Şubeler en lüks semtlerde, caddelerde açıldı. Transferler için verim hesabı yapılmadan yüklü miktarlarda ödeme yapıldı. Çalışma mekanlarına büyük bir gösteriş hakimdi. Harcamalar rahatça yapı...
Şubeler en lüks semtlerde, caddelerde açıldı. Transferler için verim hesabı yapılmadan yüklü miktarlarda ödeme yapıldı. Çalışma mekanlarına büyük bir gösteriş hakimdi. Harcamalar rahatça yapılabiliyordu. Ancak, bu dönem kapanıyor. Bankacılıkta kemer sıkma dönemi başlıyor. Eleman çıkarma, ücret zamlarını düşük tutma, telefon faturalarına limit koyma ve ulaştırma masraflarını kısma bu doğrultuda alınan önlemlerden sadece bazıları. Bankacılara göre bu önlemlerin çalışanları incitmeden alınması gerekiyor.
En gözde semtlerin, caddelerin en işlek yerlerindeki mekanlarıyla boy gösteriyor. Işıklandırma göz alıcı. Dekorasyon mükemmel... Dolayısıyla kapıdan girenlerin etkilenmemesi mümkün değil. Personel, büyük bir koşuşturma içerisinde ve haliyle kalabalık. Her bir masanın üzerinde mutlaka bir bilgisayar var. Ayrıca, özel müşteriler için ayrı görüşme odalar bulunuyor. Günün büyük bir bölümü boş geçen bu odalarda bile bilgisayar görmek mümkün.
Son yılların en çok yatırım yapılan alanlarından, banka şubelerinden söz ediyoruz... Gerçekten de bankalar, son dönemde, dekorasyondan binasına, teknolojisinden genel giderlerine, şubeleri için milyonlarca dolar masraf yaptılar.
Üstelik bu masraf sözünü ettiğimiz giderlerle de kalmadı. Şube müdürünün transferi için yapılan ödemeler bankalar için ciddi bir maliyet kalemi oluşturdu. 50-60 bin dolarlık transfer ücreti ile birlikte, aylık 5-6 bin dolarlık ücretler, bu tabloyu tamamladı. Hepsi bu kadar da değil. Lüks makam otomobili ve diğer giderler, çok sayıda bankayı zorluyor.
Şubelerden genel müdürlük binalarına gelindiğinde ise müthiş bir gösterişle karşılaşıyorsunuz. Özellikle üst yönetim katları, dünyanın en lüks ofisleriyle yarışıyorlar. Çünkü, etkilemenin yolu, ihtişamdan geçiyor.
Faturalar kabarıyor
Genel müdür, genel müdür yardımcıları bir tarafa birim müdürlerinin altında bile otomobil var. Genel müdür yardımcılarının şoförleri, diğer temsil giderleri, yüklü cep telefon faturaları derken, inanılmaz rakamlar ortaya çıkıyor. Televizyon reklamlarında da en büyük pay, onlarda. Reklam harcamalarında ilk sırada bulunuyorlar. Reklam bütçeleri televizyon, gazete, dergi ve radyolar için çok büyük bir pasta oluşturuyor.
Sektör için bahsettiğimiz bu tablo yeni değil... Daha önce de biliniyordu ve rakamlar, geçmiş yıllarda da bugünün altında değildi. Ancak, Hazine bonolarından gelen tatlı karlar, söz konusu tabloyu örtüyor ve göze batmasını engelliyordu.
Kemer sıkma dönemi
Şimdi ise bu tablonun üzerindeki örtü kalkmış durumda. Sektörden gelen uygulama örnekleri, rahat para harcama döneminin artık geride kaldığının sinyallerini veriyor.Yeni masraf kısma kararları ve tasarruf önlemleri, personele uygun bir dille tebliğ ediliyor.
Bankaların bir süreden beri yeni döneme hazırlık yaptıkları biliniyor. Örneğin, yemek, temizlik ve güvenlik gibi hizmetlerin banka bünyesinden çıkarılarak, dışarıdan hizmet alınması bunun ilk adımıydı. Ardından, alternatif dağıtım kanallarına yatırım yapıldı ve bireysel işlemlerin önemli bir kısmı, ATM, telefon ve sanal şubelere yönlendirildi. Halen de yönlendirme işlemi devam ediyor.
Ayrıca operasyonlar merkezileştirildi ve böylece verimlilik artışı sağlanmaya çalışıldı. Ancak, bu önlemlere ek olarak yeni önlemlerin gündemde olduğu, hatta uygulanmaya konduğu gözleniyor.
Kadro azaltılıyor
Ne mi yapılıyor? Örneğin artık büyük rakamlarla yönetici ya da şube elemanı transferleri yapılmıyor. Aksine personel çıkartılıyor, ücret artışlarına sınırlama getiriliyor. Ücret artışlarında belirli bir yüzdenin üzerine çıkılmıyor, temsil masrafları kısılıyor.
Genel müdürlük ve şubelerdeki telefonlar, uluslararası görüşmelere kapatılıyor. Bilgisayarlardaki internet bağlantıları kaldırılıyor, cep telefon faturaları, artık bol keseden ödenmiyor, belirli bir limit getiriliyor. Yeni açılan şubelere, sıfır kilometre bilgisayar alınmıyor, yerine atıl duran, fazla olan bilgisayarlar veriliyor.
Tasarruf zihniyeti yerleşiyor
Bankalara danışmanlık hizmeti veren Vizyon Danışmanlık AŞ’nin yönetim kurulu başkanı Erhan Ersöz, “Rakam önemli değil, önemli olan tasarruf zihniyetinin yerleşmesidir” diyor. Ersöz, banka yönetim kurullarının gündeminde olan tasarruf önlemlerini uygulamanın kaçınılmaz olduğu görüşünde.
Aslında bu zihniyetin yerleşmeye başladığı söylenebilir. İlk adım olarak personel azaltılması gündeme geldi. Örneğin, bilgi işlem, operasyon, kredi kartları, yatırım bankacılığı, insan kaynakları ve çağrı merkezi gibi birimleri birleştiren Doğuş Grubu’nda, Osmanlı Bankası, yıl başında, “Yaptığımız yatırımlar sonucunda biz de eleman azaltıyoruz” açıklaması yapıldı.
Grupta bununla kalınmayacağı gözleniyor. Örneğin amiral gemisi Garanti Bankası’nda eleman çıkarmanın gündemde olduğu ve personel sayısı kalabalık şubelerden isim istendiği söyleniyor.
Hazine bonosu piyasasının önemli oyuncularından biri olan Demirbank’ta da eleman çıkarımı başlamış durumda. Yapılan tahminler, mevcut kadronun daha da azaltılacağı yönünde.
Ücretlerde yeni hesaplar
Eleman azaltmanın yanı sıra, ücret artışlarında düşük oranlar benimsenmeye başlandı. Temmuz zamlarının da bu doğrultuda olacağı tahmin ediliyor.
Birçok bankacı, sektör için olumsuz görünen bu eğilimi destekliyor. Onlara göre, ücretlerdeki bu yeni uygulamayla, rasyonel yapıya gidilen yol da açılmış oluyor.Uzmanlara göre, yeni dönemde ücretlerde verimlilik öne çıkacak. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, “Çalışanların ücretlerinde verim hesabına dönülebilecek” diyor.
Tasarruf önlemlerini alan ve uygulamaya koyan bankalardan İş Bankası’nın genel müdür yardımcısı Aykut Demiray, “İş Bankası eskiden beri mütevazı tarzıyla, yeni döneme daha uygun diye düşünüyorum. Ama buna karşılık yine de işlemlerimizi, hacimlerimizi artırmaya çalışacağız” diyor.
Bankacılar ne diyor?
Tasarruf önlemlerini başlatan bankalardan olan Bayındırbank’ın genel müdürü İsmail Emen, “Bizim en kalabalık şubemiz 18 kişi. Bütçemiz 800 kişiye yakın ama 505 kişiyle çalışıyoruz. Bizimle aynı şube sayısında olan bankada 850 kişi çalışıyor. Tasarruf işte bu” diyor. Emen, bankada uygulanan diğer tasarruf tedbirlerini ise şöyle anlatıyor:
“Telefon faturalarına limit, internet bağlantılarına sınırlama getirdik. Reuters kullanımına ve bilgisayar alımında sınırlama uyguluyoruz. Gazete, dergi ve çiçek alımında savurganlığın önüne geçtik”.
Emen, “Kendi gazetelerimin parasını kendi cebimden ödüyorum. Çünkü, tasarruf zihniyetini yerleştirmek gerekiyor” diyor.
Kentbank’ın genel müdür yardımcısı Uğur Gürses de, “Bizde arabaların tamamı kiralık. Genel müdürlükteki 50 araca, 100 şube müdürünün otomobilini de kattığımızda, 150 otomobile ulaşıyor. Bir otomobilin ortalama 15 milyar olduğunu varsayarsak, 2.2 trilyon lira ediyor.
Yani, biz kiralama yoluyla 2.2 trilyon liralık donuk aktiften kurtulmuş oluyoruz” diyor.
Gürses, masraflar arasında önemli yer tutan telefon faturaları için, “Yılbaşında bütün şubelerin telefon hatlarını gözden geçirdik. Hat sayısı azaltıldı, iç hat sayısı artırıldı” diyerek aldıkları önlemleri sıralıyor. Ayrıca, banka telefon faturalarını aşağı çekmek için yeni çalışmalar yaptıklarını sözlerine ekliyor.
Tasarrufu doğuran faktörler
Uzmanlara göre bankaları bu uygulamaya, bilançolardan yansıyan rakamlar itiyor. Çünkü, banka bilançolarının gelir cephesinde büyük bir düşüş var. Yılın ilk yarısı için çok somut olarak gözlenmese de, -çünkü geçmiş yıldan gelen yüksek faizli bonolar vardı- yılın ikinci yarısında farklı bir tablo ile karşı karşıya kalınabilir. Çünkü, o yüksek faizli bonoların sonuna yaklaşıldı. Geçmiş dönemde ihraç edilen yüksek faizli bonolar, itfalarla sürekli azalıyor.
Faiz gelirlerindeki azalış, faiz giderlerine de yansıyacak mı? Uzmanlara göre, “Evet yansıyacak”. Çünkü, sonuçta en büyük kaynak olan mevduatın vadesi, zaten 3 ay ile sınırlı. Bu nedenle, faiz gelirlerindeki düşüş kadar olmasa bile, faiz giderlerini bir miktar kısmak mümkün. Diğer fonlama kalemleri, repo, interbank ve dövizde, maliyetler göreceli olarak da azalmış durumda.
Duff & Phelp’s Türkiye Başkan Vekili Prof. Dr. Selçuk Abaç’a göre, faiz giderlerindeki azalma, gelirlerdeki düşme kadar hızlı olmayacak. Prof. Dr. Abaç, “Bankalar arasındaki rekabet buna izin vermeyecek. Yeterli büyüklükte olmayan veya kredibilitesi olmayan bankalar, rakiplerine göre daha yüksek faiz vermek isteyeceklerdir” diyor.
Ayrıca, bono ve kredi faizlerindeki getiriyle, mevduat toplama maliyetleri kıyaslandığında, bankaların eskisi kadar yüksek net faiz gelir rakamlarına ulaşmalarının zorluklarına dikkat çekiliyor.
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray’a göre, bankaların faiz giderlerini kontrol etmesi daha anlamlı olacak. Demiray, “Çünkü, esas büyüklük orada. Küçük rakamları kısmaya başlamadan önce, büyük rakamları küçültmek bana daha anlamlı geliyor” diyor.
Masraf kontrolü artacak
Peki faiz giderlerinin düşürülmesi ve personel sayısındaki artış bankalar açısından yeterli olacak mı? Bankacılara göre sırada genel giderler içinde yer tutan, telefon, temsil ve ulaştırma gibi harcamalarda ciddi indirimlere gidilmesi kaçınılmaz hale geliyor. Nitekim, birçok banka, telefon faturalarını kontrol edebilmek için çeşitli önlemler almış durumda. Bazı telefonların uluslararası görüşmelere kapatılması, internet bağlantılarının kesilmesi ve cep telefon faturalarına belirli bir limit getirilmesi gibi uygulamalar yaygınlaşıyor. Ayrıca, temsil giderlerine kısıtlama getiren banka sayısı da artıyor. Erhan Ersöz’e göre, “Bankaların masraf kontrolü artacak, artık eskisi gibi bol keseden harcama dönemi olmayacak”.
Olumsuz etkiye dikkat!
Masraf bütçeleri kısılırken, bu önlemlerin banka çalışanları üzerindeki olumsuz etkisini asgariye çekecek eğilimler de dikkat çekiyor. Bankacılar, “Önemli olan tasarruf kültürünü çalışanlara yaymak. Tasarruf önlemlerini, birtakım yasaklar koyarak değil, çalışanları incitmeyecek şekilde uygulamak gerekiyor” görüşünde birleşiyor.
Masrafların kısılmasına yönelik önlemler bankadan bankaya farklılık gösteriyor. Ancak, dengenin nerede oluşacağına yönelik de fikir birliği oluşmuş değil. Kimilerine göre, bankaların faiz dışı gelirleri, faiz dışı giderleri karşılamalı. Bu dengeye dikkat eden özellikle çok şubeli bankaların, daha önce ücretsiz hizmetlerini ücretli haline getirdiği zaten biliniyordu.
Ayrıca, birçok ücretli hizmetin de tarifelerinde yeni düzenlemeler yapıldı.
Faiz dışı gelirlerin, faiz dışı giderleri karşılaması durumunda, net faiz gelirlerinin bankaya kar olacağı kalacağı hesabı yapılıyor. İsmail Emen’e göre, doğru hesap bu. Benzer şekilde Uğur Gürses de, “Komisyon gelirlerinin, giderleri karşılaması lazım. Net faiz gelirleri de bankaya kar olarak kalması gerekiyor” diyor.
Erhan Ersöz’e göre, bu oran daha radikal olmak zorunda. Ersöz, “Giderlerin, gelirler içerisindeki payının yüzde 70’lere çekilmesi idealdir. Hatta, bence bu da yetmeyebilir. Batı’da birleşen bankalar, bu oranı yüzde 50’ye çekmek için uğraş veriyor” diyerek yurt dışındaki uygulamaları örnek veriyor.
“NİŞ ALANLAR BULUNMAYA ÇALIŞILACAK”
Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray, bankalardaki tasarruf önlemleri konusunda kişisel görüşlerini açıklarken şunları söyledi:
“Artık bankalar, olur-olmaz yerlere şube açmayacak. Çünkü, bir şubenin maliyeti, 300-500 bin dolar arasında. İkincisi, bankalar niş alanlar bulmaya çalışacak. Kimisi menkul kıymet işi, kimisi tekstil sektörüne odaklanacak. Yani, her banka kendine uygun piyasa segmenti ve iş alanları bulmaya çalışacaktır.
Üçüncüsü, çok şubeli bankalar daha verimli çalışmak zorunda kalacak. Hacimlerini, işlem sayılarını artırmaya çalışacaklardır.
Bir diğer konu, personel ücretleri. Personel sayısında azalma olmaz diye düşünüyorum, çünkü iş hacmimiz her geçen gün büyüyor. Bu sefer, ücretlerde verim hesabına dönülebilecek, herkese aynı oranda zam yapılmayacak.”
NASIL BİR YOL İZLENMELİ?
Masrafların kontrol edilmesine yönelik çalışmayı Capital’e hazırlayan Erhan Ersöz, çalışmanın başarıya ulaşması için gerekli olan koşulları anlattı:
PERSONELİ İKNA: Bu giderlerin kontrol altına alınması ve verimsizliğin önüne geçilmesiyle birlikte, banka karının artacağı, bunun da personele “bonus” olarak döneceği mesajının verilmesi şarttır.
ŞİRKET KÜLTÜRÜ: İkinci mesaj ise bunun geçici bir uygulama olmadığı, bir şirket kültürü oluşturmaya yönelik olduğunun açıkça ortaya konulmasıdır. Bu uygulamanın ve alınacak sonuçlar bankada sürekli duyurulmalıdır. Böylece çalışanlardan destek sağlanması da mümkün olacaktır.
TAVİZ VERİLMELELİ: Bu uygulamaları beğenmeyen personele kesinlikle taviz verilmemelidir. Fısıltı konuşmaları önlenmeli, burada ikna mekanizması çalıştırılmalıdır.
MASRAF İZLEME: 100 doların üzeri (50 milyon TL üzeri) her masraf, açıklaması ile birlikte, yönetim kurulu başkanına günlük rapor olarak ulaştırılmalıdır.
SÜREKLİ KONTROL: Masrafların takibinin organizasyonu, mali kontrol bölümü içinde oluşturulmalı, genel müdür ve yönetim kurul başkanına raporlanmalı. Masraf merkezleri oluşturulmalı, bilgi işlem bir kodlama sistemi getirmeli. Böylece her merkezin ne kadar masrafı olduğu izlenebilir.
KREDİ KARTI TAKİBİ:Kredi kartı gibi ‘business’lere yönelik giderler de bu işlerin içeriğinde düşünülerek kontrol edilmedir.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?