Güvenilir yatırım ortamı bekleniyor

Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü Xavier Sala-i-Martin ile dünya ekonomisinin görünümünü, Türkiye ekonomisinin yeni dönemine dair görüşlerini ve öngörülerini konuştuk...

9.08.2023 00:15:280
Paylaş Tweet Paylaş
Güvenilir yatırım ortamı bekleniyor

Tuba İlze

[email protected]

Dünyadaki birçok ekonomist, Türkiye’de son 2 yılda izlenen ekonomi politikalarının yerine daha rasyonel ve geleneksel ekonomik politikalara geri dönülmesi gerektiğine inanıyordu. Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü  XAVIER SALA-I-MARTIN de bu isimlerden biri. Martin yeni döneme ilişkin daha umutlu. Türkiye’de güvenilir bir yatırım ortamı oluşmasını beklediğini söyleyen Martin, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TC Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın yeni bir yol izleyerek geleneksel para ve finans politikalarına döneceklerine oldukça ikna olduğumu ifade etmeliyim” diyor.

Türkiye’nin ekonomik yolculuğu, uluslararası yatırımcılar ve iş dünyası aktörleri için büyük bir ilgi konusu. Özellikle rasyonel ve geleneksel ekonomi politikalarına dönme potansiyeli, iş çevreleri tarafından yakından takip ediliyor. Dünya çapında tanınan ekonomistler, Türkiye’de yaşanan yeni dönemi Türkiye’nin ekonomik istikrarını yeniden sağlama ve büyüme potansiyelini canlandırma fırsatı olarak değerlendiriyor. Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü Xavier Sala-i-Martin de Mehmet Şimşek liderliğinde Türkiye’nin ekonomi politikalarının yeniden yapılandırılması ve güvenilir bir yatırım ortamı oluşturulması beklentisinde. Sala-i-Martin, yeni dönemin Türkiye’nin daha güçlü bir ekonomik aktör olarak görülmesine yardımcı olabileceğini ve uluslararası toplumun Türkiye’ye olan güvenini artırabileceğini söylüyor. Türk lirasının istikrarının sağlanması, enflasyonun düşürülmesi ve dış finansmanın güvence altına alınması gibi zorlukların üstesinden gelinmesinin önemini vurguluyor. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu, stratejik konumu ve büyük iç pazarının avantajlarının değerlendirilmesi ve yenilikçilik, eğitim ile yapısal reformlara odaklanılması gerektiğini ekliyor. Ekonomik eşitsizlik ve büyüme konularında uzman olan Sala-i-Martin, gelişmiş ekonomilerde artan iç eşitsizliklere de dikkat çekiyor ve bu durumun sosyal dahil olma çabalarını daha da önemli hale getirdiğine işaret ediyor. Doğru stratejilerin belirlenmesiyle Türkiye’nin sosyal adaleti sağlama ve eşitsizlikleri azaltma konusunda da önemli adımlar atabileceğini belirtiyor. Gelir dağılımının adil bir şekilde düzenlenmesi, sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması, iş piyasasında eşitlikçi politikaların uygulanması ve fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü Xavier Sala-i-Martin ile dünya ekonomisinin görünümünü, Türkiye ekonomisinin yeni dönemine dair görüşlerini ve öngörülerini konuştuk: 

 Ekonomik eşitsizlikler sizin çalışma alanlarınız arasında yer alıyor. Ekonomi politikalarının sosyal dahil olma ve eşitsizliği azaltma konusundaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz? 

 1990’dan bu yana küresel gelir eşitsizliklerinin önemli ölçüde azaldığını söyleyebilirim. Ancak, bu azalmanın yanı sıra bazı bölgelerde eşitsizliklerde artış yaşandığını da gözlemliyoruz. Özellikle Avrupa ve Amerika gibi bazı gelişmiş ekonomilerde iç eşitsizliklerin arttığına dair veriler bulunuyor. Bu nedenle küresel düzeyde sosyal dahil olma ve eşitsizliği azaltma çabalarının devam etmesi önemli. Ekonomik politikaların sosyal dahil olma ve eşitsizliği azaltmadaki rolü büyük önem taşıyor. Bupolitikaların odak noktası gelir eşitsizliklerini azaltmak, fırsat eşitliğini sağlamak ve toplumsal tabakalar arasındaki uçurumu kapatmaktır. Sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması, gelir dağılımının adil bir şekilde düzenlenmesi ve iş piyasasında eşitlikçi politikaların uygulanması yönünde atılacak adımlar sosyal dahil olmayı ve eşitsizliği azaltmayı destekliyor. 

 Türkiye ekonomisinin güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde nasıl bir politika uygulanması gerektiğini düşünüyorsunuz? 

 Türkiye’nin son 2 yıl boyunca yanlış ekonomik teorilere inandığını ve uyguladığını düşünüyorum. Özellikle ucuz borçlanmanın tüketici fiyatlarını düşüreceği düşüncesiyle faiz oranlarının yüzde 10’un üzerinde indirilmesi, kısmen ekonomik büyüme getirmiş olsa da nisan ayında enflasyonun yüzde 80’in, mayıs ayında yüzde 40’ın üzerine çıkmasına ve Türk lirasının benzeri görülmemiş hızla değer kaybetmesine neden oldu. Dünyadaki ekonomistlerin birçoğu bu politikanın akıl dışı olduğuna ve yakın gelecekte Türkiye’nin mantıklı ekonomik politikalara geri dönmesi gerekeceğine inanıyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın yolu değiştireceklerine, geleneksel para ve finans politikalarını izleyeceklerine oldukça ikna olmuş durumdayım. 

 Uluslararası toplumun Türkiye’nin ekonomisine yönelik algısı nasıl etkilenebilir veya değişebilir? 

Türkiye’nin ekonomik öngörü ve istikrarı yeniden kazanması, uluslararası toplumun algısını olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle Mehmet Şimşek’in liderliği altında Türkiye’nin ekonomik politikalarını yeniden düzenlemesi ve geleneksel bir yaklaşım benimsemesi bekleniyor. Bu adımlar, Türkiye’nin güvenilir bir yatırım ortamı oluşturmasına yardımcı olacak ve yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenini artıracak. Aynı zamanda, Türkiye’nin ekonomik istikrarını sağlaması ve büyüme potansiyelini yeniden canlandırması uluslararası toplumun Türkiye’yi daha güçlü bir ekonomik aktör olarak görmesine ve potansiyel iş birlikleri için fırsatlar sunmasına yardımcı olacaktır. 

Küresel ekonomi eğilimleri ve Türkiye’nin koşullarını göz önünde bulundurduğunuzda Türk ekonomisi için yakın gelecekte öngördüğünüz başlıca zorluklar ve fırsatlar neler?

 Kısa vadede Türkiye ekonomisi için ana potansiyel sorunun mali ve parasal olduğunu düşünüyorum. Yetkililer, TL’nin istikrarını sağlamak ve yüksek enflasyonu düşürmek için sıkı para politikaları uygulamalı. Aynı zamanda dış finansmanı güvence altına almalı ve sermaye akışlarını teşvik etmeliler. Özellikle enerji ithalatı olmak üzere dışa bağımlılığı azaltmaya odaklanmalılar. Türkiye’nin sahip olduğu büyük iç pazarı, genç ve dinamik nüfusu, stratejik konumu ve girişimci potansiyeliyle önemli fırsatlara sahip olduğunu düşünüyorum. Rekabetçiliğin artırılması, yenilikçiliğin teşvik edilmesi, eğitim sisteminin iyileştirilmesi, yatırım ortamının geliştirilmesi ve dış ticaret ilişkilerinin çeşitlendirilmesi için yapısal reformların benimsenmesi gerekiyor. Ayrıca sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçiş, dijital dönüşüm ve teknoloji odaklı endüstrilerin geliştirilmesi gibi alanlarda da fırsatların değerlendirilmesi önemli. 

Küresel ekonomik durum hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Küresel olarak hangi trendleri ve riskleri görüyorsunuz?

 Küresel ekonomi, bundan bir yıl önce tahmin edilenin ötesinde bir durumda. Hepimiz enflasyonun şişeceğini, faiz oranlarının sert bir inişe geçeceğini, Çin’in yeni COVID rejimi altında çökeceğini, Putin’in gaz boru hatlarını keserek Almanya ve Avrupa’yı donduracağını söyleyen senaryoları hatırlıyoruz. Ancak hiçbiri gerçekleşmedi. Gerçek şu ki daha yüksek faiz oranlarının ekonomiye yansımasıyla hafif bir yavaşlama yaşandı. Teknik olarak, AB’nin ilk çeyrekte yüzde -0,1 büyüme oranıyla resesyon durumunda olduğunu söyleyebiliriz. (negatif rakam, büyük şirketlerin fikri mülkiyet haklarına ilişkin bazı teknik sorunlara bağlı olarak, İrlanda’nın gerilemesinden kaynaklanıyor) Ancak uzmanların öngördüğü sert iniş olmadan hem ABD’de hem AB’de enflasyon önemli ölçüde düştü. Bir yıl önce tahmin edilenin ötesinde ve oldukça iyi bir durumdayız. 

 ABD ekonomisinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Karşılaştığı başlıca zorluklar neler? 

 Bugünlerde ABD’nin karşı karşıya olduğu en önemli zorluk, aşırı politik kutuplaşmanın son derece verimsiz bir kamu sektörüne ve dünya çapında güven kaybeden bir hükümete yol açması. Olumlu tarafıysa ABD ekonomisinin hala dünyadaki en dinamik ve yenilikçi ekonomi olması. Ancak politik istikrarsızlık ve kutuplaşma, ekonomik büyüme ve ilerleme potansiyeli için bir engel olabilir. ABD, bu zorlukları aşmak için politik liderlikte birlik ve uzlaşma kültürü geliştirmeli ve kamu sektöründeki etkinliği artırmalı. 

 Avrupa Birliği son yıllarda çeşitli ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak için AB’nin atması gereken temel adımlar neler? 

 Avrupa Birliği inovasyon yarışını ABD’ye karşı kaybediyor. Bununla birlikte yaşlanan nüfus da orta ve uzun vadede önemli bir zorluk olacak. AB inovasyonun desteklenmesi, girişimciliğin teşvik edilmesi, eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve iş dünyasına uygun bir ortam sağlanması için adımlar atmalı. AB’nin iç pazarı daha da güçlendirmesi ve üye ülkeler arasında ekonomik entegrasyonu artırması gerekiyor.


TÜRKİYE YENİ DÖNEMDE NE YAPMALI?


  1. Türkiye’de TL’nin istikrarının sağlanması ve enflasyonun düşürülmesi için sıkı para politikaları uygulanması gerekiyor. 
  2. Dış finansman güvence altına alınmalı ve sermaye akışları teşvik edilmeli. 
  3. Türkiye sahip olduğu büyük iç pazarın, genç ve dinamik nüfusun, stratejik konumun ve girişimci potansiyelinin sunduğu fırsatları değerlendirmeli. 
  4. Yatırım ortamının geliştirilmesi ve dış ticaret ilişkilerinin çeşitlendirilmesi için yapısal reformlar benimsenmeli. 
  5. Dijital dönüşümün ve teknoloji odaklı endüstrilerin sunduğu olanaklar da avantaja dönüştürülmeli. 
  6. Özellikle enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına odaklanılmalı. 
  7. Rekabetçiliğin artırılması, yenilikçiliğin teşvik edilmesi, eğitim sisteminin iyileştirilmesi gerekiyor.
  8. Sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçişin sunduğu olanaklara ülkenin dikkat etmesi gerekli.



GELENEKSEL YAKLAŞIM BENİMSENMELİ

ULUSLARARASI ALGI 
Türkiye, son dönemde yanlış ekonomik politikalar izledi. Ucuz borçlanmaya dayalı faiz indirimi gibi politikalar liranın değer kaybetmesine ve enflasyonun artmasına neden oldu. Türkiye’nin ekonomik öngörü ve istikrarı yeniden kazanması, uluslararası toplumun algısını olumlu yönde etkileyecek.

SAĞLIKLI POLİTİKALAR Mehmet Şimşek’in liderliği altında Türkiye’nin ekonomi politikalarını yeniden düzenlemesi ve geleneksel bir yaklaşım benimsemesi bekleniyor. Türkiye’nin daha sağlıklı ekonomik politikalar benimsemesini umut ediyorum. Bu adımlar, Türkiye’nin güvenilir bir yatırım ortamı oluşturmasına yardımcı olacak ve yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenini artıracak.



“TÜRKİYE SOSYAL ADALET İÇİN GÜÇLÜ ADIMLAR ATMALI”

SOSYAL DAHİL OLMA 
Sosyal dahil olma ve ekonomik eşitsizlik, günümüz dünyasının en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Gelir dağılımındaki adaletsizliklerin azaltılması ve toplumsal tabakalar arasındaki uçurumun kapatılması küresel ekonomik politikaların vazgeçilmez bir parçası.

YÜKSEK POTANSİYEL Gelir eşitsizliklerinin azaltılması, fırsat eşitliğinin sağlanması, sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi ve iş piyasasında eşitlikçi politikaların uygulanması gerekiyor. Önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye’nin gelir dağılımını daha adil hale getirme, insan sermayesini geliştirme ve yoksullukla mücadele için daha güçlü adımlar atması önemli.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz