Krizde büyüdük, hedef 3 milyar dolar

Yıldırım Holding Genel Müdürü Yüksel Yıldırım, yeni dönemde nereye yol aldıklarını anlattı.

1.02.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Krizde büyüdük, hedef 3 milyar dolar
50 yıl önce kurulan Yıldırım Holding, asıl büyümesini son 10 yılda yaşadı. Krizlere nakitle girmesi, grubun büyümede dönüm noktası oldu. Her, krizde fırsat avına çıkarak yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda alım gerçekleştirdi. Üstelik bunları da hep minimum borçluluk ve yüksek kârlılıkla yaptı. Bugün 900 milyon dolarlık ciroya sahip olan Yıldırım, büyümede hız kesmek niyetinde değil. Şu anda Avrupa ve Amerika’da satın almalar açısından önceki yıllardan çok daha fazla fırsat olduğunu belirten Yıldırım Holding Genel Müdürü YÜKSEL YILDIRIM, “Yurtdışında 4 tane daha satın alma ile uğraşıyoruz. 2013 sonunda ciromuz 1 milyar doların üzerine çıkar. 5 yıl içinde de 3 milyar doları aşarız” diyor. Adının önünde birçok unvan var. “Bay kömür”, “Bay krom”, “Limanların efendisi” bunlardan birkaçı... Onun bu unvanları almasının nedeni, kömürde yurtdışında pazar yapıcı bir konumda olması, yüksek karbonlu ferro kromda kapasitede dünyanın ikinci büyük tesisini yönetmesi ve uluslararası gemicilik sektöründe söz sahibi olması. Sözünü ettiğimiz kişi Yüksel Yıldırım. Yıldırım Holding’in genel müdürlük koltuğunda oturan Yıldırım, yönetimdeki üç kardeşten ortancası. Her ne kadar grupta kaptan köşkünde oturmasa da onun koltuğunun özel bir yeri var. Çünkü son 10 yılda grubun hızlı büyüyerek özellikle yurtdışı piyasalarda ön plana çıkmasının öncüsü o. Onun 2003 yılında başlattığı “fırsat avı" atağıyla 2003 yılında 200 milyon dolarlık ciroya sahip olan Yıldırım Holding, 2012’de 900 milyon dolarlık bir hacme ulaştı. Üstelik bunu yaparken hep minimum borçluluk ve yüksek kârlılıkla, yol aldı. Krizlerde “kriz masası” oluşturmak yerine “fırsat masası” oluşturan, belli sektörlerde odaklı yatırımlar yapan, özelleştirmelerde kimsenin inanmadığı şirketleri alıp onlarla değer yaratarak büyümenin kritik adımlarını atan Yıldırım Holding, bugün de aynı stratejiyle büyümesine önemli bir ivme kazandırmak niyetinde. Avrupa ve Amerika’da şu anda 3 yıl öncesinden daha çok fırsat olduğunu düşünen Yüksel Yıldırım, “2013 ve 2014, çok büyük şirket satın almalarının ve birleşmelerinin olduğu bir dönem olacak. Şu an yurtdışında maden ve krom ağırlıklı olarak 4 tane daha satın alma ile uğraşıyoruz” diyor. 2013 sonunda cirosunu 1 milyar doların üzerine çıkarmaya niyetli olan Yıldırım, “5 yıl içinde de 3 milyar doları aşarız” diyor. Yıldırım Holding Genel Müdürü Yüksel Yıldırım, nasıl 900 milyon dolarlık bir grup olduklarının hikayesini ve yeni dönemde nereye yol aldıklarını şöyle anlattı:

Capital: Kaç sektörde kaç şirket ve çalışanla faaliyet gösteriyorsunuz?
- Şirket sayısı biraz karışık. Ana sektörlerimiz madencilik, metal, gübre, denizcilik, limancılık ve inşaat. Çalışan sayımız son dönemde 6 bini geçti. Bugün toplam 13 ülkede ofisimiz var. 2011 yılında yaklaşık 900 milyon dolarlık ciro elde ettik.~

Capital: Çok fazla göz önünde olmayan bir grupsunuz. Bu noktaya nasıl geldiniz?
- Kuruluş yılımız 1963. Ancak, öncesinde babam Sivas’ta bakkal ve manifaturacılık işi yapıyordu. Bir akrabamız “Karadeniz’de fırsat çok” deyince, babamız her şeyi satıp 1963’te Samsun’a gidiyor. Orada inşaat malzemeleri satışı yaparak Yıldırım Holding’in temellerini atıyor. Grup, demir çimento ticaretinin ardından 1988’de kömürle ilgilenmeye başladı. 1992’de Türkiye’de ithal kömüre geçiş başladı. Ben de 1993’te eğitim için gittiğim Amerika’dan Türkiye’ye döndüm. Amerika’da mühendis olarak çalışıyordum. Ailem “Sana ihtiyacımız var” deyince döndüm. Dönüşümle birlikte şirketin önce Rusya ardından Çin’le iş yapması için harekete geçtim.

Capital: Grup ilk defa sizinle mi yurtdışına açıldı?
- Evet. Türkiye’ye döndüğümde büyük fırsatlar gördüm. Türkiye ve çevresindeki dış ticareti geliştirme amacıyla 1993’te Yıldırım Dış Ticaret’i kurduk. 1999’da Rusya’dan kömür ithal etme işi, bizim için önemli bir dönüm noktası oldu. Türkiye’de kömür pazarı yıllık 3,5 milyon tonken, biz yaklaşık 2,5-3 milyon ton parça kömür ithalatı için anlaşma yaptık. Kimse böyle bir şey yapabileceğime inanmıyordu. O dönem Rus ortaklarıma, 2 kere hedeflerimi ve vizyonumu anlattım. 3 milyon tonu fiyatları kırarak değil pazarı büyüterek satacağımı söyledim. Türkiye’deki yapıyı gösterdim. Kömür yerine odun, tezek yakanlar vardı. Bunların analizini yaptım ve pazarı kademe kademe büyüteceğimi açıkladım. O işe girdik, çok da başarılı oldu. O    dönem bana herkes “Bay kömür” derdi. Türkiye’ye birkaç yüz bin tondan fazla kömür getirebilen yokken ben 3 milyon ton kömür getirmeye başlayınca hem Rusya’da hem Türkiye’de pazar yapıcı oldum.

Capital: Diğer sektörlere geçişiniz nasıl oldu?
- 2003 ’te pazarda daha temiz enerji konuşuluyordu, aynı dönemde kömürdeki ortaklığımızı bitirdik. Kömürden elimizde önemli bir sermaye kalmıştı. Türkiye için de krizden çıkılmaya çalışıldığı bir dönemdi. Hiç kimsenin bilmediği AK Parti dönemi başlamıştı ve ne olacağı belli değildi. O dönem yeni sektörlere girme kararı aldık. Tersaneler sıkıntıdaydı ve denizcilikte karar kıldık, kendi gemilerimizi aldık.Yeni hükümet krizden çıkmanın yolları için özelleştirmeye ağırlık verdi. İlk olarak Trabzon Limanı ihalesine girdik. İhale bizde kaldı ama sonra iptal edildi. STFA Holding “Liman almak istiyorsanız bizim Gebze’de limanımız var, gelin bakın” dedi. 2004 başında limanı satın aldık ve ilk satın almamız oldu. Böylelikle limancılığa adım atmış olduk. Ardından o limanın hemen yanında Alemdar Holding’e ait Alemdar Port satılıktı. Onlar, “Düşünürseniz size verelim” dedi. 2005 yılında aldık, alım sonrası 2 limanı birleştirip adını Yılport koyduk.

Capital: Sektör seçimlerinizde ana kriter ne oldu?
- Biz hep tüketimi olan sektörlere giriyoruz. Kömür, her yıl alınıp yakılan bir üründü. Bu şekilde girdiğimiz bir diğer sektör de gübre. Ayrıca biz kâr odaklı bir grubuz. Ciroya göre EBITDA marjımız geçen yıl yaklaşık yüzde 30, ondan önce de yüzde 45-50’ler civarındaydı. Bankalar bize “Siz Türkiye’de yapısal olarak ilk 10’dasınız. Birçok şirket sizden büyük görünüyor ama borçları yüksek” diyor. Bizim borçluluğumuz çok düşük. Malta Limanı öncesinde sıfır borçluyduk.~

Capital: Sadece yurtiçinde değil yurtdışında da satın almalarla büyüdünüz... Yurtdışı satın almalar sizin için ne tür açılımlar yarattı?
- Limancılıkta önemli bir başarı elde ettik. Bu başarı bize özgüven kazandırdı. Ardından “Neden yurtdışına açılmayalım” dedik. 2008’de yurtdışında 150 milyon dolarlık bir yatırımla Vargön Alloys’u satın aldık. Yurtdışındaki bu ilk yatırımımızla yüksek karbonlu ferro krom üretiminde dünyanın ikinci büyük üreticisi olduk. Ülker nasıl Godiva’yı aldıysa Vargön Alloys’un alımı da bizim sektörümüzde aynı öneme sahip. Özelleştirmelerden yapılan alımlar, onlardaki kapasite artırımları ile birlikte 2008 yılında ciromuz 1,3 milyar dolara ulaştı. Ama global krizle birlikte emtia fiyatları düşünce 2009 yılında ciromuz birden 550 milyon dolara indi.

Capital: Bu dramatik düşüşün sizin üzerinizdeki etkileri nasıl oldu?
- İlk etapta tedirgin etti ama biz çokiyi bir yönetim gösterdiğimiz için asıl büyümemizi krizlerde yaptık. Hiç panik olmadık. 2001 krizine 100 küsür milyon dolar nakitle girmiştik. 2009 krizinde de yaklaşık 500 milyon dolarlık bir nakit paramız vardı. Bütün stokları satmıştık. “Krizde güzel alımlar yaparız’ dedik. Lehman Brothers’tan hemen sonra insanlar kriz masaları oluştururken biz “fırsat masası" oluşturduk. Yurtdışından yatırım bankalarından arkadaşları işe aldık. Ardından da şirket avına çıktık. Türkiye’de 2001 krizinin meyvelerini 2004 yılında özelleştirmelerden topladık. 2009 krizinde de odaklandığımız alanlara yatırım yapmak istedik. Limanımızda müşterimiz olan Fransız şirketi CMA CGM, krize 6,5 milyar dolar borçla yakalandı. Biz de “Fırsat var" dedik. Şirkete 500 milyon dolar konverte edilebilir hisse senedi yatırımı ile girdik, şirketin yüzde 20 hissesini aldık. Tabii bu tüm dünya ajanslarına birinci haber olarak düştü.

Capital:  Bu yatırımın size katkısı neler oldu?
- Bu alımla bir anda denizcilikte tüm yatırım bankaları bizi tanıdı. 2011 yılında dünyanın en büyük denizcilik gazetecisi Lloyd’s List, beni dünyanın sektördeki en etkin 100 insanı arasında 50’nci sırada gösterdi. Böylelikle ilk defa bir Türk bu sıralamaya girmiş oldu. CMA CMG’nin cirosu şu anda 16 milyar dolar ve bunun yüzde 20’si bizim. Şimdi 100 milyon dolarlık yüzde 4 hisse daha alacağız. 2014 sonunda da yurtdışında hisselerimizi halka arz yoluyla satıp o yatırımdan çıkacağız. Bu da 1 milyar doların üzerinde bir halka arz olacak. Biz yurtdışındaki finansal yatırımlardan halka açılarak ya da fona satarak çıkıyoruz. Bu da bizi piyasalarda söz sahibi yaptı. Şu an dünyanın ilk 20’sinde yer alan yatırım bankaları her hafta ofisimize gelip farklı projeler sunuyor. Bu durum bize büyük özgüven kazandırdı. Geçen yıl 200 milyon Euro’ya Malta Limanı’nı satın aldık. Böylelikle yurtdışında liman ve denizcilikte yaklaşık 900 milyon dolarlık bir yatırım yapmış olduk.~

Capital:  Gündeminizde yeni satın almalar var mı?
- Son olarak GEMPORT’un yüzde 86,6 hissesi ile Rota Port’u aldık. Şu an yurtdışında maden ve krom ağırlıklı olarak 4 tane daha satın alma ile uğraşıyoruz. Yurtdışında bizim kadar aktif, büyük yatırım yapan grup pek yok. Örneğin ferro kromda kapasitede dünyanın ikinci büyüğüyüz. Bu sektörde rakibimiz olan Arnavutluk şirketiyle görüşmeler yapıyoruz. Rusya’nın en büyük maden ve metal şirketi çok büyük bir finansal krizde. Biz onun krom tesislerine talip olduk. Madencilik, liman, gübre ve enerjide uluslararası ciddi bir oyuncu olmak istiyoruz.

Capital: Fırsatlara bakarken özellikle ilgilendiğiniz bölgeler hangileri?
- Madencilik ve limancılıkta gelişmekte olan ülkelere gitmek istiyoruz. Latin Amerika ile Afrika’da Sahra Çölü’nün alt tarafına bakıyoruz. İş geliştirme bölümümüz Afrika’yı ülke ülke inceliyor.

Başarıya taşıyan strateji
1-
Yurtiçi ağırlıklı çalışan bir şirkettik. 1993’te Rusya pazarıyla birlikte dışa açıldık.
2- Sonra Çin geldi. 1999’da Rusya’dan kömür ithal etme, bizim için dönüm noktası oldu.
3- 2003’te temiz enerji konuşuluyordu, aynı dönemde kömürdeki ortaklığımızı bitirdik.
4- Elimizde önemli sermaye vardı ve yeni işlere girmeye karar verdik. İlk hedefe ise sıkıntıdaki denizcilik sektörünü koyduk.
5- Biz hep tüketimi olan sektörlere giriyoruz. Gelecekte de böyle olacak.
6- Bir başka önemli özelliğimiz, kâr odaklı bir grup olmamız. Ciroya göre EBITDA marjımız geçen yıl yaklaşık yüzde 30 oranındaydı.
7- Vargön Alloys’un alımı, Godiva’nın Ülker’e yaptığı etkinin benzerini bize sağladı. Bizim sektörümüzde aynı öneme sahip.
8- 2009 krizinde 500 milyon dolarlık nakitimiz vardı. Herkes kriz masaları oluştururken biz “fırsat masası” oluşturduk.
9- Şu an yurtdışında maden ve krom ağırlıklı olarak 4 tane daha satın alma ile uğraşıyoruz. Yurtdışında bizim kadar aktif, büyük yatırım yapan grup pek yok.
10- Madencilik, liman, gübre ve enerjide uluslararası ciddi bir oyuncu olmak istiyoruz.
11- 2013 sonunda ciromuz 1 milyar doları geçer. 5 yıl içinde de 3 milyar doları aşarız.
12- Yönetimde üç kardeş olarak birimiz gaz, birimiz fren, birimiz direksiyonda.~

"FIRSATLAR YENİ GELİYOR"
BANKALAR KIRILGAN

Avrupa ve Amerika’da bugün 3 yıl öncesiden daha çok fırsat var. Birkaç yıl önce fırsat var gibi gözüküyordu ama fırsatlar daha gelmedi, yeni yeni geliyor. Çünkü bankalar bu şirketleri sırtlarında taşıdı. Artık bankalar kırılgan durumda. Bugün Fransız bankalarında çatırdama başladı, Alman bankalarında da öyle...
KÖTÜ VARLIKLAR
Özellikle denizcilikte portföyden çıkarılması gereken bir sürü kötü varlık var. 2013 ve 2014 çok büyük şirket satın almalarının ve birleşmelerinin olduğu bir dönem olacak. Bize göre Avrupa’da da Amerika’da da fırsat çok...
ÖZELLEŞTİRMEDE DURUM
Türkiye’de ise bugün özelleştirilecek pek bir şey kalmadı. Otoyollar ve piyango ile ilgilenmiyoruz. İlgi alanımızda enerji var ama dağıtımlarda geç kaldık. Fiyatlar yükseldi. Alıcılar da aşağı yukarı belli. Biz daha çok yurtdışında şirket avına çıktık. 2013 yılında en büyük hedefimiz hem araştırma hem üretim kısmında petrol ve gaz işine girmek.

ÖZELLEŞTİRMEDE DAHA İYİSİNİ DE YAPABİLİRDİK"
ÇOK SATIN ALMA YAPTIK

Özelleştirmeler büyümemizde önemli rol oynadı. 2003 yılında 200 milyon dolarlık bir ciromuz vardı. 2003-2006 arasında çok sayıda satın alma yaptık. 2004 yılında Gemlik Gübre’yi özelleştirmeden aldık. Yine özelleştirmeden Eti Krom’u aldık. Beykoz’daki Sümerbank ayakkabı kundura fabrikası bize ihalede kaldı.
DEĞERLİ GAYRİMENKUL
O da çok değerli bir gayrimenkul. Şu an Türkiye’nin en önemli film platolarından biri. Yüzlerce film orada çekiliyor. Şu an orada 9 ayrı set var. “Devrim Arabaları”ndan tutun “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”, “Keşanlı Ali Destanı” ve “Umutsuz Ev Kadınları” gibi birçok dizi orada çekiliyor.
ÖNEMLİ BİR DEĞER YARATTIK
Aldığımız tüm şirketlerde önemli bir değer yarattık. Eti Krom biz aldığımızda 100 milyon dolar, Gemlik Gübre de 35-40 milyon dolar zarardaydı. Bugün Eti Krom 2 bin 500 kişi istihdam ediyor. Gemlik Gübre, Bursa’da vergi rekortmeni oldu. Belki daha iyisini de yapabilirdik ama fazla da tanınmadığımız için bankacılık sektörü özelleştirmede bizim projelerimizin bazılarını desteklemedi. Bunların birer başarı öyküsü olacağına inanmadı.~

"BİRİMİZ GAZDA, BİRİMİZ FRENDE, BİRİMİZ DE DİREKSİYONDA"
GÖREV PAYLAŞIMI

Ağabeyim Ali Rıza Yıldırım çok iyi bir tüccar. Finans ona bağlı gidiyor. Benim yurtdışından getirdiğim projelerin onayını o veriyor. Diğer kardeşim Mehmet Yıldırım da ağırlıklı olarak madencilik operasyonlarını yürütüyor. Resmi dairelerle, bürokrasiyle ilgili işler onda. İki kardeşim İngilizce bilmediği için ticaretle iç piyasadaki işlerle uğraşıyorlar.
YURTDIŞINDA TANINIRIM
Bense burada hiçbir malın satışıyla, lojistiğiyle uğraşmam. Ben yurtdışında tanınırım. Bizde böyle güzel bir paylaşım var. Hepimiz farklı açılardan bakıyoruz. Birimiz gaz, birimiz fren, birimiz direksiyonda kombine bir yönetim oluşturuyoruz. Tabii ki son 4 yıldaki yatırımlarımız daha çok yurtdışına kaydığı için benim sorumluluklarım artmış durumda.
8 AY SEYAHATTEYİM
1 milyar doların üzerinde bir yurtdışı yatırımımız var. Bunları iyi kontrol etmemiz lazım ki sağlıklı dönüşler olsun. Pazarlar çok kötü bir kriz döneminde bilhassa Avrupa. Onun için aşırı seyahat yapıyorum. 6-8 ay sürekli yurtdışı seyahatlerindeyim. Yatırımları kendi gözümle gidip görüyorum. Bu nedenle Türkiye’de fazla kalamıyorum, piyasanın önüne fazla çıkmıyorum.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz