Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ile son dönemde yaşadıkları önemli gelişmeleri ve yeni dönem ajandasını konuştuk
Nilüfer Gözütok Ünal
Anadolu Grubu’nun patronu TUNCAY ÖZİLHAN, son üç yılda grubunu olası zorluklara hazırlamak için önemli bir adım attı. Global konjonktüre bakarak yüksek enflasyon ve yüksek faiz dönemine girilebileceğini öngören duayen iş insanı, önemli tedbirleri devreye aldı. Nakitte kalarak borçlarını düşürdü. Yurt dışı yatırımlarını artırarak risklerini dağıttı. “Yönetici arkadaşlarımın da hissetme kabiliyeti çok güçlü. Hissettiğimizi de uyguluyoruz” diyen Özilhan, 2022’de yüzde 119 büyüdükten sonra 2023’ün de büyüyecekleri bir yıl olacağını söylüyor. “Yatırım iştahımız devam ediyor” diyor ve bundan sonra daha odaklı ilerleyeceklerine dikkat çekiyor.
İş dünyasında yaşanan en büyük sıkıntı, belirsizlik. Ancak vizyoner iş insanları bunu da sorun yapmıyor. Mevcut tabloyu en iyi şekilde okuyarak önlemleri alıyor ve yollarına devam ediyorlar. Bu liderlerin başında da Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan geliyor. Bundan üç yıl önce global konjonktüre bakarak yüksek enflasyon ve yüksek faiz dönemine girilebileceğini öngördüklerini söyleyen Özilhan, onun için de çok önemli tedbirler aldıklarını belirtiyor. Her şeyden önce nakitte olmanın, kurdan dolayı açık pozisyonda olmamanın kendileri için önemli olduğunu dile getiren duayen iş insanı, “Şirketlerin bilançosunu iyi yönetmek gerekiyordu. Şimdi hiç açık pozisyonumuz kalmadı. Borçlarımız çok düştü. Bu arada ana sektörlerimizin dışında olan birtakım işlerimizi tasviye ettik. Birçok ülkede pek çok yatırım hayata geçirdik. Yumurtaları bir sepete koymamış olduk” diyor. Tüm bunları her zaman omuz omuza çalıştığı güçlü liderlik ekibiyle hayata geçirdiğinin de altını çizen Tuncay Özilhan, 2022 yılında yüzde 119 büyüdüklerini 2023’ün de büyüyecekleri ve yatırım yapmaya devam edecekleri bir yıl olacağını açıklıyor. Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan ile son dönemde yaşadıkları önemli gelişmeleri ve yeni dönem ajandasını konuştuk:
Olağanüstü bir afet yaşadık. Neler hissettiniz? Sizce böyle dönemlerde iş dünyasına düşen en temel görev nedir?
Gerçekten hepimizi çok üzen, çok büyük bir bölgeyi ve çok fazla insanın yaşamını derinden etkileyen acı bir felaket yaşadık. Daha önce memleketimizde pek çok afette ve son yıllarda yine özellikle pandemi sürecinde, toplumsal dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz gördük. Böyle durumlarda, devletin, STK’ların, kuruluşların ve toplumun tüm paydaşlarının dayanışma halinde olması, çalışmaların hızlı ve etkili bir koordinasyonla gerçekleştirilmesi son derece önemli. Biz de Anadolu Grubu şirketleri olarak iş dünyamızın pek çok önde gelen paydaşı gibi afetin ilk saatlerinden itibaren dikkatimizi o bölgeye yoğunlaştırdık ve bugüne kadar geçen süreçte ayni ve maddi pek çok yardımda bulunduk. Önceki tecrübelerden de biliyoruz ki böyle geniş alanı etkileyen ve bu kadar hasarın olduğu bir felakette, bölgenin toparlanması için daha uzun zaman pek çok çalışma yapılması gerekecek. İş dünyası olarak bölgedeki ekonomik hayatın ve oradaki insanların yaşantısI altyapısıyla ele alınması ve kalıcı çözümler üretilmesi gereken bir konu. Bizler de toplumun paydaşları olarak her zaman olduğu gibi kurumsal vatandaşlık görevimizin gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz.
Deprem, pandemi ve küresel ekonomik koşulların yarattığı tüm zorlukları bir arada yaşıyoruz. Siz her zaman kaptanın mahareti fırtınalı havalarda ortaya çıkar dersiniz… Bu dönemde şirketler için ne tür kaptanlara, liderlere ihtiyaç var?
Pandemi, pandeminin arkasından deprem ve seçim dönemi üst üste geldi. Bunun yanında dünyada enflasyon yüksek tempoda, tedarik sorunları, dünyanın pek çok farklı yerinde istikrarsızlıklar yaşanıyor. İş dünyası için zor bir dönem. Birtakım tahminleri yapmak zor ama iyi bir ekiple uzun vadeli ve stratejik düşünmek mümkün olabiliyor. Biz iki üç yıldır global konjonktüre bakarak yüksek enflasyon ve yüksek faiz dönemine girilebileceğini gördük. Onun için de çok önemli tedbirler aldık.
Ne tür tedbirler aldınız?
Her şeyden önce nakitte olmak, kurdan dolayı açık pozisyonda olmamak önemliydi. Şirketlerin bilançosunu iyi yönetmek gerekiyordu. Şimdi hiç açık pozisyonumuz kalmadı. Borçlarımız çok düştü. Bu arada ana sektörlerimizin dışında olan birtakım işlerimizi tasviye ettik. McDonalds’ı sattık. Yıllar önce bankayı satıp Migros’u aldık. Hem içecekte hem birada yurt dışında büyüdük. Birçok ülkede pek çok yatırım hayata geçirdik. Bilgi birikimimizi oralara taşıdık ve oralarda da güçlü yapılarımız oluştu. O yatırımların da önemli katkıları oldu. Yumurtaları bir sepete koymamış olduk. Ayrıca çok büyük başarılara imza atmış başarılı yönetici arkadaşlarımız ve onların altında da genç ve yetenekli arkadaşlarımız var. Hepsi bu dönemde çok sıkı bir şekilde mücadele etti. Böylelikle güçlü bir ekip ruhuyla gayet iyi işler yaptık ve yaşadığımız tüm bu süreçlere hazırlıklı olabildik.
Bu dönemde sizin işe ve hayata bakışınızda bir değişim oldu mu?
Olmadı. Ben pandemide de çalıştım. Bir iki ay mecburen kapanılan dönemde evden çalıştık. Sonra devamlı ofisteydim. Çalışmak, üretmek mecburiyetindeyiz. Türkiye üretmek mecburiyetinde. Sağ olsun herkes fedakarca çalıştı. Aynı şevkim devam ediyor. Bu biraz karakter, biraz kurum kültüründen kaynaklanıyor. Üretmek, istihdam yaratmak bütün yorgunluğu ve sıkıntıları unutturuyor.
Anadolu Grubu olarak 2022 yılını nasıl geçirdiniz?
2022 sonu finansal sonuçlarımıza bakacak olursak; coğrafi ve sektörel dağılımımız, güçlü operasyonel performansımız ve doğru yatırım kararlarımız sayesinde 2022 yılında satış gelirlerimiz konsolide bazda yıllık yüzde 118,7 artarak 178 milyar TL’ye ulaştı. FAVÖK’ümüz satış gelirlerimizin üzerinde yüzde 132,7 artarak 25,3 milyar TL’ye ulaştı. Net kârımız da yüzde 194,5 artışla 3,8 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Meşrubat, bira, Migros ve otomotiv segmentlerimizin tümü bu başarılı performansta önemli rol oynadı. Enflasyon ve kur hareketlerinin de bu rakamlara etkisi olmakla birlikte hacim artışları, markalarımızın gücü, olumlu ürün ve kanal kırılımı, proaktif gelir artırma yöntemleri ve verimlilik odaklı yönetim anlayışımız başarılı performansta ana etkenler oldu. Başlıca operasyonlarımızın performanslarını değerlendirirsek; meşrubat segmenti yıl başında açıkladığı öngörüsünün üzerinde yüksek bir satış hacmi ve maliyet baskılarına rağmen başarılı bir operasyonel performansla yılı tamamladı. Bira segmenti operasyonlarının olduğu birçok pazarda enflasyonist baskılara rağmen son 10 yılın en yüksek konsolide FAVÖK marjına ulaştı. Migros yılı güçlü ciro ve nakit akışı performansıyla tamamladı. Otomotiv segmentinde de hem yurt içi hem ihracat pazarlarında güçlü sonuçlar açıklamaya devam ediyoruz.
2023 yılına hangi hedeflerle girdiniz? Şu ana kadar yıl nasıl geçti?
2023, yine büyüyeceğimiz bir yıl olur. Ocak ayında yıla iyi başlamıştık. Şubatta depremle beraber bir yavaşlama oldu. Yavaş yavaş yaralar sarıldıkça Türkiye’nin normal temposuna gireceğini düşünüyorum. Hammadde ve enerjideki gelişmelere göre enflasyondan dolayı cirolarda bir miktar artış bekliyoruz. Bundan sonraki süreçte normal bir büyüme yaşanırsa biz de enflasyondan bağımsız olarak minimum yüzde 10 büyürüz diye tahmin ediyorum.
Bu yıl grubunuzu yönetirken ajandanızdaki en önemli ilk üç öncelik ne olacak?
Öncelikli başlıklarımız; tüketicilerle yakın bağların korunması, operasyonel verimlilik maliyetlerin yönetilmesi, güçlü nakit akışı, etkin ve disiplinli finansal yönetim, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik çalışmaları olmaya devam edecek.
Yatırım konusunda nasıl bir ajandanız var? Son dönemde yatırıma bakış açınızda, yatırım iştahınızda bir değişim oldu mu?
Sanayici olunca insan yatırım konusunda biraz gözünü karartıyor. Mesela Togg önemli bir yatırımdı. 500 milyon Euro sermayesi vardı, herkes payı içinde bunu koydu. Biz projeye ve otomotive inandığımız için bu yatırıma girmeye karar verdik. Özellikle Anadolu Grubu’nun üretme ve değer yaratma arzusu, o içgüdü bizi oraya yönlendirdi. İçinde bulunduğumuz sektörlerde Migros çok hızlı büyüyor. 3 bin mağazaya ulaştı, yeni yatırımlar yapıyor, yeni mağazalar ve depolar açıyor. 2 bine yakın tedarikçiyle çalışıyor. Orada önemli yatırımlar yapıyor, hızlı büyüyor, mağazacılıkta yaygınlaşıyoruz. Önümüzdeki süreçte yatırım yapmaya da devam edeceğiz. Bu yıl binlerce yeni istihdam sağlayacağız. İçecekte de hem yurt içinde hem yurt dışında yeni kapasite artışları yapıyoruz. Dolayısıyla yatırım iştahımız devam ediyor.
Bu yıl için açıklanan bir yatırım bütçesi var mı?
Henüz açıklamadığımız projeler var. 5 şirketimiz SPK’ya dahil olduğu için belirli bir aşamaya gelmeden bu yatırımları açıklamıyoruz. Ama sürprizler olur diye bakıyorum.
Bu yıl en çok hangi risklere odaklanıyorsunuz? Riskleri daha iyi görmek için hangi verileri takip ediyorsunuz?
Bu konuda tecrübe çok önemli. Bu yıl benim 55’inci yılım. Uzun yıllar iş dünyasında olmak birçok şeyi görme ve hissetme kabiliyeti oluşturuyor. Bir defa çok okuyorum, yerli ve yabancı medyayı takip ediyorum. Arkadaşlarla her konuda konuşuyor, bilgi alışverişinde bulunuyoruz. 80 binin üzerinde doğrudan çalışanı olan, bayi ve teşkilatıyla birkaç yüz binlik bir ekosistemimiz var. Migros gibi bir şirketin grupta olması da çok şeyi çok yakından takip etme imkanı veriyor. Türkiye’deki bütün üreticilerle diyalog ve temasta oluyoruz, oralardan çok önemli bilgiler akıyor. Bugüne kadar enflasyon ve faiz artışlarının geldiğini görebildik. Bilançoyu çok iyi yönetmeye odaklandık. Bugün de öyle yapıyoruz. Stokları üç, dört yıldır çok verimli bir yapıya kavuşturduk. Tedarikçilerimizle diyalogları geliştirdik, yurt dışı ortaklarımızla da gelişmeleri daha yakından takip eder haldeyiz. Dolayısıyla çok işle haşır neşir olunca o potada pişiyorsunuz. Yönetici arkadaşlarım ve yönetim kurulunun da hissetme kabiliyeti çok güçlü. Hissettiğimizi de uyguluyoruz.
Önümüzdeki dönem için sektörel odağınız ne olacak? Portföyden çıkacak ya da portföye girecek işler var mı?
Bundan sonra daha odaklı olacağız. İçecek işimiz var, ilave yurt dışı ülkeler geliyor ve çok hızlı bir şekilde büyüyor. Devamlı yeni üretim kapasiteleri gerekiyor, oralarda önemli yatırımlarımız var. Coca-Cola’nın önümüzdeki üç yıl içinde 1 milyar dolara yakın yatırımı olacak. Efes büyüyor, onun yatırımları oluyor. Otomotiv önemli bir alanımız. Orada Isuzu ile ilgili yatırımlarımız var. Dışarıya verdiğimiz kaporta, sac işlerini devraldık, orayı geliştirip büyütüyoruz. Yine orada savunma sanayi için önemli araçlar üretmeye başladık. O işin de büyüyebileceğini düşünüyorum.
Start up’larla birlikte yeni ekonomiyi konuşuyoruz. İlginizi çeken alanlar oluyor mu?
İşimizi ilgilendirenlerle haşır neşiriz. Dijitalleşmeyi, şirketlerin kendi işlerini geliştirecek, yaratıcı unsurları ortaya çıkaracak ve kendi içlerinde start up haline gelecek projeleri takip ediyor ve uyguluyoruz. Migros’un içinde bugün üç dört tane start up sayılacak proje var. Yine Isuzu’da elektrikli otobüs, elektrikli kamyon, son teslimatlar için ürün geliştiriliyor. Tüm şirketler bu konularda kendi içlerinde çalışıyor. Anadolu Motor şirketimiz, tarım ekipmanları, jeneratör ve motor üretiyor. Orası gelişiyor. Tekne işi son dönemde hızlı bir şekilde dönüşüyor. Tekne alanında yatırımla ilgili çalışıyoruz. Önümüzdeki yıldan itibaren yeni birtakım ürünler çıkaracağız. Herkes bir çaba ve gayret içinde. Herkes üretimi ve şirketini geliştirmek için uğraşıyor.
Grubunuzu nasıl bir ritim içinde geleceğe taşımak istiyorsunuz? Grup için nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
Grubun yolu çizilmiş. Ben ikinci jenerasyonum. Üçüncü jenerasyon da işin içinde; başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyeleri olarak görev yapıyor. Hem işin içindeler hem benle beraber gelişiyorlar. Grubun geleceğinin sağlam olduğunu düşünüyorum. Çok güçlü bir yönetim ekibimiz ve onların yerlerine yetişen gençlerimiz var. Bizim uzun vadeli olarak gençleri alıp yetiştirip yönetim sistemi içine sokan bir sistemimiz var. Her şeyin temelinde insan yatıyor. Hakikaten iyi yetişmiş kabiliyetli insan gücünüz olduğu takdirde proje de gelişiyor, şirketler de büyüyor, finansman da bulunuyor. Yeter ki o iyi kadrolarınızı tutabilin, geliştirin ve yatırım yapın. Biz bunu yoğun şekilde yapıyoruz. Tabii Coca-Cola Company ile dünyanın en önemli bira üreticisi ABI ile Isuzu ile Faber Castell ile KIA ile ve daha başka uluslararası markalarla ortaklıklarımız var. Borsada işlem gören şirketlerimizden dolayı küçük ortaklarımız var. Tüm bu yapıyla hem iyi çalışan hem iyi denetlenen kontrol edilebilen bir sisteme sahibiz. Kendimizi tüm paydaşlarımıza karşı sorumlu hissediyoruz, onları mutlu edecek, değer yaratacak işler ve büyümelerle ilerlemeye devam ediyoruz.
ÖZİLHAN’IN AJANDASI
|
İKİ MENTORUM OLDU “İŞ DÜZENİ İÇİNDE YETİŞTİM” Benim iki mentorum oldu; biri rahmetli babam İzzet Özilhan, diğeri ortağımız Kamil Bey. Mentorluğun ne kadar değerli ve önemli olduğunu onlardan görüp öğrendim. Lise son sınıftan beri işin içindeyim. Daha lise sonda ve üniversitede yönetim kurulu toplantılarına girerdim, bana fikrimi sorarlardı. İş düzeni içinde yetiştim. Çok daha küçükken de Mısır Çarşısı’nda mağazamız vardı, orada gelene gidene oyuncak satardım. “BABAMDAN ALDIĞIM YÖN” Şimdi çocuklarım da genç ortaklar da genç jenerasyon da işin içinde. Onlarla gelişiyoruz, gelişmelerine, öğrenmelerine katkıda bulunmaya çalışıyorum. Babam çok iyi pazarlıkçıydı, “Para mal alınırken kazanılır” derdi. Grubun makine park yatırımlarını babam organize ederdi. Ben de yardımcı olur, ona tercümanlık yapardım. Dolayısıyla iyi pazarlık yapma yönümü onunla çalıştığım dönemde babamdan aldım. “GENİŞ BİR YETKİ DEVREDİYORUM” Hem babam hem Kamil Bey vizyoner iş insanlarıydı. Geniş çerçeveden bakıp insanlara yetki ve sorumluluk verirlerdi. Onlardan aldığım kültürle ben de çalışma arkadaşlarıma geniş bir yetki devrediyorum. Sorumlu oldukları konularda çok fazla müdahil olmuyorum ama her zaman fikrimi paylaşıyorum. Onlar da huyumu biliyor, açık bir şekilde tartışıp konuşuyoruz. Olan biten her şeyden haberim oluyor. Dolayısıyla yetki veren, çalışma huzuru olan bir grup olmaya çalışıyoruz. |
HEM YÖNLENDİRİYORUM HEM ÖĞRENİYORUM” “SIK SIK BİRARAYA GELİYORUZ” Beyin takımım dediğim yönetim ekibimle sık sık bir araya geliyoruz. Hepimiz aynı binadayız. Yönetim kurulu toplantılarında enine boyuna konuları tartışma fırsatımız oluyor. Yeni yatırım geldiği zaman bu projeler konuşuluyor. “ÖNEMLİ YATIRIMLAR YAPTIK” Bu yıl oldukça önemli yatırımlar yaptık. Pakistan Coca-Cola’nın yüzde 50’sini aldık. Başka ülkelerde de yine Coca-Cola ve Efes’le yatırımlar yaptık. İhracatın gerekliliğine inandığımız için bütün şirketlerimiz ihracata dönük yoğun faaliyet içinde oldu. “UZUN VADELİ BAKIYORUZ” Önemli olan lider takımımızla devamlı iş birliği içinde olmak. Yönetici arkadaşlarımızla çalışırken görüş alışverişinde bulunuyoruz. Günübirlik aksiyon alıyoruz ama işe orta ve uzun vadeli bakıyoruz. Tüm bu süreçlerde bu arkadaşlarımla hep el eleyim hem yönlendiriyorum hem öğreniyorum. |
ENİYİ YAPTIĞIMIZ İŞLERDEN BİRİ TOGG HEYECANI Bizi heyecanlandıran bir de Togg var. Beş ortaktan biri olduk. Yüzde 23 hissemiz bulunuyor. Geleceğinin çok iyi olacağına inanıyorum. Otomotiv sanayinde büyük bir değişim yaşanıyor. Bütün dünyada elektrikliye müthiş bir dönüş var. Geçiş dönemini çok iyi yakaladığımıza inanıyorum. Sürecin başında bazı ortaklar içten yanmalı olmalı diye bir yorum yaptığında, orada “Elektrik varsa biz varız, yoksa yokuz” diye bir tavır almıştık. Togg’da çok iyi bir yönetici grubu ve çok başarılı, tecrübeli bir CEO’muz var. ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI Gürcan Karakaş’ı bu işin başına getirmenin en iyi yaptığımız işlerden biri olduğuna inanıyoruz. Onun liderliğinde orada çok iyi, tecrübeli bir ekip kuruldu. Yurt dışından ve yurt içinden önemli mühendis arkadaşlar ekibe katıldı ve fabrikayı tamamladık. Bu özel sektörün ortaklığında gerçekleştirilen bir proje, herkesin aldığı teşvikler alındı. “ÇOK ÖNEMLİ BİR YATIRIM YAPILDI” Devletten de destek alındı. Dünyada nereye giderseniz gidin bütün büyük markalar devlet desteği ve teşvikiyle ortaya çıkar. Neticede çok önemli bir yatırım yapıldı, çok önemli bir teknoloji geliştirildi. Yavaş yavaş imalat başladı. Önemli onaylar alındı. Şimdi sipariş toplamaya çıktık. Siparişler 125 bini buldu, bu beklentinin çok üzerinde bir rakam. Bu projeyi iyi bir şekilde ortaya çıkardığımız için mutluyuz. Türkiye’nin yüz aklarından biri olacak. |
“TARIMDAKİ MÜTHİŞ POTANSİYELİ GÖRDÜKÇE HEYECANLANIYORUM” İYİ PLANLAMA OLURSA Tarımı çok seviyorum. Türkiye’nin önemli bir potansiyeli olduğuna inanıyorum. Bu konuda hem okuyor hem çalışıyorum. İyi organize olup planlama yaptığımızda her türlü ürünün üretilebileceği bir ülkeyiz. Çiftçiye destek olduğumuzda Türkiye tarım ve hayvancılıkta dünyanın çok önemli merkezlerinden biri olacak. 250 BİN TON MEYVE Tarımda bizim kiralama yaptığımız 25 bin dönüm plantasyon arazimiz var. Orada 4 milyona yakın meyve ağacımız bulunuyor. 250 bin ton meyve alıyor, işliyor, konsantre haline getiriyor, önemli kısmını meyve suyu üretimi için ihraç ediyoruz. Tarımdaki müthiş potansiyeli gördükçe heyecanlanıyorum. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?