Nihat Özdemir, Abdullah Kiğılı, Nafi Güral, Cemalettin Sarar, Nurettin
Horoz ve Yavuz Altop... Bu isimlerin ortak noktası, kendi sektörlerinin
duayenleri olmaları. Yıllar önce kurdukları ve uzun dönem bizzat
yönettikleri şirketlerini artık ya genç kuşağa ya profesyonellere
devrettiler. Günlük operasyonlardan ise bir nebze de olsa uzaklaştılar.
Ama takip etmekten asla vazgeçmedikleri, kimselere emanet edemeyecek
kadar sevdikleri konular yok mu? Elbette var. İşte onların
vazgeçemedikleri. Uzun yıllar kurucularının aktif yönetimiyle yol alan
büyük şirketler, son dönemde birbiri ardına yeni nesillere veya
profesyonellere emanet ediliyor. Kurumsallaşma, hemen herkesin
ajandasında ilk sırada. Tabii bu büyük değişim sadece organizasyon
şemalarında değil, zihinlerde de yaşanıyor. Dönüşümü yaşayan tek kesim
ise kurumlar veya çalışanlar değil kuşkusuz. Hatta, elleriyle kurup
büyüttüğü şirketini profesyonellere devreden patronlar, asıl değişimi
yaşayanlar arasında ilk sırada. Çünkü bu noktada onlardan beklenen zor
da olsa biraz daha geri plana çekilmek... Örneğin günlük operasyonları
profesyonellere bırakmak. Özetle “her işe karışmamak”. Peki bunu
gerçekten yapabiliyorlar mı? Kendi elleriyle kurdukları, yıllarca
yönettikleri, her türlü sıkıntısını bizzat yaşadıkları şirketlerinde
“icracı” olmaktan vazgeçenler, bunu gerçekten başarabiliyor mu? Kimseye
emanet etmedikleri, asla da etmeyecekleri konular var mı? İşte
patronların vazgeçemedikleri işler.
"İNŞAATI ASLA BIRAKMAM"
1976’da Limak İnşaat ile faaliyetlerine başlayan ve bugün Türkiye’nin
dev grupları arasına giren Limak Grubu’nun patronu Nihat Özdemir de
“vazgeçmediği işler” olan iş adamlarından. Aslında Özdemir, birçok
stratejik konuyu ekiplerine devretmiş durumda. Bundan da çok memnun
olduğunu açıklıkla dile getiriyor. Ama asla vazgeçmediği bir başlık var
ki o da inşaat. Nedenini ise şöyle anlatıyor:
“Biz Limak Grubu olarak toplam 6 sektörde varız. İnşaat hariç 5
sektörümüz, tamamen profesyonel yöneticiler tarafından yönetiliyor. Yani
enerji, dağıtım, altyapı, turizm, çimento gibi alanlarda işlerimizi
tamamen profesyonel arkadaşlarımıza emanet ettik. Ben orada yönetim
kurulu başkanıyım. En az ayda bir kez yönetim kurulu toplantıları
yaparım. Yılın başında koyduğumuz hedeflerin, üretim hedeflerinin,
bütçesel hedeflerin nerelerde olduğunu kontrol ederiz, buna göre
ilerleriz.
Sadece inşaat işleri yönetim kurulu başkanı olarak benim ve yönetim
kurulu üyelerinin bizzat yönetiminde ilerliyor. Yani inşaat işini
bırakmadım ve bırakmam da. Çünkü ben Türkiye’de inşaat sektörünün
profesyoneller tarafından yürütülebileceğine henüz pek inanmıyorum. Bu
işi hala bizzat patronların yürütmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü
Türkiye’deki inşaat sektörü hala tam anlamıyla kurumsallaşamadı.”~
Özdemir, tamamen yöneticilerine bıraktığı işleri ise şu şekilde
özetliyor: “İnşaat hariç hiçbir konuyla direkt ilgilenmem. Buna finans
da insan kaynakları da dahil. Ama verilen kararların hepsi önüme gelir,
alternatifler bize danışılır, fikrimizi söyleriz. Tüm işleyişten tabii
ki haberim olur ama direkt karar verici, icracı durumda değilimdir.
Sadece yol gösterici konumda olurum.”
KİĞILI NIN VAZGEÇMEDİKLERİ
Tekstil sektörünün duayenlerinden Abdullah Kiğılı, kurumsallaşmayı son
derece önemseyen isimlerden. Zaten uzun zamandır şirkette de bu yapıyla
hareket ediliyor. Birçok konuyu CEO’su Hilal Suerdem’e veya diğer üst
yöneticilerine devretmiş durumda. Ama bazı konular var ki, görüş
bildirmekten, fikir vermekten asla vazgeçmiyor. Bir patron olarak bizzat
liderlik ettiği başlıkları şöyle sıralıyor:
“Abdullah Kiğılı olarak Kiğılı’nın yönetim kurulu başkanıyım. Bu görev
içerisinde de marka yönetimi, pazarlama, kârlılık, yeni pazarlar ve
hedefler konusuna bizzat liderlik ediyorum. Bu bahsettiğim konularda
işin başında olsam da yönetici ekibimin de görüşlerine yer veriyorum.
İşin başında olmamın ana nedeni
ise mesleki tecrübe ve iş gücüdür.
Perakende sektöründeki ilişkilerin devamlılığının sağlanması, pazar
yaratma, marka itibarı, yurtdışı hedeflerimiz ve üretim kısmındaki kumaş
kontrolleri ise halen liderlik ettiğim konular arasında. Ekibime,
teknolojik yatırım ve sosyal medya gibi çağın gerektirdiği uygulamaların
gerçekleştirilmesi gibi konuları delege ediyorum. Kurumsal yönetim
ilkelerinin tüm çalışanlar tarafından benimsendiği Kiğılı’da, bütün
departmanların ortak hedefi, sürdürülebilir başarıyı yakalayabilmek. Tüm
süreçlerde AR-GE’ye önem vererek, yenilikçiliği ve yaratıcılığı
destekleyen yönetim modeliyle birçok inovasyon uyguladık. Bu alanlarda
CEO’muz başarılı çalışmalar gösteriyor. Dolayısıyla sorumluluk ve
liderlik kendilerinde. Son yıllarda liderlik ettiğim konular azaldı
diyebilirim. Çünkü gerçekten inandığım ve güvendiğim departmanlara ve
çalışanlara sahibiz.”
"YÖNETİCİ SEÇİMİNE KARIŞIRIM"
Yataş’ın kurucu ortaklarından olan ve şu anda yönetim kurulu
başkanlığını yürüten Yavuz Altop, yönetimi profesyonellere devreden
isimlerden. Ama köşesine çekilmediği kesin... Günlük operasyonlar büyük
oranda devrettiği işlerin başında geliyor. Ama vazgeçmedikleri de var.
Onları da şu sözlerle özetliyor: “Her gün düzenli olarak işe gidiyorum.
Günlük çalışma sürem 5-6 saattir. Vazgeçmediğim konular mutlaka var.
Örneğin şirkete alınacak üst düzey yöneticilerle son görüşmeyi kendim
yapmayı tercih ediyorum.~
Bu konu haricinde en çok ilgilendiğim diğer konular; üretim,
fabrikalarla ilgili yatırım konuları, fabrikalardaki iyileştirme
projeleri, ithalat, ihracat ve büyük hacimli satın alma işleri. Tüm
bunların çok önemli olduğunu düşündüğümden, her ne kadar bu konuları
delege ettiğimiz yetkililer olsa da mutlaka gelişmeleri takip etmeyi ana
sorumluluğum olarak algılıyorum. Bir diğer neden ise ilgili kişilere
bilgi ve tecrübelerimi aktarabilmek. Öte yandan çok az ilgilendiğim ve
icrasını tamamen yöneticilere bıraktığım konular da var. Reklam,
pazarlama ve bilgi işlem gibi...” “Profesyonellerle ilişkide uzlaşı çok
önemli” diyen Altop, kendi deneyimlerinden yola çıkarak şu
değerlendirmeyi yapıyor:
“Örneğin genel müdüre ve CEO’ya müdahale ancak belli seviyelerde
kalmalı. Onların altındaki ekibe talimat vermeniz doğru değil. Bunları
söylemesi kolay da yapması zor. Yıllarca aktif olmuş kurucu ortakların
pasifleşmesi, manevi olarak kabulü zor bir durum. Kurumsallaştıkça
alışkanlıklarım değişti. Teferruatla uğraşma yerine zamanımızı esas
konulara yönlendirmeyi başardık. Artık şirketin vizyonunu, misyonunu ve
geleceğini düşünebiliyoruz. Üst yöneticilerimize de bu yönde yön
gösteriyoruz.”
"İŞİN YÜZDE 20'SİNİN İÇİNDEYİM"
Horoz Şirketler Grubu’nun yönetim kurulu başkanı Nurettin Horoz,
lojistik sektörünün duayenlerinden. 5 ay önce icradaki görevlerini
çocuklarına devretti. “Artık benim misyonum tecrübelerimi paylaşmak”
diyor ve şu andaki konumunu şöyle özetliyor: “2013 Mayıs ayından
itibaren grup şirketlerdeki aktif iş hayatımı sonlandırdım. Rahmetli
pederimden 1953 yılında 12 yaşındayken devraldığım sorumluluğumu,
aralıksız tam 60 yıl sürdürdüm. Bugün ise kurumumuzu ailemizin üçüncü
kuşağına devretmekten onur duyuyorum. Halihazırda holdingdeki başkanlık
görevimi daha objektif bir bakışla yönetmeye devam ediyorum.
Her gün mesaime saat 10’da gelip akşam saat 6’da ofisimi terk ediyorum.
Toplam olarak işin yüzde 20’sinin içinde olduğumu ifade edebilirim.
Aktif çalışma hayatım devam ederken üst düzey yönetici işe alımlarında,
İK bölümümüz göreve uygun olarak gördükleri kişileri benimle de
görüştürerek son kanaatlerini kullanırlardı. Ben de kişinin CV’sini önce
inceler, yüz yüze mülakat yaparak özellikle ailesi ve tahsili
hakkındaki bilgileri alırdım. Daha sonra sebatlılık, dürüstlük ve ekip
ruhunu benimsemesiyle birlikte çalışmayı ön planda tutmasını öğütleyerek
başarı dileklerimle uğurlardım.~
Şimdilerde ben misyonum gereği, tecrübeyle elde ettiğim görüş ve
düşüncelerimi başkanlara aktararak katkılarda bulunuyorum.
Yöneticilerimiz bazen aldıkları kararlardan emin olmak için benim de
fikirlerimi alırlar. Ben de görüşlerimi ifade ederim. Onlar da geçmiş
tecrübelerimden istifade etmeye çalışır. Bu tecrübeleri yeni koşullara
nasıl uyarlayabilecekleri hakkında bilgi alışverişinde bulunurlar.”
SARAR HANGİ KARARLARI VERİYOR?
Sarar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cemalettin Sarar ise ‘finans’ ve
‘teknoloji’ konularındaki karar aşamasında mutlaka son sözü söylemekten
vazgeçmiyor. Sarar, bu tutumunun ardındaki nedenleri şöyle aktarıyor:
“Bana göre yeni yatırım kararları ve bunlarla ilgili finans kaynakları
konusunda işin başındaki kişinin karar vermesi son derece önemli.
Teknoloji odaklı kararların da lider tarafından verilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Bu işler benim haftada bir günümü alıyor.” Bu kararlar
dışındaki bütün işleri diğer yöneticilere delege edebiliyorum diyen
Sarar, “Aslında yüzde 100 delegasyon dünyanın hiçbir şirketinde mümkün
değil” saptamasını yapıyor.
Hazır giyim sektörü dünya çapında rekabete açık bir pazar. Hammadde,
çeşit ve fiyatlardaki değişimler için anında karar vermek gerekiyor.
Sarar, “Bu nedenle zaman zaman yetki devrinde daha tutucu davranıyorum.
Maliyetlerin yanı sıra özellikle marka üstünlüğüne dayanan dünya
rekabetini sürdürmek için de kararları ben alıyorum” diyor.
"HÂLÂ HER GÜN OFİSTEYİM"
Kozmetik sektörünün yerli oyuncularından Neva Kozmetik’in kurucusu
Teoman Okay da işten çok fazla uzak kalamayan kurucu patronlardan.
Yaklaşık 50 yıl kozmetik sektöründe çalıştıktan sonra 1991 yılında Neva
Kozmetik’i kuran Okay, şu anda 75 yaşında. “Bütün iş hayatım boyunca
sabah saat 7’de işimin başında oldum” diyen Okay, icrayı oğlu Armağan
Okay’a devretmiş durumda. Ama bu onun ofisten koptuğu anlamına gelmiyor.
Gerisini kendisi anlatıyor:
“İşleri oğlum Armağan Okay’a devrettikten sonra çok fazla karışmamaya
çaba gösteriyorum. Fakat oğlum ve ekibi, benim tecrübelerimden
yararlanmak için bütün toplantı ve şirketle ilgili stratejik konularda
benimle beraber karar vermek istiyor. Sabah saat 7 gibi şirkette olurum.
Öncelikle tüm gazeteleri gözden geçiririm, daha sonra o günkü raporları
kontrol ederim. Satış müdürüyle tahsilatları gözden geçiririm, fabrika
müdürümüzden bilgi alırım.~
Vazgeçemediğim tek şey, her sabah bütün ekiple beraber kahvaltı edip
piyasadaki durumları konuşmaktır. Rakiplerin müşterilerin pazarın
durumunu hep takip ederim. İşe alım, hesaplar konusunda kurumsal bir
şirket olduğumuz için her gün bütün konularla ilgili rapor gelir.
Harcamalarda ve şirketin ana karar verilecek noktalarında dahil
oluyorum. Fakat yöneticilerin fikrini de alırım, bu da önemli. Çünkü
yöneticilerimizin de başka bir gözle konuyu değerlendirebileceğini
düşünürüm. Artık yeni nesil daha güçlü karar verebiliyor. Genelde
ilgilenmediğim konu yoktur. Her gün şirkette bulunduğum için konularla
mecburen iç içe oluyorum.”
GÜNLÜK İŞLERİN İÇİNDE DEĞİLİM'
FETTAH TAMİNCE RIXOS GRUP YÖNETİM KURULU BAŞKANI
LİDERLİĞE BAKARIM
Benim şu anda da en fazla baktığım, gelecekte mutlaka bakmaya devam
edeceğim tek bir konu var. O da liderlik. Şirketlerin bünyesindeki
insanların doğru liderlik niteliklerine sahip olmalarını son derece
önemsiyorum, Benden sonra bu kurumda liderler olacak mı? Önemli olan
budur, Ben öyle çalışıyorum, Doğru yolda olduğuma da inanıyorum,
ileride, işlere daha uzaktan bakacak bir konuma geçtiğimde, içinde
olacağım, sonuna kadar bırakmayacağım tek konu, seçilen insanlardaki
liderlik özellikleri olacaktır, Bunun takibini hep yaptım, yapmaya da
devam edeceğim. NELERİ DELEGE EDERİM?
Şu anki işleyişte yöneticilerime birçok konuyu, birçok işi delege
ederim. Grup bünyemizde farklı sektörlerimiz ve her sektörün başında da
başkanlarımız var, işleri onlara delege ederim. Günlük hiçbir
operasyonun içinde olmam, Bunların tümünü ilgili yöneticilerimiz
yürütür. Ben sadece işin vizyon ve iletişim tarafında olurum, ileride
bunlardan da vazgeçebilirim. Ben üst düzey bir lider olarak işlerimi
nasıl delege ettiysem, ileride bu işleri bırakacağım arkadaşların da
aynı şekilde davranmasını isterim.
"YENİLİK VE YATIRIMDAN VAZGEÇMEM"
NAFİ GÜRAL KÜTAHYA PORSELEN YÖNETİM KURULU BAŞKANI
NELERİ DEVRETTİM? Kurumsal yapımız tamamen profesyonellerimiz
üzerine kuruludur. Üst yöneticilerimize delege ettiğim birçok konu var.
Örneğin operasyonun tamamını delege ederim. Çünkü onlar benden daha iyi
yapıyor. Açıkçası ben onların yaptığını yapamam. Örneğin “hayır”,
“beğenmedim”, “pahalı” diyemem. Pazarlık yapamam. Son 20 yıldan bu yana
hiçbir şekilde çek senet, ödeme talimatı, mukavele imzaladığımı
hatırlamıyorum.~ NELERDEN VAZGEÇMEM?
Operasyonun hiçbir ayağında fiilen bulunmam ama bilmem gereken her
şeyden haberdar olurum. Vazgeçmeyeceğim taleplerim, talimatlarım tabii
ki var,., Bunları kısaca özetlersem; paydaşlarımızın memnuniyeti, kurum
içi eğitimler, yeni mezunların yoğrulduğu insan kaynağının zenginliği,
dışarıdan yönetici transferi yasağı, AR-GE ve ÜR-GE faaliyetleri,
yenilik, sürdürülebilirlik ve son olarak tabii ki yatırım. Bu
taleplerimden neden vazgeçmediğim ise izahtan varestedir. ASIL GÖREVİM...
Kütahya' da bulunduğun her gün fabrikalara giderim. Ev ile fabrika
arasında uğramam gereken bir yer yoksa genelde mesai başlamadan iş
yerinde olur, mesai bitip çalışanlar ayrıldıktan sonra, tepe
yöneticilerle birlikte ben de ofisten ayrılırım. Benim asıl görevim,
güven, moral ve motivasyonun yanı sıra, gözlemlemek, güzel ve başarılı
işleri çalışanlarımıza mal etmek, nadiren de olsa başarısızlıkların
sorumluluğunu üstlenmekten ibarettir.
PATRON DEĞİL DENEYİMLİ BİR DANIŞMANIM'
ÖMER DALGAKIRAN / DALGAKIRAN GRUBU ONURSAL BAŞKANI
DETAYLARA BAKARIM
Haftanın birkaç günü şirkete uğrarım. Bazen birkaç saat, bazen de çok
daha fazla şirkette vakit geçiririm, Profesyonel manada işlerin içinde
değilim, işle ilgili detay konularını gözlemlemeye çalışırım. Dikkatimi
çeken konuları bazen çocuklarıma bazen de profesyonel yöneticilere
aktarırım. SERT TEPKİM DE OLUR
Aile şirketi olmakla birlikte kurumsallaşmaya çok önem verdiğimiz için
yönetim hiyerarşisinde bu mekanizma içinde ilerlemeye dikkat ediyorum.
Ancak zaman zaman ilettiğim konularda gelişme olmazsa sert tepkiler
gösterdiğim oluyor. Kısaca söylemek gerekirse 60 yıla varan iş tecrübemi
profesyonellere aktarmaya çalışıyorum. Şirketle ilgili tüm bilgileri
gerekli profesyonel arkadaşlardan talep ediyorum, Patrondan çok şirketin
en tecrübeli danışmanı olarak hareket ediyorum.
HANGİ İşLER ÖNCELİKLİ?
“TEKNİK SERVİS KRİTİK”
Casper'ın kurucu ortaklarından Yalçın Yıldırım ise kurucu ortak
kimliğinin yanı sıra yoğun biçimde icrada olanlar arasında. “Aslında tüm
konular direktörlerimizin kontrolündedir ve genel hatlarıyla onlar
ilgilenirler” diyen Yıldırım, teknik servis çalışmalarını takip etmekten
asla vazgeçmediğini belirtiyor ve ekliyor: “Satış, finans, pazarlama ve
teknik olarak tüm birimlerle aktif olarak işin içindeyim.~
Direktörlerimizde her hafta rutin bir şekilde gerçekleştirdiğimiz
toplantılarda mutlaka bizzat yer alırım. Şirketin genel gidişatı ve
alınan kararların takibi, vazgeçilmezlerimdir. En hassas olduğum konu,
teknik servis çalışmalarıdır. Bu konuyla da birebir ilgilenmeyi tercih
ediyorum. Ayrıca 3 yılda bir bayi turu yapıyorum.” “AR-GE’Yİ BIRAKMAM”
Kuyum sektöründe hızlı bir kurumsallaşma süreci yaşayan Karakaş
Atlantis'in yönetim kurulu başkanı Kamil Karakaş ise en çok AR-GE
işleriyle ilgilendiğini belirtiyor: “Geçen yıl halka açılmanın da
etkisiyle, kurumsallaşma gereği üzerimdeki işleri profesyonel
yöneticilerime devretmeye başladım. Yakında cumartesi günlerini tatil
kabul edeceğim. işle ve şirketle ilgili vazgeçemediklerim, öncelikle
önemli hassas kararlardır. Üretim üzerine alınacak atılım, AR-GE, ürün
model çeşitliliği ve stratejik tüm kararlarda mutlaka olmak isterim.
Raporlama ve AR-GE bölümleriyle oldukça fazla zaman geçiririm. En
sevdiğim bölümler de bunlar. Çok ilgilenmediğim konular ise müşteri
ilişkileri ve pazarlama faaliyetleri. Şu bir gerçek ki, işi kuran, işin
tüm zorluklarını çekerek belli noktaya getiren kişi olsak da zamanı ve
yeri gelince profesyonel kişilere teslim edecek vizyonda olmalıyız. Ben
de mümkün olduğunca devretmeye çalışıyorum.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?