“2007’de Yurtdışından 1 Milyar Dolar Getireceğiz”

Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası 1950 yılından bu yana özel sektörün sermaye yatırımlarını destekliyor. 2006 yılını, bir önceki yıla göre dolar bazında yüzde 25 büyüme ile kapatacaklarını söyleyen...

1.01.2007 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası 1950 yılından bu yana özel sektörün sermaye yatırımlarını destekliyor. 2006 yılını, bir önceki yıla göre dolar bazında yüzde 25 büyüme ile kapatacaklarını söyleyen TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, “2007’de yurtdışından aktaracağımız kaynak miktarı 1 milyon doları bulacak. Özellikle enerji ve altyapı yatırımlarına yüksek miktarda finansman sağlayacağız” diyor.

Mayıs ayında yaşanan dalgalanmaya rağmen, 2006 Türk bankacılık sektörü için başarılı bir yıl oldu. Bankalar hedeflerini yakaladı, seçim yılı olmasına rağmen 2007’ye olumlu stratejilerle girdi.

1950 yılından bu yana Türk özel sektörünün yatırımlarına kaynak sağlayan Türkiye Sınai ve Kalkınma Bankası (TSKB) için de 2006 başarılı bir yıl oldu. İstanbul’daki merkezin yanı sıra, İzmir ve Ankara’da iki yeni şube açan banka, 2006 yılında özel sektöre serbest kaynaklardan 275 milyon dolar, yurtdışındaki çok uluslu kuruluşlardan da yaklaşık 600 milyon dolar civarında finansman sağladı.

TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, 2006 yılını dolar bazında yaklaşık yüzde 25 oranında bir büyüme ile kapatacaklarını söylüyor. 2007 yılı hedefinin ise yine dolar bazında yüzde 35 büyüme olduğuna dikkat çekiyor.

TSKB, 2007 yılı içerisinde en çok enerji ve altyapı yatırımlarına finansman sağlamayı planlıyor. Halil Eroğlu şöyle diyor:

“2003 yılından bu yana enerji sektörüne önemli miktarda kredi veriyoruz. Özellikle de yenilenebilir enerji alanında kaynaklara yöneliyoruz. Bu kaynaklarımız 2007’de artarak devam edecek. Enerji sektörünün yanında altyapı yatırımları ve proje finansmanı da önem kazanıyor. Altyapı içerisinde de özellikle ulaştırma öne çıkıyor. Burada her türlü deniz, hava ve demiryolu liman yatırımlarında artış öngörüyoruz. Bu alanlar, doğrudan kamuya verilecek büyük krediler dışında, Türkiye’ye 600 milyon dolara yakın yeni kredi getirecek”.

TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu ile TSKB’nin gündemini, 2007’ye yönelik plan ve hedeflerini, yatırım bankacılığı alanında öne çıkan konuları ve yeni eğilimleri konuştuk:

*TSKB 2006 yılını nasıl geçirdi; yıl sonunda bilanço kalemleriniz nasıl olacak?
-2006, TSKB için son derece olumlu geçen bir yıl oldu. Genel siyasi ve ekonomik istikrarın getirdiği olumlulukla finans sektörü, son 5 yıldır elde edilmiş GSMH büyümesine paralel olarak büyümeye devam ediyor. Aynı şekilde TSKB de büyüyor. Biz bu yıl, geçtiğimiz yıla göre yüzde 20-25 arasında, dolar bazında bir büyüme öngörüyoruz. Bilançomuz genel olarak dolar ağırlıklıdır. Çünkü, biz esas itibariyle Türk özel sektörün yatırım ihtiyaçlarının uzun vadeli finansmanını sağlayan bir bankayız. Türkiye’de, ne yazık ki yüksek reel faiz dolayısıyla TL ile yatırım yapan firma bulunmuyor. Bu nedenle tüm kredilerimiz yabancı para cinsinden ve yine bu nedenle bilançomuzun ana ağırlığı da döviz üzerinde. Bu doğrultuda yüzde 20-25 gibi döviz bazında bir büyümenin çok ciddi ve önemli bir büyüme olduğunu düşünüyoruz.

Bu büyümenin sonucu olarak 2006 yılında banka kendi içinde bir takım değişiklikler yaptık, iştiraklerimiz kanalıyla da bir takım yeniliklere imza attık. Örneğin, Ankara ve İzmir’de de birer şube açtık.

Bunun dışında 2003 yılında kurduğumuz gayrimenkul değerleme şirketimizin yanında, bu yıl gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketimizi hayata geçirdik. Biz burada hem bir yatırım bankası olarak, hem de gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketimiz ile piyasanın geliştirilmesi ve büyütülmesi kısmında yer almak amacını taşıyoruz.

*Yurtdışından yüksek miktarda kaynak sağlayan bir bankasınız. 2006 yılında Türkiye’ye yurtdışından ne kadarlık bir fon sağladınız?
Uluslararası platformdan kendimizi fonlamamız 2006 yılında da geniş kapsamlı olarak ve değişerek devam etti. Hazine garantisi kapsamında temin etmekte olduğumuz Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası gibi fonlardaki kredilerin yanına uluslararası piyasalardan serbest kaynak dediğimiz fonları da ekledik.
2006 yılında serbest kaynaklardan 275 milyon dolar kaynak sağladık. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 40 artış anlamına geliyor. Takriben 600 milyon dolar civarında da yurtdışındaki çok uluslu kuruluşlardan yeni kaynak sağladık.

Bildiğiniz gibi dünya ekonomileri herhangi bir likidite sıkışıklığına tabi değil. Dolayısıyla, likidite çok bol… 2006 yılında da Türkiye ekonomisinin genel olumlu gidişi, AB ve ABD ile olumlu ilişkiler sonucunda uzun vadeli fon temin etmekte herhangi bir kısıtlama olmadı.

*2007 yılı için plan ve hedefleriniz nasıl? Hangi alanlara odaklanacaksınız; yeni şube açmayı planlıyor musunuz?
Öncelikle 2007 yılının siyasi alanda iki tane seçim var.Bu seçimler, ülkede muhtemel bir çalkantıya sebep olacak gibi görünüyor. Ancak, bunlara rağmen, genel trende baktığımızda, 2007 ve sonrasının ivmesinin yukarı doğru olduğunu söyleyebiliriz.

2007 içerisinde uluslararası piyasalardan daha çok kaynaklanacağını düşündüğümüz dalgalanmalar da olabilir. Ancak, bunun hiçbir zaman ekonomiyi daraltacak, küçültecek biçimde olmayacağını düşünüyoruz.

Ekonominin büyümeye devam edeceği, bununla birlikte bankacılık sektörünün de büyüyeceği beklentisindeyiz. TSKB olarak biz yüzde 30-35 arasında bir büyümeyi 2007 içinde gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Tüm plan ve bütçelerimizi de buna göre yapıyoruz. Büyüyen ekonomide büyümeyen bankacılık ve finans sektörü olamayacağından hareketle, bu büyümenin de durağan ekonomilere göre yüksek, Türkiye için ise çok yüksek olmayan bir büyüme olacağını da belirtmekte fayda var.

*Türkiye’ye yurtdışından yeni kredi olanakları sunacak mısınız; özellikle hangi sektörlerden, hangi tip projelere öncelik vereceksiniz?
2007 yılında kabaca 1 milyar dolar gibi bir rakama ulaşabileceğimizi söyleyebilirim. Bizim sağladığımız kaynakla, fiilen kullandırmamız arasında bir zaman dilimi vardır. Kredilerimiz genel olarak kontrollü ve yatırım kredileri olduğu için, yatırımın fiili içerisinde devam eden krediler söz konusudur. Bu nedenle bizim için 1 milyar dolarlık bir kredi, ülkede 2 milyar dolarlık bir yatırıma aracılık eder anlamına gelir.

Önümüzdeki yıl özel sektör yatırımlarında en büyük artış enerji ve altyapı yatırımları başta olmak üzere lojistik, otomotiv, çimento, demirçelik, petrokimya ve kimya gibi alanlarda olacak. Biz de bu alanlardaki yeni projeleri destekleyeceğiz.

*Son dönemde bankacılık sektörüne yabancıların yoğun ilgisi var. Bazı yabancı yatırım bankalarının da planında Türkiye var. Böyle bir ortamda rekabet nasıl şekilleniyor?
Rekabetin artmakta olduğu çok açık… Üstelik bu rekabet sadece içerde bizim gibi yerli yatırım bankalarından değil, yabancı yatırım bankaları ve ticari bankalardan değil, uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren tüm bankalardan kaynaklanıyor. Türkiye’de bir proje için ihtiyaç duyulan finansmanı sadece biz değil, yurtdışında bir banka da doğrudan destekleyebiliyor. Bu nedenle de rekabet çoğalıyor.

hed

Ancak, bu noktada bizim TSKB olarak önemli bir üstünlüğümüz olduğunu düşünüyoruz. Biz yerli bir bankayız. Piyasaları, müşteriyi ve müşterinin ihtiyaçlarını yurtdışındakilerden daha iyi biliyoruz. Büyüklük olarak ticari bankalarımızla ve uluslararası bankaların hiçbiri ile rekabet edemeyebiliriz. Ancak, onlar ne kadar büyük olursa olsun, lokal bir ortak olmadan işlerini yapamayacaklardır diye düşünüyoruz. Bu nedenle de alanımızın daraldığını düşünmüyoruz. Aksine büyüyen pastada bizim de payımız büyüyor.

*TSKB’nin gündeminde yabancı banka ile ortaklık var mı; geçtiğimiz dönemde teklifler aldığınız konuşuluyordu?
Ben bankanın genel müdürüyüm. Bankanın sahipleri bu soruyu daha doğru olarak yanıtlayabilir. Ancak, cazip olduğumuz, piyasadaki fiyatımızın hala Türk bankacılık sektöründen daha ucuz olduğu ve kârlılığımız ve genel vasıflarımız dikkate alındığında bu tür tekliflerin gelmesini doğal karşılamak lazım.

Şu anda ortaklık olarak herhangi bir şey yok ama biz zaten sürekli olarak yabancılarla işbirliği yapıyoruz. Büyük önemli projelerde yabancılarla ortak iş yapıyoruz. Pek çok kredimizde bu ortaklığı yaptığımız gibi yatırım bankacılığı alanında da ortaklık yapıyoruz.

*Yurtdışına yönelik planlarınız var mı? Yeni pazarlara yatırım hedefinde misiniz?
Burada bir vizyonumuz var. Enerjinin önümüzdeki yıllara damgasını vurmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Enerjinin sahip olduğu önem dolayısıyla bazı ülkelerin enerji zengini olacağı ve bu zenginliklerin yatırıma döneceği, bu ülkelere de yardım edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu nedenle başta bu tip Türki Cumhuriyetleri olmak üzere etrafa bakınmak gerektiğini düşünüyoruz. Kazakistan, Azerbaycan gibi bölgelerin dikkatlice izlenmesinin ve doğru değerlendirilmesinin uygun olacağı düşüncesindeyiz ve çalışmalarımız devam ediyor.

“2007’de Büyümeyi Enerji Ve Altyapı Tetikleyecek”

En Büyük Kaynak Enerjiye
2007’de beklenen büyümeyi tetikleyecek özellikle bazı sektörler olduğunu düşünüyoruz. Bunların başında enerji geliyor. Biz TSKB olarak 2003 yılından bu yana enerji sektörüne önemli miktarda kredi veriyoruz. Gerek yurt içinde gerek yurtdışı bankalarla sendikasyonlar yaparak Türkiye’deki firmalara uzun vadeli yatırım kredisi temin ediyoruz. Özellikle de yenilenebilir enerji alanında kaynaklara yöneliyoruz. Bu kaynaklarımız 2007’de artarak devam edecek.

Liman Yatırımları Artacak
 Enerji sektörünün yanında altyapı yatırımları ve proje finansmanı da önem kazanıyor. Altyapı içerisinde de özellikle ulaştırma öne çıkıyor. Burada her türlü deniz, hava ve demiryolu liman yatırımları önemli olacak. Özellikle demiryolu yatırımlarının büyük boyutlara çıkmasını bekliyoruz. Ayrıca bunların zorunlu ihtiyacı olan lojistik sektörünün de, daha önemli hale geleceğini düşünüyoruz. Uluslararası kuruluşların bu alanlara çok ciddi rakamlar ayırdığını görüyoruz.

600 Milyon Dolar Getirecek
Bu alanlar, doğrudan kamuya verilecek büyük krediler dışında, Türkiye’ye 600 milyon dolara yakın yeni kredi getirecek. Diğer yandan 2007 yılında konut finansmanı için mortgage yasasının yürürlüğe gireceğini, ticari bankaların bu alanda ekonomiye katkıda bulunmaya devam edeceklerini düşünüyoruz. Bunun sonucunda da bilançolarda kontrollü biçimde TL ağırlığının artabileceğini söyleyebiliriz.

“Özel Sektör Yurtdışından Kredi Temin Ediyor”

Tasarruf Açığı Var
Türkiye’de bir tasarruf açığı olduğunu çok net biliyoruz. Bu tasarruf açığı nedeniyle bizim yurtdışındaki kaynaklara ihtiyacımız var. Kabaca Türk bankacılık sektörünün içerde kullandırmış olduğu döviz kredilerinin yanında Türk özel sektörü 60 milyarın üzerinde bir miktarı yurtdışından doğrudan kredi olarak temin ediyor. Bu bakış açısıyla, Türkiye’de yatırımların finansmanının önemli bir kısmının dışarıdan doğrudan kredi ile sağlanıyor olduğunu söyleyebiliriz.

Tablo Nasıl Değişebilir?
Bu tablonun hemen değişmesini beklemek çok mümkün değil. Bu firmaların yurtdışından temin ettikleri kaynakların içeriye dönmesi için bankacılık sektörünün üzerindeki aracılık maliyetlerinin azalması lazım. Nitekim Hükümet de iktidara geldiğinden beri tedricen bunu azaltmaya çalışıyor. Gider vergisini, bütçe imkanları mümkün olursa 2007’de kaldırmaya dönük çabalar var. Bunlar içerdeki kredi miktarını çoğaltır. İşte o zaman içeriden daha fazla finansman yapabiliriz.

Yatırım Bankacılığının Geleceği

Piyasanın Sorunu
Yatırım bankacılığı alanında belli başlı 3-4 faaliyet var. Birincil veya ikincil halka arzlar, bunlardan bir tanesi. Bir diğeri birleşme ve satın almalara danışmanlık. Bir de şirket değerlendirmelerine yönelik çalışmalar var.
Türk özel sektörü 15 yıla yakın bir süredir tahvil ihraç edemiyor. İhraç edilen tahvillerin tamamı yüksek TL reel faiz nedeniyle yurtdışında ihraç ediliyor. Burada bir hareket olabilir.

Yeni Eğilim Ne Olacak?
Önümüzdeki dönem hem kredilerin yapılandırılması, yeniden kredi verilmesi ve bunların yatırım bankacılığı faaliyetleri olan halka arzlarla, aktif değişimi ile aktiflerin yeniden satışı ve değerlendirilmesine yönelik çabalarla öne çıkacağını öngörüyoruz.

Türev Enstrümanlar
Çok fazla türev enstrüman var ama biz bunların hiçbirini kullanamıyoruz. Faizin türevlerini, hissenin türevlerini, dövizin türevlerini yeterince kullanıp kendimizi risklere karşı emniyete alamıyoruz. Bu ürünleri gelecek dönemde daha fazla kullanabiliriz. Diğer yandan aktif değerlendirmesi içerisinde en önemli yer, gayrimenkullerin değerlendirilmesi ve bunların ekonomiye kazandırılması olacak. Bunların dışında Türkiye’de yatırım bankaları ve ticari bankalar aracılığıyla KOBİ’lere verilecek genel kredilerin garanti kapsamında korkusuzca verilmesi konusunda da çalışmalar devam ediyor.

Satın Alma Ve Birleşmeler
Uluslararası piyasalarla entegrasyon olduğu sürece satın alma ve birleşme işi büyüyerek devam edecek. 2007’de de küçüklü büyüklü çok değişik birleşmeler ve satın almalar göreceğiz. Ve 2007’den itibaren bugüne kadar olduğundan daha karmaşık yeni yapılandırmalarla çok sık karşılaşacağız.

Hande D. Süzer
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz