LEASING Mevcut durum 1999 LEASING´İN EN KÖTÜ YILI OLDU İŞLEM HACMİ 1 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ Diğer bir çok sektörde olduğu gibi, 1999 yılı, leasing için de kötü geçti. Bu nedenle sektör uzmanlar...
LEASING
Mevcut durum
1999 LEASING´İN EN KÖTÜ YILI OLDU
İŞLEM HACMİ 1 MİLYAR DOLARA GERİLEDİ
Diğer bir çok sektörde olduğu gibi, 1999 yılı, leasing için de kötü geçti. Bu nedenle sektör uzmanları 1999´u kayıp bir yıl olarak görüyorlar.
Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Hamit Aydoğan mevcut durumu şöyle değerlendiriyor: ``Son yıllara baktığımız zaman böyle bir düşüşün hiç yaşanmadığını görüyoruz. İşlem hacminde büyük bir gerileme oldu. Reel olarak yaklaşık yüzde 43 oranında bir küçülme yaşandı. 2 milyar dolar olan işlem hacmi, 1999 yılında 1 milyar dolara düştü.
Diğer sektörlere oranla leasing düşüşün en fazla yaşandığı sektörlerden biriydi. Yatırımlardaki büyük daralma düşüşe neden oldu. 1999 yılında Türkiye ekonomisi negatif büyüyünce, kimse yatırım yapmadı. Yatırımın olmadığı yerde leasing´in büyümesi mümkün değil. Yine Hazine bonosu ve alternatif ürünlerin reel getirilerinin çok yüksek olması düşüşün diğer bir nedeniydi. İnsanlar paralarını repo gibi alanlarda değerlendirdiler. 1999, sektörün en kötü yılıydı. 1994 yılında dahi böyle bir düşüş yaşanmamıştı.''
Beklentiler
SEKTÖR YÜZDE 50 BÜYÜYECEK
Siemens Leasing Genel Müdürü Bülent Taşer, ``Önümüzdeki üç ayda sektördeki durgunluk ve daralmanın bir anda geçeceğini söylemek aşırı iyimserlik olur'' diyor ardından da devam ediyor: ``Ancak ivmenin yönünün pozitif olduğu da bir gerçek. Yabancı kaynağın giriş hızına bağlı olarak yatırımlardaki canlanmanın finansmanında leasing sektörü en önde yer alacaktır.''
Yapı Kredi Leasing Genel Müdürü Hamit Aydoğan´ın geleceğe dönük tahminleri ise şöyle: ``2000 yılında işlem hacmimizin reel olarak yüzde 50´ye kadar çıkabileceğini, 1.5 milyar doları yakalayacağımızı tahmin ediyorum. Rekabet çok artacak. Faiz dışı gelirlerden elde edilen k^arlar 2000´de görülmeyecek. Herkes leasing işlemi yapmaya çalışacak. Bugüne kadar bir çok leasing şirketi de leasing işlemi yapmak yerine hazine bonosu veya devlet tahvillerine yatırım yapmayı tercih ediyordu. Her ne kadar 2000 için umutlu olsam da, ilk 3 ay için umutlu değilim. Çünkü herkes faizlerin biraz daha aşağı düşmesini bekliyor, yatırımlar yine erteleniyor. Ancak mart ayından itibaren yatırımlar hızlanacak görüşü sektörde hakim.''
ALTIN
Mevcut durum
PİYASALARDA DURGUNLUK HAKİM
Toprak Bankası Hazine Uzmanı Murat Yeşilyurt Türkiye´de altın piyasasının son durumunu şu sözlerle değerlendiriyor: ``Borsada ve Kapalıçarşı´da çok fazla bir hareketlilik görülmüyor. Sakin bir dönem geçiriyoruz. Mevsimsel talep az. Çok fazla ithal altın alımı yok. Keza aynı şekilde çok fazla altın tüketimi de yok, tam tersine hurda dönüşü söz konusu. Belirgin ve dikkat çekici bir hareketlilik gözlenmiyor. Piyasa kendi içinde dönüyor.``
Dış piyasalar ise nispeten daha hareketli. Hareket ise yılbaşından sonra başladı. Piyasa, psikolojik bir düzey olan, 280 dolar/ons´a kadar genişledi. Bu dönemde biraz fon alışları görüldü. Piyasanın yeniden 290 dolar/ons seviyesini test edebileceği tahmin ediliyor.
Murat Yeşilyurt, ``Piyasa petrol fiyatlarına endeksli. Petrol fiyatlarının 25 dolar seviyelerinde olması, altını biraz daha güçlü kılıyor. Uluslararası piyasalarda altının çok fazla gevşemesine izin vermedi petrol. Doların biraz güçlenmesiyle ve petrolün biraz düşük olmasıyla altın yerini korudu. Böyle bir denge oluştu`` diyor.
Beklentiler
FAİZDEKİ DÜŞÜŞ TALEBİ ARTIRACAK
Toprak Bankası Hazine Uzmanı Murat Yeşilyurt´un önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri şöyle: ``Altın piyasalardaki durgunluğun devam etmesini bekliyoruz. Kurban Bayramı´na kadar bir hareketlilik olacağını sanmıyorum. Mart ayına kadar böyle gidecek. Bayramdan birkaç hafta önce hareket başlayacaktır. Uluslararası piyasalarda fiyat dalgalanmaları çok fazla olmadığı için iç piyasada altın fiyatı dalgalı olmayacak.
İngiltere´nin yapacağı altın satışına bana göre talep olacak. Altın 280 dolar/ons seviyesi göreceğini tahmin etmiyorum.
Altın uzun vadeli bir yatırım olduğu için, faizlerin düşmesi altını yükseltecek. Satın alma gücünün yükselmesi altına yönelimi arttırdı. Bu uluslararası piyasaları etkilemez ama iç piyasayı hareketlendirecektir. Etkisi ne kadar olur, sonuçlara bakmak lazım. Bunu görmek de uzun bir süre alacaktır.''
PAMUK İPLİĞİ
İTHALAT GİDEREK AZALIYOR
İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatcıları Birliği Başkanı Evrensel Erdoğan pamuk ipliği sektörünün mevcut durumunu şöyle değerlendirdi: ``Türkiye pamuk ipliği üretim kapasitesi 1998 yılı itibariyle 1.4 milyon tona ulaşmıştır. Ancak kapasite genişmesininin, pazar olanakları çerçevesinde üretime dönüşmemesi, yatırımların belli ölçüde atıl kalmasına yol açmıştır. Uzakdoğu krizinin etkisiyle 1999 yılında kapasite kullanım oranı yüzde 61.9 düzeyine gerilemiştir. 1998 yılında 898 bin ton pamuk ipliği üretilirken 1999 yılında miktar 900 bin tona yükselmiştir.
1999 yılında pamuk ipliği ihracatı miktar bazında yüzde 26.1, değer bazında yüzde 9 oranında bir artışla kapatmıştır. Ancak, 1998 yılında değer bazında yüzde 35.5, miktar bazında ise yüzde 46.1´lik artışın ardından bu gelişme negatif bir sürece işaret etmektedir.
İthalat ise giderek azalmaktadır. Bu da pamuk ipliği fiyatlarının, ithal ipliğe karşı daha rekabetçi duruma gelmesinden kaynaklanıyor.''
Beklentiler
KAPASİTE KULLANIMI YÜKSELECEK
1995´ten itibaren yoğunlaşan yatırımlarla iplik sektöründe önemli ölçüde kapasite genişlemesi yaşandı. İTKİB başkanı Evrensel Erdoğan, 2000 yılında eğer ilave yatırımlar yapılmazsa, kapasite kullanım oranının yüzde 66.5´e, 2002 yılında ise yüzde 71.9´a ulaşacağını tahmin ediyor. Erdoğan, üretim düzeyinin 2000 yılında 961.5 bin tona, 2002 yılında ise 1 milyon 038 bin tona yükselmesini bekliyor. Erdoğan tahminlerini şöyle sürdürüyor:
``İhracat eğilimi açısından önümüzdeki üç ay değerlendirildiğinde, 1999 yılında uluslararası talepte yaşanan canlanmanın, varolan talep krizini ortadan kaldıracağı düşünülmektedir. Bununla beraber, uluslararası üretimin canlanan talebe rağmen fazlalık arzetmesi, uluslararası piyasalarda pamuk ipliği fiyatını düşürecektir. Ayrıca Aralık 99´da alınan karar çerçevesinde uygulamaya konan kur politikaları, ihracatın eski cazibesini kaybetmesine yol açmıştır. İhracatın, hem uluslararası piyasalarda düşen fiyatlar hem de sabit kur politikasıyla özendirici olmaktan çıkması, satışlarda iç piyasaya öncelik verilmesine neden olacaktır. Üç aylık dönemde ihracatta pek fazla bir artışın yaşanacağını sanmıyorum. İç piyasa hareketli olacaktır.''
İLAÇ
Mevcut durum
99´DA YÜZDE 10 BÜYÜDÜ
1995 yılından itibaren istikrarlı bir şekilde büyümesini sürdüren ilaç sektörü, Uzakdoğu krizinden en az yara alan sektörlerin başında geliyor. Bu saptama, Türk Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Dolmaç tarafından da doğrulanıyor. Dolmaç, ``İlaç pazarı 1994 yılı hariç son 6 yıldır dolar bazında ortalama yüzde 16-17 oranında büyümektedir. 1999 yılında büyüme yüzde 10 düzeyinde olmuştur`` diyor. Dolmaç´ın mevcut durumla ilgili değerlendirmesi şöyle:
``1999 yılında iç satışlar 2.5 milyar dolar düzeyinde iç satış gerçekleşti. 1999´da toplam 960 milyon kutu ilaç üretildi. 525 milyon dolar mamul ilaç, 850 milyon dolar hammadde olmak üzere 1999 yılında toplam ithalat 1 milyar 375 milyon dolar düzeyinde oldu. İhracat ise 125 milyon dolar civarında kaldı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 8´lere düştü. Ocak 1999´da 920 milyon ilaç tüketilirken Ocak 2000´de 960 milyona ulaşıldı. Sektör Ocak 99´da 2.250 milyar dolar ciro yaparken Ocak 2000´de 2.500 milyar dolar ciro yaptı.''
Beklentiler
2000 YILI İYİ GEÇECEK
Sektör uzmanları, 2000 yılında sektörün büyümesini sürdüreceğini tahmin ediyorlar. Ocak ayında gerçekleşen ciro artışı da, 2000 yılının iyi geçeceğinin ilk işareti olarak kabul edildi.
Novartis Ürünleri İlaç Sektörü Genel Müdürü Erman Atasoy´un beklentileri de bu doğrultuda. Atasoy, 2000 yılının ilaç sektörü için hareketli bir yıl olabileceğini söylüyor. Erman Atasoy önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmesi şöyle: ``Önümüzdeki üç ayda sektörde canlanma bekliyoruz. Özellikle üretim ve satışın artacağını tahmin ediyoruz. Geçtiğimiz yıl 17 Ağustos felaketinin acılarını yaşadık. Derin bir ekonomik durgunluk içinde olan piyasalar, peş peşe gelen deprem felaketi ile daha da daraldı. Geçen yıl elde edilen sonuçlar çok sevindiri değildi. Ancak, 2000 yılında piyasaların canlanacağını düşünüyoruz. Bu dönemde hem bizim şirketimiz hem de diğer şirketlerinde ihracatın üretim içindeki payının artacağını bekliyoruz.''
FIRIN
Mevcut durum
İHRACAT SEVİNDİRDİ
1999 yılı, fırın sektörü için çok olumlu geçmedi, talebin gerilediği bir dönem oldu. Beyaz eşya ürünlerinde ekim ayında yaşanan artıştan etkilenmeyen tek ürün de fırındı.
Vestel yetkililerinin mevcut durum değerlendirmesi şöyle: ``1998-1999 iç satışları karşılaştırıldığında, iç pazarda yüzde 16´lık bir küçülme gözlenirken, ihracatta yüzde 40 oranında arttı. İthalatta ve yerli üretimde adetsel olarak yüzde 2-3 oranında bir küçülme gerçekleşti.''
Teba Şirketler Grubu Ürün Sorumlusu Berna İyidir mevcut durumu şöyle değerlendirdi: ``Son üç yılın verilerine dayanarak incelediğimizde üretim ve iş satış adetlerinde düşüş yaşandığını görmekteyiz. İthalatta 1998´den 1999´e geçerken artış olmasına rağmen, iç piyasada yaşanan düşüş, ithalatın artışını engellemiştir. İç piyasada yaşanan durgunluk firmaları ihracata yönlendirmiş ve son iki yılda ihracat yüzde 20 ile yüzde 40 oranında bir artış göstermiştir. 1999 yılında iç satışlarda adetsel olarak yüzde 20 civarında bir düşüş yaşanmıştır.''
Beklentiler
OLUMLU GELİŞMELER BEKLENİYOR
Vestel yetkilileri, yurtiçi fırın satışlarında 2000 yılının özellikle ikinci yarısında etkili olacak yüzde 10´luk bir artış bekliyorlar.
Arçelik yetkililerinin önümüzdeki döneme ilişkin tahminleri şöyle: ``Önümüzdeki üç ay için beklentimiz ekonominin iyileştirilmesi programı çerçevesinde satışların da artacağı yönünde. Eğer enflasyonun yükselmesinin önüne geçilebilirse, bu peşin fiyatına satışlarda fiyatların sabitlenmesini sağlayacaktır. Bu da doğal olarak satışların artmasına yol açacaktır.''
Teba Şirketler Grubu Ürün Sorumlusu Berna İyidir 2000 yılının fırın sektörü açısından güzel bir yıl olacağına inandığını söylüyor ve beklentilerini şöyle özetliyor: ``Ekonomide yaşanacak düzelmeler elbette fırın sektörünü de olumlu etkileyecektir. Yeni ekonomik gelişmelerin uygulamaya konulacağı aylar 2000 yılının ilk ayları olacaktır. İlk üç ayda sektörde olumlu bir takım gelişmelerin olmasını beklemekteyiz. Satışların artacağını tahmin ediyoruz.''
ZEYTİNYAĞI
Mevcut durum
İHRACAT İKİYE KATLADI
Zeytinyağı Sanayicileri Derneği Başkanı Ragıp Arsan Türkiye zeytinyağı ihracatının ikiye katlandığını belirterek, mevcut durumu şöyle değerlendiriyor: ``1998 yılında 44 bin ton olan zeytinyağı ihracatımız, 1999 yılında 110 bin ton olarak gerçekleşti. Bu gelişmede izlenen politikaların etkisi oldu. Bunların başında dökme zeytinyağı ihracatının serbest bırakılması ve kutulu ihracatı özendirmek için uygulanan teşvik gelmektedir. Ayrıca, zeytinyağına uygulanan KDV oranlarının yüzde 8´den yüzde 1´e düşürülmesi, ihracatın gelişmesine önemli bir katkı sağlamıştır. Son beş yıl içinde zeytinyağı üretiminin bütün taraflarının memnun olduğu tek yıl 1999 yılıdır.
Üretici diğer ülkelerle kıyaslandığında, kişi başına tüketimi hala çok düşük olan ülkemizde de zeytinyağı tüketimi artmaktadır. 1999 yılında zeytinyağı tüketimi, bir önceki yıla göre yüzde 30 oranında büyümüştür. Buna paralel olarak hemen hemen bütün büyük likit yağ üreticileri zeytinyağı pazarına girmiştir.''
Beklentiler
BAŞARILI BİR YIL OLACAK
Zeytinyağı Sanayicileri Derneği Başkanı Ragıp Arsan, 2000 yılında 54 bin ton zeytinyağı üretileceğini tahmin ediyor. 70 bin ton zeytinyağının iç piyasada tüketileceğini belirten Arsan, 2000 yılı ihracat hedefinin de 40 bin ton olduğunu söylüyor.
Lio Yağları Satış Müdürü Tayfun Ararat´ın 2000 yılına yönelik beklentileri şöyle: ``Zeytinyağı sektörü gelişmesine devam edecektir. Bu sene beklenen düşük rekolteye rağmen, iç piyasa da daha düşük oranda da olsa tüketim artışları yaşanacaktır. Fiyatlar biraz yükselebilir. İhracatta ise kazanılan pazarlar değerlendirilirse, Türkiye´nin yine başarılı bir yıl geçireceğini düşünüyorum.''
Unilever Ürün Sorumlusu Aylin Odabaşı, 2000´in ilk 3 ayında zeytinyağı pazarındaki büyümenin devam edeceğini tahmin ediyor. Ancak bu yılki hasadın beklenildiği kadar iyi olmadığını söyleyen Odabaşı, kaliteli zeytinyağı bulma konusunda sıkıntı olabileceğine dikkat çekiyor.
ÇİMENTO
Mevcut durum
İÇ PAZAR DARALDI
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği´nin (TÇMB) verdiği bilgiye göre, 1998 yılında 37.5 milyon ton çimento üretildi. 1999 yılının Ocak-ekim döneminde 23.5 milyon ton olan üretimin, yıl sonu itibariyle 30 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Ancak, bu tablo, bir önceki yıla göre üretimde düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. TÇMB´nin rakamlarına göre, 1998 yılının ilk 8 ayında 2.4 milyon ton olan çimento ihracatı, 1999´un aynı döneminde 2.3 milyon tona geriledi. 1998 yılı Ocak-ekim döneminde 29.3 milyon ton olan çimento iç satışı ise, 1999´un aynı döneminde 26.6 milyon tona düştü.
Sabancı Çimento Grubu yetkililerinin mevcut durum değerlendirmeleri şöyle: ``İç pazar potansiyeli yıllık 32-34 milyon ton arasında değişmektedir. 1999 yılında yaşanan ekonomik kriz ve felaketin etkisi ile iç pazar daraldı. 1999´un ilk 10 ayında, bir önceki döneme göre yüzde 9 civarında bir azalma gözlendi. 1999 yıl sonu beklentisi, 1998 yılına göre yüzde 8-9 civarında bir azalma ile yaklaşık 30 milyon ton civarında olacaktır.''
Beklentiler
CANLANMA YILIN İKİNCİ ÇEYREĞİNDE
Sabancı Çimento Grubu´nun çimento sektörünün önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri şöyle: ``Türkiye çimento sektörü önemli bir iç pazar potansiyeline sahiptir. Halen kişi başı 541 kg olan tüketimin, 2020 yılına kadar 750-800 kg seviyesine çıkacağı, daha sonra da azalma eğilimine gireceği beklenmektedir.
Çimento ihraç malı olmadığı için, kapasitenin, iç pazar potansiyelini karşılayacağını düşünüyoruz. Yani yeni kapasiteler yaratma ihtiyacı yoktur. 2000 yılında, ilk 3 aydan sonra sektörde canlanma beklentisi mevcuttur. Yeniden yapılanma faaliyetlerinin sektörü canlandıracağı beklentisi hakim. Bu nedenle, yaklaşık 1.8-2 milyon tonluk çimento tüketiminde artış olacağını tahmin ediyoruz. Bu durum iç pazarda normal hedeflere ulaşmamızı sağlayacaktır. Ayrıca yılın ikinci yarısından itibaren yıl sonuna doğru alınan ekonomik tedbirlerin meyvelerini sektör toplayacak. Önümüzdeki yıldan itibaren alt-yapı yatırımlarının canlanacağı düşünülür ise sektör için iç pazar önemli bir gelişme potansiyeline sahiptir.''
OTOMOBİL
Mevcut durum
İHRACAT YÜZDE 214 ARTTI
1999 yılı otomobil sektörü için çok parlak bir yıl olmadı. Ekonomik kriz, deprem ve ek vergiler sektörü olumsuz yönde etkiledi. Otomobil Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer´in saptamaları da bu gerçeği doğruluyor. Tezer, ``1999 yılında 222 bin 41 otomobil üretildi. Geçen sene ile karşılaştırıldığında yüzde 7´lik bir düşüş yaşandı`` diyor. Tezer değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:
``Ancak yılın son ayında yüzde 71´lik bir artış yaşandı. 1999 yılı toplam otomobil satışları, bir önceki yıla oranla yüzde 9 azaldı. 1999 yılında toplam 288 bin 667 otomobil satıldı. Satışın 157 bin 452´sini yerli üreticiler, 131 bin 215 adedini de ithal otomobil şirketleri gerçekleştirdi. Bu dönemde ithal otomobillerin pazar payı yüzde 45 oldu. 1999 yılında, 1998 yılının aynı dönemine göre otomobil ithalatı yüzde 18 yükseldi. Bu dönemde Doğu Bloku ülkelerinde yapılan ithalat yüzde 370 oranında arttı. Otomobil sektöründe en önemli gelişme ihracatta yaşandı. Otomobil ihracatı 1999 yılında yüzde 214 artarak 77 bin 456´a yükseldi. 1998 yılı otomobil ihracatı 24 bin 669´du.''
Beklentiler
315 BİN OTOMOBİL SATILACAK
Ford Otosan Otomobil Ürün Müdürü Yalçın Arsan´ın geleceğe yönelik tahminleri şöyle: ``1999 yılının toplam satışının 1998´e oranla düşük olmasına karşın, özellikle yılın son çeyreğinde yaşanan hareketliliğin 2000 yılında da devam edeceğini düşünüyoruz. 2000 yılının, Türk otomobil pazarı için parlak bir yıl olacağına inanıyorum. Ekonomik koşullardaki olası iyileşmeler de firmaların sahip olduğu harekete destek verecek ve otomobil pazarı bu yıldan başlayarak büyümeye geçecek. 2000 yılındaki otomobil pazarı tahminimiz 315 bin adet civarında. Klasik yıl içi satış trendinin 2000 yılında da değişmesini beklemiyoruz. 2000 yılında ithal-yerli otomobil dengesinin, ithalat lehinde küçük bir değişiklik göstereceğini tahmin ediyorum. Bu sonuçla dengenin yüzde 50 olarak kurulacağını bekliyoruz.''
Tofaş yetkililerinin önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri şöyle: ``Yeni para programının otomobil talebine etkisi olacağını düşünüyoruz. 2000 yılının ilk aylarında kış sezonunun etkisi ve KDV´deki artış sebebiyle satışların düşeceğini tahmin ediyoruz. Ancak daha sonra pazar yükselişe geçecek.''
BİSKÜVİ
Mevcut durum
PAZAR YÜZDE 4 BÜYÜDÜ
Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre, 1999 yılında 473 bin ton bisküvi üretildi. 1998 yılında üretim miktarı 463 bin ton olarak gerçekleşmişti. 1998 yılında 345 bin ton olan bisküvi iç talebi, 1999 yılında 349 bin ton oldu.
Eti Gıda yetkililerinin mevcut durum değerlendirmesi şöyle: ``1999 yılında pazardaki büyüme yüzde 4 olarak gerçekleşti. Bu büyümede etkili olan kategoriler ve büyüme oranları şöyle: Gofretler yüzde 12, kekler yüzde 38 ve krakerler yüzde 5´dir. Klasik bisküvilerde ise daralma gözlenmektedir. Bugün Türkiye´de bulunan 56 bisküvi tesisinin yüzde 25´i düzenli olarak üretim yapmaktadır. Devlet tarafından verilen teşviklerin üretim ağırlıklı olması sebebiyle, talep yaratılamadığı için kapasite kullanımı düşük gerçekleşmektedir. Şu anki dış pazar çalışmaları firmalarının kendi kendileri ile mücadelesi olarak gerçekleşmekte, fiyat kırma politikası olarak çalışmalar yürütülmektedir ve bu da spot satışlar halinde gerçekleşmektedir.''
Beklentiler
AVRUPA STANDARTLARINA UYUM DÖNEMİ
Eti Gıda yetkililerinin önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri şöyle: ``Daha önceki yıllardaki gelişmeler incelendiğinde, 2000 yılında pazarın büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Bu büyümenin de yüzde 5 olarak gerçekleşeceğini bekliyoruz.''
Bifa Bisküvi Genel Müdürü Necati Babaoğlu´nun önümüzdeki döneme ilişkin görüşleri şöyle: ``Bisküvi sektörü için 2000 yılının iyi bir yıl olacağını düşünüyorum. Türk bisküvi üreticileri, kaliteli ürün üretmek için gerekli teknolojiye sahipler. Ancak üretilen bisküvinin Avrupa standartlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönem kaliteyi geliştirmeye yönelik çalışmaların artmasını bekliyorum. Yeni yatırımlar olmayacaktır. Ancak, kaliteye yönelik yeniden yapılanmalar gerçekleşebilir. Üreticilerimiz dünyanın her tarafına ürün ihraç edebilecek kapasiteye sahip. Ancak ambalajla ilgili sorunlar var. Bu dönemde ambalaj sorunlarının da aşılacağına inanıyorum.''
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?