Koç aile gibidir bağımlılık yapar

Koç Holding'in bir önceki CEO'su BÜLENT BULGURLU, grupta tam 35 yıl çalıştı, 3 kuşağı birden tanıdı.

1.07.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Koç aile gibidir bağımlılık yapar

BÜLENT BULGURLU,
İş yaşamına  neredeyse Koç Holding'de başlamış, grupta 3 kuşakla birden çalışmış bir yönetici ... 2 yıl önce emekliye ayrıldı, ancak gruptaki görevi, yönetim kurulu düzeyinde devam ediyor. 35 yılı geride bıraktığı iş hayatında, adı emeklilik olsa bile Koç Holding'de şu sıralar gayrimenkul değerlendirme ve geliştirme işlerini yürütüyor. Zeytinburnu'nda ve Ankara'da başlatılacak yeni projeler var gündeminde. Sırada başka projeler de var. Gayrimenkul geliştirme ve değerlendirme işinde holdinge bağlı çeşitli şirketlerin yönetim kurulunda görev yapıyor. "Henüz emeklilik için erken. CEO'luktan ayrıldım ama çalışmaya devam ediyorum" diye konuşuyor. Bu nedenle de sabah 9, akşam 5-6 çalışmaya devam ediyor. Koç Holding'de 3 kuşakla çalışmak gibi bir özelliğinin yanı sıra çok sayıda şirketin CEO ve başkanlığını da yürütmüş. Kendi deyimiyle "Hangi şirkette ne kadar CEO'luk yaptığını" bile hatırlamıyor. "Genel müdürlük ya da başkanlık. Ne görev verildiyse yaptım" şeklinde konuşuyor. CEO'luk koltuğunu bıraktıktan sonra basınla konuşmayan Bülent Bulgurlu ile Koç Holding'deki görevi değil, iş yaşamı, deneyimleri ve tanıdığı iş insanları üzerine söyleşi yaptık. İşte Bulgurlu'nun gözünden son 35 yılın fotoğrafı:


Capital:
İş hayatınızın ilk yıllarına dönersek... Kariyeriniz nerede başlıyor?
-  İş hayatıma Norveç'te başladım. Gazi Üniversitesi'nin inşaat mühendisliği bölümünü bitirmiştim. Akademik kariyer için üniversiteye girdim, araştırma görevlisi olarak başladım. Akademik kariyer hoşuma da gitmişti.
Bu nedenle üniversiteden sonra master ve doktora yapmak üzere Norveç'e gittim. Üniversiteye başlamak için geç gitmiştim. O nedenle ilk önce bir yıl bir özel sektör firmasında inşaat mühendisi olarak çalıştım. Bir proje firmasıydı ve çalışmam 9 ay kadar sürdü. Ondan sonra tekrar üniversiteye başladım. Doktoram bitince bir süre daha çalıştım. Ondan sonra 1977 yılında Türkiye'ye döndüm. Hemen iş başvurularına başladım. O zaman Garanti İnşaat diye bir şirket vardı. Koç Holding'e ait olan Garanti İnşaat, müracaat ettiğim şirketlerden biriydi. Kabul edildim ve kıdemsiz bir mühendis olarak iş hayatım başladı.

Capital: Garanti İnşaat'a girene kadar çok iş aradınız mı?
- Daha önce 2-3 yere daha başvurmuştum. Aslında üçüne de kabul edilmiştim, ancak ben Garanti İnşaat'ı tercih ettim. O günkü şartlara göre daha büyük şirketti. Tahtakale'de Garanti Ambarı vardı, ofisimiz oradaydı. Bir süre orada çalıştım. Benim ilk dönemlerimde Afşin Elbistan Santrali inşaat halindeydi. Oraya gönderildim. Genç bir mühendis olarak Afşin Elbistan'da saha mühendisi olarak göreve başladım.~

Capital: Elbistan'da yaşadınız, değil mi?
-  Evet, bir süre Elbistan'da yaşadım. O dönemde İskenderun demir çelik tesisleri yapılıyordu. Orada görev aldım. Malatya'da Şark Tüneli'nin açılışında, Konya Ovası sulamasında görev yaptım. Ondan sonraki dönemde yurtdışı işleri başladı. Libya'da, Suudi Arabistan'da bulundum. Ürdün ve Yemen'de projeler yönettim.

Capital: Garanti İnşaat'taki genel müdürlüğünüz ne kadar sürdü?
- 5 yıl kadar sürdü. Garanti'den sonra Koza diye bir şirketimiz vardı. Oranın da genel müdürlüğünü üstlendim. Sonra iki şirket birleşti. Garanti Koza'nın genel müdürü oldum. Ondan sonra holdinge geldim. Önce turizm şirketlerinden sorumluydum. Ardından inşaat ve turizm şirketlerinden sorumlu oldum. Bunu, inşaat ve dayanıklı tüketimden sorumlu başkanlık görevi izledi. Biliyorsunuz, en sonunda da CEO olduk.

Capital: Bu dönemde sizin için CEO'luğa giden dönemde, en kritik terfi hangisiydi?
- Samimi olarak söylüyorum; bir süre sonra terfilerimle alakadar olmadım. Terfi ettiğimi de son duyan genelde ben olmuşumdur. Onun için "Şu kritikti" demem uygun olmaz. Terfiler hep kendiliğinden oldu. Birileri bana her zaman "Şu göreve geldin, şunu bıraktın" dedi.

Capital:  Kendinize bir kariyer planı yapmamış mıydınız?
- Her zaman bana verilen işi, en iyi şekilde yapmaya gayret ettim. Çok da çalıştım. Onun dışında illaki şöyle olsun diye kilitlendiğim bir hedef olmadı. Ama biliyordum ki meziyetlerim ve çalışkanlığım yapmış olduğum işin her zaman üzerindeydi. Bana başka bir kapı açacağını her zaman biliyordum.

Capital: Bu süre içinde hiç Koç'tan ayrılmayı düşündünüz mü?
-  Birçok kez iş teklifi geldi ama ben her zaman yaptığım işten memnundum. Hiç düşünmedim. Hatta iş değiştirmekte asıl neden illa ki bir maddi kazançtı gibi geliyordu bana. Fakat kazancım, her dönemde benim ihtiyaçlarımı karşılayabilecek düzeydeydi. Dolayısıyla hiçbir zaman ilgilenmedim. Gelen tekliflere de nazik bir şekilde teşekkür ettim.

Capital: O yıllarda da Koç yöneticileri genelde iyi kazanır ve halleri de iyidir denilir miydi?
- Kimin ne kazandığı ile hiçbir zaman ilgilenmedim. Ben kendime bakan bir insanım. Az önce de söylediğim gibi kendi kazandığım benim ihtiyacımı karşılıyordu. Dolayısıyla bir memnuniyetsizliğim hiçbir zaman olmadı.

Capital: Gençlerin özellikle son yıllarda bir şirkette çok uzun süre kalmanın olumsuz olduğuna yönelik inancı var. Siz 35 yıl dediniz. 35 yıl uzun mudur? Siz doğru buluyor musunuz?
- Bence bu tamamen memnuniyetle orantılı bir şeydir. Eğer işinizi seviyorsanız ve yaptığınız işten memnunsanız, diğer meslektaşlarınız, iş arkadaşlarınız ve işvereniniz de sizden memnunsa uzun bir süre değil. Ama bunlardan bir tanesinin olmaması insanı rahatsız eder ve memnuniyetsizlik verir. O zaman 10 sene değil, 5 sene de çok uzun bir süre gibi gelebilir. Dolayısıyla süreye tek başına bakmak çok doğru değil. Ona neden olabilecek unsurları bir arada incelemek lazım.~

Capital: Sizin bir söyleşinizde okumuştum. "Kısa yol yerine bazen en uzun yoldan gitmek daha doğrudur" demişsiniz...
- Ben ona candan inanan bir insanım. Çünkü çok kısa yoldan gidildiği zaman insan yeterince tecrübe sahibi olamadığı için geçmesi gereken deneyimlerden geçmeden bir yerlere gelebilir. Orta ve uzun vadede de onun sıkıntısını çeker ve bedelini de öder. Dolayısıyla uzun yoldan gittiğiniz zaman zaten bunların hepsinden geçmiş, hak etmiş olursunuz. Sonunda da bulunduğunuz yerde sıkıntı çekmezsiniz gibi geliyor bana.

Capital: Çalışanlar ve yöneticiler için Koç'u diğer gruplardan ayıran nedir?
- Burayı bir aile olarak görüyorsunuz. Biliyorsunuz ki yaptığınız her şey takdir görür ve bir şekilde size geri döner. Dolayısıyla bu sizde bağlılık duygusunu artırıyor.

Capital:  Sizin CEO olarak ana prensipleriniz nelerdi?
- En önemli hususlardan bir tanesi faydalı iş yapan insanların ayrımı ve bunların mükafatlandırılmasıdır. İşteki verimliliğin artırılması ve stratejinin doğru bir şekilde belirlenip uygulamaya konulması.

Capital: Sizin döneminize ve önceki yıllara da bakarsanız, sizce Koç'un en önemli atılımları hangi dönemlerde olmuştur?
- Her dönemde önemli atılımları var.

Capital: Mesela numaralandırırsanız... Tüpraş'ın alımı kaçıncı sırada olur?
- Tüpraş'ın alınması önemli bir karardır. Otomotiv sektörüne atılması çok önemli bir atılımdı. Sıralamak çok zor her dönemin kendine mahsus birçok önemli kararları var.

Capital: Koç Grubu'nun profesyonelleşmede çok ileri düzeye ulaştığını söyleyebilir miyiz?
- Bence Türkiye'deki en profesyonel kurum burasıdır. Tamamen profesyonel bir kadro ile idare ediliyor. Günlük işler, aylık işler tamamen profesyonellerin elindedir. Ama stratejik olan kararları, sermayedarlar ile paylaşma mecburiyeti doğal olarak var. Örnek vermem gerekirse büyük bir şirketin alımı ve onun satımı direkt sermayedarı ilgilendiren bir konu olduğu için mutlaka paylaşılması ve en azından konsensüsün belirlenmesi mecburiyet halindedir.

Capital: Koç geleceğin yöneticilerini yetiştirmek için özel bir strateji uyguluyor mu?
- Bizim bir İK programımız var. Program gereği bütün genç yönetici adayları tespit edilir. Her sene Fidanlık dediğimiz bir yer vardır, oraya parlak, yeni mezun adaylar alınır. Onlar yetiştirilir. Bu şirketlerde de olabilir, burada da olabilir. Ondan sonra kendilerine uyan işlere dağıtılır. Onların gelişimi yakından izlenir. Bir kısmı kalır devam eder, bir kısmı günün modası olan iş değiştirmeye kendini kaptırır ayrılır. Zaten devamlı bir program dahilinde İK'nın ana vazifesi budur. Bunları devamlı takip eder.~

Capital: Mesela siz CEO iken sonraki CEO olacak kişiyi ya da kişileri belirlemiş miydiniz?
- Gayet tabii. Sadece CEO olarak geçerli değil, başka kademeler için de böyledir. Bizde herkesin 1 veya 2, 5 ya da 7 yedeği vardır. Bu, ancak tek kişinin yapacağı iş değil, müşterek bir çalışma ile elde edilir. Hem amiri hem alt düzeyi hem eş değeri. Her yıl bir değerlendirme sonucu yapılan çalışma neticesinde bu kişiler tespit edilir ve ön plana çıkar. Bu ön plana çıkmış olan insanların kariyeri seneden seneye ne seviyeye gelmiş, ne durumdadır takip altındadır.

Capital: 35 yıl önce çalışmaya başladığınız Koç ile şimdiki Koç arasında büyük farklılıklar var mı?
- Büyüklük açısından çok fark var. O zaman da Türkiye çapında çok büyük bir şirketti. Ama enternasyonal kriterlere göre bugünkü durumda değildi. İkincisi, 35 sene öncesi ile şimdiki duruma bakarsak daha çok kurumsallaşmış bir yapı var. Bu da hakikaten övünç verici.

Capital: Koç'a girmek isteyen ve yükselmek isteyenlere ne önerirsiniz?
- Birincisi, çok çalışmak ana prensipleri olmalı. İkincisi, bilmeleri lazım ki çalışmaları ve yararları takdir bulacaktır. Dolayısıyla hedefe kilitlenip kestirmeden o hedefe yönelmeleri kendilerini mutsuz eder. Takdir edileceği duygusuyla acele etmeden, zamanı gelince nasıl olsa olacaktır düşüncesi ile çalışırlarsa, azimlerini kaybetmezlerse sadece Koç'ta değil, her çalıştıkları yerde daha muvaffak olacaklarına inanıyorum.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz