<i>Varol Civil / TEB Mali Yatırımlar AŞ Genel Müdürü </i> Türk Ekonomi Bankası (TEB), kamuoyunda ve bankacılık sektöründe saygın bir konuma sahip bir kurum.. Muhafazakar bir yapı...
Varol Civil / TEB Mali Yatırımlar AŞ Genel Müdürü
Türk Ekonomi Bankası (TEB), kamuoyunda ve bankacılık sektöründe saygın bir konuma sahip bir kurum.. Muhafazakar bir yapıya sahip olan Çolakoğlu Grubu’nda,, TEB markası bugüne kadar hissedarların ve üst düzey yönetimin önünde yer aldı. Bankanın patronu Hasan Çolakoğlu, sessiz ve derinden çalışmayı seven, tercih eden patronlardan biri.
Grup sadece finans alanında değil, sanayi ve ticaret alanında da etkin bir konuma sahip. Çolakoğlu Metalurji başta olmak üzere, gemi taşımacılığı ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren grubun finans dışı sanayi şirketlerinin yıllık satışları 2 milyar doların üzerinde.
Teb Grubu, finans kesimini son iki yıllık süreçte yeniden yapılandırdı. Türk Ekonomi Bankası’nın (TEB) amiral gemisi olarak rol aldığı yeni yapılanmada, Teb Mali Yatırımlar AŞ, finans kuruluşlarının holding şirketi konumunu üstlendi.
Bu şirketin genel müdürlüğünü de 1998 yılında bu yana Varol Civil yürütüyor. Aslında Civil, bu göreviyle, bir bakıma öze dönüş de yaptı. Çünkü, iş yaşamına, 1983 yılında, yine TEB’de, uzman olarak başlamıştı.
Ardından bankalar yeminli murakıbı olan Civil, 1992-1995 döneminde Arap Türk Bankası’nda genel müdür yardımcısı olarak görev yaptı. Bunu, Bank Indosuez’in satın alınması ve Bank Kapital’e dönüşmesi sürecinde üstlendiği genel müdürlük görevi izledi. O da üç yıl sürdü.
1998’in Nisan ayında Teb Grubu’na geçti ve grubun finans şirketlerinin çatı organizasyonu olan Teb Mali İştirakler AŞ’nin genel müdürlüğe getirildi. Aynı zamanda Türk Ekonomi Bankası’nın genel müdür vekili olarak da görev yapan Civil, Teb Mali Grubu’nun yeni yapılanması, stratejileri, teknoloji yatırımları ve grubun büyüme alanlarını Capital’e anlattı.
İki yıl önce gruba katıldınız. Bu süreçte neler yaptınız?
Şu anda genel müdürlüğünü yaptığım Teb Mali Yatırımlar AŞ, Teb’in finansal şirketler topluluğunun holding şirketi... Teb Mali Yatırımları AŞ, Teb Grubu’daki banka, leasing, factoring, sigorta, yatırım şirketi, portföy yönetim ve iletişim şirketlerinin tamamında, yönetim ve koordinasyonu, finansal şirketlerin stratejilerinin belirlenmesi, uygulanması ve takibini yapıyor. Aynı zamanda, 1999’dan bu yana bankanın yönetim kurulu üyesi ve genel müdür vekiliyim.
Genel müdür vekaleti, bu yapılanmada koordinasyon açısından alınan bir görev mi?
Bir kere, her şey bir koordinasyon içerisinde gelişiyor. Holding genel müdürü olmak, zaten belli başına bir görev. Banka, grubun amiral gemisi. Bu nedenle genel müdürle daha iyi koordine olmak yürüttüğümüz bir iş. Burada unvan önemli değil.
Grubun amiral gemisi Türk Ekonomi Bankası (TEB). Bankanın iyi bir imajı var. Fakat, kamuoyunda pek bilinen bir banka değil. Son dönemde, bireysel bankacılık ve sanal bankacılık ürünleriyle biraz adından söz ettirdi...
Aslında kamuoyuna kapalı bir banka değiliz. Biz Türkiye’de her zaman en iyi, en önemli işlerde önde olmuş bankalardan birisiyiz. Dolayısıyla, kamuoyuna çok kapalı banka olduğumuz değerlendirmelerine katılmıyorum.
Ama sahibinin kim olduğunu çoğu kimse bilmez...
Olabilir, bilmesi gerekenler bilir. Sahibinin de bilinmemesi aslında bir anlamda iyi de bir şey. Çünkü, o zaman kurumsal kimlik önde oluyor. Yani, önemli olan TEB kimliğinin bilinmesi. Sahipliğin bilinmesi, çok özel olaylar, yurt dışındaki muhabirler nezdinde veya bankaya para verme açısından çok önemli olabilir. Ancak, bence kurumun önde olması daha önemli. Zaten halka açıldıktan sonra daha kamuoyunun gözü önünde bir banka olduk.
Ben, sahipliğin bilinmemesini kapalılık olarak yorumlamıyorum. Sonuç itibariyle bankamızın hissedarı olan Çolakoğlu Ailesi, zaten Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarına sahip olan bir aile. Çolakoğlu Metalurji’yi ele alalım. Türkiye’nin demir-çelik ihracatında her zaman ilk sıradaki firma. Tanınmamak diye bir şey yok. Sahibi belki bankanın önüne geçmemiştir. Sahibinin bankanın önüne geçmemesi, bankanın kurumsallaşması adına yapılmıştır ve nitekim doğru olmuştur.
Bugün TEB Grubu bünyesinde banka, leasing, factoring, sigorta., aracı kurum, portföy yönetim, kıymetli madenler şirketleri var ve hepsi ayrı segmentlerde iş yapıyor. Sonuçta TEB markası var. Bizim markamız çok önemli.
Dolayısıyla kamuoyuna kapalı değil, belki inişi çıkışı olmayan, bazen spekülatif nedenlerle gündeme gelmeyen bir grubuz ama yaptığımız işle her zaman kamuoyunun önündeyiz.
Bugün yapılan “core” finansal işlemlerde, belki en büyükler arasında değiliz ama en iyiler arasındayız. Bugün altın bankacılığı, kıymetli madenler denilince, bono trading’i denilince, TEB markasının etkinliğini görüyorsunuz.
Ayrıca, yeni girdiğimiz alanlar olan leasing ve factoring’te pazar payı itibariyle ilk 4’ içindeyiz. Yaptığımız her işte öndeyiz ama bunu yapılan işle anılmak daha iyi.
Birkaç yıl öncesine kadar TEB Grubu leasing, factoring ve sigorta şirketi kurmadı. Bugün ise aracı kurum ve portföy yönetim şirketi dahil, finans yelpazesini oluşturmuş durumda. Bundan sonraki rotanız ne olacak?
Bugüne kadar yelpazeyi oluşturmak önemliydi; yelpazeyi oluşturduk. Bundan sonra önemli olan, bu yelpazeden sağlanacak sinerjiyi bünyeye katmak. Şu anda biz bütün grup şirketlerinin çapraz satış olanaklarını geliştirmeye çalışıyoruz. Nasıl daha efektif bir pazarlama oluşturabiliriz diye bakıyoruz.
Şimdiye kadar açıkçası gerek ekonomik gerek siyasi istikrarsızlık nedeniyle çok temkinli davrandık. Ama yeni ekonomik hedefler doğrultusunda –ki biz bunlara inanıyoruz- biraz daha büyümeye yönelik politikalar izleyeceğiz. Yelpazedeki şirketlerimizi yeni teknolojiler lehine geliştirebiliriz.
Nitekim, TEB İletişim, piyasanın bildiği şeklinde Tebweb ile bunun sinyalini verdik. Halka açıldıktan sonra internet şirketimiz olan Teb İletişim’in, yani Tebweb’in yüzde 29’unu da bankaya devrettik. Biz bir kere bundan sonra teknolojiyi daha fazla finansal ürünlerde kullanacağız. Bu konuda daha hızlı gelişmelerimiz olacak.
İkincisi, varlık yönetimi ve portföy yönetimini daha geliştireceğiz. Çünkü, yeni ekonomi hedeflerinde, enflasyon düştüğü zaman, portföy ve varlık yönetimlerinin daha öne çıkacağını düşünüyoruz. Nitekim, yakın zamanda portföy yönetim şirketini de kurduk. Biz eskiden beri fon yönetiminde, boyutumuza göre önemli bir yerimiz var.
Dolayısıyla banka olarak daha fazla pay alacağız. Perakende işlerde de daha fazla yer alacağız. Asla, ana faaliyet konusu “retail” olan bir grup olmayacağız ama bireyselde biraz daha büyümeyi hedefliyoruz. Burada da yine teknolojik imkanlardan yararlanacağız. Yani, alternatif dağıtım kanallarını kullanacağız.
Telepati ürünün de olduğu gibi mi?
Evet, Telepati gibi. Açıkçası, şubeleşerek büyüme hedeflemiyoruz. Diğer satış kanallarını kullanarak büyümeyi hedefliyoruz. Şöyle baktığımızda, daha agresif büyüyen, pazarlama ve satışa daha fazla önem veren, şube dışı satış kanallarını daha fazla kullanan, teknolojiye daha çok yatırım yapan bir grup olacağız.
Telepati ile piyasaya çıktınız. Bugüne kadar nasıl bir gelişme gözlemliyorsunuz? Müşterilerin bireysel işlemlerin ne kadarı oraya taşınabildi?
Öncelikle Telepati markasını anlatmak istiyorum. Biz aslında telepati markasını konumlandırmada geleneksel bireysel bankacılığın dışına çıkmayı hedefledik. Teb’in bireysel bankacılıkta geç kaldığı yönünde bazen sorular geliyor. Ben geç kalındığı görüşünde değilim. Çünkü, bugüne kadar yüksek faiz ve enflasyon ortamında zaten bireysel bankacılığın gelişme şansı yoktu.
Biz bireysel bankacılığa yeni bir konsept kazandırmak istedik. O da şu: Alternatif satış kanallarını daha çok kullanan ve teknolojik imkanlarıyla yeni ürünler sunan bir bireysel bankacılık hedefledik. Bizde sadece kredi kartı ve tüketici kredisi değil, onun yanında müşterisine danışmanlık yapabilen, ona yön verebilen, sürekli yeni ürünler geliştirebilen, müşterinin davranışlarını sürekli gözetleyebilen, müşteri profilini ölçüp, bu profile göre yeni ürünler sunabilen bir bireysel bankacılık anlayışı geliştirdik.
Bunu da ayrı bir marka adı altında yapmak istedik. Çünkü, bireysel çok farklı ve dinamik bir alan.
O geleneksel bankacılık anlayışı içerisinde bunu gördüğümüz zaman, çok fazla seçme şansımız olmuyor. Ayrı bir marka altında olmalı ki, hızla hareket edebilelim ve piyasa tepkilerine hızla reaksiyonlar verebilelim istedik. Bir de bunu tamamen ayrı bir teknolojik yapılanma, bireysel finans merkezi altında konumlandıralım ki, diğer satış kanallarını orada daha fazla kullanabilelim. Yurt dışında bu konumlandırmanın örnekleri var.
Peki şimdiye kadar oluşa ilgi nasıl?
Biz şu ana kadar telepatiye olan ilgiden memnunuz. Telepati ile birlikte bireysel bankacılık alanında piyasadan daha fazla pazar payı alacağımızı hesaplıyoruz. Ayrıca, mevcut pastadan değil, bireysel bankacılık alanında yeni anlayışla birlikte, yeni müşteriler kazandıracağımızı düşünüyorum.
Dolayısıyla hem pastaya büyütmeye yönelik, çünkü her yeni yapılan bireysel bankacılık, aynı zamanda pazarın da büyümesine yönelik.
Şu andaki konumun, bireysel bankacılıkta büyümek için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Doğru zamanda girdiğimizi ve doğru konumlandırma yaptığımızı düşünüyoruz.
Buradaki hedef kitlesi, TEB’in hitap ettiği kitlenin bireysel kısmı mı, yoksa biraz daha alt kitleleri de kapsıyor mu?
Yok, tabii ki öyle değil. Zaten o kesim, bizim çapraz satış yoluyla otomatik olarak banka nezdinde kazandırdığımız müşteri kitlesi. Şöyle bir anlayış da var: Sanki kurumsal bankacılıkta, biz hep A sınıfıyla çalışılıyormuş gibi görünüyor. Aslında, A sınıfı demek, mali bünyesi ve kredibilitesi A sınıfı olan demektir.
Bireyselde ise hedef kitlede A, B ve C gelir grupları var. Tabii ki bireysel B ve C1’e kadar ineceğiz. Ama hiçbir zaman hedefimiz D kitlesi değil. Burada belirli bir mesafe aldıktan sonra, ileride ne olabilir, ne kadar daha genişleyebiliriz, bilemem.
Sonuç itibariyle biz bireyselde bankaya yeni müşteri katmayı hedefliyoruz. Geleneksel müşteri, zaten bizimle çalışıyor, bunu bireysele kazandırmak, bireysele doğru yönlendirmeyi zaten yaptık. Ama buradaki hedefimiz, B ve C1’i de içeri almak.
Türkiye Ekonomi Bankası yeni dönemde şubeleşme yerine alternatif dağıtım kanallarına mı ağırlık verecek?
Bu, hiçbir zaman şubeleşmeyeceğiz, şube sayımızı artırmayacağız anlamına gelmiyor. Bir yandan yeni şubeler açacağız ama hiçbir zaman çok hızlı, agresif bir şubeleşme olmayacak. Çünkü, satış kanalları ne kadar gelişirse gelişsin, şube bankacılığı önemini koruyacaktır. Daha ucuz, daha az maliyetli, daha çok teknolojiye dayalı şubeler ve satış kanalları diye yorumlamak gerekiyor.
İş planınızda ulaşılacak şube sayısı nedir?
Biz şu anda 50 şube ile hizmet veriyoruz. 2002 yılına kadar da klasik şube anlamında 75 şubeyi hedefliyoruz. Tabii günün koşulları başka bir gelişmeyi gösterirse, onu da değerlendiririz.
Peki alternatif dağıtım kanalları...
Call-center, bizim için önemli bir dağıtım kanalı. Telepati’nin altındaki en önemli satış kanalı, call-center ve telefon bankacılığı olacak. Biz buna çok önem veriyoruz.
ATM, bizim sayımız sınırlı ama “Ortak Nokta” üyeyiz. Bu da banka müşterilerinin bin 500 civarında ATM’i kullanabilmesi demek. Ayrıca, direkt satış ekibimiz var. Muhtelif alışveriş merkezlerinde direkt satış ekiplerimizin standları var. İnternet zaten hızla gelişen bir dağıtım kanalı. Şu anda, bütün alternatif dağıtım kanallarını kullanıyoruz ve etkin olarak kullanmaya devam edeceğiz.
İş planınızda, bireysel işlemlerin ne kadarının alternatif dağıtım kanallarıyla yapılması öngörülüyor?
Kesin bir rakam veremem ama müşterilerimizi mümkün olduğunca, Telepati adı altında telefon bankacılığına yönlendirmeye çalışıyoruz.
Telepati ile yeni konsept geliştirdiğinizi söylüyorsunuz. Diğer bankaların internet şubelerinden, havale, kredi kartı ödeme, EFT, yatırım fonu ve hisse senedi alıp satma gibi bir sürü işlemi yapabiliyoruz. Sizin geliştirdiğiniz konseptin bunlardan farkı nedir?
Bizim kopsentimizin farkını, zaten reklam ve iletişim politikasıyla verdik. Biz zaten diğer bankaların sanal bankacılık işlemlerinin hepsini Telepati ile yapıyoruz. Zaten, bu işlemlerin, bu teknolojik altyapı ile yapılması gerektiğini varsayıyoruz. Bu yüzden reklamlarımızda onu fazla dile getirmedik.
Onun yanında, bizim teknolojiyi çok iyi kullanmamız nedeniyle, bu oluşumun yeni yapılandırması nedeniyle sahip olduğumuz diğer avantajları sunuyoruz.
Ne gibi avantajlar?
Bir kere “Birikim hizmeti” diye bir hizmet veriyoruz. Bu çok ciddi data warehousing gerektiriyor. “Birikim hizmeti”nden kastımız, siz bize risk profilinizi beyan ediyorsunuz, biz size risk profilinize uygun muhtelif alternatif portföyünüzü değerlendirme imkanları sunuyoruz. Bu tamamen teknolojik altyapıya dayalı bir hizmet.
Müşterinin profilini çıkarabiliyoruz. Sizin bütün hizmetleri tek bir yerden alabilmenizi, şubeye uğramadan bir imza ile yapabilmenizi sağlıyoruz.
Kredi kartına yeni konsept geliştirdik. Dedik ki, herkes size harcarken bir şey kazandırıyor; uçak bileti, çeşitli piyangolar falan... Biz size yatırım fonu veriyoruz. Yani, bizim kredi kartını kullanarak harcama yaparken, aynı zamanda kazandırıyoruz. Bu anlamda, “Kazandıran kredi kartı” kopsepti gelişti.
Teknolojinin her türlü olanağını kullanarak, biz sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda hizmet veriyoruz. Yoksa standart telefon bankacılığında hizmeti yapmıyoruz.
Havale, EFT’yi zaten yapıyoruz. Bizim farklılığımız, teknoloji olanaklarını değerlendirerek size iyi ürünler sunabilmemiz. Yani, bizim mesela üyelik modelimiz var. Telepati’de müşteri diye bir kavram yok, üye var. Üye olarak, her türlü ilişkinizde, her türlü finansal ihtiyacınızı bizimle çözebilirsiniz.
Başka bir bankanın ürününü satın alabilir miyim?
Yakında satın alıyor olacaksınız.
Örneğin, bir başka bankanın veya aracı kurumun yatırım fonu iyi yönetiliyor ve iyi getirisi var. Onu satın alabilir miyim?
Evet, yakın zamanda alabilecek durumda olacaksınız.
Varlık yönetimi dediniz. TEB zaten daha önceden özel bankacılıkta etkin 3-4 bankadan biri. Bu hizmet ne kadar yaygınlaştırılacak?
Özel bankacılık, daha çok birebir ilişkiye dayanan, daha sofistike bir olay. Burada ise sizin profilinize, sizin belirlediğiniz risk anlayışınıza göre, size arka tarafta dizayn edilmiş portföy yönetimi kriterleriyle bireysel varlıkların değerlendirildiği bir model.
Özel bankacılıktan farkı, çok büyük olmayan fonlarınızı değerlendirme imkanı oluyor. Bazen “Ne kadar param olması gerekiyor ki, burada değerlendirebileyim?” diye soruluyor. Hayır, öyle değil. Sizin atıl duran fonlarınızı veya yönetmek için vakit ayıramadığımız fonları, bizi sizin adına değerlendiriyoruz. Örneğin yaz tatiline giderken, sizin burada varlıklarınız var veya maaşlarınız birikiyor. Bunları basit bir telefonla, “Paramın şu kadarıyla A tipi fon, şu kadarıyla B tipi fon olsun, şu kadarını da mevduat hesabıma koyun” deyip, bir telefonla çok kolay dizayn edebiliyoruz. Veya yine telefonla o portföyünüzü tatilde bile değiştirebiliyorsunuz.
Özel bankacılık daha farklı bir konsept. Orada daha büyük varlıklardan bahsediyoruz. Burada ise daha çok bireylere yönelik bir hizmet. Bu yeni bir yönümüz. Ama yakında çok daha yeni ürünlerimiz çıkacak. Telefonla sigorta satmak gibi...
Grup içerisinde, bankanın altında, leasing, factoring, sigorta ve portföy yönetim şirketi var. Mali yatırım şirketi, grup şirketleri arasındaki sinerjiyi yaratmak için mi kuruldu?
Tabii, Teb Mali Şirketler Grubu olarak belli zamanlarda bütün şirketlerin üst yöneticileri bir araya gelerek, sürekli olarak sinerjiyi nasıl artırabilir ve çapraz satış olanaklarınızı nasıl değerlendirebiliriz diye toplantılar düzenliyor ve bu konuları tartışıyoruz, görüş alışverişinde bulunuyoruz.
Bu çok ciddi bir “data warehousing” gerektiriyor. Son 2 yıldır bütün çalışmalarımızı genellikle satışı artırma üzerine kurduk. Dolayısıyla ben bu sinerjiyi iyi oturttuğumuzu düşünüyorum.
Ne gibi çalışmalar, biraz ayrıntıya döker misiniz?
Müşteriyi tanımak çok önemli. Özellikle, düşük enflasyon ortamlarda satış ve pazarlama ağırlıklı olmak gerekiyor. Bu toplantılarda afaki, genel konular konuşmak yerine datalarımızı konuşturuyoruz. Elimizde her türlü olanağı değerlendirecek datalar var. Grubumuzun teknolojik altyapısı çok müsait. Bu datalar üzerinde ‘Nasıl ürünler sunabiliriz? Hangi ürünle hangi piyasaya çıkmak gerekir? Hangi dağıtım kanalını kullanmak gerekir’ diye muhtelif toplantılar yapıyoruz.
Her şirketin kendi müşteri bilgileri var ve müşteri bilgilerimizi karşılıklı değerlendirerek, sürekli çapraz satış olanaklarını kullanmaya çalışıyoruz. Bizim için önemli olan Teb Finansal Şirketler Grubu olarak ortak hareket edebilmek. Hep bunu düşünüyoruz. Bu konuda gerekli çabayı göstermezseniz, piyasada rekabet edemezsiniz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemin en önemli konusu bu olacak.
Grup şirketleri için hedef stratejileri nedir? Bankaya paralel mi gidilecek, alanlarında ilk sıralarda mı yer alacak?
Yeni şirketlerimiz, Teb şapkası altında çok iyi büyüyorlar. Banka sayesinde ulusal ve uluslararası piyasada çok iyi bir ünümüz oldu. Çok itibarlı bir bankamız var. Dolayısıyla kurduğumuz her yeni şirkette hızla büyüyebiliyoruz. Bunun örneklerini, genç şirketler olmasına rağmen, leasing ve factoring’te yaşadık. Piyasa payı açısından çok iyi yerlere geldik.
Dolayısıyla yeni ekonomik gelişmelerin getirdiği koşullar paralelinde büyüyeceğiz. Örneğin, sigorta şirketine baktığınızda, diğerlerine kıyaslandığında, şirketimizin pazar payı düşük ama teknik karlılık yapabilen ender şirketlerden biri.
Sigorta sektöründe aşırı fiyat rekabetine rağmen, yeni olmamıza rağmen, çok sağlam ve istikrarlı büyüyen bir sigorta şirketimiz var. Sigorta şirketimizi çok ön planda görmüyorsunuz ama teknik kar yapabilen ender sigorta şirketlerinden birisi. Sağlam adımlarla büyüyor ve ilerliyor.
Ayrıca, bireysel emeklilik yasa tasarısı gündemde. Eğer tasarı istenilen şekilde yasalaşırsa, biz özel emeklilikte var olmak istiyoruz. Gelişmelere bakacağız ama özel emeklilik işinde olmak için gerekli çalışmaları sürdürüyoruz.
Grup içerisindeki finans şirketlerinin sinerji içinde çalışması ve “çapraz satış” yapabilmeleri için stratejileriniz var... Bir de grubun sanayi şirketleri var. Onlarla nasıl bir işbirliği içindesiniz? Orada bir sinerji var mı?
Öncelikle bu konuyu şöyle açayım: Biz bir kere grubu finanse eden finansal şirketler topluluğu değiliz. Bugün bizim grup şirketlerine kullandırdığımız krediler, ihmal edilebilir düzeydedir. Hatta piyasada oluşan rekabet nedeniyle, çalışmakta zorlandığımız bile oluyor. Çünkü, hepsi kendi çaplarında büyük firmalar. Ancak, belli bir müşteri kriterleri içerisinde bir miktar çalışıyoruz. Grup şirketlerin bizden kullandığı krediler, toplam kredilerin yüzde 2.5’unu aşmaz.
Öte yandan bizim sanayi sektöründe faaliyet gösteren grup şirketlerimiz, borçlanmaları son derece düşüktür. Son derece karlı, kendi alanlarında lider, fakat borçlanması hemen hemen yok denecek düşük şirketlerdir. Dolayısıyla bizim onlarla çalışmamız normal müşteri kapsamında yürüyor.
Kredi anlamında değil de, çalışanlara alternatif ürünler sunma, çapraz satış ve sinerji yaratma gündem mi? Sadece kredi ilişkisi mi var, yoksa daha fazla sinerji yaratmak için ayrı bir ilişki mi söz konusu?
Biz onları daha çok müşteri gözüyle bakıyoruz. Onlara iyi bir müşteri gözüyle bakıyorsanız, zaten o sinerji oluşuyor demektir. Ondan daha fazlasını yapmanın gereği yok. Olması gerektiği gibi davranıyoruz. Bizden de beklenen bu olsa gerek.
Mali grupta TEB markası önde ve patron Hasan Çolakoğlu pek öne çıkmıyor. Onunla nasıl bir çalışma ortamınız var?
Aslında Sayın Çolakoğlu, Türkiye’de pek alışık olmayan bir şey yapıyor ve kurum kimliğini öne çıkarıyor. Kendisinin öne çıkmaması bence çok normal. Bence ortaya çıkması gereken kurumun kimliği. Biz hep böyle davranıyoruz. Bizim bakışımız bu.
Bunun dışında, Hasan bey, yıllardan beri bankacılık sektörünün içerisinde olan, konulara son derece hakim ve işini seven, işinin ehli olan sermayedarımız. Artık, büyük sermayedarımız. Çünkü, halka açıldıktan sonra pek çok ortağımız oldu. Tabii kendisiyle, muhtelif yönetim organlarımızda yer aldığı şekilde ve sonuçta büyük sermayedar olduğunu göre oldukça sık görüş alışverişinde bulunuyoruz.
Burada da yönetim kurulu başkanı. Dolayısıyla bütün stratejilerin oluşturulmasında ve hedefleri belirlemede, karşılıklı görüş alışverişlerimiz oluyor. Biz sadece sayın Çolakoğlu değil, genelde yönetim olarak bir ekip halinde çalışıyoruz. Bizde kurumsallaşma çok fazladır. Kararları ortak alırız.
Karar mekanizması, yönetim kurulu ile banka üst yönetimi mi?
Tabii, muhtelif organlar var. Biz genellikle anglo-sakson tarzda çalışıyoruz. Bizde muhtelif yönetim kademeleri vardır ve kararlar ortak alınır ve birlikte hareket ederiz.
Tebweb ne olacak? Servis sağlayıcı olacak mı, yoksa sadece içeriği zengin bir portal olarak mı kalacak?
Aslında, Tebweb bizim markamız... Teb İletişim AŞ, bizim internet üzerinde ve ileride e-ticaret üzerine yoğunlaşacak teknoloji şirketimiz. Tebweb, Teb İletişim’in sunduğu hizmetlerinden bir tanesi. Teb İletişim’in, Tebweb dışında, internet üzerinde piyasaya sunacağı yeni bir takım çeşitli projeler var.
Tebweb’de şu anda bir portal kurduk. Burası bir portal olarak finansal ürünlerden finansal olmayan ürünlere kadar her şeyi bulabilirsiniz. Ve Türkiye’nin sanıyorum en çok hit alan portalidir.
İnternet servis sağlayıcılığı üzerine bir portföy geliştirmedik. Biz yakın zamanda “business to business” işinin gelişeceğini düşündüğümüz için genel stratejimizi bunun üzerine kurduk.
Burada önemli olan iyi içerik üretebilmek. Bizim Tebweb’de hakikaten iyi şeyler yaptığımıza inanıyorum. Bugün baktığınız zaman, günde 1.5 milyona yakın hit alıyoruz. Bu da çok iyi bir şey. Ama hit almaktan ziyade, kalıcı ziyaretçi tabanı oluşturabilmeyi hedefliyoruz. Yakın zamanda şu anda söyleyemeyeceğim yeni çalışmalarımız olacak.
Teb İletişim’le piyasaya, aslında bizden beklenmeyecek kadar hızlı girdik. Yeni bir alan ama, çok önem verdiğimiz, üzerine düştüğümüz, yoğunlaştığımız bir alan.
Tebweb, aynı zamanda bütün mali grubun internet hizmetlerini de veriyor. Ama bizim mali şirketler grubunun Tebweb üzerindeki hizmetleri, sadece mağaza içerisindeki dükkanlardan bir tanesi. Tebweb, bunun dışında diğer her türlü şirketlerin de, internet üzerinde alışverişlerin yapıldığı bir market olacak.
E-ticaret merkezi mi olacak?
Evet, e-ticaret merkezi olacak. Amacımız bu Önemli olan, piyasadaki gelişmeleri takip ederek sürekli yeni şeyler yapabilmek, piyasanın önünde olabilmek. Bu alanda yeni software’ler geliştirmeye çalışıyoruz. Yurt dışında ne türlü stratejik işbirliği yapabiliriz diye bakıyoruz.
Ne yapacaksınız, başarılı siteler mi satın alacaksınız, kendiniz mi yaratacaksınız?
Bize değer katacak ve internet üzerinde iş hacmimizi geliştirecek olan her türlü girişime hazırız. Bunlar üzerinde yoğunlaşıyoruz. Başarılı şirketleri satın alarak da olabilir. Yurt dışındaki şirketlerle stratejik işbirliği şeklinde de olabilir. Ya da bu konuda, büyümemizi sağlayacak yeni software’ler de almak olabilir. İyi bir ekibimiz var.
Amacımız, burada sürekli gelir yaratan, yani internet işinde ilerideki büyümeyi oluşturmak. Bugün bu işlerde pek kar edilemiyor. Ama biz sürekli kaynağı olan bir model kurmak üzerine çalışıyoruz.
Şu anda para kazanabiliyor musunuz?
Daha çok yeniyiz. Ama biliyorsunuz, biz temkinli bir grubuz. Bu yeni piyasada mümkün olduğu ölçüde para kazanmaya çalışıyoruz. Burada önemli olan kısa sürede para kazanmak değil, önemli olan teknolojinin getirdiği yeni olanaklar doğrultusunda olabildiğince fazla müşteri yaratabilmek.
Şirketin yüzde 29 payını bankaya verdiniz...
Oradaki amacımız şuydu: Halka açıldıktan sonra, Teb Mali Yatırımlar AŞ bünyesinde olan böyle bir teknoloji şirketinin değerini bankaya da katalım istedik. Aslında, bunu nominal değerden yaptık. Bir anlamda bir değeri, yatırımcılarımıza aktarmış olduk.
Tebweb için belirdiğiniz, tahmin ettiğiniz bir değer var mı? Superonline’nın yüzde 50’si için 70 milyon dolar ödendi...
Halka açık bir banka için böyle değerin spekülasyonunu yapmak doğru değil. Ama, piyasadaki kriterler ne ise kendimize göre bir değer ölçüyoruz ama şu anda söylemem doğru olmaz.
TEB Mali Grubun gelecekte de ağırlık noktası yine banka mı olacak? Şirketlerden, sektörlerden hangisi ağırlıklı olacak?
Bu, bizim kararımızdan çok, piyasanın, ekonominin kendi dinamikleri içerisinde oluşabilecek bir şey. Ama şu kadarını söyleyebilirim, teknoloji ve portföy yönetimi daha fazla ağırlık kazanacak. Bu konuda daha hızlı ve fazla büyüyeceğimizi tahmin ediyorum.
Grup, önümüzdeki dönemde teknoloji ve portföy yönetimi üzerine odaklanacak diyebilir miyiz?
Evet, internet, bireysel bankacılık ve portföy yönetimi daha fazla ağırlıklı olacağını söyleyebilirim.
Ya banka?
Banka zaten, amiral gemisi. Bankacılık faaliyetlerimiz her zaman önde olacak. Bütün amacımız, grup içerisinde sinerji yaratabilmek ve bu sinerjiyi büyütmek. Banka da bu sinerjiyi yaratmada çok önemli bir araç.
Enflasyonun düşmesinden sonra yabancı bankaların banka satın almalar yoluyla büyüyeceği, bankaların kendi aralarında birleşeceği söyleniyor. Burada TEB’in rolü ne olacak?
Teb, bu sektörde her zaman kendine has yer edinilmiş bir banka. Biz piyasadaki, ekonomideki dalgalanmalara rağmen, hiçbir zaman dalgalanmaların peşinde koşmadan, istikrarlı bir büyüme trendi yakalamış ve esas bankacılık faaliyetlerinde her zaman önde olmuş bir bankayız. Kurumsal bankacılık, özel bankacılık daha Türkiye’de konuşulmuyorken, her zaman bu piyasaların içerisinde olmuş, önder olmuş bir grup.
Örneğin,Türkiye’de özelleştirme danışmanlığı yapan ilk kurumlardan biriyiz. Kendi kendini “rate” ettiren ilk bankayız. Her zaman, en iyi dereceleri aldık. Altın piyasasında, banknot işlerinde, Hazine ve trade işlerinde, yani bankacılığın esas faaliyetlerinde her zaman özel bir yerimiz var.
Dolayısıyla yaklaşık 3 yıldır biz düşük enflasyon ortamı ve devletin iç borçlanmadan çekildiği takdirde oluşacak yeni piyasa koşulları üzerine kafa yorduk ve kendimizi bu yönde yapılandırdık. Biz kendi yapıları içerisinde, yapılanmasını, organizasyonunu sürekli yenileyen bir grubuz. Bu çalışmalarımızı sürekli sürdürdük.
Dolayısıyla yabancı bankaların gelmesinin yaratacaklarını, rekabetin ne düzeyde olabileceğini kestirebiliyoruz. Teb, bütün ekonomik dalgalanmaları, istikrarlı olmayan koşullarda kendine has yerini korumuşsa, bundan sonra da aynı şekilde koruyacaktır. Biz buna da hazırız.
Örneğin, biz hiçbir zaman bono işine çok fazla girmiş, para yatırmış bir banka değiliz. Biz asıl iş olan bankacılık alanına yatırım yaptık. Bankacılık alanına yatırım yapmak da bugünden yarına olan kısa vadeli bir iş değil. Dolayısıyla biz uzun bir dönemdir kendini buna hazırlayan bir grubuz. Bu nedenle, yabancı bankaların rekabetine grup olarak hazırız.
Evlilik, stratejik işbirliği söz konusu mu?
Bizim söyle bir sloganımız var: Bize, yatırımcımıza değer katacak her türlü işbirliğine açığız. Yani, sonuçta ekonomik mantığı olan bir şey. Bize değer katacağına inandığımız her türlü işbirliğine hazırız.
TEB markası adı altında mı?
Tabi ki. Bu kadar zamandır bir marka yarattık.
Banka, 1997 Uzakdoğu krizinden önce halka açılma hazırlıkları vardı, fakat ertelendi. Yeni realize oldu. Bankanın ikincil arzı, daha fazla hisse satışı olacak mı? Mali grup bünyesindeki diğer şirketlerin halka arzı gündemde mi?
Dediğiniz doğru, daha önce halka açılmaya teşebbüs ettik. Ama Türkiye, bugüne kadar ekonomik ve siyasal alanda sürekli değişik konjonktürler yaşadı. Bir sefer de dünyadaki konjonktür buna izin vermedi. Biz bir de çok itinalı çalıştık. Banka, bizim bebeğimiz gibi olduğu için, “zamanlaması iyi olsun, doğru bir zamanlama yapalım” diye biraz titiz davrandık. Ama sonunda çok başarılı bir şekilde, halka arzı gerçekleştirdik.
Şu anda gündemde olan ikinci bir şirketin halka arzı söz konusu değil. Ama, ekonomideki koşullar neyi getirir, ileride ne olacağını kestirmek zor. Ama biz her zaman halka arzlarda, Teb Yatırım, hep lider olmuş, başka şirketleri halka açmada öncülük etmiş, lider olmuş bir grubuz. Dolayısıyla halka açılmalara, piyasa mantığına inanıyoruz. Ama ilerideki koşulların ne getireceğini şimdiden kestirmek zor. Şu anda somut bir halka açılma programımız yok.
Bazı gruplar Balkanlar’da, bazı gruplar Türk cumhuriyetlerinde, bazı gruplar da AB bünyesinde etkinliklerini artırma çabasında. Sizin Hollanda’da bankanız var. TEB, iç piyasadaki etkinliğini yurt dışına taşıyacak mı, yoksa TEB Hollanda aracılığıyla mı Avrupa Birliği ülkelerine mi yayılacak?
Rekabetin dinamikleri çok hızlı değişiyor. Dolayısıyla sürekli yeni stratejiler geliştirmeniz gerekiyor. Biz de yurt dışına daha fazla açılmayı düşünüyoruz. Örneğin, şu anda Hollanda’daki bankamız dışında Avrupa’da yeni bir banka kurma projemiz var. Kurma veya satın alma olabilir. Şu anda düşüncemiz Avrupa Birliği için. Ama ileride diğer bölgelerde değerlendirebilecek yeni olanaklar çıkarsa, düşünürüz tabii.
Grubun finans sektörü dışındaki şirketlerinin satışları 2 milyar doları aşıyor. Biraz önce bana, grubun toplam kredilerdeki payını yüzde 2.5 olarak söylediniz. Ticari yaşam sadece kredi kullanmak değil...
Bankacılığın gerektirdiği müşteri-banka ilişkisinden pay almaya çalışıyoruz. Ama grubun şirketleri o kadar büyük ki, sadece bizimle çalışmak onları tatmin etmez. Başka bankalarla da çalışıyorlar. Dış ticaret, banka teminat mektubu işlerinde de yer almak için normal müşteri-banka ilişkisi içerisinde gereği ne ise yapmaya çalışıyoruz. Ama, demin de söylediğim, teminat mektubu da sonuçta gayri nakdi kredidir ve bütün kredilerin toplamı, yüzde 2.5’u aşmıyor.
“En büyük değil, ama en iyi olacağız” dediniz. Aktif büyüklüğü itibariyle, ilk sıralarda yer almadığını görüyoruz. Bu yapı devam edecek mi, yoksa pazar payını büyütmek için daha atak bir yapı söz konusu olacak mı?
Öncelikle biz şu andaki hükümetin çok başarılı olduğunu düşünüyor ve programa inanıyoruz. Enflasyonun daha düşmesi halinde, daha istikrarlı bir ekonomik yapı devam ettiği sürece, programda çok büyük sapma olmadığı sürece, piyasada daha fazla pazar payı alma hedefimiz var.
Yani, eskiye oranla daha hızlı büyüyeceğiz; büyümeyi hedefliyoruz. Ama ekonomik ve siyasi koşullar değişirse, bunu yeniden değerlendiririz. Bu koşullar içerisinde Teb Grubu”nu, piyasadan daha fazla pazar payı alan bir grup olarak göreceğiz.
Büyüme için fon bünyesinde veya dışında banka satın alınması, iş planlarınızda yer alıyor mu?
Bize değer katacağını düşündüğümüz her oluşumda ye alabiliriz. Ama şu anda somut olarak söyleyebileceğim bir projemiz yok. Somut bir projemiz yok.
Banka olarak düşük enflasyon ortamına somut ne gibi hazırlıklar yaptınız?
Bir kere banka olarak düşük enflasyon ortamına kendimizi hazırlıyoruz. Bunun için muhtelif yapılanmalar, stratejiler geliştirdik. Bu konudaki çalışmalarımızda ne kadar haklı olduğumuzu da gördük.
Bugüne kadar ki politikalarımız bize düşük enflasyon ortamında büyük avantaj sağlıyor. Mesela, bir özelliğimiz, takipteki kredileri en düşük bankalardan birisiyiz. Bizim kredilerimiz çok seyyar ve aktiftir. Mesela, ülkedeki konjonktür kötü olduğu zaman, 1994 ve 1998’de istediğimiz zaman kredilerimizi geri alıp, istediğimiz zaman kredilerde büyüyebiliyoruz. Bu bizim çok aktif ve seyyar yapımız olduğunu gösteriyor. Yani, bizim çok temiz bir aktif yapısına sahip olduğumuzu gösteriyor. İyi bir kredi politikamız var. Bir çok alanda esnek politikalarımız var ama krediler konusunda her zaman çok ihtiyatlı ve dikkatli olmaya çalışıyoruz.
Aktifimiz, Türkiye’nin en temiz, en likit ve en iyi aktiflerden biridir. Ayrıca, bizim öz kaynaklarımız çok büyük olmayabilir ama serbest sermayesi en büyük gruplardan birisiyiz. Bizde gayri menkule büyük, sanayi olmayan şirkete yatırılmış para göremezsiniz. Biz bütün paramızı, öz kaynaklarımızı, sermayemizi işimizde kullanıyoruz. Dolayısıyla serbest sermayesi, kullanılabilir sermayesi en yüksek bankalardan birisiyiz.
Bence olaya bu şekilde bakılmalı. Sadece büyüklük değil, etkinlik olarak bakılması gerekiyor. Sermaye yeterliği, en yüksek olan bankalardan biriyiz. Dolayısıyla yeni dönemde bizim bu yönden büyük bir avantajımız olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan yaptığımız çalışmalarla iş akışlarını sürekli olarak yeniden organize ederek, yeniden yapılandırarak, kendimizi önümüzdeki dönemde, bu rekabet koşullarına, yabancı bankalarla rekabet edebilecek düzeye getirmeye çalışıyoruz.
Bir de bizim çok istikrarlı bir mevduat yapımız var. Biz faaliyetlerimizin önemli bir bölümünü mevduatla fonlayabilen bankalardan birisiyiz. Şu ana kadar, çok yüksek faizlerin verildiği dönemler yaşadık ve yaşıyoruz. Biz yüksek faizlere rağmen, mevduatını, mevduat tabanını korumuş ender bankalardan birisiyiz.
Özel bankacılıkta da söylediğiniz gibi, Türkiye’de uzak ara öndeyiz. Daha özel bankacılık Türkiye’de konuşulmuyorken, 1990’ların başlarında bu alanda etkin bir bankaydık. Özel bankacılık, bugünden yarına hemen yapılabilecek bir şey değil. İlişki, güvene dayalı.
Özel bankacılık konusunda ayrı bir yapılanmaya gidilecek mi?
Zaten, yapılanmamızda değişiklikler yapıyoruz. Zaten sadece özel bankacılık hizmetleri için birkaç ayrı şubemiz var. Genel müdürlükte, sadece özel bankacılık konusunda yoğunlaşmış bir ekibimiz var.
Ayrıca, biz fon yönetiminde eskiden beri çok etkin bir bankayız. Orta ölçekli banka olmamıza rağmen, ikinci, üçüncü olduk. Bu da ne kadar iyi bir aktif, portföy yönetimi yapabilirliğimizi gösteriyor.
Ümidimiz ve beklentimiz, portföy ve fon yönetiminin büyümesi. Çünkü, küçük yatırımcıların piyasadaki dalgalanmalardan kaçınması için en iyi şey yatırım fonuna yatırmaktır. Biz buna inanıyoruz. Dolayısıyla biz eskiden beri yatırım fonlarına çok önem verdik. Portföy yönetim şirketiyle birlikte fon yönetimini daha da büyüteceğini inanıyoruz.
Krediler konusunda müşteri segmenti nasıl oluşturuldu?
Düşük enflasyona hazırlanırken, böyle bir ayırım da yaptık. Amacımız, müşteriye yoğunlaşmak. Yani, her müşteri tipinin farklı beklentileri var. O beklentilere yanıt verebilmek için, belirli büyüklükte olan firmalarla, çok uluslu firmaları kurumsal bankacılık adı altında topladık.
Diğer orta ve küçük firmaları ticari, özel bankacılık için ayrı bir pazarlama birimi, bireysel bankacılık için ayrı bir grup olarak ayırdık. Bizim amacımız, her birinin kendi müşteri segmentasyonuna göre gerekli olan politikaları üretmeleri ve geliştirmeleri. Dolayısıyla grup olarak, büyümeyi düşündüğümüz alanlar, küçük ve orta ölçekli ticari firmalar ve bireysel bankacılık.
Önümüzdeki dönem için uzun vadeli konut kredilerinde potansiyel, gelecek görüyor. Teb, bu alanda etkin olacak mı?
Tabii, o konuda da bir çalışma yapıyoruz. Bu ekonomik programda bir sapma olmadığı sürece, önümüzdeki dönemde mortgage kredilerinde büyüme olacağına inanıyoruz. O konuda da daha kalıcı, ayakları sağlam basan politikaları oluşturmak için acele etmeden çalışma yapıyoruz.
Bir taraftan banka patronu Hasan Çolakoğlu, diğer taraftan bankanın yönetim kurulu başkanı Yavuz Canevi ve genel müdürü Akın Akbaygil ile çalışıyorsunuz? Nasıl bir diyalog içindesiniz?
Biz çok kurumsal bir yönetime sahibiz. Çok sıkı bir işbirliği içindeyiz ve haftalık toplantılarla bir araya geliyoruz. Ayrıca, artık yönetim anlayışı o kadar dar değil. Sadece tepe noktalardaki kişilerin biraya gelerek strateji belirlemesi çok doğru değil. Biz aslında tüm yönetici ve çalışanlarımızla ortak strateji oluşturmaya çalışıyoruz. Tüm yöneticiler, tüm finansal şirketlerin yöneticileriyle bir araya gelerek, stratejiler saptıyoruz.
Doğuş Grubu, bankaların genel giderlerini kontrol etmek için altyapıları birleştirdi. Siz de finansal şirketler için benzer girişimler içerisinde olacak mısınız?
Biz aslında 2-3 yıldır, maliyet iyileştirici ve operasyon maliyetlerini düşürücü yönde reorganizasyon çalışmaları yaptık ve yapıyoruz.
Ne yaptınız, eleman mı çıkardınız?
Hayır, eleman çıkarmadık. Biraz önce söylediğim gibi teknolojiyi daha yoğun kullanmaya başladık. İş akışlarını değiştirdik, iş akışlarını yeniden düzenledik. Bu konuda çeşitli bilgi- işlem yatırımları yaptık. Operasyonları merkezileştirerek, maliyetleri düşürdük. Zaten bu tür önlemleri sürekli yapıyoruz.
TEB FİNANS GRUBU
- Türk Ekonomi Bankası (TEB)
- TEB Leasing
- TEB Factoring
- TEB Sigorta
- TEB Yatırım
- TEB Portföy Yönetimi
- TEB N.V. (Hollanda)
- TEB Kıymetli Madenler
- TEB Varlık Yatırım Ortaklığı
- TEB İletişim
- TEB Araştırma
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?