“Ayakta Kalanları 2011 Yılında İyi Pazar Bekliyor”

30 yıllık tekstil şirketi Sönmez Filament’in üretimini durdurduğunda, herkes onu konuştu. Battığı söylentileri yayıldı. Oysa Celal Sönmez, 1997’de başlattığı “tekstilden çıkmayı” da içeren odaklanm...

1.01.2009 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

30 yıllık tekstil şirketi Sönmez Filament’in üretimini durdurduğunda, herkes onu konuştu. Battığı söylentileri yayıldı. Oysa Celal Sönmez, 1997’de başlattığı “tekstilden çıkmayı” da içeren odaklanma stratejisini uyguluyordu. “Zaten planlı bir küçülme yaşıyorduk. Tahminlerimiz doğrultusunda büyüyememenin getirdiği sıkıntıyla küçülüyoruz tekstilde” diyen Sönmez, bugün 4 sektöre odaklanmış durumda. Turizm, teknoloji perakendeciliği, enerji ve çimento olmak üzere 4 sektörde büyüme planları yapıyor. 13 yıldır Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın başkanlığını da yürüten Sönmez, sadece tekstili değil, bütün reel sektörü çok zor günlerin beklediğini düşünüyor. “2009 kayıp, 2010 toparlanma yılı olacak. 2011’de ise ayakta kalabilenler devam edecek” diyen Sönmez’e göre önemli olan kayığı batırmamak.

6 Kasım’da belki de hayatının en zor kararını vererek ilk göz ağrısı olan şirketi, Sönmez Filament’i kapattı. Bu karar, onun global krizin ilk kurbanlarından biri olarak lanse edilmesine neden oldu. O ise bu iniş sürecinin aslında çok önceden başladığını, global krizle değil, Türkiye’nin kendi kriziyle ilgili olduğunu söylüyor. Artık kâr getirmeyen tekstilden çıkmaya yıllar önce karar verdiğini belirten Bursalı sanayici Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, bu kararını hayata geçirmek için biraz geç kaldığını söylüyor. Zaten pişmanlığı da Sönmez Filament’i kapatmış olmaktan ziyade “geç kapatmış olmak”.

Pişman değil, ama üzgün olduğunu söyleyen Celal Sönmez, bir iş adamı olarak artık yeni bir sayfa açmış olmanın heyecanını da yaşıyor. Çünkü önümüzdeki dönemde yılların tekstilcisi Sönmez Grubu’nun adını bambaşka sektörlerde duyacağız. Enerji, teknoloji perakendeciliği, çimento ve turizm, Celal Sönmez’in odaklanmayı planladığı 4 sektör. Hatta bunlardan ikisinde Türkiye’nin ilk 10 şirketi arasına girmeyi hedefliyor.

Sönmez Filament’te üretimi durdurma kararı aldıktan sonra ilk kez Capital’e konuşan Celal Sönmez, yılların tekstilcilerini bile pes ettiren küresel rekabeti, odaklanacağı yeni iş alanlarını, gelecek hedeflerini ve tabii ki global krizi anlattı: 

*Global krizin etkilerini Türkiye yavaş yavaş yaşamaya başladı. Uzmanlar 2009 için oldukça karamsar. Sizin fikriniz nedir? 2009 Türkiye ve reel sektör açısından nasıl geçecek?
Çok karamsar değilim belki ama karamsarım. Zayıf bir krizin geldiğini düşünmüyorum. Şu ana kadar yaşadıklarımızın da global krizin etkilerinden değil, Türkiye’nin kendi krizinden kaynaklandığını düşünüyorum.

Global kriz, henüz bize tam uğramadı, ama çok büyük bir hızla yaklaşıyor. Tabii ki etkilerini ilk hisseden finans sektörü olacak. Onlar yaşamaya başladı. Reel sektör de etkileniyor. Siparişler iptal ediliyor, iş gelmiyor... Özellikle otomotiv sektöründeki yan sanayi şirketleri zor durumda. Sonuçta hiç kimse yetişmiş elemanını kaybetmek istemez. Ama bu o kadar kolay değil. Birkaç ay sürecek bir şey olsa tabii ki dayanılır. Ama öyle görünmüyor.

*Sizce bu kriz ne kadar sürecek? Altı ay diyenler var, 9 ay diyenler var...
Ben 2009’un tamamen kayıp bir yıl olacağını düşünüyorum. Herkes, “2009’un son çeyreğinde hareket başlayacak” diyor. Ama eğer 10 birimden 3 birime iniyorsanız, sonra tekrar 4 ya da 5 birime çıkmanızın çok bir anlamı olmaz.

Global krizin etkilerini önümüzdeki aydan itibaren daha net hissetmeye başlayacağız. Özellikle ocak-mart dönemi çok zor geçecek. Ancak, ekim ayından sonra bu etkinin hafifleyeceğini düşünüyorum. Ama ekimden sonraki düzeltme de en az 1 yıl sürecektir. O nedenle 2009’u kayıp, 2010’u ise toparlanma yılı olarak görüyorum.

2011’de ise ayakta kalabilenler oldukça iyi bir pazarda devam edecek. Her krizde yaşanan eleme, bu krizde de olacak maalesef. Burada mühim olan kayığı batırmamak...

*“Kayığı batırmamak” için şirketler bu kriz ortamında nasıl bir strateji izlemeli? Neler yapmalı ve yapmamalı?
İşin tavsiye ve edebiyat kısmını geçersek şirketlerin yapması gereken en önemli şey, likiditelerini iyi ayarlamaktır. Likiditesi olacak. 1 milyar dolarlık bir şirket, 50 milyon dolarlık bir likidite sıkıntısından batabilir. Sonuçta şirketin değeri, 1 milyar dolar olabilir, ama bu varlığı likide çeviremediği zaman batma riski var. Önemli olan likidi kaybetmemek. Onun dışında gerek enerjide gerek çalışanda gerekse hammaddede verimlilik sağlanması çok önemli.

Ondan sonraki en önemli konu ise pazarlama. Çok ciddi bir pazarlama faaliyetine girilmeli. Diyorlar ki, “Celal Bey, ABD’de kriz var, Avrupa’da kriz var, nereye satacağız?”

Nereye satacaksak satacağız. O pazarları bulup satacağız. Global krizin çok etkilemediği yeni pazarları, olgunlaşmamış pazarları bulup oraya gideceğiz, başka çare yok. Mesela Irak, İran, Gürcistan gibi ülkelerle daha fazla ticaret yapılabilir. Bıkmadan deneyeceğiz, başka çaresi yok.

*Reel sektörü zor günler bekliyor. Ardı ardına üretim durdurma, işçi çıkarma veya iflas haberleri geliyor. Siz de kasım ayının ilk haftasında Sönmez Filament’te üretimi tamamen sona erdirme kararı aldınız. Bu süreci anlatır mısınız, bu noktaya nasıl gelindi?
Bakın, 2 yıl önce koskoca Sasa şirketi üretimini durdurdu, kapandı. Sasa şirketinin yok olması Sabancı’nın bitmesi demek değil. Oradan çıkıp başka bir sektöre, daha kârlı bir sektöre odaklanıyor. Sonuçta ticaret yapıyoruz. Kâr etmeyen alandan çıkmak kadar doğal bir durum olamaz. Ne kadar sürdürebilirsiniz ki? En fazla sermayeniz kadar... Tüm sermayenizi bitirip ortada kaldığınızda, kim size çıkıp “Aferin iyi yaptın” diyecek. Kimse demiyor. Sönmez Filament için de durum aynı.

*Yani Sönmez Filament’in kapatılması uzun zamandır aklınızda olan tekstilden çekilme stratejinizin bir parçası, bir odaklanma stratejisi...
Evet, bu bir odaklanma stratejisi. 1997 yılındaki rakamlarla bugünü kıyaslarsak zaten böyle bir sürecin içinde olduğumuz net biçimde anlaşılır. 1997’de Sönmez ASF’de, 2 bin 400 kişi çalışıyordu. Sönmez Pamuklu’da 1.000 kişi, Filament’te ise 1.400 kişi vardı. 10 yıl önce toplam 4 bin 800 kişi, grubumuzun tekstil bölümünde çalışıyordu. Grubun cirosunun yüzde 90-95’i tekstilden sağlanıyordu.

2008’in başına geldiğimizde ise toplam tekstil çalışanımız 700-750 civarındaydı. Zaten planlı bir küçülme yaşıyorduk. Tahminlerimiz doğrultusunda büyüyememenin getirdiği sıkıntıyla küçülüyoruz tekstilde.

*Sönmez Filament, 2003’ten bu yana zarardaydı. Siz üretimi 2008’de durdurdunuz.  Neden bu kadar beklediniz? Bu süreci bir de sizden dinleyelim mi?
Aslında rahmetli babam 1995’te işi bırakmaya ve siyasete girmeye karar verdiğinde bana, “Bundan sonra tekstilden para kazanılmaz, başka işler bak” demişti. 1995’te bunu karşılıklı konuşmuştuk.

hedBabam bunu dedikten sonra tekstile yeni yatırım yapmayı durdurduk. Herkes gerilediğimizi düşündü, ama bunları kafaya takmadık. Çünkü, bir amaç doğrultusunda bunu yapıyorduk. Daha sonra 2001’de babam vefat etti. 2001 ve 2002 öyle bir şaşkınlıkla geçti. 2003’te ise ben bir şövalyelik yaptım. Sönmez Filament tesislerini komple yeniledim. Şu anda Filament, Türkiye’nin en yeni makinelerine sahip tesisidir.

*Son bir kez daha deneme kararı verdiniz yani...
Evet. Son bir kez daha deneyelim dedim. Benim çocuklarım o makinelerin arasında büyüdü. Büyük oğlum Ali Cem’i kucağımızda fabrikaya getirir, dedesine sevdirirdik. O fabrikada uzun yıllarımız, hayatımız geçti. Çocuklarım o ipliklerin arasında saklambaç oynayarak büyüdü. Ben de sonuçta 1977’den beri bu işin içindeyim.

Bir kez daha denemek istedim. Dünyadaki global rekabetin bize bu şansı vermeyeceğini düşünemedim. Görmedim, belki de görmek istemedim. Aslında biraz da bütün bunlara gözümü kapattım. Vefa borcu gibi bir kez daha deneyelim diye ayağa kalktık, ama maalesef olmadı.

En fazla 5 yıl dayanabildik. Tüm çalışanlarıma, işçisinden müdürüne kadar hepsine müteşekkirim. Türkiye’nin en verimli, en kaliteli tesisiydik. Buna rağmen para kazanamadık ve kazanma şansımız da artık yoktu. Nasıl kazanalım? Çin’den, Vietnam’dan, Hindistan’dan, Pakistan’dan geliyor. Rakiplerimiz, 80-100 dolar aylık ücret veren ülkeler. Biz ise bunun 10 misli ücretle çalışıyoruz. Nasıl başa çıkabilirsiniz ki?

Sonuçta hiçbir şey birdenbire olmadı. 1 Ağustos 2008’de ücretli izin hakkı olan çalışanlarımızı ücretli izne, diğerlerini ise ücretsiz izne çıkardık. O zaman global kriz falan yoktu. 1 Eylül geldiğinde şartlarda değişen bir şey olmadı. Aynı seçeneği bir kez daha uyguladık, çalışanlarımıza 1 ay daha izin verdik. Yani kapatma aşamasına gelene kadar her türlü önlemi aldık. En son 6 Kasım’a kadar yine bir izin verdik. Sonra baktık ki artık bunu sürdürmenin bir anlamı yok, üretimi durdurduğumuzu İMKB’ye bildirdik.

Ama Sönmez Filament, şirket olarak ticari kimliğini sürdürüyor. Sadece Sönmez Filament değil, Sönmez Pamuklu ve Sönmez ASF isimli 2 şirketimiz daha var bu alanda faaliyet gösteren. Onlar da faaliyetlerine devam ediyor.

*Grup cirosundaki payı yüzde 90-95 olan tekstilin şu andaki payı ne kadar? Tekstilden tamamen çekilme yönündeki kararınız nasıl bir vadeye yayılacak?
Şu anda tekstilin grup içindeki payı yüzde 10-15 seviyesinde. Tamamen çekilmeye gelirsek… Açıkçası artık Filament’te yaptığım hatayı tekrarlamak istemiyorum. Para kazandığı sürece devam edeceğim. Bu işin duygusal yanının en son gelmesi gerektiğini öğrendim. Asıl olan, işin ekonomisinin var olup olmadığıdır.

*Sizce önümüzdeki dönemde hangi sektörler öne çıkacak? Siz grup olarak hangi sektörlere odaklanacaksınız?
Yükselen sektörler olarak hizmet ve turizm öne çıkıyor. Perakendecilik sektörü de büyümesine devam edecek. Gıda ve enerjinin önemi giderek artacak. Türkiye’nin büyümesine paralel olarak gelişecek olan bir diğer sektörün de çimento olduğunu düşünüyorum. Biz de bundan sonra bu alanlarda adımızı duyuracağız.

*Sektör sektör bakarsak bu alanlardaki somut hedefleriniz neler?
Turizmde 2 otelle başladık. İki otel de inşa halinde. 5 yılda 4 otel yapmışız. Hedefim, bu yatırımı, 10 otellik zincir haline getirmek. Onun üstünü çocuklar devam ettirsin.

Enerjide, şu anda Uşak’ta doğalgaz çevrim santrali olarak çalışıyoruz. Hidrolik yatırım için lisans müracaatımız var. Onu alabilirsek yatırıma başlayacağız. Şu ana kadar enerjiye yaklaşık 80 milyon dolar yatırdık. Bundan sonra da 90 milyon dolar civarında bir yatırımımız olacak.

Perakende de özellikle teknoloji perakendeciliğine odaklandık. Bu sektöre 2 yıl önce girdik. Biz satın aldığımızda Teknolojix, 11 mağazası ve 14 milyon dolar cirosu olan bir şirketti. İki yılda 100 milyon dolar ciroya ve 50 mağazaya ulaştı.

Bu arada Hyundai’nin elektrikli ev aletleri ve elektronik kısmının Türkiye distribütörlüğünü de aldık. Hyundai markalı ürünler ithal edip pazarlamaya başladık. Teknoloji perakendeciliğinde ciddi hedeflerimiz var. Türkiye’nin en büyük teknoloji marketlerinden biri olmayı amaçlıyoruz.

Çimento yatırımlarımıza ise bu yılın ilk aylarında başladık. 2009’un ekim-kasım döneminde üretime geçmesini planladığımız bir yatırımımız var. Bilecik’te 1 milyon 300 bin ton kapasiteli bir tesis olacak. Yatırım değeri yaklaşık 125 milyon dolar.

Diğer alanlardaki çalışmalarımız da devam edecek, ama asıl odaklanacağımız alanlar bu 4 temel sektör diyebiliriz.

*Grupta şu anda hangi sektörün, ne kadar payı var?
En büyük pay teknoloji perakendeciliği ve enerjide. Enerjinin payı yüzde 25, teknoloji perakendeciliğinin payı da yüzde 30 düzeyinde. Tekstildeki payımız ise yüzde 10-15’e indi. Bu arada medya, AVM, gıda perakendeciliği, lojistik gibi başka sektörlerde de faaliyetlerimiz var.

*2015’te Sönmez Holding’i nerede görüyorsunuz? Büyüklüğü, cirosu ve faaliyette olduğu alanlar neler olacak?
Bahsettiğimiz 4 sektörün en azından ikisinde, Türkiye sıralamasında ilk 10’da olan bir yerde olmayı planlıyoruz. Bu 2 sektör, özellikle turizm ve teknoloji perakendeciliği olacak.

Ciro olarak sorarsanız, böyle bir hedef belirlememiştim, ama tüm bu alanlardaki yatırımlarımız çalışır hale geldiğinde, yani 2010’da, 600 milyon dolar seviyesinde bir ciroya ulaşmış oluruz.

“Biz Sanayiciyiz, Yatırıma Devam”

Hala Fabrikaya Gidemedim
Sönmez Filament’i kapattığımda, gerçekten çok üzüldüm. Halen de üzülüyorum. O günden beri fabrikaya gidemedim, içeriye giremedim. Ama yapacak bir şey yok. Ne devlete ne piyasaya ne de bankalara, bir kuruş borcumuz yok çok şükür. Bundan sonra alacaklarımızı tahsil edeceğiz. Diğer şirketlerimizle yolumuza devam edeceğiz. Biz sanayiciyiz, yine yatırım yapacağız.

Duygusal Tarafı Çok Zor
Fabrikayı kapattığım için herhangi bir sitem veya tepkiyle karşılaşmadım. Ama birçok arkadaşım üzüldüğünü belirtti. Duygusal tarafı çok zor tabii. Sönmez Filament kurulduğunda üniversite 1. sınıf talebesiydim. Fabrikanın temelleri, klima kanalları yapılırken oralarda dolaşırdım. Hatta bir gün klima kanallarının orada elimi kesmiştim. Dost meclislerinde, “Ben bu fabrika için kanımı akıttım” diye şakalar yapardım.

Nerede Hata Yaptım?
2003 yılında tüm makineleri yenilediğim o yatırımı keşke yapmasaydım diyorum. Boşuna yaptım, o kesinlikle bir hataydı. Neticede oraya harcanan paranın tamamı o makineleri aldığım Alman firmasına gitti. Keşke yapmasaydım. Zaten elimdeki eski makineler, 2006-2007 gibi ömrünü tamamlamış olacaktı. Yani eğer o yenilemeyi yapmasaydım fabrikayı eski makinelerle kapatmış olurdum.

Sandığımdan Popülermişim
Kapatma kararının ardından “Sönmez battı, bitti” biçiminde haberler çıktı. Aslında böyle değil. Grubun içinde en fazla yüzde 15 payı olan bir sektörden çekildim ben. Ama sanki tüm grup iflas etmiş gibi yansıtılıyor. Koskoca Sasa kapandı, Bossa satıldı... Bu kadar ses getirmemize şaşırdım açıkçası. Demek ki sandığımdan daha popülermişim. Belki tam krizin ortasına denk geldiği için böyle oldu.

“Dört Sektöre Odaklanacağız”

Enerji
Enerjide, şu anda Uşak’ta doğalgaz çevrim santrali olarak çalışıyoruz. Hidrolik yatırım için lisans müracaatımız var. Onu alabilirsek yatırıma başlayacağız. Şu ana kadar enerjiye 80 milyon dolar yatırdık. Bundan sonra 90 milyon dolar yatırımımız olacak.

Teknoloji
Teknolojix, teknoloji ve elektronik perakendeciliği yapıyor. 20’nin üzerinde ilde, 50 mağazamız var. Ayrıca Hyundai’nin elektrikli ev aletleri ve elektronik kısmının Türkiye distribütörlüğünü aldık. Türkiye’nin en büyük teknoloji marketlerinden biri olacağız.

Çimento
Çimento yatırımlarımıza bu yılın ilk aylarında başladık. 2009’un ekim-kasım döneminde üretime geçmesini planladığımız bir yatırımımız var. Bilecik’te 1 milyon 300 bin ton kapasiteli bir tesis olacak. Yatırım değeri yaklaşık 125 milyon dolar.

Turizm
Turizm yatırımlarımıza 2 otelle başladık. Şu anda 2 otelimiz de inşa halinde. 5 yılda 4 otel yapmışız. Hedefim bu yatırımı 10 otellik zincir haline getirmek. Onun üstünü çocuklar devam ettirsin.

Krizi Aşmak İçin Neler Yapılmalı?

İyi Bir Lidere İhtiyaç Var
İyi olmak yetmez, bunun topluma doğru biçimde aktarılması da gerekir. Bakın, ekonomi kurmaylarının bu konunun ciddiyetini bildiğini biliyoruz. Ama toplumu da inandırmak gerekiyor. Çünkü ekonomiyi yönlendiren beklentilerdir. Beklentileri pozitife çevirmek gerekir. Maalesef son 1 ay, bu krizi iyi yönetemedik. En azından bundan sonrası için hangi tavrı sergileyeceğiz, bunu iyi bir liderle aktarmamız lazım. Toplumun ikna edilmesi, topluma moral ve güven verilmesi gerekiyor.

Kriz Masası Kurulmalı
Öncelikle birilerinin çıkıp toplumdaki panik havasını ortadan kaldıracak biçimde konuşması lazım. Bu ismin güvenilir olması lazım. Bakın 2001’de bu isim Kemal Derviş’ti. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama o kriz yönetiminin başındaki isimdi ve o ne derse inanıyorduk. Çünkü güven veriyordu. Bugün böyle bir isim yok. Bu Sayın Başbakan olabilir, Devlet Bakanımız Nazım Ekren olabilir... Bir kriz masası bile yok maalesef. Ama olması lazım. Çünkü buldozer gibi bir kriz geliyor. Geç kalmamalıyız.

Finans Sektörü Rahatlatılsın
Öncelikle finans sektörünün rahatlatılması lazım. Çünkü finans sektörü, yani para, bu işin damarlarındaki kan gibi. Kan olmadığı zaman hiçbir organımız oksijen alamaz. Ama bu rahatlatma bir şartla yapılmalı. Ellerine geçen kaynakları korkuyla bir kenarda tutmayacaklar, onlar da bu kaynakları reel sektöre aktaracaklar. O zaman diğer organları temsil eden reel sektör oksijene kavuşacak ve canlanacaktır.

“Üç Oğlum 3 Sektörü Paylaştı”

*Bir aile şirketi olarak nasıl bir yönetim biçimi benimsediniz? Aile anayasanız var mı? Oğullarınızın gruptaki görevleri nedir?
Hepimiz yönetim kurulundayız. En büyük oğlum Ali Cem, teknoloji işinin başında. Ortanca oğlum Osman, tekstille ilgileniyor. En küçük oğlum da ağırlıklı olarak turizm kısmına bakıyor. 3 kardeşin 3’ü de her şeye eşit ortak. Umarım bu paylaşım içinde her biri kendi işinin patronu olur. Umarım, herhangi birinin aşırı sivrilmesi yerine 3’ü eşit biçimde yükselir.
Babamla çalışırken ben işle ilgilenen tek oğul olduğum için anayasa gibi bir şeye pek ihtiyaç yoktu. Ama sanırım bundan sonrası için bir şeylerin düzenlenmesi gerekir. Başka aile şirketlerinin birtakım sorunları nasıl aştıklarına bakmak lazım.

Yasemin Erdoğan
[email protected]

Fotoğraflar: Gökhan Çelebi

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz