Hasan Önder, Sanko Holding’in ısıtma-soğutma şirketi Airfel’in genel müdürü. Capital ve Johnnie Walker tarafından organize edilen ve 40 yaş genel müdürleri teşvik etmeyi hedefleyen “Başarıya Yürüye...
Hasan Önder, Sanko Holding’in ısıtma-soğutma şirketi Airfel’in genel müdürü. Capital ve Johnnie Walker tarafından organize edilen ve 40 yaş genel müdürleri teşvik etmeyi hedefleyen “Başarıya Yürüyenler” yarışmasının birincisi. Aynı zamanda profesyonel voleybolcu, enneagram eğitmeni ve makine mühendisi.
Ortaokulu Diyarbakır’da okuduktan sonra 4 yıl İzmir Maltepe Askeri Lisesi’nde eğitimine devam etmiş. “Ailem ‘Bir aileye iki subay fazla’ deyince askeriyeden ayrılıp tekrar üniversite sınavlarına girdim ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin makine mühendisliği bölümünü kazandım” diyor. Önder’in hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri de bu kararı olmuş. Hayatındaki ikinci önemli kararı ise sıfırdan kurduğu Akfel’i 2001’de Sanko Holding’e satarken veriyor. Akfel’in ismi Airfel olarak değişiyor. Önder ise kendi kurduğu şirkette genel müdür olarak çalışmaya devam ediyor. Ufak bir hayalle başladığı işinde çalışan sayısı 9 yılda 13’ten 608’e, fabrika sayısı 4’e, cirosu ise 2 milyon TL’den 200 milyon TL’ye çıkıyor.
“İş dışında en büyük zevkim kişilik tiplerini analiz etmek, insan kaynakları ve bilardo oynamak” diyen Önder’le başarıya giden yolu ve bu yoldaki engelleri nasıl aştığını konuştuk:
“İlk İşi Hayal Kırıklığı”
Öğrenciyken de kendi başına hareket eden bir lider olmayı hiç istemedim. Ne bir proje mühendisi olarak, ne de münferit bir lider olarak çalışabilirdim. Hayalim hep 10 ila 15 mühendisten oluşan bir şirket kurmak ve projeleri takip ederek dünyaya açılmaktı. 1994’te ilk şirketimi kurdum. Ancak 5 Nisan krizi çıktı. Biz de 5 ay boyunca ofiste çay içtik. Bir tek bile müşteri gelmedi ama yılmadık. 6 ay sonra işimiz açıldı. İlk işimi La Paie Hastanesi’nde rahibelere yaptım. Rahibelerin desteğiyle o bölgedeki bütün gayrimüslim cemaatin işlerini aldık. O iş hem şirket hem benim için dönüm noktası oldu. Orada kişilik tiplerinin önemini, hangi müşteriye göre nasıl davranmam gerektiğini anladım. Daha sonra da kişilik tiplerini analiz etmeye yarayan enneagram metodunu öğrendim.
“Kişilik Tipine Göre Yönetim”
ABD’de eğitim alarak enneagram eğitmeni oldum. Son 5 yıldır özel ve iş hayatımda yoğun biçimde enneagramı uyguluyorum. Büyük faydasını gördüm. Örneğin, bizim şirkette toplam 608 kişi çalışıyor. Çalışanlar içinde kaçı yaratıcı, kaçı duygusal kişiliğe sahip hemen analiz edebiliyorum. Dolayısıyla eğitimin yanında yapılacak işi kişiliğe göre de belirlediğiniz zaman başarısız olma şansınız çok az oluyor. Benim dışında şirketteki diğer bütün yöneticiler de kişilik tiplerini analiz etmeyi bilir. Ona göre iş planlamasını yapar, kişileri yönetir. Enneagram yönteminin en büyük özelliği de kişiye empati yeteneği kazandırması. Ekip kurmakta iyi olduğumu düşünüyorum. Kendiyle barışık, gözlerinden enerji fışkıran ve işini seven insanları hemen anlıyorum. Başarılı olmak istiyorsanız empati yapma kabiliyetinizin çok yüksek olması gerekiyor. Karşı tarafı anlayıp beklentisine cevap verebilmelisiniz.
“Biçimsel Değil, Doğalım”
Başarı istiyorsanız risk alabileceksiniz. Her yaptığınız işte yüzde 100 başarılı olacaksınız diye bir kaide yok. Bu başarısızlıkların ardından daha büyük başarılar geliyor. Personelin de başarısızlığına müsaade etmeniz lazım ki motivasyonları kaybolmasın.
Kendimi anında karar verebilen, hızlı uygulamayı seven bir yönetici olarak görüyorum. Kendi işimi kurmuş bir yönetici olduğum için kriz döneminde de hızlı karar verebiliyorum. Doğalım, biçimsel yönetici değilim. İçimden geldiği gibi davranırım. Sonuç odaklıyım.
9 yılda 100 kattan daha çok bir büyüme yaşadığımız için benim için de eğitim çok önemli. Bu da kişisel gelişimi ve eğitimi zorunlu kılıyor.
Bu yüzden şu anda da, iş yoğunluğundan arta kalan süre zarfında, işletme yüksek lisansı yapıyorum. Ardından işletme doktorası yapmayı planlıyorum. İleride ise kişilik tiplerinin analizi üzerine bir kitap yazmayı düşünüyorum. Sanko Holding içinde stratejik kararlar veren ve yeni yatırımlarla ilgili bir görev almayı hedefliyorum.
“Disiplin Ve Özgüveni Askeri Liseye Borçluyum”
İhtilal Çocuğu
Bizim zamanımızda ihtilal vardı. Aileler tarafından askeri liseler çok popülerdi. O furyada ben de asker oldum. 4 yıl İzmir Maltepe Askeri Lisesi’nde okudum.
Voleybolun Etkisi
Aynı zamanda okulun voleybol takımının pasörüydüm. Takımımız 4 yıl üst üstte Türkiye şampiyonu oldu. Askeri okulun ve voleybolun iş disiplinimin ve özgüvenimin gelişmesinde çok önemli faydaları oldu.
İyi Ekip Kurucu
O deneyimlerimin de desteğiyle kendimi çok iyi bir ekip kurucu olarak görüyorum. Gözleri parlayan ve kendiyle barışık kişileri seçmeye çalışıyorum.
Havalı Diploma Şart Değil
Benimle birlikte çalışacak ekip üyelerinin dürüst olması, işini sevmesi, bulunduğu yerde mutlu olabilmeyi bilmeyi lazım. Ondan sonra işler çok kolay geliyor. Yoksa okulunun ismi, yurtdışında master yapması önemli değil.
“Aynı Pozisyonda Fazla Oyalanmayın”
İlaç sektöründeki faaliyetleri 140 ülkeye yayılan Novartis’de sadece 5 ülkede kadın genel müdür görev yapıyor. Bunlar içinde sorumluluk alanının büyüklüğü açısından Novartis Genel Müdürü Güldem Berkman ilk sırada yer alıyor. Capital ve Johnnie Walker’ın birlikte düzenlediği Başarıya Yürüyenler Yarışması’nda 43 genel müdür arasında ikinci olan Berkman, aynı zamanda Novartis'in Türkiye’de son 7 yıldır hızlı büyümesinin arkasındaki isim. Sorumluğunda tam 2 bin 500 çalışan var. “Novartis’in dünyadaki ülke yönetiminde en yüksek sorumluluğu almış kadın yöneticisi olmaktan bir Türk kadın yönetici olarak gurur duyuyorum” diyor. Genç yaşta başarıyı yakalamasında bir kimya mühendisi olarak Ar-Ge alanında kalmayıp, yetenekli olduğunu düşündüğü pazarlamaya kaymaya karar vermesinin payının büyük olduğunu düşünüyor. Yöneticilere en önemli tavsiyesi ise zamanı iyi kullanarak, aynı pozisyonda çok oyalanmadan kariyer basamaklarını hızla tırmanmak.
“Emeklilik hedefim Alaçatı’da toprakla ve denizle uğraşmak olacak” diyen ve aynı zamanda 6 yaşında bir erkek çocuk annesi olan Berkman’la başarı stratejisini ve geleceğe yönelik hedeflerini konuştuk:
Ar-Ge’den Pazarlamaya Geçiş
Kariyerimin başından neredeyse bugüne kadar her yaptığım işi maksimum 1,5 yıl yapıp başka bir konuya geçtim. Sosyal ve aile hayatımı da en iyi şekilde devam ettirmek konusunda çok istekli olduğumdan açıkçası hayat bazen yorucu ve hızlı geçti. Ancak diğer yandan bu benim seçimimdi ve şimdi içim çok rahat. Genç yöneticilere de zamanlarını çok iyi kullanmalarını öneriyorum.
Kariyerimde verdiğim 3 doğru karar olduğunu düşünüyorum. Benim için birinci önemli dönüm noktası bir kimya mühendisi olarak o zaman ki teknik görevimden yetenekli olduğumu düşündüğüm pazarlamaya geçmek oldu. İkinci büyük kararım ise hızlı tüketim ürünleri tecrübemin ardından 2001 yılında sektör değiştirerek ilaç sektöründe çalışmaya başlamaktı. Kariyerimdeki üçüncü önemli dönüm noktası da 2007 yılı başında tüm özel zorlukları göze alarak Novartis bünyesinde Macaristan görevini kabul etmem oldu.
“Pozitif Olmam Başarıyı Getirdi”
Kariyerimin her bir dönüm noktasında her bir dönem noktasından öğrendiklerim ise herkesin daha yetenekli olduğu bir iş alanının var olduğu ve başarı için orayı bulmanın önemli olduğuydu. En azından bizim şirkette en az benim kadar yetenekli çok arkadaşım var. Dolayısıyla bana özel diyebileceğim özelliklerimin başında pozitifliğim, iş için fedakarlık yapmaya hazır olmam bunu çok da fedakarlık gibi görmemem geliyor. Bunun dışında insana samimiyetle çok değer verdiğimi ve buna bağlı olarak empati yeteneğimin güçlü olduğunu düşünüyorum.
Günümüz iş dünyasında açıklık, farklılık, dahil etme, takım çalışması, yapıcı ve pozitif tutum, kavramsallığı ve pratikliği optimize etmiş bir hızlılık öne çıkıyor. Genç yönetici adaylarına tavsiyem şu; öncelikle zevk aldıkları, zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmedikleri ve yetenekli oldukları bir konuyu iş olarak seçsinler.
Genç Yönetici Adaylarına Ne Tavsiye Ediyor?
Şirket Kültürüne Uyum
Başarı için öncelikle sevdiğiniz işi yapın. Ayrıca kişinin karakterine ve değerlerine uygun bir şirkette kariyer yapmaya soyunması da çok önemli.
Hedefleriniz Yüksek Olsun
Bunları sağladıktan sonra da yaptıkları iş ne olursa olsun kendilerine yüksek hedefler koyup mutlaka fark yaratmaya çalışmaları gerekiyor.
İyi Yöneticiyle Çalışın
Ben kariyerimin başından beri yöneticilerim konusunda çok şanslıydım. Her birinden çok farklı şeyler öğrendim.
En Değerli Parçalarım
Onlardan öğrendiğim ve benim için çok değerli parçalar şunlar: Başarılı bir satıcı olmak, işin tekniklerine hakim olmak, güçlü bir ekip oluşturmak, güçlü pazarlama stratejileri oluşturmak, hep daha iyiyi hedefleyerek kendimle yarışmak ve değerlere bağlı kalmak.
“Farklılıkları Yönetmeyi Öğrenin”
Başak Soykan, 27 yaşında pazarlama ve iş geliştirme yöneticisi olarak girdiği CMC’de bir yıl içinde genel müdür oldu. Dört yıl içinde şirketin çalışan sayısını 10, ciroyu 12, kârlılığını ise 14 kat büyüttü. Başarısı yabancı yatırımcıların dikkatini çekince, CMC’nin Danimarkalı ISS’e satışını gerçekleştirdi. Capital ve Johnnie Walker’ın birlikte düzenlediği “Başarıya Yürüyenler Yarışması”nın en genç ve başarılı 3’üncü genel müdürü seçilen Soykan’ın başarı stratejisi ise: “İşe adanmışlık ve güçlü duygusal bağ.”
Yaş ortalaması 22 olan 1200 kişilik çok genç bir kadronun en tepe yöneticisi olan bu genç kadın, aynı zamanda çağrı merkezlerinin Türkiye’de gelişmesinin öncülerinden biri.
Bundan sonraki hedefi İstanbul’dan sonra Malatya’da da bir çağrı merkezi kurmak. Bir diğer projesi ise CMC’yi lojistik, birebir satış gibi dış kaynak kullanımının farklı alanlarına taşımak. “Yaptığım işlerde çıtayı yükseltmeyi seviyorum” diyen Soykan, ODTÜ işletme mezunu. Başarı reçetesi: “İşe adanmışlık, çok çalışmak ve ekip içinde güçlü duygusal bağ kurmak.” Genç yaşta genel müdür olması da başarısının tesadüf olmadığın kanıtı.
Çok zorlu değerlendirme sürecinin ardından girdiği Unilever’den yine bir başka hayalini gerçekleştirmek için istifa ettiğini söylüyor. Ağlayarak Unilever’deki kariyerini bırakıp New York’a CRM öğrenmeye gidiyor. “Hayatımda verdiğim en doğru karardı” diyen ve 3 ay önce anne olan Soykan’la genç yaşta elde ettiği başarıyı konuştuk:
Unılever’de Ne Öğrendim?
Başarının arkasında işe kendini adamak ve çok çalışma var. Basit bir sunumu hazırlarken de şirketin çok önemli stratejisini belirlerken de aynı adanmışlıkla ve özveriyle çalışmak gerekiyor. Ful adanmışlıkla işi yapmanın başarıdaki payı çok büyük. Profesyonel hayatta başarı için sizden beklenin hep bir çıta üzerine çıkmak gerekiyor. Unilever’de hep bize böyle öğretildi. Dolayısıyla sizden bekleneni değil beklenmeyi gerçekleştirmek kariyerinizde hızla ilerlemek açısından çok önemli. Bunun dışında beraber çalıştığınız yöneticilerle iyi ilişkiler kurmak gerekiyor. Bir takım yönetiyorsanız önemli olan takımın size inanması ve sizin işi gerçekten iyi bildiğinizi anlaması.
“Duygusal Bağ Kurun”
Örneğin CMC’de 60 kişilik bir ekipten 1.200 kişilik bir şirket olabileceğimize hep birlikte inandık ve bu hedefimizi gerçekleştirdik. Takımı da iyi seçmek lazım. Tüm bunların yanında yöneticinin verdiği enerjinin de çok önemli payı olduğuna inanıyorum. İş yerindeki duygusal bağ da profesyonel bağ kadar önemli. Ekip içinde sıcak bağ kuruyor olmak işe adanmışlığın en önemli göstergesi. Dolayısıyla iç motivasyonu kurgularken maddi değerler kadar hatta belki biraz daha fazla manevi değerleri dikkate almak gerekiyor. Bizim sektörümüzde manevi değerlerin motivasyona etkisi yüzde 70 seviyesinde. Buna karşın maddi değerlerin katkısı yüzde 30’larda kalıyor.
New York Dönüm Noktası
İş hayatımdaki en önemli başarılardan biri Omo Kadınlar Kulübü oldu. Bu proje sayesinde müşteriye dokunabilmeyi, onlarla birebir ilişkiler kurmayı daha çok sevdiğimi anladım. Unilever’deki kariyer çizgimi ve hayatımda ne yapmak istediğimi değerlendirdim. Hayatımı pazarlama değil CRM ve birebir pazarlama odaklı geçirmek istediğime karar verdim. Ağlayarak da olsa, bin bir zorlukla girdiğim Unilever’den istifa ettim. CRM’i en iyi öğrenebileceğim yer olan ABD'ye gittim. İlk işim New York Üniversitesi’nde birebir pazarlama eğitimi almak oldu. Bir yandan da EDPA USA isimli tekstil şirketinde pazarlama müdürü olarak çalıştım. New York’ta geçirdiğim iki yılın kariyerime büyük katkısı oldu.
Gerçek Liderlik Meziyeti
Unilever’de kendimle aynı ekolden gelen insanlarla çalışmaya alışmıştım. Hiç patron görmemiştim. Ayrıca kendimle ilgili görüşlerim de çok yüksekti. Amerika’ya gittiğimde, kendimi geliştirmem gereken çok fazla alan olduğunu, iletişim kurulabilecek seviyenin sadece ben ve benim gibi insanlardan oluşmadığını anladım. Gerçek meziyetin hem altta hem üstte sizden farklı meziyetteki insanları yönetebilmek, aynı noktaya doğru sürükleyebilmek olduğunu gördüm. Alçak gönüllü olmanın önemini kavradım. New York’ta geçirdiğim iki yıl Türkiye’ye döndükten sonra özellikle CMC’deki kariyerimde çok daha hızlı ilerlememe neden oldu.
Ayçe Tarcan Aksakal
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?