Motosiklet bağımlısıyım

Cumartesi günü motosiklete bindiğimde gözüme İzmir tabelası görünüyor diyen Adopen Genel Müdürü Ahmet Yazgan, motosiklet olan tutkusunu dergimize şöyle anlattı...

18.05.2014 16:59:280
Paylaş Tweet Paylaş
Motosiklet bağımlısıyım
Emekli olduğunda bir motosiklet dükkanı açmayı isteyecek kadar motosiklet tutkunu. Hatta kendi ifadesiyle bağımlı... Takım elbise giyme zorunluluğundan dolayı hafta içi otomobil kullanmak zorunda kalmak çok hoşuna gitmiyor.

Ama her hafta sonu kendini motosiklet üzerinde yollarda buluyor. Bahsettiğimiz kişi Adopen’in genel müdürü Ahmet Yazgan. Motosiklet üzerinde kendisiyle kalmanın huzurunu yaşayan Yazgan, “Rüzgarın sesi, yağmur yağmışsa özellikle toprağın kokusu...

Bu şekilde gitmek bana inanılmaz keyif veriyor” diyor. Adopen Genel Müdürü Ahmet Yazgan’ın motosiklet tutkusu bir arkadaşının arkasında küçük bir motosiklet gezintisi yapmasıyla başladı. İlk motosikletini ailesinden gizli aldı ve 1,5 yıl boyunca da bir sır saklar gibi bu keyfi sürdü.

2005 yılındaki doğum gününde ise itiraf geldi. Kendisine aldığı yeni motosikletinin anahtarlarını masanın üzerine atarak eşine “Ben motosiklete biniyorum” dedi. O gün bugündür de her haftasonu mutlaka motosiklet keyfi yapıyor.

3-4 arkadaşıyla Antalya’nın bol virajlı parkurlarında kendini yollara atıyor. Kimi zaman soluğu şehir dışında kimi zaman yurtdışında alıyor. Motosikletine bindiğinde kendisinden geçtiğini belirten Yazgan, “Bağımlıyım denilebilir. Cumartesi günü motosiklete bindiğimde gözüme İzmir tabelası görünüyor.

Şeytana uyup bazen o yönde gitmek istiyorum. Motorda telefonumu tamamen kapatıyorum. Bu da sadece kendimle olmamı sağlıyor. Rüzgarın sesi, yağmur yağmışsa özellikle toprağın kokusu... Bu şekilde gitmek bana inanılmaz keyif veriyor” diyor. Adopen Genel Müdürü Ahmet Yazgan, motosiklet olan tutkusunu dergimize şöyle anlattı:~
Motosiklet merakınız nasıl başladı?
2002 yılında tesadüfen başladı. Yani çocukluktan itibaren başlayan bir motor merakım yoktu. O yıllarda bir gün Balmumcu ofisinde yarım gün çalışmıştık. Tam arabaya bineceğim, baktım arkadaşlardan biri motosikletiyle gelmiş.

1956 model bir BMW idi. Arkadaşım, “Binelim bir tur atalım” dedi. Tur attık, acayip hoşuma gitti. Sonra ertesi hafta arkadaşımla bir daha sözleştik. İTÜ’nün Ayazağa kampüsünde deneme sürüşleri yaptık. O hevesle gittim, ehliyet aldım. Sonra ikinci el bir motor sahibi oldum. İlk motosikletim Yamaha’nın 535’lik küçük bir motosikletiydi.

Motosiklet genellikle aileler tarafından tehlikeli bir hobi olarak görülür. Ailenizin yaklaşımı nasıl oldu?
Doğru. Anneler, babalar, eşler bu işe genellikle karşı çıkıyor. Risk var ama o kadar da keyif var, hatta riskten fazla keyif var. 12 yıldır biniyorum ve yaklaşık 70 bin kilometreden fazla yol yaptım. Yaklaşık 1,5 yıl eşimden habersiz bindim.

Maslak’ta otoparkta duruyordu motor. Arabayla geliyordum, motora biniyordum, 1 saat Boğaz’da geziyordum, tekrar garaja bırakıp arabayla yola devam ediyordum. Sonra tecrübelendikçe o motosiklet bana yetmedi.

Onu satıp 600’lük Honda aldım. 2005 yılında da doğum günümde kendime hediye olarak 750’lik bir motor aldım. Eve geldim, anahtarı masaya attım ve “Ben motosiklete biniyorum” diye itiraf ettim.

Böylece hür şekilde motosiklete binmeye başladınız... Peki motosiklete binmenin en önemli şartları nedir?
Motosiklete binmek için havanın güzel olması gerekiyor, işlerin müsait olması lazım ve itiraf öncesinde de eve söylenecek makul bir yalanın olması gerekiyordu. Bir sürü parametreler yanyana geliyordu ve istediğim gibi motosiklete binemiyordum. İtirafın ardından eşimle bindik, ama hiç sevmedi, hatta çok tedirgin oldu. Şimdi ise artık kabullendi.~
İşe giderken mi yoksa haftasonları hobi olarak mı kullanıyorsunuz?
İşe gidip gelirken kullanmıyorum. Takım elbiseyle çok zor oluyor. Sadece cumartesi günleri motosiklete biniyorum. Hemen hemen bir yılın 52 haftasının, 50 hafta sonusu motosiklete binme şansım oluyor.

Antalya’da olduğum için hava şartları buna daha çok müsait. Antalya’ya 2005 yılında taşındık. Bir yıl var olan motosiklete bindim. Ama bu motor, Antalya’nın yolları için çok uygun değildi. Bu nedenle tarz değiştirmeye karar verdim. Honda Varedero 1000’lik bir motor aldım. Antalya’da parkur çok.

Grup halinde mi yoksa tek başınıza mı yolculuklara çıkıyorsunuz?
3-4 arkadaşım var. Genellikle grup halinde çıkıyoruz ama kimse müsait değilse de kendim gidiyorum. Motorcular arasında hep şöyle denir: “Bir yere gitmek için genellikle arabaya binilir. Biz motora binmek için bir yerlere gidiyoruz.” Maksat keyif olsun.

İş stresinden arınmak için nasıl bir hobi?
Ben motora bindiğimde acayip kendimden geçiyorum. Bağımlıyım denilebilir. Cumartesi günü motosiklete bindiğimde gözüme izmir tabelası görünüyor. Şeytana uyup bazen o yönde gitmek istiyorum.

Motorda telefonumu tamamen kapatıyorum. Bu da sadece kendimle olmamı sağlıyor. Rüzgarın sesi, yağmur yağmışsa özellikle toprağın kokusu... Bu şekilde gitmek inanılmaz keyif veriyor

Ehliyet eğitimi dışında farklı eğitimler de aldınız mı?
Ben Honda’da ileri sürüş eğitimi aldım. Ehliyet için kursa gidiliyor ama çok göstermelik, pizzacı motosikletiyle sınavlara giriliyor. ileri sürüş eğitimi çok yararlı oldu. Bir de kullandıkça gelişiyorsunuz.~
Motosiklet üzerinde en çok keyif veren parkurlar ne tür parkurlar oluyor?
Virajlı parkurlar daha keyifli. Virajda giderken motosikletin yatması çok güzel bir duygu. Bazen de çok keskin virajlar var. Buradan otobana çıkıp Ankara’ya gitmenizin hiçbir esprisi yok. Onun yerine Şile üzerinden virajlı yollardan gitmek zevkli.

Peki en zevkli turunuz hangisi oldu?
2007 yılında Yunan Adaları’na gittik. İstanbul’dan çıktık. Keşan’dan Yunanistan’a geçip Kavala Kalesi’ne çıktık. Kalenin yolları dağ ve taşlıydı. Dönüşte 2-3 kere düştüm. Motoru yere yatırdık, arkadaşımla kaldırdık ve tekrar yola devam ettik.

Sonra Selanik’e, oradan Atina’ya motosiklet yolculuğu yaptık. Atina’dan da feribotla Yunan Adaları’na geçtik. Sırasıyla önce Mikanos, ardından Sisam, Sakız ve Çeşme’ye gittik. Çeşme’den de Antalya’ya ulaştık. Toplam 5 gün sürdü.

2010’da da Antalya’dan çıkıp İsviçre’ye kadar gittik. İlk gece Çanakkale’de kaldık. Sonra Yunanistan’ın üst tarafına geçtik. Oradan feribotla İtalya Ancona’ya gittik. Sonra Alpler’e çıktık. 9 gün sürdü.

Oranın yolları da çok temiz olduğu için inanılmaz bir keyif verdi. Sabah kahvaltısından sonra erkenden çıkıyoruz, hava kararana kadar gidiyoruz. Yatıyoruz, ertesi sabah kahvaltı yapıp tekrar yola çıkıyoruz. Maksat özellikle virajları hissetmek. Çok yorucu oluyor ama bir o kadar da mutlu oluyorsunuz. 5 bin 400 kilometre yol yaptık.

Böyle bir yolculuğa çıkarken yapılması gereken en önemli şeyler neler?
3-4 gün öncesinden harita üzerinden çalışmak gerekiyor. Biz yolu çizdik, nereye kadar gidebileceğimize baktık. Uluslararası ehliyet lazım. Onun haricinde çok fazla şeye gerek yok. GPS peşinden gittik.~
Peki eşiniz şikayetçi oluyor mu?
Oluyor ama yapacak bir şey yok.

Bundan sonra almak istediğiniz motosiklet nedir?
Şu anki motorum BMW 1200 GS. Artık bununla kapatacağız gibi... Sadece modeli değiştirieceğim. Tarzı ve motoru değiştirmeyeceğim. Modelini yükselteceğim.

Sürekli yenilemek gerekiyor mu? Bu pahalı bir hobi mi?
Şu anda kullandığım 2006 model ve 28-30 bin TL civarında bir fiyatı var. Çok da pahalı değil.

Teknolojisi çok değişiyor mu?
Değişiyor. BMW’nin 2013 modeli su soğutmalı çıktı. Gücü arttı, ağırlığı azaldı, daha atak bir motor oldu. Ben çok hız meraklısı değilim, daha çok konfora ve rahatlığa bakıyorum.

Motor kullandıktan sonra tekrar işe döndüğünüzde kendinizi daha zinde ve motive hissediyor musunuz?
Daha zinde hissediyorum. Keşke fırsat olsa da işe de motorla gidebilsem ama takım elbiseyle zor oluyor.

Kulüplere üye misiniz?
Antalya’da Ride Turkey diye bir grup var. Onların düzenli toplantıları oluyor, oraya katılıyorum. Ama ben genelde samimi olduğum 4-5 arkadaşımla beraber aktivitlerde bulunuyorum.

Harley Davidson kulüpleri en popüleri. Siz böyle bir gruba dahil olmak ister miydiniz?
Onlar biraz daha farklı... Karşıdan motorcu geliyorsa mutlaka selamlışıyorsunuz. Ama Harley Davidson’cılar sadece Harley Davidson motosikleti kullananlara selam veriyor. Zaten benim kullanış biçimim Harley Davidson’a uygun değil.~
Grup halinde geziye çıktığınızda görev paylaşımı oluyor mu?
İsviçre gezisinden örnek verebilirim. Pilot arkadaşım da vardı. Bazen ben kendimi frenleyemiyorum, basıp gidiyorum. O arkadaşım önden gidip bizi frenledi. GPS ondaydı. O yön
kısmındaydı.

Bir arkadaşımız bütçe kısmındaydı. Paralarımızı ona verip harcama kısmını ona bırakıyorduk. Ben de yolculuğu kameraya çekiyordum. Bunun yanında ne kadar yol yaptık, ne kadar zamanda yol aldık gibi hesapları tutuyordum.

Bu tür geziler için ideal kişi sayısı ne olmalı?
3 kişi bu iş için ideal. 4-5 kişi olunca sürüş güvenliği tehdit altında oluyor. 5 kişi birbirini kontrol edemeyebilir. 3 kişi olunca daha rahat oluyorsun. Bir de 4-5 kişi olunca zevkler farklılaşabiliyor. Onu da yönetmek zorlaşıyor.

Emeklilik planlarınızda motosikletin yeri nedir?
Motosiklet sayesinde tanıştığım ve çok samimi olduğum bir arkadaşım var. O arkadaş, hisselerini devredip Balıkesir’de bir motosiklet dükkanı devraldı. Emekliliğimde ben de yapabilirim. Ayrıca emekli olduğumda arabayı sadece ihtiyaç olduğunda kullanacağım, onun dışında her yere motosikletle gideceğim.

"Tehditlere karsı önlem almalı"
ÇOK FAZLA RİSK VAR

Motosiklet kullanırken çok fazla risk var. Riski kontrol etmeniz lazım. Motosiklet için odaklanmak da şart. Önünüze çıkan tehditlere karşı belli önlemler alıyor olmanız gerekiyor.

İYİ YÖNETMELİ
Önünüze araba çıkabilir, bunu önceden tahmin edip ya yavaşlamalı ya da hızlı geçip araba çıkana kadar orayı geçmeli. Tüm bunları iyi yönetebilmelisiniz.~
GÖZLER AYNADA
Arkadan biri geliyor mu diye devamlı gözünüzün aynada olmalı. İş hayatında da benzer yaklaşımlar gerekiyor. Rakiplerinizi de böyle kollamalısınız, onlar ne yapıyor ben şimdi ne yapmalıyım diye stratejiler kuruyor olmanız gerekiyor.

"13 günlük gezi planım var"
TEHLİKELİ YERLER

Şu anda Nasuh Mahruki’nin kitabını okuyorum. O da İstanbul’dan çıkıp Katmandu’ya gitti. Hem süre olarak uzun hem tek başına yapılabilecek bir iş değil. Bir de İran, Pakistan gibi ülkeler sürüş güvenliği ve güvenlik açısından tehlikeli. Ben o tarz bir şeyi artık emekli olduktan sonra planlıyorum.

YENİ TUR HAZİRANDA
Şimdiki planım İstanbul’dan yola çıkıp Bulgaristan, Romanya ve Kiev’e gitmek. Hem yolculuk yapacağım hem oradaki fabrikamızı ziyaret edeceğim. Kiev’den Moskova’ya, Moskova’dan Bakü’ye geçeceğim.

Karadeniz’i aslında yukarıdan turlamış olacağım. Bakü’den Karadeniz’e girip sahilden İstanbul ve Antalya’ya dönüş planım var. 12-13 gün süreceğe benziyor. Haziranda gerçekleştirmeyi planlıyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz