Sürat Yarışı

Türkiye’de sanayinin performansını,özellikle de illerin durumun ortaya koyan istatistiklere ulaşmak kolay değil. Sanayi tesisi sayılarını ve bu alandaki değişimleri gösteren veriler de bunlardan......

1.03.2001 02:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

Türkiye’de sanayinin performansını,özellikle de illerin durumun ortaya koyan istatistiklere ulaşmak kolay değil. Sanayi tesisi sayılarını ve bu alandaki değişimleri gösteren veriler de bunlardan... Capital, daha önce yayınlanmayan bu özel istatistikler ve verilerle, sanayi tesisi kurmada son 15 yılın en hızlı illerini ortaya çıkardı.
 
Aslında 1980’ler, Türk sanayii için önemli değişimlerin olduğu bir dönemi ifade ediyor. Bu dönemde özellikle girişimciye verilen destek Türkiye'de sanayi yatırımlarının Anadolu’nun dört bir yanına yayılmasına neden oldu, “fabrika coğrafyasını” da yeniden düzenledi.

1980'lerin Türkiye’sinde sanayi haritasında İstanbul ve çevresi ile İzmir’in egemenliği vardı. Buna birkaç tane de Batı ili eşlik ediyordu. “Anadolu kaplanları” efsanesinin yaratıldığı son 15 yıl ise yeni illerin sanayide atağına tanık oldu. Bu dönemde Tekirdağ, Denizli, Adıyaman, İçel, Kahramanmaraş ve Gaziantep gibi Anadolu kentleri ardı ardına sanayi tesislerini devreye soktular, dünya pazarlarına açıldılar.

O yıllarda ihracatın hükümetlerce desteklenmesi, başta tekstil olmak üzere giyim, demir çelik gibi doğal kaynak kullanımının ve emeğin yoğun olduğu sektörlerin yükselişe geçmesine neden oldu. Anadolu'da yep yeni endüstri kentleri doğmaya başladı. Ancak, en önemli atılımlar tekstil alanında yaşandı, yeni tekstil kentleri doğdu. Afyon, Kahramanmaraş, Denizli, Uşak, Gaziantep, Tekirdağ ve Aydın, tekstil sektörünün yeni kaleleri oldu.

Her sektöre yayıldı

Değişim sadece tekstil alanıyla sınırlı kalmadı. Çeşitli iller belirli sektörlerde yükselişe geçti. Eskişehir metal ana sanayiinde, Kayseri yatak alanında, Konya, Rize, Gaziantep, Tekirdağ gıdada, İzmir ve Bursa kağıt sektöründe, Afyon mineral ürün imalatında hızla sanayileştiler. 

1990'larda ise sanayileşme ekonomik istikrarsızlıklara karşı hızla sürmeye devam etti. Bunun en güzel örneği Kahramanmaraş'ta yaşandı. Devlet İstatistik Enstitüsü’ne (DİE) göre, 1995 yılında ilde sadece 52 şirket bulunuyordu. Üç yılda bu sayı 72 şirkete ulaştı. 2001 yılına gelindiğinde ise şirketlerin sayısı 437'ye yükseldi.

Sanayicilik ruhu artıyor

Türkiye’deki mevcut istatistikler kurulan şirket sayılarını güncel olarak takip edebilmek için yeterli değil. Bu nedenle Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1998 yılı verilerini baz aldık. Kuşkusuz 1998 yılından 2001 yılına kadar geçen 3 yılda bazı illerimizde önemli değişimler oldu, mevcut şirket sayıları bir kaç misli arttı. Ancak, yine de rakamlar önemli gelişmeleri açıkça ortaya koymaya yetiyor.

DİE’nin 1986 yılı verileri, Türkiye’de toplam 9 bin 595 sanayi tesisinin olduğunu gösteriyor. 9 yıl sonra yüzde 5,1’lik bir artışla sanayi tesisi sayısı 10 bin 90’a yükseldi. Ama asıl sıçrama 1995 ile 1998 yılları arasında kaydedildi. Üç yıl içinde 2 bin 669 adet yeni sanayi tesisi devreye girdi. Böylelikle yüzde 26,4’lük bir artışla şirket sayısı 1998 yılında 12 bin 759’a ulaştı.

Başka bir ifadeyle, 1986 ile 1998 arasındaki 12 yılda, Türkiye’deki sanayi tesisi sayısı yüzde 33 oranında arttı. Bazı illerde bu artış oranı yüzde 200’lere kadar tırmandı.

Tekirdağ’ın rekorları

DİE’nin verileri ve Capital’in derlediği rakamlar, son 12 yılda sanayi tesisi açısından en büyük gelişmeyi Tekirdağ’ın sergilediğini ortaya koyuyor. 1986 yılında Tekirdağ’da yalnızca 77 sanayi tesisi bulunuyordu. Bu sayı 1995 yılında 154’e 1998 yılında ise 286’ya yükseldi. Yani 12 yılda kurulan sanayi tesisi sayısında yüzde 271,4’lük bir artış kaydedilmiş oldu.

Tekirdağ’daki bu yükseliş ise Avrupa’ya yakınlık, İstanbul’la komşu olması ve liman gibi faktörlerden kaynaklandı. Bu avantajlar nedeniyle kentteki sanayi devrimine tekstil, gıda ve giyim gibi sektörler öncülük etti.

Yatırım atağı devam ediyor

1998 yılı verilerine göre kentte 88 adet tekstil, 35 adet giyim ve 35 adette deri işleme tesisi var. Ancak, Tekirdağ Sanayi Odası Başkanı Öner Özen’in verdiği bilgiye göre son 3 yıl içinde bu rakamlar neredeyse 3 kat arttı. Öner Özen, Tekirdağ’da jean pantolondan perdeye kadar çok geniş bir ürün yelpazesinde üretim yapıldığını söylüyor. Son yıllarda tekstil alanında gereğinden fazla yatırım yapıldığını belirten Özen şöyle devam ediyor:

“Tesislerimizin hepsi modern. Ancak şu an çoğu kapalı. Çünkü, çok kısa bir sürede herkes aynı işi yapmaya başladı. Buna Türkiye’nin makro ekonomik sıkıntıları eklenince, bu işletmelerin hepsi zor durumda kaldı.”

Öner Özen, “Tekirdağ tekstil yatırımlarına doydu” diyor. Ancak, ayçiçeği gibi yeni alanlarda yatırım potansiyelinin olduğuna dikkat çekiyor. Dolayısıyla buna bağlı yağ sanayi de ilde gelişmiş durumda. Yine un fabrikaları kent sanayisinin yoğunlaştığı başka bir alan. Gıda sektörü, tekstilden sonra en gelişmiş sektörü oluşturuyor.

Kağıt ve kağıt ürünleri, metal eşya ürünleri, mineral ürünler, kimyasal ve plastik ürünleri kenttin ekonomisini sırtlayan diğer yan grupları oluşturuyor. Kenttin bu alanlarda yatırım potansiyeli de oldukça yüksek.

Denizli tekstilde büyüyecek

Hemen hemen her sektöre yönelik faaliyetlerin olduğu ilde 1998 yılı verilerine göre 372 şirket bulunuyordu. 1995 yılında bu sayı yüzde 232’lik artışla 238’e ulaştı. Denizli, bu alanda en hızlı büyüyen ikinci şirket unvanını da aldı.

Denizli endüstrisinin üç ayağını tekstil, giyim ve metal sanayi oluşturuyor. Tekstil üreticilerinin yüzde 80’i havlu ve bornoz üzerine çalışıyor. Üretimin tamamı ihracat için yapılıyor. Denizli Sanayi Odası Başkanı Abdülkadir Uslu, “Mevcut ülke sorunları olmasaydı, Denizli iki sene içerisinde tekstil alanındaki kapasitesini ikiye katlardı” diyor. Uslu’ya göre, Denizli bu alanda hala yatırıma açık. Çünkü, ona göre 70 milyar dolar büyüklüğündeki Amerika pazarından daha büyük bir pay alınabilir.

Denizli’de ana metal sanayi gelişmiş durumda. Her türlü sanayi makinesinin üretildiği kentte, ağır sanayiye yönelik yan sanayi de oldukça gelişmiş durumda. Ayrıca, kentte bakır ve bakır tel üretimi de kentin ekonomisinde önemli bir yer tutuyor.

Avrupa’nın en büyük yem fabrikası da Denizli sınırları içersinde yer alıyor. Abdülkadir Uslu, Denizli’nin büyümesini mevcut sektörler üzerinden sürdüreceğini söylüyor ve ekliyor: “Kentimiz bu alanlarda büyümeye açık.”

Güneydoğu’nun yeni kaplanı

Sanayi tesisi sayısı bakımından en hızlı büyüyen iller arasında üçüncü sırayı Adıyaman alıyor. 1986 yılında 6 olan sanayi tesisi sayısı, 1998’de 14’e çıkınca yüzde 133,3’lük bir büyüme kaydedildi. Ancak, Adıyaman Güneydoğu Bölgesi’nin diğer illeri gibi şanslı değil. Sanayileşme oranının son derece düşük olduğu kent yatırım bekliyor. Çevresindeki Kahramanmaraş ve Gaziantep benzeri iller gibi umudunu tekstile bağlayan kenttin önemli bir tarım potansiyeli bulunuyor. Tekstil, konfeksiyon, unlu mamüller, et ve süt ürünleri ile sebze ve meyve üretimi, yatırım bekleyen alanları oluşturuyor.

Gaziantep’deki müthiş büyüme

Bölgenin en hızlı büyüyen diğer kenti ise Gaziantep. 1986 yılında 164 olan sanayi tesisi sayısı, 1998’de 300’ü geçti. Halı, akrelik iplik, pamuk ipliği ve trikoda Türkiye’nin en büyük üretim kapasitesine sahip tesisler, Gaziantep’de faaliyet gösteriyor.

Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer’e göre, 1995’ten bu yana tekstile yatırım gerçekleştirilmiyor. Yapılan yatırımlarda ise daha çok boya tesisine yönelik.

Nejat Koçer, son dönemde gıda sektörünün öne çıktığına dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Çikolata, bisküvi, gofret üretimin genişlediğini söyleyen Nejat Koçer un, mercimek, bulgur, irmik ve makarna da kapasite açısından önemli düzeylere ulaştık”...

Nejat Koçer, elyaf ve iplik boyama yatırımlarına ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Ayrıca, çikolata ve gofret gibi ürünleri de, yatırıma açık alanlar olarak gösteriyor. 

Gaziantep’te metal makine sektörü de hızla gelişiyor. Bu alanda çalışan 2007 tane küçük işletme var. Bunlar savunma sanayine yönelik ürünler, tarım makineleri, boya makineleri, inşaat makineleri yapıyorlar.

İçel’i gıda taşıyor

Sanayi tesisi hızlı artan illerimizden biri de İçel. 1986 yılında kentte 79 sanayi tesisi bulunuyordu. 1998’e kadar geçen süre içerisinde İçel’de bulunan tesis sayısı yüzde 132.9’luk bir artışla 184’e yükselerek Türkiye sıralamasında 4’üncü sırada yer aldı.

Hemen hemen bütün sektörlere yönelik sanayi tesisin bulunduğu kentte, gıda sanayi ağırlıklı yer alıyor. Kentin tarımsal potansiyeli bu alanda yatırımların hızla büyümesini sağlıyor. Gıdayı, tekstil ve giyim sanayi tesisleri takip ediyor. Mineral ürünler, ağaç ve ormana dayalı ürünler ekonomin diğer ağırlık noktasını oluşturuyor. Kentte makine ve metal sanayi de oldukça gelişmiş durumda.

Diğer illerin analizi

Sanayi tesisi artışında 6’ıncı sırayı Malatya alıyor.1986’da 27 tesisin bulunduğu ilde 1998’e gelindiğinde 56 şirket kuruldu. Artış oranı ise yüzde 107.4 olarak gerçekleşti. Malatya, Doğu’nun tekstil merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca, kayısı kenti Malatya bu alandaki yatırımlara da açık.

Malatya’yı yüzde 100’lük bir artışla Çankırı takip ediyor. 1998 yılında ilde 20 şirket bulunuyordu. Bölgede gıda sektörü gelişmiş durumda. Çankırı, tarımsal potansiyeli ile öne çıkıyor.

Kocaeli, İstanbul’a yakın olmanın avantajını iyi kullanarak büyüyen, Türkiye’nin önemli endüstri merkezlerinden biri. Kocaeli’de 1998 yılı verileri 1986 yılı ile karşılaştırıldığı zaman sanayi tesisi sayısının yüzde 100 arttığı görülüyor. 1998 yılında kentte 564 sanayi tesisi faaliyetini sürdürüyordu. 

Kırklareli, son dönemde sanayi tesisi sayısının hızla arttığı bir diğer ilimiz. Bu ilimizde özellikle ayçiçeği, mısır ve şeker pancarını işlemeye yönelik tesisler bulunuyor. Bu bölgede küçük baş hayvancılığın gelişmesi süt ürünlerine yönelik işletmelerin kurulmasını sağlıyor. 

Sanayileşme “geç” başladı

Sanayi Anadolu’ya hızla yayılıyor. Ancak Ağrı, Artvin, Bingöl, Bitlis, Gümüşhane, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Sinop, Sivas, Van ve Tunceli’de bulunan sanayi tesisi sayısı 1998 yılı verilerine göre 10’un altında. Yani sanayileşme henüz bu illerde yok denecek düzeyde.

Bu illerin tamamında 1986 yılına kadar herhangi bir sanayileşme hareketi gerçekleşmedi. Ancak, 1990’lı yıllarla birlikte küçük hareketlenmelerin yaşandığı bu kentlerde çok az sayıda sanayi tesisi kuruldu. Ancak, Rize, Sivas ve Sinop, bu illerden son dönemdeki ataklarıyla ayrıldılar ve hızla sanayileştiler. 1986 yılında bu üç kentte hiç sanayi tesisi bulunmuyordu. Ancak, 1998 yılına gelindiğinde Rize’de 58, Sinop’ta 27 ve Sivas’ta 24 sanayi tesisi kuruldu. Bu kentler sanayileşme hareketi içerisindeki yerlerini hızla alarak endüstrileşiyorlar.

Ayrıca, 1990’lı yılların sonlarına doğru il yapılan Karabük, Karaman, Yalova ve Bartın, sanayileşme hareketi içerisinde hızla yerlerini aldılar. Karabük’te 52, Bartın’da 21, Karaman’da 30 ve Yalova’da 22 sanayi tesisi bulunuyor. Karaman bisküvi ve gıda yatırımlarıyla öne çıkıyor.

KAHRAMANMARAŞ ÜÇ YILDA 6 KAT BÜYÜDÜ

1980'li yıllarda Özal dönemiyle birlikte yükselişe geçen birkaç ilden biri de Kahramanmaraş. 1998 yılında ilde toplam 72 sanayi tesisi bulunuyordu. 2001 yılında gelindiğinde 6 katlık bir büyüme ile tesis sayısı 437'ye ulaştı.

Kahramanmaraş ekonomisinde başı tekstil ve giyim sektörü çekiyor. Bugün kentte 336 adet tekstil tesisi faaliyet gösteriyor. Bunların 150 tanesi konfeksiyon ağırlıklı çalışıyor. Oysa 1998 yılında 4 tane konfeksiyon, 35 tane de tekstil tesisi bulunuyordu.

Geçtiğimiz 2 yılda yapılan yatırımlarla Kahramanmaraş tekstil sektörü neredeyse 8.6 kat büyüdü. Türkiye'de üretilen ipliğin yüzde 30'unu sağlayan Kahramanmaraş'ta her türlü ipliğin alt yapısı oluşmuş durumda.

Kahramanmaraş Sanayi Odası Başkanı Mehmet Balduk, artık konfeksiyona doğru bir yönelmenin gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. Kipaş, Bozkurt Mensucat gibi büyük kuruluşların bu harekete öncülük yaptığına dikkat çeken Mehmet Balduk, konfeksiyon alanında çalışan şirketlerin de fason üretimi bırakıp, kendileri için ihracat yapmaları gerektiğini belirtiyor.

Kahramanmaraş'ta şu ana kadar 1 milyar dolarlık tekstil yatırımı yapıldı. Mehmet Balduk'a göre, bu alanda eskisi gibi hızlı yatırım olmayacak. Balduk ``Ancak, bundan sonra teknolojiyi takip etmek için, mevcut yatırımların yenilenmesi şeklinde yatırımlar yapılacaktır. Mevcut işletmelerin entegre bir hale dönüştürülmesi gerekiyor.''

``ESKİŞEHİR BİLİŞİM MERKEZİ OLACAK''

İç Anadolu Bölgesi'nin 2'inci büyük kenti olan Eskişehir, tam bir endüstri merkezi aslında. Eskişehir'de makine sanayi, beyaz eşya yan sanayi, seramik sanayi ve gıda sanayi son derece gelişmiş durumda. Ancak, Eskişehir'de son dönemlerde önemli bir hareketlilik gözleniyor. Silikon vadisini örnek aldıklarını anlatan Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir, katma değerli ürün yaratmada şehirlerinin örnek olması için ``Bilim Parkı'' kurduklarını söylüyor. Savaş Özaydemir, Bilim Parkı ile ilgili yaptıkları çalışmaları şöyle anlatıyor:

``Organize sanayi bölgesinin yanında bilim parkı oluşturduk. Aşağı yukarı buranın alt yapısı tamamlanmış durumda. Yasal düzenlemeler yapıldı, yapılaşmalar tamamlandı. Amacımız, buraya software firmalarını getirmek. Kentimizdeki iki üniversite destek vererek bilgisayar eğitimine ağırlık verdiler. Tabii bilim parkı olunca internet mutlaka gerekliydi. Bunun için 400 bin dolarlık bir yatırım yaparak ESO-S.NET adlı bir servis sağlayıcı şirket kurduk. Türkiye'de bulunmayan teknolojileri bu şirketimize getirdik. Kurduğumuz sistem çok hızlı çalışıyor.

Bilim Parkı ile ilgili bugün tek bir eksiğimiz kaldı. Gelecek soft ware firmalarının çalışanlarının kalacağı konutlarda yapılmaya başlanınca alt yapı tamamen bitmiş olacak. 40-50 tane soft ware firmasının gelmesini bekliyoruz. Hedeflerimiz gerçekleşirse kentimizin bu alanda başı çekeceğine inanıyorum.''

``BİTEN PROJELERE KAYNAK AYRILACAK''

Sanayi ve Ticaret Bakanı A. Kenan Tanrıkulu, sanayinin Anadolu'da yayılması ve geliştirilmesi için sağlanan imkanları şöyle değerlendirdi:

``Türk sanayisi için çok önemli adımlar atılmasına olan ihtiyaç devam etmektedir. Bu adımların atılabilmesi için ekonominin bazı sorunlarının çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu açıdan temel dengeleri sarsan ve ekonomide istikrarsızlık yaratan kamu açıklarının azaltılması gerekmektedir. Kalkınmada finansmanın sağlıklı kaynaklara değerlendirilmesi esastır. Ülkemizde sürdürülen sanayileşme sürecinin en önemli safhalarından birisi, sanayi alt yapısının kurulmasıdır. Ülkemizde sanayinin gelişmesine en büyük katkıyı organize sanayi bölgeleri(OSB) sağlamaktadır. Bunda amaç geri kalmış bölgelerin kalkınmalarını teşvik ederek sanayi yatırımlarını bu bölgelere çekmektir.

1999 sonu itibariyle 48 adet OSB hizmete sunulmuştur. Bu projeler için 2000 fiyatlarıyla toplam 238 trilyon 657 milyar kredi kullandırılmıştır. 2000 yılı yatırım programında ise 254 OSB projesi yer almaktadır. Bu projelerin tutarı 2000 yılı fiyatları ile 507 trilyon 597 milyar liradır.

Sanayinin yayılmasının bir başka ayağı da küçük sanayi siteleridir. 1999 yılı sonu itibariyle Türkiye'de 306 küçük sanayi sitesinde 72 bin 850 işyeri kurulmuştur. Bunlar için 2000 yılı fiyatlarıyla toplam 599 trilyon 438 milyar kredi kullandırılmıştır. 2000 yılı yatırım programında toplam 36 bin 046 işyeri için 217 adet küçük sanayi sitesi projesi yer almaktadır. Bu projelerin tutarı 2000 yılı fiyatlarıyla 367 trilyon 755 milyardır. Önümüzdeki dönemde de sınırlı kaynaklar bitmek üzere olan projelere ayrılacaktır.''

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz