Yükseliş riskli mi?

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de söyledi. Kredileri mevduata oranı 2012’den beri yükseliyor. 2017’nin 9’uncu ayı itibarıyla bu oran yüzde 20’ye dayandı...

8.03.2018 11:28:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yükseliş riskli mi?

Elçin Cirik

[email protected]

Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) etkisiyle bankacılık sektörü 2017 yılında kredi tarafında beklenmeyen bir büyümeye imza attı. Ancak mevduat, bu kredi genişlemesine ayak uyduramadı. Zaten sektörde son 6 yıldır kredilerin mevduatlardan hızlı büyüdüğü bir süreç yaşanıyor. Bugün sektörün en önemli sorununun kredi mevduat oranı olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, konuyu şöyle değerlendiriyor: “Sektörün en önemli sorunu, kredi mevduat oranının çok yüksek olması. Kamu harcamalarını vergilerle finanse ettiğiniz ölçüde geleceğe daha emin adımlarla yürüyorsunuz ya, bankacılık sektörü de önemli ölçüde kredileri mevduatla finanse ediyorsa nispeten risk algısı daha düşük oluyor.” Sektörde kredi mevduat oranı 2017’nin 9’uncu ay verilerine göre yüzde 122’ye ulaştı. Bankacılar, önümüzdeki 5 yıllık süreçte de ülke büyümesiyle orantılı olarak kredi talebinin yüksek seyrinin devam etmesini bekliyor. Ancak Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan, bu ortamda tasarruf artırıcı inisiyatiflerin bir nebze etkisi olsa da mevduat kaynağında bu kadar belirgin bir artış olmayacağının üzerinde duruyor. 

İDEALİ YÜZDE 110

Tabii burada asıl sorun, Fibabanka’nın CEO’su Ömer Mert’in değindiği gibi ekonomide büyüme devam ettikçe bunun finansmanı için gerekli kaynağın tasarruflarla karşılanamaması. Türkiye’de tasarrufların GSMH’ye oranının, 2002 yılındaki yüzde 23 seviyesinden 15 yılda 2017’de yüzde 13-14 seviyesine indiğini görülüyor. Ömer Mert, bugünkü rasyo için “Halihazırda zaten çok yüksek ve riskli bölgede” yorumunu yapıyor. DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, gelinen süreci şöyle aktarıyor: “Kredi mevduat oranı 10 yıl önce yüzde 70’lerdeyken hızla yükselerek 2012’de 100’ün ve bugün yüzde 120’lerin üzerine çıktı. Bu hızlı yükselişte bankaların tahvil portföyünü küçülterek kredi vermeye yönelmesi de etkili oldu. 2007’de menkul kıymetler banka bilançolarının yüzde 30’unu oluştururken bugün payları yüzde 12.” Bugün hala bankaların fonlamasında en büyük kalem, yüzde 56 payla mevduata ait. Ama yurt içi tasarruf oranı yüzde 13,5 ile sınırlı ve toplam mevduatın yüzde 54’ü 1 milyon TL ve üzeri mevduat kesiminde yoğunlaşıyor. İşte bu nedenlerle bankalar, mevduat tarafında agresif rekabeti arttırıyor. Amerikan danışmanlık şirketi N2Growth’un kurucu ortağı Tunç Akyurt, “Yurt dışındaki olası negatif gelişmelere ve fonlama bulma ya da maliyetiyle ilgili risklere karşı çok kırılgan olmamak için kredi mevduat oranının yüzde 100- 110 arasında olması ideal” diyor. Mehmet Sönmez de aynı fikirde: “Bireyler ve firmalar tasarruf edip daha sonra yatırım yapmak yerine son 15 yıldır ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ felsefesini edindi. Aslında Türkiye için ideal kredi mevduat oranı yüzde 110.” 

NE KADAR ARTABİLİR?

Banka yöneticileri ve uzmanlar, kredi mevduat oranındaki artış trendinin süreceği yönünde hemfikir. Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, 2017’nin üçüncü çeyreğinde gelen yüzde 11’lik büyümenin üzerine ekonomide beklentilerin süreceğini ve bunun sonucu olarak da bu rasyonun 2018’de en azından bugünkü RİSKLİ Mİ noktalarda devam edeceğini öngörüyor. Göktaş, daha uzun vade için şu tahminde bulunuyor: “Gidişat gösteriyor ki hükümetin teşvik paket uygulamaları devam edeceğinden mevcut seviyelerin de üzerinde rasyoları göreceğiz.” Tunç Akyurt da 2018 sonunda kredi mevduat oranının yüzde 122-123 seviyesine çıkmasını bekliyor. Akyurt, “5 yıllık bir perspektifte oranın yüzde 130’lara çıkabileceğini düşünüyorum” diyor. Fibabanka CEO’su Ömer Mert’in daha karanlık bir tahmini var: “IMF 2014 ve sonrası verilerine baktığımızda gelişen ülkeler içinde en kırılgan iki ekonomi olan Güney Afrika ve Türkiye’de uzun vadede bu oranın yüzde 200’lere kadar tırmanması söz konusu. Fakat Türkiye açısından bu durum sürdürülemez.” Aslında gelişmiş ülkelerde Türkiye’den daha yüksek oranları görmek mümkün. Örneğin AB ortalamasında kredi mevduat oranı yüzde 130. Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerde yüzde 200’ün üzerinde oranlarla yaşanıyor. Ancak bu ülkelerde yurt dışı fonlama ve menkul kıymet ihraçları gibi alternatif kaynaklarla toptan fonlama imkanları fazla. TEB Genel Müdürü Leblebici de aynı bakış açısıyla “Gelişmiş ülkelerde bu oranın bizimkilerden 5-10 puan daha kötü olduğunu görebiliriz. Burada önemli olan sermaye piyasalarını geliştirerek bankalara yeni kaynaklar yaratabilmek” yorumunu yapıyor. 

~

RİSKLERİ YÜKSEK Mİ? 

Uzun vadede kredi mevduat oranındaki artış, sürdürülemez bir büyüme, artan cari açık ve dolayısıyla kurlar üzerinde yüksek baskıyla yatırımların azalışı veya durmasını beraberinde getirebilir. Fibabanka CEO’su Ömer Mert, “Bu oranın daha yükselmesi, dış kaynağa ihtiyaç duyan bir ekonomi yaratması nedeniyle ortaya çıkabilecek global şoklarda önce faizlerde çok hızlı bir yükselişi daha sonra makro büyüklüklerde önemli bozulmaları doğurur” diyor. Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş’a göre de bu rasyonun yükselen seyir izlemesi, şu riskleri de getiriyor: “Sektörün kredi talep iştahını karşılayamamasına sebep olacak. Böylece bankaların pasif maliyetlerinin artacağı ve mevduat toplamada rekabetin yükseleceği dönemleri göreceğiz. Daha yüksek kâr beklentisiyle toplanan mevduatın maliyeti diğer tarafta finansman için ek maliyet yükünü getirecek.” Türkiye özelinde kredi mevduat oranının artmasıyla bankaların yurt dışı fonlama kaynaklarına bağımlılığının artacağını belirten Tunç Akyurt’a göre, ülke dışında gelişecek bazı politik ve makroekonomik dinamikler, bu fonlama kaynaklarının miktarını azaltabilir veya maliyetini artırabilir. Bu da sonuçta bankacılık sisteminin fonlama yapısını ve kârlılığını ciddi şekilde bozabilir. Burada ekonomi yönetimi tarafından döviz kredisi kullanan 23 bin firmaya sınırlama getirilmesi kararı, olumlu bir gelişme. “Bu, döviz tarafında kredi mevduat oranında fazla artış olmayacağını gösteriyor” diyen Mehmet Sönmez, önümüzdeki 5 yıl için de bugünkü trendin üzerine çıkılmaması gerektiğine vurgu yapıyor. 

BANKALARIN KARNESİ 

Bu tabloda bankaların karneleri de sektörün sağlamlığı açısından kritik önem taşıyor. 2017 güncel verilerine göre sektörün en büyük 7 bankası, sektör ortalaması ve altında oranlarla çalışıyor. Burada Akbank yüzde 103 ve Halkbank yüzde 104 oranlarıyla en iyi durumdaki bankalar olarak öne çıkıyor. 5 yıllık değişimlerde ise mevduat toplayan 17 banka içinde sadece DenizBank ve HSBC, bu oranı aşağı çekebilmiş görünüyor. Diğerlerinde ibre, tek haneli olarak artış eğiliminde. Burada Ziraat Bankası, 2012 sonunda yüzde 60 olan kredi mevduat rasyosunu 2017’nin 9’uncu ayında 112 puana taşıyarak aradaki farkı en çok açan banka. Tabii kredi mevduat rasyosu, her bankanın aldığı risk iştahına bağlı olarak gelişiyor. Bugün ING Bank yüzde 143, Burganbank yüzde 139 ve ABank yüzde 126 kredi mevduat oranlarıyla sektör ortalamasının çok üzerinde rasyolara sahip. Eski bankacı ve danışman Derya Gürerk, bu tip yabancı sermayeli bankaların ana bankalarından uzun vadeli fon tedarik edebildiğini açıklıyor. Tunç Akyurt da “Mevduat toplamada oluşacak fonlama maliyeti bankanın faiz marjlarında ve kârlılığında önemli yer tutar. Bu sebeple her banka yüksek maliyetlerle mevduat toplamak istemeyebilir. Bunun yerine bağlı olduğu uluslararası bankacılık grubunun desteğiyle yurt dışından daha uygun maliyetlerle uzun vadeli fon almayı tercih edebilir” yorumunda bulunuyor. Tabii yurt dışı fonlamada bir sıkıntı oluşursa bu bankalar, yurt içinde mevduatta büyümek veya merkez bankasından borçlanmak durumunda kalabilir, işte o zaman da kârlılıklarında olumsuz etkiyle karşılaşabilirler. 

KORUMAYI HEDEFLİYORLAR

Banka yöneticileri, bugünkü kredi mevduat oranlarını halen sürdürülebilir gördüklerinden planlarını daha çok mevcudu koruma üzerine kuruyor. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, “Sektörde 2017’de krediler yüzde 20 büyürken TEB olarak bizim kredi artışımız yüzde 17 olacak. Mevduatta ise sektör 2017’yi yüzde 15 büyümeyle kapatırken TEB yüzde 16 gibi bir oranla bitirecek. Bu şekilde yüzde 116’da olan kredi mevduat dengemizi koruyacağız” diyor. Ancak yönetici şunu da ekliyor: “Bu oranı korumayı düşünüyoruz ama burada 5-6 puanlık aşağı veya yukarı yönlü hareketler normal.” Aktif büyüklükte ilk 12 banka arasında yüzde 97 ile en iyi performansa sahip olduklarının altını çizen DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş de “Uzun süredir mevduat büyümesinde bireysel müşteri sayımızı artırmaya ve müşterilere erişim metotlarımızı geliştirmeye odaklandık. Bunun da karşılığını almaya başladık. Önümüzdeki dönemde benzer oranları hedefliyoruz” şeklinde konuşuyor. Yüzde 116 kredi mevduat oranına sahip QNB Finansbank’ın genel müdür yardımcısı Köksal Çoban, bu rasyoyu yönetirken maliyet ve kârlılık kıstaslarını ve ana sermayedarları QNB’nin konsolide bilanço parametrelerini gözettiklerini açıklıyor. Çoban’a göre yakın gelecekte bugünküne yakın oranla devam etmeyi planlıyor. Yeni bankalar için ise bu oranda daha gidecek çok yol var. 2016 Şubat’ında faaliyete geçen Vakıf Katılım’ın genel müdürü İkram Göktaş, 15 Aralık itibarıyla kredi mevduat rasyolarının yüzde 95 olduğunu açıklayarak, 2018 sonunda şube ve kredi tarafındaki büyümeleriyle bu oranı katılım bankalarının ortalaması olan yüzde 103’e çıkaracaklarını belirtiyor.

~


NASIL ÖNLEM ALINABİLİR?

TOKSİK ETKİ 
Kredi mevduat oranın düşürülmesi için bankacılar kadar ekonomi yönetimine de görev düşüyor. Eski bankacı Derya Gürerk, “Bizimki gibi sermayesi kısıtlı gelişmekte olan ülkelerin hızlı büyümede kredi mevduat oranının yüzde 100’ün üzerine çıkması normal. 3-5 yıl için bu durum, makul ve yönetilebilir. Dikkat edilmesi gereken, süre ve sektörde oluşan oran. Kredi mevduat oranının makul görülen yüzde 100’ün biraz altında bile çok uzun süre sürdürülmesi, toksik etki yapabilir” yorumunda bulunuyor.
ÖNERİLER Danışman Tunç Akyurt, “Banka kredi iştahında belli segmentlerde daha seçici davranarak kredi büyümesini, kendisine kârlılık açısından çok da zarar vermeden daha düşük seviyeye çekebilir. Bunun yanında bireysel ve KOBİ segmentlerinde daha düşük maliyetli ve nispeten küçük meblağlı mevduatları toplaması da iyi bir çözüm” diyor. Danışman Mehmet Sönmez de “Teorik olarak bu oranını hızla indirmek için bankanın verdiği kredilerin bir bölümünü geri çağırması gerekir ama bu yol bankaya itibar kaybettirir. Diğer yol da mevduat rekabetine agresif şekilde girmek ” şeklinde konuşuyor.



UFUK UYAN KUVEYT TÜRK GENEL MÜDÜRÜ
“KATILIMDA TABLO DAHA İYİ”

DAHA DÜŞÜK
Katılım bankalarının 2017 yılı 9’uncu ayda kullandırılan fonlarının yani kredilerinin mevduata oranı yüzde 103. Konvansiyonel bankacılıktan daha iyi durumdayız. Sektör geneli için bakarsak bu oranın banka bilançolarını kırılgan hale getirmeyecek seviyelerde korunması adına tasarrufların artırılması ve böylece kredi için kaynak oluşturulması gerekiyor. Ancak 5 yıllık vadede bankacılık sektörü toplamında kredi mevduat oranının yüzde 130’lara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Katılım bankalarındaysa bu oran yükselse de konvansiyonel sektör ortalamasının altında seyretmeye devam eder.
STRATEJİ Eylül 2017 itibarıyla bankamızın kullandırılan fon (kredi) mevduat oranı yüzde 97 seviyesinde. Yaklaşık 2,5 milyar TL altın mevduatı hacmiyle altın bankacılığında sektörün ilk 3 bankası arasında yer aldığımızdan kullandırılan fon mevduat oranı altından arındırıldığında yüzde 104 seviyesine çıkıyor. Stratejimiz, olası finansal krizler karşısında etkilenmemek için likit varlık oranımızı güvenli seviyelerde tutmak. Gelecek yıllar için kullandırılan fon mevduat oranımızı tedricen artırarak yüzde 100’e çıkaracağız. Bu oran altından arındırıldığında yüzde 110 seviyelerine gelecek.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz