TURİZM NASIL BAŞA ÇIKACAK?
Turizm sektörü, özellikle sınırlı sayıda pazara bağlı olmanın sıkıntılarını bugünlerde daha fazla yaşıyor. Rusya ile yaşanan politik kriz sektörün resort turizmi ayağındaki en büyük pazarını kaybetmesine neden oldu. Limak Turizm Grubu Başkanı Kaan Kavaloğlu da turizm sektörünün sadece iki pazara bağımlı kalmasının sonuçlarıyla zor bir şekilde yüzleştiklerini belirtiyor. “Rusya ile yaşadığımız uçak krizi ve Avrupa ile yüz yüze kaldığımız siyasi kriz, Rusya pazarını neredeyse tamamen kaybetmemize Batı Avrupa pazarının ise yüzde 30 düşmesine sebep oldu” diyor. Son 10 yıldaki tüm kazanımların neredeyse bu iki pazardan elde ettiklerini ifade eden Kavaloğlu “Kârlılık oranlarımız uzun süre 2014- 2015 rakamlarına ulaşamayacak” diye konuşuyor.
Bu durum turizmcileri yeni pazarlar bulmaya ve daha
düşük ölçekli pazarlarını büyütmeye itmiş durumda. Yüzünü
Ortadoğu ve doğuya yönelten sektör, bu pazarları
büyütmeye çalışıyor. Kavaloğlu, bu noktadaki beklentilerine
ilişkin şöyle konuşuyor:
“Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından arz talep dengesinin
oturabilmesi için en az 3 yıl yeni otel yatırımlarına
belirli bölgelerde izin verilmemesini istiyoruz. Tüm
bunlar yapılırsa 2016 yılında yüzde 50 azalacak olan
kârlılıklarımız 2017 yılında yüzde 30 azalır.”
Özdoğan Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ali Özdoğan
ise sektörün nasıl gelişeceğine dair şunları söylüyor: “Turizm
tesisleri yüzde 95 yerli girdiyle, yüzde 100’e yakın
yabancı döviz girdisi sağladıkları düşünülürse ihracatçı
sayılmalı ve ilgili teşviklerden yararlandırılmalıdır. Turizm
alanlarında altyapı eksikleri tamamlanmalı, çevre ve
sürdürülebilirlik ile ilgili dünyada ses getirecek projeler
devreye sokulmalı. Tanıtımda klasik yöntemlerin dışına
çıkılarak ülkemizin farklı değerlerini konu alan dünya
çapında porejeksiyonlar yapılmalı, lobicilik ve uluslararası kulis faaliyetlerine önem verilmelidir. Uluslararası
ses getirecek etkinlikler yapılmalıdır. Kapasite artışları
daha planlı ve sınırlı yapılmalıdır. Sektör vergisel sıkıntılardan
arındırılmalıdır.”
“İNŞAAT VE BORU SEKTÖRÜNÜN İHTİYAÇLARI”
İnşaat malzemeleri sanayicileri 2023 yılına kadar 20 milyar
dolar seviyelerinde olan ihracatlarını 2-3 katına çıkarmayı
istiyor. Bu isteğin bir hayal olmadığını belirten
İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, “İnşaat malzemesi sektörünü
yarınlara AR-GE ve inovasyon taşıyacak. Sürdürülebilir
gelişim, yenilikçilik ve AR-GE çalışmalarının payının
artması, yenilikçi ürünlerin teknik onayı, nanoteknolojik
çalışmalar sektöre ivme kazandıracak” diyor.
Çelik Boru sektörü 2015’te 4,5 milyon ton üretim ve
1,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek Avrupa ülkeleri
içinde en üst sırada yer aldı. Borusan Mannesmann Genel
Müdürü Semih Özmen sektörün daha da ilerlemesi
için yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “En kritik faktör,
borunun hammaddesi olan sıcak sacın uygun koşullarda
temin edilmesi. Yerli sıcak sac imalatında hammadde
ihtiyacı ithalatla karşılanıyor. Bazı özel alaşımlı saçlar
ithalat ediliyor. Bu yüzden ithal hammaddeye uygulanan
yüzde 9 oranında gümrük vergisinin kaldırılması çok
önemlidir.” Özmen, hurdadan üretim yapan tesislerin
cevherden üretime geçişleri sağlanmadan, ülkemizin
rekabetçi olmasının mümkün olmadığının altını çiziyor.
Özmen şöyle devam ediyor: “Avrupa ve Kuzey Amerika
ülke pazarlarına girebilmek için gelişmiş üretim teknolojisine
sahip makinalar, odağına müşteriyi konumlandırmış
iş süreçleri ve yeni ürün AR-GE’sine adanmış insan
kaynağı.”