Oyun yeniden kuruluyor

Servet Topaloğlu ile Nord Holding’de neler yapacağını sorduk.

1.07.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Oyun yeniden kuruluyor
Perakende sektörünün deneyimli ismi SERVET TOPALOGLU’na göre Türkiye perakende sektöründe lider oyuncu yok. Sadece sektör büyükleri var. 200 milyar dolarlık bir pazarda 3 milyar dolarlık cirolarla lider olunamayacağını savunan Topaloğlu, “Ne zaman pazarın yüzde 20’sini alırsınız o zaman ‘Ben burada liderim’ diyebilirsiniz” diyor. Topaloğlu’nun dünya liginde oynamak isteyen sektör oyuncularına tavsiyesi ise birleşerek dev markalar yaratmaları. “Örneğin 260 yerel perakendeci örgütsel inovasyon yapabilirse Türkiye’de taşlar muazzam şekilde yerinden oynar. Toplamda 15 milyar dolarlık bir ciroya ulaşır ve dünya liginde bir oyuncu olurlar” diye konuşuyor. Türkiye’nin ve perakende sektörünün ölçek sıkıntısı var. Wal-Mart ve H&M çift haneli büyürken bizim perakendecilerin yıllık yüzde 20 büyümesi yeterli değil. Bu şekilde aradaki fark hiçbir zaman kapanmayacak." Bu sözler, perakende sektörünün deneyimli yöneticilerinden Servet Topaloğlu’na ait. Geçtiğimiz 10 yılda ciroları yıllık yüzde 50-80 mertebelerinde artırmak gerekirken bu seviyelerde bir büyüme yakalanamadığını belirten Topaloğlu, trenin henüz kaçmadığının da altını çiziyor. Yeni dönemde dünya devleri arasında yer alabilmeleri için şirketlere birçok tavsiyede bulunuyor. Öncelikle konsept olarak rekabetçi bulduğu sektör şirketlerine, “perakende mühendisliğine” ve “çoklanabilir konseptler” oluşturmaya odaklanmalarını öneriyor. Dünyada en büyük 250 perakende şirketinin cirolarının ortalama yüzde 30’unun yurtdışından geldiğini hatırlatan Topaloğlu, “Bunu yeni ülkelere girerek yapıyorlar. Yeni kategoriler devreye sokuyor, inovasyon yapıyor, yeni kanallar kullanıyorlar. Türkiye’deki büyük bir perakendeci cirosunun yüzde 30’unu rahatlıkla yurtdışından elde edebilmeli” diyor. Perakende sektörünün deneyimli ismi Servet Topaloğlu ile sektörde yeni oyunu, yeni oyunda başarılı olmanın yeni kurallarını konuştuk. Ayrıca Doğan Gazetecilik CEO’luğundan sonra göreve geldiği Nord Holding’de neler yapacağını sorduk:

Capital: Perakende sektörü olması gereken yerde mi? Büyüme hızında, gelişiminde bir aksaklık oldu mu?
- Türkiye’nin büyüme hızında bir aksaklık yok ama Türkiye perakende sektörü kanımca daha hızlı büyümeliydi. Ülkemiz perakende şirketlerinde ciddi bir ölçek sorunu var. O bakımdan önümüzdeki dönemde şirketlerde çok sayıda yeniden yapılanma bekliyorum. Özellikle gıda kategorisi çok dağınık. Binlerce küçük oyuncu yer alıyor. Bunların bazıları büyüyor ama o büyümeler belli sınırlar içinde kalıyor. Bu durum rekabet ve istihdam açısından iyi... Öte yandan da kötü, çünkü belirli ölçeğe ulaşamadığınızda şirketi uzun vadeli verimli bir şekilde yönetemeyebiliyorsunuz. Uluslararası büyük biri gelip size hayatı zorlaştırabiliyor.~
Sayılarla konuşursak dünyanın en büyük 250 şirketi içine girebilmek için en az 3,3 milyar dolarlık bir ciro gerekiyor. Biz buraya sadece 2 şirket sokabiliyoruz. Bunlardan biri BİM, diğeri Migros. Bunlar da zor giriyor. BİM nispeten rahat ama bakalım Migros Şok’u da sattıktan sonra bu listede olabilecek mi? Oysa Türkiye, dünyanın 16’ncı ekonomisi ve ilk 10’a girmeyi hedefliyoruz. Perakende şirketlerimiz bence uluslararası alanda daha iddialı olmalı.

Değişen oyunun 10 yeni kuralı
1-  Perakende şirketlerinde dddi bir ölçek sönme var. Önümüzdeki dönemde şirketlerde çok sayıda yeniden yapılanma bekliyorum.
2-  Dünyanın en büyük 250 şirketi içine girebilmek için en az 3,3 milyar dolarlık bir ciro gerekiyor. Biz buraya sadece 2 şirket sokabiliyoruz.
3-  Büyükler yüzde 7-8’ler civarında büyüyerek ilerlerse geleceklerini riske atarlar. üstteki konumlarını kaybederler. Enflasyondan daha hızlı büyümeleri şart.
4-  En büyük 250 perakende şirketinin cirolarının yüzde 30’u yurtdışından geliyor. Türkiye’deki büyük bir perakendeci, cirosunun yüzde 30’unu yurtdışından elde edebilmeli.
5-  Hazır giyimde yeni markalar çıkarttık ve çok hızlı büyüdük. Konsept olarak rekabetçi bir yerdeyiz, fakat perakende mühendisliği dediğimiz tarafı da becerebilmeliyiz.
6-  Perakendeciler şu anda irileşiyor ama diriliklerini kaybetmemeleri gerekiyor. Burada çoklanabilir konsepte ihtiyaç var, çoklanamayacak konseptlerin hiçbir anlamı yok.
7-  Aksesuarda hala boşluk var. Aksesuar alanındaki perakendecilikte Türkiye’de ataklar bekliyorum, o alanın kâr marjları oldukça yüksek.
8-  Hızlı hareket eden lüks ürünlerde de boşluk var. Nedir bu lüks ürünler? Pırlanta yüzük, saat, altın takı gibi kuyum ürünleri.
9-  Hacim olarak gıdanın önüne kimse geçemez. Hazır giyim, tüketici elektroniği ve ev dekorasyonu da ilk dört içinde yer alacak.
10-  Dünyada “melez perakende” modelleri 10 çıkıyor ve çıkmaya devam edecek. Örneğin, gıdacılar tüketici elektroniğini keşfetti, hazır giyimciler aksesuarı keşfedecek.

Capital: Kategoriler bazında baktığımızda Türkiye perakende sektöründe dünya büyüme ortalamalarının gerisinde kalanlar var mı?
- Türkiye son 10 yılda GSMH’sini 3’e katladı. Muazzam bir büyüme performansı gösterdi. Batı bu performansı yakalayamadı, hatta yerinde saydı. Ancak, Batı’nın perakende şirketlerinin yıllık ortalama büyümeleri yine çift haneli oldu. Bu büyümeyi de yeni ülkelere girerek yapıyorlar. Yeni kategorileri devreye sokuyor, inovasyon yapıyor, yeni kanallar kullanıyorlar. En büyük 250 perakende şirketinin cirolarının ortalama yüzde 30’u yurtdışından geliyor.~
Türkiye’deki büyük bir perakendeci cirosunun yüzde 30’unu rahatlıkla yurtdışından elde edebilmeli. Wal-Mart ve H&M çift haneli büyürken bizim perakendecilerin yıllık yüzde 20 büyümesi yeterli değil. Bu şekilde aradaki fark hiçbir zaman kapanmayacak.

Capital: Peki hangi kategoriler dünyadan daha hızlı büyüdü ve büyüyor?
- Hazır giyimde Türkiye’de yeni markalar çıkardık ve çok hızlı büyüdük. Konsept olarak rekabetçi bir yerdeyiz, fakat perakende mühendisliği dediğimiz tarafı da becerebilmeliyiz. Perakendeciler şu anda irileşiyor ama diriliklerini kaybetmemeleri gerekiyor. Burada çoklanabilir konsepte ihtiyaç var, çoklanamayacak konseptlerin hiçbir anlamı yok. Tüketici elektroniği perakendeciliği dünyada son 20 yılın fenomeni. Fransa Darty’yi, Amerika BestBuy’ı, Almanya MediaSaturn’ü çıkardı. Türkiye’de Teknosa devreye girdi ve oldukça hızlı büyüdü. Arkasından yurtdışındaki perakendeciler Türkiye’yi fırsat ülke olarak görüp aynı anda ülkemize geldi. Örneğin BestBuy Amerika’dan sonra Avrupa’ya uğramadan Çin ve Türkiye’ye gelme kararı aldı. Darty ve ElectroWorld de rekabete ortak oldu. Türk perakendecileri bunlar arasında iyi rekabet etti ve teslim olmadı. Hatta dünya çapında 50 milyar dolar ciro yapan BestBuy dahi Türkiye’de başarılı olamadı. Teknosa pazar lideri olarak kalmanın bedelini uzun yıllar kâr yapmayarak ve muazzam acılar çekerek mutlaka ödemiştir. Sabancı Holding burada kanımca doğrusunu yaptı. Bunlar acı veren ince uzun yollar. Böyle yaptığınız zaman başarılı oluyorsunuz.

"35 YENİ ŞİRKET TÜRKİYE'YE GELECEK"
ÖZERK KAMU ŞİRKETİ

Nord Holding, Kuzey Almanya eyalet bankalarının bir şirketi. Aslında özerk bir kamu şirketi de denebilir. Son derece prestijli bir fon. Bünyesinde 35 tane şirketi var. Bunlar orta ölçekli şirketler. Uzun yıllar sadece Almanya içinde sınırlı kalmış. Ama artık bu şirketleri uluslararası pazarlara açmak istiyorlar.
UZUN MESAFELİ YOLCULUK
Türkiye önemli bir pazar. Bana da “Sizden ricamız Türkiye temsilcimiz olarak bu 35 şirketi Türkiye’ye getirin. Türkiye’de kendileriyle aynı sektörde olan şirketlerle işbirliği yapsınlar. Gerekirse onlardan hisse alsınlar” dediler. Dolayısıyla bu uzun mesafeli bir yolculuk olacak. Bunlardan şu ana kadar 6 şirketin CEO’su Türkiye’ye geldi ve değişik yerlerde ilgili görüşmeleri yaptık.
SEKTÖREL ODAK YOK
Bir sektörel odak yok. Savunma sanayinde de şirket var, perakende, iş makineleri ve call center alanında da... Bunun haricinde Türkiye’de yerleşik mevcut fonlar şirketleri alırken biz de onların yanında azınlık hissedar olarak olalım istiyoruz. 30-40 milyon Euro vererek azınlık hissedar olup, Türkiye performansımızı test edebiliriz. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de kendimiz fon kurmayı da düşünüyoruz. Bir aksilik olmazsa Nord Holding olarak burada kendimiz de bir fon kurup, doğrudan da şirket alımı yapabiliriz.~

Capital: Türkiye’nin büyüme hızında zayıf olduğu kategoriler neler?
- Hala aksesuarda boşluk var. Hazır giyimin, tüketici elektroniğinin ve gıdanın kitle perakendeciliği tarafında bir boşluk olduğunu düşünmüyorum. Belki formatlarında olabilir. Aksesuar alanındaki perakendecilikte ise Türkiye’de ataklar bekliyorum, o alanın kâr marjları oldukça yüksek. Hızlı hareket eden lüks ürünlerde de boşluk var. Nedir bu lüks ürünler? Pırlanta yüzük, saat, altın takı gibi kuyum ürünleri. Türkiye’deki markalarımız bu kategorilerde dünya bazında da çoklanabilir konseptler ortaya koyabilir. Yurtdışında perakende zinciri satın alabilirler.

Capital:
Bütün sektörlerin perakende kolu hızla gelişiyor. Peki tüm üreticiler perakendeci mi olacak? Rota bu mu?
- Hacim olarak hazır giyimde üretici olup perakendeci olan çok markamız var. Aslında kullanabilenler için bu çok büyük bir avantaj. Çünkü arkasını iyi bir üretim kapasitesine dayayan perakendeciler daha başarılı oluyor. Hızlı büyüdüğünüz zaman üreticinin de sizle beraber gelmesi lazım. O bakımdan avantaj. Ama bu bir zorunluluk değil, esas olan perakendeyi iyi anlayıp, iyi icra edebilmek.

Capital: Organize perakende de netleşmeyen bir oyun var gibi duruyor. Ulusal kategoriye baktığınızda şu anda organize perakendecilikte nasıl bir oyun var?
- Aslına bakarsanız gıdada şu an bir sıkışma var. Organize perakedeciler, uluslararası oyuncular da dahil olmak üzere planladıkları büyümeleri gerçekleştiremiyor. Bunun en önemli nedeni, indirim formatının Türkiye’de çok başarılı olması. Bununla birlikte büyük ölçekli hızlı tüketim ürünleri şirketlerinin desteğiyle yerel perakendeciler hızlı büyüdü, tüketiciye yakınlar ve semtlerine hakimler. Toplam 260 üyeli Türkiye Perakende Federasyonu üyeleri aralarında sık sık istişare yapıyor. Onların önünde Alman EDEKA örneği var. Alman EDEKA çok sayıda yerel perakendecinin bir araya gelerek kurduğu bir anonim şirket benzeri bir satış kooperatifi. Profesyonel kadrolar tarafından yönetiliyor. Türkiye’de de benzeri olabilir. Benim de yerellere tavsiyem bu. Örneğin bu yerel oyuncular, Türkiye Perakendeciler AŞ diye bir marka oluşturup tüm mağazalarını tek marka altında toplayabilir. Hepsi tek bir lojistik, tek bir finans, tek bir pazarlama bütçesiyle yönetilebilir. Bu Türkiye için önemli fırsatlardan biri.

NORD HOLDING'IN PLANINDA NE VAR?
FONUN İLGİ ALANI

Perakende sektöründe uzun yıllar ciddi emek vermem, ister istemez gözleri oraya çeviriyor ama sektörel odağımız yok. Yatırımlarımızda tüm fonlar gibi şirketi ileriye doğru büyütme imkanını ve EBlTDA’sının (Earnings Before Interest, Taxes, Depreciation and Amortization- Faiz, Vergi, Amortisman Öncesi Kazançlar) yeterliliğine bakıyoruz. EBlTDA’sı zayıf, ancak ileriye doğru büyütme potansiyeli olan şirketlere biraz daha tereddütle bakılmakla birlikte oralara da yatırım yapılabiliyor.~
ON BİNLERCE KOBİ SIRADA
EBlTDA’sı eksi olan şirketlere pek bakmıyoruz. Nord Holding’de halihazırda tüm dünyada kullanılmak üzere 1 milyar Euro’luk bir fon var. Bu yıl içinde bunun büyük kısmını Çin alacak gibi görünüyor. Benim hedefim önümüzdeki yıllarda bunun önemli bir kısmını Türkiye’ye kaydırmak. Biz Türk profesyonelleri bugüne kadar hep büyük şirketlere alıştık. Bu şirketler artık Türkiye’ye geldi ama şimdi dünyanın değişik yerlerinden on binlerce KOBİ sırada.

Capital: Benzer bir format gıda dışında da olabilir mi?
- Gıda dışında da bu fırsatı görüyorum. Türkiye’nin hala gıda dışında kendini başarıyla ayrıştırmış bir perakende holdingi yok. Birleşmiş Markalar Derneği’nin çatısı altında Koton’dan Mavi Jeans’e, Yargıcı’dan Adil Işık’a çok sayıda marka var. Çatı bir şirket oluşturulup patronlar ve profesyoneller sıkı bir işbirliği yapabilir. Bu şekilde ihtiyaç duyulan iki haneli milyar dolarlık ölçekler yakalanabilir. Tüketici elektroniği de niye bu holdingin içinde olmasın? Ben rekabet halinde olmayan markalar arasında ciddi bir sinerji potansiyeli görüyorum. Bu oluşum belki biraz AVM sahiplerinin canını sıkabilir. Toplu pazarlık anlamına gelir. Zira bu durumda bir AVM’ye gittiğiniz zaman 30 markayla gideceksiniz. Ama orada da AVM’lerdeki arkadaşlarımızın realist olması lazım, bugün zaten Inditex masaya öyle oturuyor. “Ben 7-8 tane güçlü marka getireceğim” diyor. Bizimkiler yapınca niye olmasın? Ama bugün bizim arkadaşlarımız tek markayla gidip Inditex’in koşullarını isterse onu da haklı bulmuyorum.

Capital: Gıda perakendeciliğinde liderlik ipini kim göğüsleyecek?
- Sektöre girdiğim 1997 yılından beri hep şöyle söylüyorum: Türkiye’de perakendede lider şirket yok. Sektörün büyükleri var. Hiçbir zaman Migros’u gıda perakendesinin lideri olarak görmedim. Şimdi de aynı şey BİM için geçerli. Gıda perakendeciliğinin lideri BİM değil ama ciro olarak en büyüğü BİM. Bunu söylememin sebebi pazarın çok büyük, ciroların çok küçük olması... 200 milyar dolarlık bir pazarda 3 milyar dolarlık cirolarla lider olunmaz, ama pazarın yüzde 20’sini alırsınız o zaman “Ben burada liderim” dersiniz. Gıdada ipi kim göğüsleyecek konusuna gelince... BİM, Migros’la arayı giderek açıyor. Carrefour, Tesco ve Real gibi zincirler süpriz bir şekilde geri kaldı. Yerel zincirlerin ise birleşerek büyüme potansiyelleri çok yüksek.

Capital: Peki onlar neyi yapmadılar da oyunda geri kaldılar?
- Hepsine baktığınız zaman uluslararası perakendeciler büyük alan perakendecileri. Türk tüketicisi büyük alandan çabuk sıkıldı. Ayrıca uluslararası meslektaşlarımızın da konseptlerini sıkıcılıktan kurtaramamaları, inovasyon yapamamaları, hep aynı ürünleri aynı şekilde sunmaları onları monotonlaştırdı. Farklılaştırmanın olmadığı yerde sağlıklı rekabet yapmak zordur. Yereller çok başarılı. Daha önce bahsettiğim 260 yerel perakendeci örgütsel inovasyon yapabilirse Türkiye’de taşlar muazzam şekilde yerinden oynar. Toplamda 15 milyar dolarlık bir ciroya ulaşır ve hatta dünya liginde bir oyuncu olurlar.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz