Hesaplar değişti mi?

Global dalga Türkiye ekonomisine ilk anda bir "soğuma" etkisi yarattı mı? 2011'in ikinci yarısına ve 2012 yılına ilişkin bütçe ve hesaplar değişecek mi?

1.09.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Hesaplar değişti mi?

Türkiye'de pek çok iş insanı ve şirket lideri geçtiğimiz birkaç hafta boyunca bu sorular üzerinde düşündü. Capital CEO Club üyesi 160 CEO ile bir anket gerçekleştirdik ve onlara bu soruları yönelterek iş dünyasının nabzını tuttuk. Görülen o ki iş liderlerinin morali hala yerinde. Ancak büyüme hesapları ve bütçeler bazı sektörlerde biraz daha temkinli hale getirilmiş durumda. Otomotiv en riskli sektörler arasında görülürken krizin mobil iletişim sektörüne dokunmayacağı yönünde öngörüler yapılıyor. 
TÜRKİYE'DEKİ İŞ DÜNYASININ geleceğe bakışını ortaya koymak amacıyla gerçekleştirdiğimiz CEO Profil 2010 anketi, CEO'ların 2011 yılına çok olumlu baktıklarını ortaya koyuyordu. Ankete yanıt veren CEO'lardan yüzde 81,1'i "çok iyi", yüzde 7,7'si "iyi" değerlendirmeleriyle 2011 yılına hazırlandıklarını belirtiyordu. Dünya ekonomisinde "ikinci dip olmaz" diyenlerin oranı ise yüzde 86,2'yi buluyordu. Türk iş dünyası bu beklentiyle girdiği 2011 yılının ilk yarısında hızlı büyüyen bir ekonomiyle işlerine devam etti. Ekonomi, yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 11 düzeyinde büyüyerek dünyanın en hızlıları arasına girdi. Sonraki aylarda da devam eden hızlı büyüme ekonomi yönetimini "soğutmaya" yöneliK önlemlere yöneltirken, bu sırada AB ve ABD'den olumsuz haberler gelmeye başladı. ABD'nin notunun artırılması da işin tuzu biberi oldu ve dünya ekonomisi büyük bir dalgaya girdi. Eski "ikinci dip" endişesi yeniden raflardan çıktı ve tartışılmaya başlandı. Dünya ekonomisinde büyümeye yönelik endişeler ve artan döviz kurları, Türk iş dünyasında hesapların yeniden yapılmasına neden oluyor. Yatırım planları, bütçeler gözden geçiriliyor. İşte bu nedenle Capital olarak CEO Club üyelerinin katıldığı bir anket düzenledik ve onlara "Global dalga işlerinizi nasıl etkiledi" diye sorduk. Ekonominin karşı karşıya olduğu "soğumanın" düzeyini ölçmeye çalıştık. İş dünyasının değişen hesaplarını ortaya koyduk. Anket sorularımızı 160 CEO yanıtladı. Anket sonuçları global dalganın Türk iş dünyasının da hesaplarını değiştirdiğini, önlemler almaya başladığını gösteriyor.

İş dünyası son dalgadan sonra hangi sorunlarla yüzleşti görmek için görsele tıklayın.

OLUMSUZ ETKİLEDİ Mİ?
Global dalganın üzerinden 1 hafta geçtikten sonra CEO'lara "Global dalga işinizi olumsuz etkiledi mi" diye sorduk. Ankete katılan 160 CEO'nun yarısı bu soruya "Evet" yanıtı vererek global dalganın etkilerinin hemen kendilerineulaştığını belirtti. "Etkilenmedik" diyenlerin oranı yüzde 27,7 olurken, "Etkisini ölçemedik" şeklinde görüş bildirenlerin oranı yüzde 21,7'de kaldı. CEO'ların "Son dalgadan sonra iş dünyası hangi sorunlarla yüzleşti" sorusuna verdiği yanıtlar, iş dünyasının fotoğrafını ve moral durumunu ortaya koyuyor. İş liderlerinin yüzde 23,3'ü dalgadan sonra ilk etapta karşılaştıkları sorunun "Kredi faizlerinin yükselmesi" olduğunu ifade ediyor. CEO'lar arasında şimdilik satış ve sipariş iptalleri konusunda şikayeti olanların oranı da sadece yüzde 23,3. Ancak bu konuya temkinli yaklaşıyorlar. Dalgayla birlikte kıyıya vuran sorunlar arasında üçüncü sırada "tahsilat" konusu var. CEO'ların yüzde 18,5'i tahsilat sorunlarının arttığını söylüyor. Onu yüzde 10,8 ile "Ödeme vadelerinin uzaması" takip ediyor.~

Son global dalganın ardından ne tür önlemler aldınız/almayı planlıyorsunuz görmek için görsele tıklayın.

BÜTÇE HESAPLARI DEĞİŞTİ
Global dalgalanma, şirketleri ve CEO'ları şimdiden geleceğe daha temkinli yaklaşmaya sevk etmiş görünüyor. Liderler, geleceğe ilişkin karamsar değiller, ancak tüm sektörler için büyüme beklentileri 2 ila 6 puan arasında gerilemiş görünüyor. Bireysel emeklilikte, global dalga öncesi yüzde 30 olan büyüme beklentisi yüzde 25'e, leasingde yüzde 30'dan 25,5'e, bankacılıkta yüzde 21'den 16'ya düşmüş durumda. Anketimizi yanıtlayan CEO'ların yüzde 38,6'sı "Son gelişmeler 2011 bütçemizin hesaplarında sapmaya yol açacak" değerlendirmesini yapıyor. Global dalganın hesaplarını ve bütçelerini değiştirmeyeceğini düşünenlerin oranı ise sadece yüzde 21,7'de kalıyor. "Tahmin yapmak için henüz erken" diye düşünen CEO'ların oranı ise yüzde 39,7 düzeyinde. CEO'ların yüzde 75'inden fazlası bütçelerinde sapma olacağını düşünüyor. "Bütçemde sapma olmaz" diyenlerin oranı yüzde 23,5. Bütçesinde yüzde 1 ila 5 arasında sapma bekleyenlerin oranı yüzde 22,2 iken, yüzde 10 ila 15 düzeyinde sapma bekleyenlerin oranı ise yüzde 13,6. CEO'ların yüzde 5'i ise bütçelerindeki sapmanın yüzde 15 ve üzerinde olabileceğini düşünüyor. Değişen büyüme ve bütçe hesapları onları önlem almaya yöneltiyor. İlk önce nakit akışının sağlıklı olmasına, iş ve üretim süreçlerin verimli olmasına çalışılıyor. Bu önlemleri "bütçe revizyonu", "fiyatların gözden geçirilmesi", "kısa ve uzun vadeli borçların düzenlenmesi" ve "işe alım planlarının değiştirilmesi" gibi önlemler takip ediyor.

EN CİDDİ SORUN NEREDE?
Daha ilk haftadan Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin yarısında etkisini hissettiren bu son dalga, bazı sektörleri ve şirketleri daha çok tehdit ediyor. Bu nedenle CEO'lara "Hangi sektörde ciddi sorunlar görüyorsunuz" sorusunu da yönelttik. Elde ettiğimiz yanıtlara göre Türkiye'deki CEO'ların yüzde 50,4'ü otomotiv, yüzde 22,8'i elektronik, yüzde 13,4'ü de beyaz eşya ve hazır giyim sektörlerinde ciddi sorunlar yaşanabileceğini düşünüyor. Otomotiv, 15 milyar 400 milyon doları aşan ihracatıyla Türkiye'nin en fazla ihracat yapan sektörü konumunda... Sektör, üretiminin 4'te 3'ünü ihraç eder konumda. Tofaş CEO'su Ali Pandır, "Türkiye'de bir ekonomik durgunluk olduğu söylenemez ama Avrupa'da başladı. Bu da ihracatının büyük bölümü Avrupa'ya olan otomotiv sektörünü olumsuz etkileyebilir. Avrupa oto pazarında küçülme haziranda başladı. Ağustos ayında ise sektör tatildeydi. Bu nedenle durgunluk henüz Türk üreticilere sipariş iptali olarak yansımadı" diyor. Avrupa'da alınan önlemler fayda etmezse oradaki pazar daralmasının bize olan etkilerinin 2012'de hissedilebileceğini düşünen Pandır, bu öngörüsünü şu gerçeğe dayandırıyor: "Sektör genelde 3 ay kesin sipariş ile çalışır. Bu nedenle Avrupa'daki sıkıntıların bize yansıması 2012'yi bulur."


HESAPLAR YENİDEN YAPILIYOR
Avrupa pazarlarında alınan önlemlerin etkili olmaması durumunda otomotiv, beyaz eşya gibi ihracatçı sektörlerin durgunluk riskiyle karşı karşıya kalması söz konusu. O nedenle bu sektörlerdeki şirketler, 2011 ve 2012 yılı için hesaplarını yeniden yapıyor. Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar ise iç pazardaki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor: " 2011'de otomotiv sektörünün satışları geçen yılın ilk 7 ayına göre yüzde 42,5 daha yukarıda seyretti. Yılın başındaki öngörülerimizde bu gidişin böyle sürmeyeceğini ifade etmiştik. Nitekim artış hızı her ay azaldı ve temmuz ayında geçen yıla göre sadece yüzde 2,5 oldu. Önümüzdeki ayların bu şekilde azalan satışlarla geçmesini ve yıl sonunda 2010'un yüzde 10 üzerinde 810 ila 850 bin adet satış yapılmasını bekliyoruz." Aybar, bu gelişmeyi "ekonomik durgunluk" ile izah etmeyi doğru bulmadığını da belirtiyor. Sofra Grup CEO'su Yaşar Büyükçetin, "Dünyadaki ekonomik kriz Türkiye'de henüz ciddi anlamda hissedilmedi. Ancak, krizin süresi uzarsa ve alınan önlemler etkili olmazsa başta üretim şirketlerini etkileyecek. Dolayısıyla, bizim gibi servis sektörü şirketlerine de olumsuz yansıyacak. Türkiye'de öncelikle ihracata dayalı olan şirketlerin, özellikle de tekstil şirketlerinin olumsuz etkileneceğini düşünüyorum" diyor.~

PERAKENDENİN PLANI DEĞİŞİR Mİ?
ABD ve AB ülkelerinde yaşanan olumsuz ekonomik gelişmelerin Türk tüketicisi tarafından nasıl algılandığını ve global dalgaya Türk tüketicisinin verdiği tepkiyi en iyi takip edebilecek sektörlerin başında perakende geliyor. Elbette perakende sektörünün dayanıklı eşya, gıda, teknoloji ürünleri, hazır giyim gibi alt dallarında tüketici tepkisi farklı gelişiyor. Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, global dalganın etkilerini henüz hissetmediklerini, "Ekonomideki durgunluğu şimdilik hissetmedik. Satışlarımız gayet iyi gidiyor" diyerek belirtiyor. Elektronik ve dayanıklı tüketim sektörlerinin bu ortamdaki pozisyonunu da şu sözlerle aktarıyor: "Sektörümüz çok dinamik olduğu için biz sürekli teyakkuz halindeyiz. Grubumuz en büyük yatırımını 2001 krizinde yaptı. Ayrıca bizim gibi ihracatçı şirketler, krizlerde çok hızlı hareket ettikleri için bazı avantajlar sağlıyor. Örneğin, Avrupa'daki bankalar eskisi kadar bol kredi vermedikleri için şirketler düşük rakamlarla dönebiliyor. Dolayısıyla, Uzakdoğu yerine yakın yerleri tercih edebiliyorlar" diyor. Yüngül, son 6-7 yıldır değerli TL nedeniyle Türkiye'deki ihracatçı şirketlerin verimlilik konusuna büyük önem verdiklerini ve bu konuda çok iyi sonuçlar elde ettiğini söylüyor.

 Bu kur düzeyleri, yakaladıkları verimlilik düzeyiyle birleşince Türkiye'deki dayanıklı tüketim malları şirketlerinin satışlarını artırabileceğini düşünüyor. Teknosa Genel Müdürü Mehmet T. Nane, global dalganın, perakende sektörüne yansımalarını şöyle değerlendiriyor: "Kriz sonrasında 2010 yılında yakalanan yüksek büyüme oranları, 2011'de yerini istikrarlı büyümeye bıraktı. Sektör, 2008 krizi öncesindeki büyüme performansını yakalamış görünüyor. Bu yılın ilk 6 ayında perakende sektörü yüzde 8 büyüdü. Ancak tüketici güveninin verdiği sinyaller büyümenin önümüzdeki 6 aylık dönemde hız kesebileceğine işaret ediyor. Buna rağmen sektörün yıl sonunda enflasyon hariç yüzde 10 büyüyebileceğini tahmin ediyoruz."

Sektörünüz için büyüme tahmininiz son dalgalanma öncesinde ve sonrasında ne kadar görmek için görsele tıklayın





Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz