Sıçrama planları

Tüm sektörler büyüme peşinde...Ancak büyümenin mevcut iş yapış tarzları ve koşullarda kolay olmayacağı da aşikar...

10.10.2016 17:29:540
Paylaş Tweet Paylaş
Sıçrama planları
Teknoloji, ekonomi, değişen iş modelleri, sektör dinamikleri, şirket içi yapılanmalar... Tüm bunlar ve daha fazlası, her dönem büyümeyi tetikleyen konuların değişmesine neden oluyor. Örneğin, Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) Başkanı Ergün Güler, yeni dönemde büyümek için yeni teknolojileri kullanmanın önemine dikkat çekiyor. Özellikle IoT (Internet of Things) ve smart grid uyumlu ürünlerin ileri teknoloji ürün kapsamına alınıp, ihracat teşvikinden yararlandırılması gerektiğini ifade ediyor. Diğer yapılması gerekenleri de şöyle sıralıyor: “Türkiye’de yerleşik ARGE merkezi bulunan şirketlerin, ileri teknoloji ürünleri üreten yurtdışındaki şirketleri satın almaları desteklenmeli. Yatırım teşviklerinde yerli malların kullanılması da teşvik edilmeli. Ana komponent yerli üretim, ihraç ürün kapsamına girmeli.” Bunun dışında Güler’e göre sektörün önünü açacak bir diğer unsur da enerji verimli ürünlere yönelik teşvik. Güler, bu teşvik sağlanırken en önemli noktanın pazardaki verimsiz ürünleri azaltmak olduğunu söylüyor. Tüm bu uygulamalar hayata geçtiğinde sektörün mevcuttaki yüzde 30 olan büyüme performansının üzerinde büyüyeceğini de sözlerine ekliyor.
MOBİLYANIN İLK 5 FORMÜLÜ
Mobilya sektörü de mevzuatla ilgili farklı uygulamalar hayata geçtiğinde atılıma geçme planları yapıyor. Doğtaş Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, yurtiçinde sektör gelişimi için KDV indirimine ihtiyaç olduğunu belirtiyor. KDV’nin tekstildeki gibi yüzde 8 veya yüzde 10’a inmesi gerektiğini savunan Doğan, atılım için bunların yeterli olmadığını da sözlerine ekliyor. Yurtdışında kaybedilen pazarların yeniden kazanılması gerektiğine dikkat çekiyor ve yapılması gerekenleri şöyle ifade ediyor: “Bilindiği gibi İran, mobilya ithalatını yasaklamıştı. Bu ülke bizim için ciddi bir pazar. Bu pazarın açılmasını bekliyoruz. Bunun yanında Suriye savaşının da bitmesi önemli. Mısır ve Libya ile daha iyi ilişkiler kurulması da sektörün önünün açacaktır. Sektörün düzenlediği fuarlara yurtdışından daha fazla şirket getirilmesi ve tasarıma verilen ağırlığın artırılması da sektörde büyümeyi tetikleyecek etkenler arasında yer alıyor.” Dış ticaret açığı vermeyen sektörde fark yaratacak bu uygulamaların hayata geçmesiyle birlikte Doğan çok önemli bir büyüme bekliyor. “Bu durumda dünyada mobilya ihracatında 15’incilikten 5’inciliğe yükseliriz” diye konuşuyor~GAYRİMENKUL NASIL LİG ATLAR?
Son 10 yılda Türkiye, alışveriş merkezi yatırımlarında oldukça hızlı ilerledi. Ancak son terör olayları sektördeki büyümeyi olumsuz etkiledi. Turizm sektörünün de içinde bulunduğu sıkıntılı süreç, piyasadaki büyümeye dair endişeleri artırdı. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü, bu ortamda sektörün çıkışını terörle ilgili olumlu gelişmelerde görüyor. Bu gelişmelerin yabancı yatırımcıyı da cesaretlendireceğini ve sektörde yatırımların yeniden canlanacağını ifade ediyor. Ticari gayrimenkulün kiralama esaslarının konutla aynı kanun ve düzenlemelerle yapılmasının da sektörü sıçratacak önemli bir gelişme olduğunu dile getiren Belgü, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bizler bu durumun yabancı yatırımcıda ciddi tereddüt doğurduğunu gözlemliyoruz. Bu düzenlemenin yapılması bilhassa ticari gayrimenkulün ciddi lig atlamasına neden olacak ve gayrimenkul değerleri yükselmesiyle sonuçlanacak. Bu konu ancak devletin gerekli düzenlemeleri yapmasıyla gerçekleşebilir. Bizler hükümet yetkilileri ile konuyu görüşüyoruz ve 2016 yılı içinde bir çözüm bulacağımıza inanıyoruz.”
“YENİ TEŞVİK VERİLMEMELİ”
Kanatlı eti sektörünün önünde bugün iki önemli sıkıntı var: Bunlardan ilki plansız kapasite artışları. Keskinoğlu Genel Müdürü Keskin Keskinoğlu’na göre sektörün bu zor süreci atlatabilmesi için yapılması gereken ilk iş, ülkeye girecek damızlık broiler civciv sayısının 12,5 milyondan, 11 milyon adet civarına inmesi. Yıl bazlı kapasite artışlarına göre planlama yapılması gerektiğini de savunan Keskinoğlu, “Yeni teşvik ve ruhsat verilmemesi sektörün ayakta kalması için son derece önemli” diyor. Sektörde ikinci önemli sıkıntı ise kişi başına piliç eti tüketiminin düşüş göstermesi. Brezilya ve Amerika’da yılda kişi başına piliç eti tüketiminin 42 kilogram olduğunu hatırlatan Keskinoğlu, bu oranın artırılması için kapsamlı bir bilinçlendirme çalışması gerektiğini söylüyor. Bu uygulamaların hayata geçmesi durumunda sektörde oluşacak tabloyu ise şöyle paylaşıyor: “Eğer söz konusu sorunlar aşılabilirse 5 yıl sonra sektörümüzün bugünkü hacminden yüzde 20-25 oranında büyüme göstermiş olması mümkün. Piliç eti ve yumurta sektörlerinde yüzde 1-3 seviyelerinde olan kârlılık da yüzde 2-3 bandına yaklaşır.”~MADENCİLİKTE ENGEL SAVAŞI 
Madencilik sektöründe son dönemde önemli sıkıntılar var. Maden fiyatlarındaki gerilemeni yanı sıra bürokratik uygulamalar sıkıntının ana sebebi. Sektör oyuncuları, mevcut durumun farklı uygulamalarla aşılabileceğini düşünüyor. Sektöre en büyük yatırımı yapan isimlerden Saray Halı’nın sahibi Necati Kurmel de bu noktada görüş belirtiyor. Madencilikteki izinlerin Başbakanlığa bağlandığı kararnamenin kaldırılması gerektiğini ifade eden Kurmel, “Dünya emtia fiyatlarında süregelen gerilemeden etkilenen, iki yıla yakın fiilen dondurulan maden ve orman izinleri sonucu arama ve işletme faaliyetleri kısıtlanan pek çok işletme bugün değil kâr etmek, faaliyetlerini dahi sürdürmekte zorlanıyor, çoğu ocak kapanıyor” diyor. Kurucusu olduğu Adana Aladağ’daki krom işletmeleri Akmetal ve Pınar AŞ’nin krom fiyatlarının 300 doların altına gerilemesi ile döndürülemez hale geldiğini söylüyor. Bugünkü yapı nedeniyle yabancı yatırımcının da Türkiye madenciliğine ilgisinin tamamen kesildiğini dile getiren Kurmel’in tavsiyesi ise bürokratik engellerin kaldırılması.
ÇELİK AKTİF PAZARLAMA PEŞİNDE
Türkiye 2012 yılında çelik üretiminde 35,9 milyon tonluk üretim ve 19,8 milyon tonluk ihracat rakamına sahipti. Üretimde dünya 8’incisi ihracatta dünya 7’ncisiydi. 2015 yılında 31,5 milyon tona düşen üretim miktarı ile dünya sıralamasında 9’unculuğa, 16,1 milyon tona inen ihracatla da 10’unculuğa geriledi. Rakamlardaki bu düşüşün öncelikli olarak Çin’in büyümesindeki daralmadan kaynaklandığını belirten Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci, yurtiçinde de düşük maliyetli ve yüksek katma değerli ürün üretememekten dolayı sektörde ithalatın artış gösterdiğini söylüyor. Ekinci sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu durumdan dolayı 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 40 artışla 20,6 milyon ton yarı mamul ve nihai mamul ithalatı gerçekleştirdik. Bu durumun sonucu olarak da üretim kısmalarına gittik hatta tesis kapanmaları yaşadık.” Ekinci, sektörün beklediği atılımı yaşaması için ise yeni bir yol haritasının şart olduğunu düşünüyor. Birçok şeyi farklı yapmayı gerektiren bu yol haritasını şöyle tanımlıyor: “Hammadde kaynakları etkin kontrol edilmeli ve daha aktif pazarlama yapılmalı. Yüksek katma değerli ürün üreten tesislere sahip olunmalı. Stratejik yatırımlarda ve ticarette AR-GE’ye gereken önemin verilmesi gerekli. Profesyonel yönetime ağırlık verilmesi de önemli.”~TURİZM NASIL BAŞA ÇIKACAK? 
Turizm sektörü, özellikle sınırlı sayıda pazara bağlı olmanın sıkıntılarını bugünlerde daha fazla yaşıyor. Rusya ile yaşanan politik kriz sektörün resort turizmi ayağındaki en büyük pazarını kaybetmesine neden oldu. Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu da turizm sektörünün sadece iki pazara bağımlı kalmasının sonuçlarıyla zor bir şekilde yüzleştiklerini belirtiyor. “Rusya ile yaşadığımız uçak krizi ve Avrupa ile yüz yüze kaldığımız siyasi kriz, Rusya pazarını neredeyse tamamen kaybetmemize Batı Avrupa pazarının ise yüzde 30 düşmesine sebep oldu” diyor. Son 10 yıldaki tüm kazanımların neredeyse bu iki pazardan elde ettiklerini ifade eden Kavaloğlu “Kârlılık oranlarımız uzun süre 2014- 2015 rakamlarına ulaşamayacak” diye konuşuyor.
Bu durum turizmcileri yeni pazarlar bulmaya ve daha düşük ölçekli pazarlarını büyütmeye itmiş durumda. Yüzünü Ortadoğu ve doğuya yönelten sektör, bu pazarları büyütmeye çalışıyor. Kavaloğlu, bu noktadaki beklentilerine ilişkin şöyle konuşuyor: “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından arz talep dengesinin oturabilmesi için en az 3 yıl yeni otel yatırımlarına belirli bölgelerde izin verilmemesini istiyoruz. Tüm bunlar yapılırsa 2016 yılında yüzde 50 azalacak olan kârlılıklarımız 2017 yılında yüzde 30 azalır.” Özdoğan Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ali Özdoğan ise sektörün nasıl gelişeceğine dair şunları söylüyor: “Turizm tesisleri yüzde 95 yerli girdiyle, yüzde 100’e yakın yabancı döviz girdisi sağladıkları düşünülürse ihracatçı sayılmalı ve ilgili teşviklerden yararlandırılmalıdır. Turizm alanlarında altyapı eksikleri tamamlanmalı, çevre ve sürdürülebilirlik ile ilgili dünyada ses getirecek projeler devreye sokulmalı. Tanıtımda klasik yöntemlerin dışına çıkılarak ülkemizin farklı değerlerini konu alan dünya çapında porejeksiyonlar yapılmalı, lobicilik ve uluslararası kulis faaliyetlerine önem verilmelidir. Uluslararası ses getirecek etkinlikler yapılmalıdır. Kapasite artışları daha planlı ve sınırlı yapılmalıdır. Sektör vergisel sıkıntılardan arındırılmalıdır.”


“İNŞAAT VE BORU SEKTÖRÜNÜN İHTİYAÇLARI”

İnşaat malzemeleri sanayicileri 2023 yılına kadar 20 milyar dolar seviyelerinde olan ihracatlarını 2-3 katına çıkarmayı istiyor. Bu isteğin bir hayal olmadığını belirten İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, “İnşaat malzemesi sektörünü yarınlara AR-GE ve inovasyon taşıyacak. Sürdürülebilir gelişim, yenilikçilik ve AR-GE çalışmalarının payının artması, yenilikçi ürünlerin teknik onayı, nanoteknolojik çalışmalar sektöre ivme kazandıracak” diyor. Çelik Boru sektörü 2015’te 4,5 milyon ton üretim ve 1,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek Avrupa ülkeleri içinde en üst sırada yer aldı. Borusan Mannesmann Genel Müdürü Semih Özmen sektörün daha da ilerlemesi için yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “En kritik faktör, borunun hammaddesi olan sıcak sacın uygun koşullarda temin edilmesi. Yerli sıcak sac imalatında hammadde ihtiyacı ithalatla karşılanıyor. Bazı özel alaşımlı saçlar ithalat ediliyor. Bu yüzden ithal hammaddeye uygulanan yüzde 9 oranında gümrük vergisinin kaldırılması çok önemlidir.” Özmen, hurdadan üretim yapan tesislerin cevherden üretime geçişleri sağlanmadan, ülkemizin rekabetçi olmasının mümkün olmadığının altını çiziyor. Özmen şöyle devam ediyor: “Avrupa ve Kuzey Amerika ülke pazarlarına girebilmek için gelişmiş üretim teknolojisine sahip makinalar, odağına müşteriyi konumlandırmış iş süreçleri ve yeni ürün AR-GE’sine adanmış insan kaynağı.”~

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz