Anadolu'da CEO olmak zor

Pek çok sivil toplum örgütünün merkezinin İstanbul’da oluşu da Anadolu’daki CEO’ların iletişimini olumsuz etkileyebiliyor.

1.10.2010 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Anadolu'da CEO olmak zor
İstanbul, Türkiye’nin en büyük şirketlerine ev sahipliği yapıyor. CEO’ların büyük kısmı da yaşamını İstanbul’da sürdürüyor. Yerli ya da yabancı pek çok üst düzey yönetici, trafik sorunu dışında İstanbul’da yaşamaktan gayet memnun. Ancak İstanbul dışında çalışan ve Türkiye’nin çeşitli Anadolu illerinde yaşamını sürdüren CEO’lar için “yaşam” o kadar keyifli değil. Her biri bulundukları ilin sunduğu tüm olanaklardan yararlanmaya çalışıyor. Anadolu’nun sakinliğine, insanlarının cana yakınlığına hayranlar, ama yine Anadolu’da CEO olmanın çeşitli zorlukları var. Hem iş hem sosyal yaşamda ortaya çıkan bu zorluklar, yöneticilerin çocuklarına iyi eğitim veren okul bulmasından yurtdışına çıkışta İstanbul’a göre sürecin uzamasına kadar uzanıyor. Golf oynayacak saha bulamıyorlar, vizyon filmlerini İstanbul’dan aylar sonra izleyebiliyorlar, eğlence mekanlarının azlığından, hatta yokluğundan yana dertliler. Dolayısıyla CEO’ların yaşamdan aldıkları keyif, Anadolu’da çok daha az. Deneyimli profesyonellerin iş için hayatlarını Anadolu’ya taşımak istemedikleri bir gerçek. Ancak şu da bir gerçek ki önümüzdeki yıllarda Anadolu’dan yükselen güç, CEO’ların Anadolu’ya transferini hızlandıracak. Capital Anadolu’da yöneten CEO’lardan yaşadıkları zorlukları ve bu zorlukları nasıl avantaja dönüştürebildiklerini inceledi.

ÇOCUKLAR EVİ İSTANBUL’A TAŞITTI
CSA Holding CEO’su Faruk Güler, Denizli merkezli CSA Holding’te göreve başlayınca ailesiyle birlikte Denizli’ye taşınmıştı. O sıralar Güler’in iki çocuğu da ilköğretim yaşındaydı. İlk 4 yıl Güler Ailesi, Denizli’de yaşadı. Güler ve eşi, gerek sosyal yaşam gerek hobilerini gerçekleştirme açısından hiç zorluk çekmedi. Çünkü tekne aşığıydılar ve Denizli’den karayoluyla 2,5 saat sonra yelkenlilerine kavuşabiliyorlardı. Her hafta bir sanat aktivitesinin gerçekleştirildiği Denizli, bu anlamda da Güler ve eşini tatmin ediyordu. Denizli Tenis Kulübü ve STK’larda da vakit geçiren Güler Ailesi için her şey yolunda gidiyordu. Aradan 4 yıl geçti ve çocuklar ortaöğrenim dönemine gelince işin rengi değişti. Faruk Güler, evini yeniden İstanbul’a taşımak zorunda kaldı. Güler, bu önemli kararın nedenlerini şöyle açıklıyor: “Ne yazık ki Denizli’de çocuklarımızın aldığı eğitimden ne biz ne çocuklarımız memnun kaldı. Çocuklarımız yaşadıkları sosyal çevreye de alışamadı. Ve biz, çocuklarımızın orta öğrenim dönemi gelince, onlar için evimizi tekrar İstanbul’a taşımak zorunda kaldık.” Holdingin tüm dünyada şirketleri ve üretim tesisleri olması nedeniyle Güler, zaten çok sık seyahat eden bir insan. O, bu tempoya alışkın. Ama onun bir diğer sıkıntısı ise iş için şehir değiştirmek istemeyen profesyoneller. Büyük şehirlerde yaşayan ve orta öğrenimde çocuğu olan yetişmiş yöneticileri Anadolu’ya çekmenin çok zor olduğunu ifade eden Güler, şöyle devam ediyor: “Buna rağmen bizim şirketlerimizin üst yönetiminde İstanbul’da deneyim sahibi olmuş, sonradan bize katılmış arkadaşlarımız var. Ayrıca kendi bünyemizde yetişmiş yönetici arkadaşlara sahibiz. Çözümü böyle bir karışım yapmakta bulduk.”

GALATA’YI VE TİYATROLARI ÖZLÜYOR
Ege Endüstri Genel Müdürü Mehmet Attila, bugün hala öğrencilik yıllarını geçirdiği İstanbul’un tiyatrolarını, Galata Köprüsü’nü ve Bağdat Caddesi’nde geçirdiği zamanları unutamıyor. “Her ne kadar İstanbul’da yaşamasam da en az onun kadar güzel İzmir’de yaşıyorum. İstanbul’u özlüyorum ama her ne olursa olsun, İzmir’de çalışmaktan mutluyum. İstanbul’da yazın 50 dakikada ulaşabileceğiniz bir Çeşme yok ki” diye anlatıyor.
Attila haklı… Yaz aylarında İstanbul’da yaşayan pek çok yönetici ve patron hafta sonlarını Çeşme’de geçiriyor, Çeşme için her hafta sonu havaalanı stresine katlanıyor… ~
Ancak sosyal yaşam anlamında olmasa da Türkiye’nin en güzel şehirlerinden biri olsa da İzmir’de de CEO olmanın zorlukları var. Attila, zorlukları şöyle sıralıyor:  “Yabancı ülke konsolosluklarının çoğu İstanbul’da. Bazı ülkeler vize için bireysel başvuru istiyor. Bu da yine zaman ve iş gücü kaybı. Ayrıca okul sonrası çağdaş eğitim olanakları İstanbul’da Anadolu’ya göre çok daha fazla, sürekli ve kaliteli. Anadolu’da ücretler de daha düşük. Sivil toplum kuruluşlarının merkezleri İstanbul’da olduğundan, Anadolu’daki şirketlerin bu kurumlarla iletişimleri nispeten kopuk.”

EĞLENCE AZ, DOST ÇOK
Gaziantep merkezli Türkiye’nin önemli ambalaj şirketlerinden Süper Film’in genel müdürü Necdet Kileci, Anadolu’nun İstanbul’a göre zorluklarının doğru stratejilerle avantaj haline gelebileceğini söylüyor. Kileci, “Anadolu’da istediğiniz kalitede çalışanları bulmak İstanbul’a göre daha zor, ancak var olan iyi çalışanlar için de Anadolu’da iyi şirket bulmak zor. Doğru taraflar birbirini bulduğunda ilişki daha uzun vadeli oluyor” diyerek durumu örnekliyor. Kileci, Gaziantep’in iyi bir gece eğlencesi de sunmadığını belirtiyor ve devam ediyor:
“Sosyal yaşamdan beklentiniz iyi bir gece eğlencesi ise bu Gaziantep’te daha zor. Ama iyi bir aile hayatınız ve çevrenizde 3-4 tane iyi dostunuz varsa İstanbul’da yaşayamayacağınız kalitede sosyal hayatınız ve gerçek dostlarınız olur. Şirket merkezi Manisa Akhisar’da bulunan Keskinoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Keskin Keskinoğlu ise işbirliği yaptıkları birçok şirketin merkezinin İstanbul’da olmasından kaynaklanan mesafe sorununu sistemli çalışma ve teknoloji yardımıyla aştıklarını söylüyor.

ANKARALILAR NELERİ KAÇIRIYOR?
Ankara ile İstanbul’da yönetmenin farklı olmadığını düşünen Ankara merkezli Erkunt Traktör’ün yönetim kurulu başkanı Tuna Armağan, “Bir faktör olarak şehir içi ulaşımı dikkate alırsak Ankara’da yönetici olmanın, İstanbul’a göre daha rahat olduğunu söyleyebilirim” dese de tüm Ankaralılar onun gibi düşünmüyor. Faaliyetlerini Cyberpark Ankara Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nde sürdüren Mobiliz’in genel müdürü Levent Aydoğan, hizmet verdikleri müşterilerinin çoğunun İstanbul’da olmasının bile hayatlarını zorlaştıran bir durum olduğunu söylüyor. Aydoğan, sektörel toplantı ve uzmanlık fuarı gibi organizasyonların büyük bir kısmının İstanbul’da düzenlenmesinin kendilerini olumsuz etkilediğini belirtiyor ve devam ediyor: “Toplantılarımız ve organizasyonlar için fazladan zaman ayırmamız gerekebiliyor. Bu toplantılara katılımımız, Ankara’da olmamızdan dolayı zaman zaman güçleşebiliyor. Toplantı zamanlamaları konusunda çok esnek davranamayabiliyoruz.” Aydoğan, Ankara’da olmakla kaçırdıkları fırsatları ise şu sözlerle anlatıyor:
“İstanbul’da yaşamanın, iş dünyasının yoğunlukla İstanbul’da olması, iş ilişkisi içerisinde olduğunuz şirket yöneticileri ile iş dışı sosyal ortamlarda da zaman zaman birlikte olabilme ve ilişkileri pekiştirme gibi bir yararı olabilirdi. Belki de Ankara’da bu olanağı kaçırıyor olabiliriz.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz