büyüme performansına sahip olursak bu fark çok fazla kapanmayacak. Bizim hesaplarımıza göre, yüzde 5'lik büyüme ile 2023 yılında ABD'nin yüzde 7,8'i düzeyinde bir ekonomiye sahip olacağız ve kişi başına milli gelirimiz de ABD'deki düzeyin ancak yüzde 32,7'sine çıkabilecek. Yüzde 7'lik büyüme ise toplam milli gelirimizi ABD'ninkinin yüzde 10'una, kişi başına milli gelirimizi de ABD'deki düzeyinin yüzde 41,8'ine çıkaracak. Yani şu andaki oranlar 13 yıllık sürede ikiye katlanmış olacak. Elbette bu kadar hızlı büyüme işsizlik, eğitim ve sağlık gibi alanlarda da şimdikinden çok daha iyi bir noktaya gelmemizi sağlayacak. Bu arada hiç aklımıza getirmek istemesek de kötümser bir senaryoya da göz atmakta fayda var. Türkiye'nin büyüme performansının yüzde 3 civarına düşmesi toplam milli geliri 1,6 trilyon dolara kişi başına milli geliri ise yaklaşık 19 bin dolara taşısa da gelişmiş ülkelerle aramızdaki fark çok fazla değişmeden kalacak.Bu durumda başta işsizlik olmak üzere ekonomideki sorunların daha da ağırlaşacağını söylemeye bile gerek yok. Bu nedenle bir taraftan iddialı hedefler peşinde koşarken, diğer taraftan ekonomideki büyüme performansını potansiyel seviyenin altına düşürmemek için de elimizden geleni yapmamız gerekiyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz