Bireysel ve kurumsal yatırımcı tarafında atakta

Ashmore Portföy Genel Müdürü Didem Gordon, sorularımızı yanıtladı.

1.05.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bireysel ve kurumsal yatırımcı tarafında atakta
Türkiye’de faaliyet gösteren 22 bağımsız portföy yönetimi şirketi arasında yüzde 10 pazar payına sahip olan Ashmore Portföy, bireysel ve kurumsal yatırımcı tarafında atakta. Ashmore Portföy Genel Müdürü Didem Gordon, kurumsal yatırımcı tabanını genişletmekte önemli katkı sağlayacaklarını söylüyor. Gordon, yönettikleri fonları geniş kitlelere yayabilmek için bankalarla ve aracı kurumlarla işbirliği yapmayı da hedeflediklerini kaydediyor. Ashmore, dünya çapında 77 milyar dolarlık portföyü yöneten bir şirket. Müşterileri ağırlıklı olarak emeklilik ve sigorta şirketleri, kamu kurumlan, vakıflar gibi kurumsal yatırımcılar. Ashmore'nin Türkiye iştiraki olan Ashmore Portföy, 2008 yılından beri faaliyet gösteriyor ve halihazırda 320 milyon TL'nin üzerinde bir fon yönetiyor.

Öte yandan, Ashmore bağımsız bir portföy yönetimi şirketi, başka bir deyişle kendine ait dağıtım kanalları yok. Bankalara ait veya banka ilişkili portföy yönetimi şirketlerini ayırarak bakıldığında 22 bağımsız portföy yönetimi şirketi arasında yüzde 10'un üzerinde bir paya sahip. Ashmore'nin katkısıyla sermaye piyasasına yenilikler getirerek, kurumsal yatırımcı tabanını genişletmekte önemli bir katkı sağlayama hedefinde olduklarını söyleyen Ashmore Portföy Genel Müdürü Didem Gordon ile konuştuk.

Şirketinizin sektördeki yeri, büyüklüğü nedir?
Banka dışı bağımsız portföy yönetim şirketleri arasında 320 milyon TL ile yüzde 10 pazar payına sahibiz. Ashmore Portföy, yatırım fonları ve özel sermaye fonu yönetimi ile başlayan faaliyetlerine yatırım danışmanlığını da ekleyerek faaliyetlerini geliştirdi. Yurtdışında kurulu ve kurumsal ve bireysel yatırımcılara sunulan iki yatırım fonunu da yönetiyoruz. Bizim için önemli bir dönüm noktasının, 2011'de bireysel emeklilik fonu yönetimine başlamamız olduğunu söyleyebilirim. Bunu ancak sofistike, tecrübeli, performans odaklı ve vizyoner bir kurumsal yatırımcının tercihi neticesinde gerçekleştirebildik.~

Sektörde hangi hizmetlerinizle fark yaratıyorsunuz?
Dünya çapında önde gelen kurumsal yatırımcıların yatırım yaptığı, Ashmore'un uzun yıllardır başarı geçmişi oluşturduğu stratejileri ülkemizde de yatırımcılara sunmayı hedefliyoruz. “Fark’ı, performans odaklı olmamız, küresel olarak kanıtlanmış yatırım sürecimiz, disiplin ve risk yönetimimiz ile yarattığımızı düşünüyorum. Küresel bazda faaliyet gösteren bir portföy yönetimi şirketinin parçası olarak, sermaye piyasalarımızda yenilikler getirerek de kurumsal yatırımcı tabanını genişletmekte önemli bir katkı sağlayacağımıza inanıyorum.

Şirketinizin sektörde bundan sonraki hedefleri nelerdir?
Ashmore Portföy olarak, gerek yatırım gerekse emeklilik fonları yönetiminde ve yatırımcılara değer yaratarak büyümeyi hedefliyoruz. Bunu gerçekleştirmek için de Ashmore Portföy'ün yönettiği yatırım fonlarının geniş yatırımcı kitlelerine yayılabilmesi için yatırımcıya alternatif sunmak isteyen ve başarılı fonları seçerek öneren bankalarla ve aracı kurumlarla işbirliği yapabilmeyi hedefliyoruz.

Portföy yönetim şirketlerine yönelik SPK yasasının ardından bazı tüzük değişiklikleri yapılıyor. Bu tarz değişiklikler, sektör açısından, yatırımcı açısından ne anlama geliyor?

Görüşe açılan, tebliğ taslaklarında, BES fonları yönetiminde sektörün performans odaklı çalışmasını sağlamayı hedefleyen bir yaklaşım sözkonusu. Bunu gayet olumlu karşılıyoruz. Portföy yöneticisi seçiminde dünyada genel kabul görmüş standartlar, kurumsal yatırımcılara farklı stratejileri en iyi yöneten yöneticileri ve fonları seçme konusunda önemli görev ve sorumluluklar veriyor. Bizim sektörel düzenlemelerimizde bu tür sorumluluklardan (trustee sorumlulukları) ziyade “fon kurucu” larının sorumlulukları ön planda olduğundan, sözkonusu düzenleme, bu eksiği giderme amacına sahip.

Portföy yönetim şirketlerinin özsermayelerinin yükseltilmesi isteniyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tebliğ taslağında portföy yönetimi şirketlerinin asgari özsermayesinde artış isteniyor. AB uygulamalarında kullanılan 125 bin Euro civarı asgari sermaye miktarı ve mevcut düzenlemelerdeki 400 bin TL mantıklı olmakla birlikte, ülkemizde hem fon sektörünün büyüklüğü hem de konsantre yapısı nedeniyle uygulamada geçerliliğini de yitirdi.~

Son üç yılda portföy yönetimi şirketi sayısı 23'ten 35'e yükseldi fakat bağımsız şirketlerin yönettiği aktiflerde, maalesef ki sürdürebilir bir büyümeyi destekleyecek gelişim sınırlı kaldı. Sektörün sağlıklı bir şekilde büyümesini destekleyecek, rekabetçi bir piyasa ortamının son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Portföy yönetimi şirketlerinin kurduğu yatırım fonlarının emeklilik planlarına konulabilmesi, TEFASP projesinin önümüzdeki yıl gelişerek hayata geçmesi son derece olumlu gelişmeler.

Yatırımcı 2013’te getiriyi nerede arayacak?
Bu arayış yatırımcıya göre değişir mutlaka. 2013 yılı, faizlerin dünya genelinde düşük seyretmeye devam edeceği, yüksek borçlu gelişmiş ülkelerdeki mali sorunların devam ettiği büyümenin ise sınırlı olacağı bir yıl olarak gözüküyor. Gelişmekte olan piyasalara yatırımcı ilgisinin devam etmesini bekliyorum. Türk yatırımcıları için yatırım vadesi uzamaya devam edecek. Getiriyi artırma hedefiyle, mevduat haricinde emtia, tahvil, hisse senedi gibi ürünlere ilgi devam edebilir.

Hangi ürünler Türkiye’de yok ve gelmesi gerekiyor? Bu ürünlerle ilgili ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Yeni ürünler, yatırımcıların hedeflerine ulaşmasını sağlayan ve ihtiyaçlarına cevap veren ürünler olduğunda bir gelişimden söz edebiliyoruz. Örneğin, 2007 yılından beri anapara korumalı veya garantili fonlarda bir büyüme oldu. Bu ürünler, ağırlıklı olarak, yatırım vadesini anaparayı kaybetme riski almadan, 1 aydan 6 ay ve üstüne uzatmayı göze alan ve mevduat üzerinde bir getiri hedefleyen müşteri ihtiyaçlarına yönelik çıktı. Bu ürünler, vadenin uzamasına rağmen riski çok yüksek olmayan bir taraftan da getirisi de sınırlı olabilen ürünler

Benzer şekilde, muhafazakar ve mevduat ağırlıklı tasarruf eden yatırımcılara alternatif olabilecek mutlak getiri hedefi olan fonlar büyüdü; ayrıca hisse senedi yatırımcısına yönelik tasarlanmış farklı hisse stratejileri de ortaya çıkıyor. Sermaye piyasaları geliştikçe ve derinleştikçe farklı ürünlere yatırım yapam fonlar da gelişecek. Son dönemde özel sektör tahvillerinin gelişimi, uzun vadeli yatırım yapan fonlar için bir alternatif yatırım aracı yarattı. İkincil piyasanın da gelişmesi, sabit getirili ürün stratejisi olan fonlar için faydalı olacak.~

“İHTİYAÇ, YENİ ÜRÜNLERİ GETİRECEK”
"Türk yatırımcısına alternatif sağlayacak yeni ürünlerin zaman içinde gelişeceğine inanıyorum. Hem riskin dağıtımı prensibi hem de farklı piyasalardaki gelişmelerden faydalanmak için, bir süre sonra yatırımcılar portföylerinde çeşitlendirme yapmak isteyecekler. Yurtdışındaki farklı piyasalara yatırım yapan, enerji, emtia, sukuk, fonlara yatırım yapan fonlar gibi birçok farklı ürünün çıkacağına inanıyorum. Tabi yeni ürünler, ancak yatırımcı ihtiyacı olduğu ve bu ihtiyaca iyi performans göstererek cevap verebildikleri takdirde gelişeceklerdir.”

BES YATIRIMCISINA KRİTİK 5 MESAJ
1-    Türkiye'de BES fonlarının dağılımında hisse yatırımlarının ağırlığı yüzde 15 civarında. Bu oran dünya genelinin oldukça altında. Ortalama yaşın 29.7 olduğunu düşünürsek, portföy dağılımımızın oldukça konservatif olduğunu söylemek mümkün.
2-    Öte yandan sürekli düşen ve düşme beklentisi olan faiz ortamı, yatırımcıları bundan yararlanmaya da yönlendiriyor. Mevcut dağılımın üzerinde bunun etkisini de yadsımamalıyız.
3-    Planlarda, ileriye dönük olarak hisse ve esnek fonların ağırlığının artmasını ve yeni fon stratejilerinin yer almasını bekliyorum.
4-    Bes, uzun vadeli yatırımların değerlendirildiği bir yapı olduğundan, yatırımcıların, en başta kendi yaşlarıyla birlikte, plandan çıkma sürelerine kalan zamanı ve emeklilik haricinde var ise diğer yatırımlarının dağılımını da göz önüne alarak bir plan seçmeleri lazım. Plan içindeki fonların ağırlığı uygun bir portföy oluşturmak gerekiyor
5-    Bireysel emeklilik şirketlerinden veya fon aldıkları bankalardan bu konuda destek almalarını tavsiye ediyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz