Muhtar Kent, Coca-Cola’da zirveye çıkmak için 20 yıl çalıştı. Bulunduğu
noktaya ilerlemesini sağlayan birçok terfi aldı. Ancak üç terfi,
yaşamında üç ayrı dönüm noktası oldu.
Bunlardan ilki, 1998 yılında Anadolu Grubu’na katılmasıydı. Efes İçecek
Grubu İcra Başkanlığı, ona kariyerinde ilk önemli pencereyi açtı. O
dönem Efes İçecek Grubu’nun Londra Borsası’nda halka açılarak 2,5 kat
değer kazanmasıyla ilerleyen süreci yöneten Kent, bu başarısıyla
dikkatleri üzerine topladı.
2005 yılı da Kent’in hayatına yön veren yeni bir başlangıçtı. O yıl
Coca-Cola’dan gelen teklif üzerine Efes’teki görevini bıraktı. Şirketin
yeni oluşturduğu Kuzey Asya, Avrasya ve Orta Doğu Grubu’nun başına
geldi. Oradaki uygulamaları yükselişinde güçlü bir rüzgar etkisi
yarattı.
Yıl 2008’i gösterdiğinde ise Kent, kariyerinin en kritik terfisi olarak
nitelendirdiği Coca-Cola CEO’luğuna getirildi. Yeni pozisyonunda, Türk
iş dünyasını dünyada en üst noktada temsil eden profesyonel oldu. 31
yıllık kariyer yolculuğunda hedefinin hiçbir zaman CEO’luk olmadığını
belirten Kent, her bir terfiyi yeni meydan okumaları görmek ve yeni
fırsatları değerlendirmek için kabul ettiğini söylüyor.
Tıpkı Muhtar Kent gibi iş dünyasının başarılı profesyonellerinin
hayatlarında da dönüm noktası sayılabilecek terfi anları var. İşte o
kritik anları ve hikayelerini derledik.
BASEL KAPILARI AÇTI
Tuygan Göker, uluslararası kariyer basamaklarını tırmanmış en başarılı
isimlerden biri. İlaç devi Roche’da 110 ülkeyi kapsayan Orta ve Doğu
Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya, Afrika ve Hindistan Bölgesi’nin
başkanlığını yapıyor. Göker, kariyerinde bu pozisyona ilerlerken çok
sayıda terfi aldı. 1989’da Roche’un merkezi Basel’e çağrılması ise onun
için uluslararası kariyer kapısını açan dönüm noktası oldu.
1980’li yıllarda Göker, Roche’da dikkat çeken bir isimdi. Medikal
bölümde müdürlük yapıyordu. Pazarlamadaki başarısı yönetim tarafından
beğeniliyor, uluslararası toplantılarda verdiği öneriler ilgi çekiyordu.
Bunlar da Basel’e çağrılmasında etkili oldu. Göker, terfi anında
hissettiklerini şöyle paylaşıyor: “Başta biraz tatlı bir korku vardı.
Başarabilecek miyim diye düşündüm. Ancak yapılanın en iyisini yapacağım
dedim.”
Göker’in Basel’e gidişi kariyerindeki altın basamak oldu. Kısa zamanda
şirketin dünyadaki anti-infektif işini yürüten departman onun
sorumluluğu altına girdi. Sonraki süreçte de görev kapsamı giderek
genişledi. Göker, bu terfinin hayatını nasıl etkilediğini şu sözlerle
anlatıyor:
“Ufkumu ve vizyonumu genişletti. Çeşitli ülkelerde gözlemlediğim
değişikliklere anında adapte olup performansımın sürekliliğini
sağlayabildim.”
PANDIR’IN UNUTMADIĞI TELEFON
Tofaş’ın CEO’su Ali Pandır, kariyerine Koç Holding’de başladı. Koç’un
ardından uluslararası bir şirkette çalışmak için 1990’ların başında
General Motor’a geçti. 1996’da Singapur’a, Tayland’da yapılacak büyük
bir fabrika yatırımının kurucusu olarak gönderildi. Fabrika, 1999’da
devreye girdiğinde Pandır da en önemli terfisini alacak ve direktör
olacaktı. Ancak Asya krizi patladı. Proje askıya alındı. O noktada
Pandır, “Şirkette bana bir yer olacak mı” diye endişe ederken bir
taraftan da bir iş bulup geri dönmek için uğraşıyordu. Bu karamsar
ortamda hiç beklenmedik bir gelişme oldu. Singapur’da bir gece saat 2’de
Pandır’ın telefonu çaldı. Arayan GM’in başkan yardımcısıydı. Sonrasında
neler olduğunu Pandır şöyle anlatıyor:
“Şirketin Çin’deki yatırımı için uygun aday aradıklarını ve her
danıştıkları kişinin beni önerdiğini söyledi. Görevi kabul edip
etmeyeceğimi sordu. ~
Ancak direktör olursam gideceğimi belirttim. Fabrika devreye girince
direktör yaparız dediyse de kabul etmedim. Arayacağını söyleyerek
kapattı. Birkaç günlük heyecanlı bekleyişten sonra yine bir gece sabaha
karşı telefon çaldı. Terfi etmiştim.”
Bu terfiyle Pandır’ın üst düzey yöneticilik kariyeri başladı. GM’in
Çin’deki bütün ticaretini üzerinden yürüteceği şirketi oluşturarak, 2
yıl genel müdürlüğünü yaptı.
10 YILDA TEPEYE ÇIKTI
Sarkuysan Genel Müdürü Hayrettin Çaycı, iş hayatında sırasıyla mühendis,
şef ve genel müdür yardımcısı pozisyonlarında çalıştı. Neredeyse tüm
hiyerarşi kademelerini tırmanarak en üst basamağa geldi. Çaycı, geriye
dönüp baktığında en heyecan veren terfisinin, 1984 sonunda genel
müdürlüğe atanması olduğunu belirtiyor. “O dönem genel müdür teknik
yardımcısıydım. Geceli gündüzlü çalıştığım 10 yılın ardından bu göreve
uygun görülmem, kariyerimde bir dönüm noktası oldu” diye konuşuyor.
Sadece terfi değil, terfinin ilan edildiği an da Çaycı için oldukça
anlamlı. O anı şöyle anlatıyor: “Terfim, üretime geçiş yıldönümü
törenimizde rahmetli başkanımız Cihan Bektaş’ın yaptığı açılış
konuşmasında anons edildi. O anda yıllardır omuz omuza çalıştığım,
sevgili işçilerimizin dakikalarca süren büyük sevinç gösterilerine,
gözyaşlarımla şahit olmak hayatımın en duygusal anlarındandı.”
Çaycı, genel müdürlüğün kendisine çok yönlü düşünebilme becerisi
kazandırdığını söylüyor ardından da ekliyor: “Bu görevle birlikte daha
hoşgörülü oldum. Olayları geniş bir açıdan irdeleme özelliğim gelişti.”
KARİYER DEĞİŞTİREN TEKLİF
Ahmet Paksoy, başlangıçta kendine akademik bir kariyer çizmişti. İTÜ’de
Gemi İnşa ve Makine Mühendisliği okuduktan sonra İstanbul
Üniversitesi’nde öğretim üyeliği ve anabilim dalı başkanlığı görevinde
bulundu. Yürüttüğü projeler nedeniyle Türkiye Denizcilik İşletmeleri
Yönetim Kurulu’nda kendisine görev teklif edilmesi ise Paksoy’un
yaşamında önemli bir kırılma anı oldu. O teklifi heyecan verici olarak
tanımlayan Paksoy, “Bu başlangıç, teoriyi ve pratiği buluşma noktasına
dönüştüren İDO Genel Müdürlüğü’nün ön tecrübe aşamasıydı. Bu açıdan bu
tecrübemi, iş hayatımdaki dönüm noktası ve en önemli terfi olarak
görüyorum” diyor.
Bu pozisyonda çok çalıştığını belirten Paksoy, yaptıklarını da şöyle paylaşıyor:
“O dönemde Şehir Hatları ve İDO ayrı iki yapıydı. Şehir Hatları gibi dev
bir işletmenin eksik ve atıl yanları ile pozitif işlevlerini gözlemleme
fırsatı buldum. Kuşkusuz o günkü İDO için de aynı durum geçerliydi.
İşte bu noktadaki tecrübelerim bana İDO Genel Müdürlüğü’nde büyük bir
açılım sağladı. TDİ’de kafamızda şekillenen projeler, İDO Genel
Müdürlüğü’nde hayata geçti. Nitekim Şehit Hatları gibi köklü ve dev bir
yapının, İDO ile birleşerek tek bir çatı altında İstanbullulara entegre
hizmet vermesi de buradaki yoğun çalışmanın ürünüdür.”
BİR TERFİNİN ZİNCİRLEME ETKİSİ
Bugün Ulkar Holding’de CEO koltuğunda oturan Ahmet Ünlü, iş hayatının en
önemli terfisini mesleğinin ilk yıllarında aldı. 1989’da başka bir
holdingin ilaç şirketinde çalışırken satış ve pazarlama müdür
yardımcılığına atanması, kariyerinde parlak bir başlangıç oldu.
Bu atamanın kendisini oldukça heyecanlandırdığını belirten Ünlü, “1989
Aralık ayıydı. 1989 yılı başında, yine bu ilaç şirketinde saha satış
sorumlusu olarak çalışırken aynı gruptaki kozmetik şirketine satış ve
pazarlama şefi olarak atanmıştım. ~
Çok başarılı bir yıl geçirince bir yıl sonra aynı ilaç şirketine satış
ve pazarlama müdür yardımcısı olarak geri döndüm” sözleriyle o dönem
yaşadıklarını anlatıyor. Terfiyle birlikte kendine güveninin oldukça
arttığını ifade eden Ünlü, yeni görevinde sadece işi değil müşterileri
yönetmeyi de öğrenme fırsatı yakaladı. Hayatını değiştiren terfinin,
kendisine diğer getirilerini de şöyle özetliyor:
“Bu terfi ilaç sanayinde tanınmamı ve ilerlememi sağladı. Hatta 2009
itibarıyla Nobel’inde bağlı olduğu Ulkar Holding CEO’luğu görevlerine
gelmem, o terfinin açtığı fırsatların sunucu diye düşünüyorum.”
27 YAŞINDA CFO OLUNCA!
Erdem Koçak, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde akademik kadroda yer
alıyordu. Ancak aynı yıl akademisyenliği bırakıp Henkel’de profesyonel
olarak çalışma kararı aldı. Kurumda ilk görevi, planlama ve kontrol
bölümünün yöneticiliğiydi. Burada 3 yıl çalıştı. 1987’ye gelindiğinde
ise 27 yaşındaki Koçak’a bambaşka bir iş teklif edildi. Şirketin genel
işleyişini bilen ve daha geniş çerçeveden bakabilen bir mali işler
bölümü yöneticisine ihtiyaç duyuluyordu. O dönemki üst yönetim, Koçak’ın
bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek, bu alanda profesyonel tecrübesi
olmayan birini, belki de risk alarak o pozisyona getirdi. O güne kadar
tek başına çalıştığını ve terfinin kendisine yeni bir alanı detaylarıyla
öğrenme şansı sunduğunu belirten Koçak, “Geniş bir organizasyonda
yönetime gelince insan yönetimi ile ilgili paha biçilmez tecrübeler
edindim” diyor.
Bu terfi ile yönettiği bölümün açık ara en genci olduğunu da kaydeden
Koçak, genç yaşta edindiği tecrübenin kendisi için çok verimli olduğunu
da şu sözlerle ifade ediyor:
“Yaptığım birçok hatayla birlikte tecrübenin ne kadar değerli olduğunu yaşayarak öğrendim.”
COCA-COLA’YI SOVYETLER’E YAYDI
Coca Cola İçecek CEO’su Michael O’Neil için kariyerinin en heyecan
verici terfisi, Coca-Cola Avrasya Bölge Direktörü olmasıydı. 1991’de
bölge müdür yardımcısıyken bu göreve getirilen O’Neil, terfinin kendisi
için neden önemli olduğunu şöyle anlatıyor:
“Önemliydi, çünkü tıpkı bir çiftçinin yıllarca meyve verecek ağaçları
dikmesi gibi yeni bir işe başlamak için büyük bir fırsattı. Başka bir
ifadeyle Coca-Cola’yı eski Sovyetler Birliği olan yeni bir coğrafyada
kurmanın ilk adımlarını atıyordum. Ayrıca bu terfi 3 önemli sinyal
veriyordu. Birincisi, o zamanlar çalıştığım şirketim The Coca-Cola
Company, Avrasya bölgesine yapacağı yatırımı çok ciddiye alıyordu.
İkincisi, şirket benim bu işi başaracak en yetkin ve doğru kişi
olduğumdan emindi. Son olarak çok zorlu ekonomik göstergelere rağmen
böyle bir yatırımın başarılı olması için gereken altyapıyı ve ekibi
kurmak için iyi bir fırsat oluşturuyordu.”
O’Neil, yeni görevinde mücadele etmenin farklı anlamlarını öğrendi.
Kariyerinde kendisine yol gösterecek prensiplerini sağlamlaştırdı.
Amacına ulaşmasını önleyecek zorlukların her zaman olduğunu net şekilde
gördüğünü belirten O’Neil, “Eğer dirayetli ve odaklı olursanız her zaman
bu engelleri aşacak bir yol bulursunuz” diye konuşuyor.
EN GÖZDE ÜLKEYE KRİTİK ATAMA
Unilever’in Çin operasyonundan sorumlu başkanı Mehmet Altınok için
kariyerinin en önemli adımı, bu yılın başında bugünkü pozisyonuna
getirilmesi oldu. Yeni işini öğrendiğinde Unilever Türkiye Satış ve
Müşteri Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten
Altınok, bu atama sayesinde birçok fırsat yakaladığını belirtiyor. ~
Bu fırsatları da şöyle anlatıyor:
“Hem dünyada bütün şirketlerin en gözde hedefi olan bir ülkede çalışma
fırsatı yakaladım hem Unilever’in ilk 100 yöneticisi arasına katıldım.
Unilever Çin, Unilever’in yatırımları açısından yüksek değerlere sahip.
Bu dinamikleri yakından takip etmenin ve yönetmenin heyecan verici
olduğunu düşünüyorum” diyor.
Altınok’a göre bu terfiyi almasında, Türkiye gibi hızlı değişen ve
büyüyen bir ülkede yönetici olması önemli rol oynadı. Satış ve pazarlama
alanında ciddi bir birikime sahip olmasının da yükselmesinde etkili
olduğunu ifade eden Altınok, “Daha önce farklı ülkelerde üstlendiğim
görevleri başarıyla tamamlamam bu kritik pozisyona getirilmemi sağladı”
diye konuşuyor.
ABD TERFİSİYLE GELEN FIRSATLAR
Birçok yönetici gibi Yıldız Ambalaj ve Bilişim Grubu Başkanı Dr. Cahit
Paksoy’un hayatını değiştiren terfi de bir yurtdışı görevi. 1993’te
henüz 33 yaşındayken DB Deniz Nakliyatı adlı şirkette ikmal dairesi
başkanlığı yapan Paksoy, üst yönetimin kararıyla şirketin Amerika
temsilciliğine atandı. Aslında o dönemde terfi açısından kendisine 2
opsiyon sunulduğunu belirten Paksoy, bu opsiyonları ve kararını nasıl
verdiğini şöyle anlatıyor:
“Yönetim, son 2 yıllık performansım sonucunda bana genel müdür
yardımcılığı ya da Amerika Kıta Temsilciliği pozisyonlarını önerdi. Ben
Amerika’ya gitmeyi seçtim.”
Kariyerinin henüz başlangıç aşamasında bu terfiyle başarının
ödüllendirileceğine olan inancının sağlamlaştığını ifade eden Paksoy, o
gün bugündür işini damarlarında hissetmenin ana düsturu haline geldiğini
söylüyor. Yeni pozisyonunun kendisine ve bugünkü bulunduğu noktaya
katkısına ilişkin olarak da “Çok genç yaşta önemli bir göreve gelmek
motivasyonun yanı sıra ağır bir sorumluluk da yükledi. Daha çok çalıştım
ve o yıllarda öğrendiklerim, sonraki yıllarda iş hayatıma önemli
katkılar sağladı. Elbette uluslararası bir görev üstlenmiş olmam da yeni
dünyaya açılmam ve vizyonumu geliştirmem için de büyük fırsatlar
getirdi.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?