Peter Löscher, dünya devi Siemens’in CEO’su… 2 yıl önce bu koltuğa oturdu, şirketi adeta baştan aşağıya değiştirdi. “Devrim değil, evrim yaptık” sözleriyle, değişimi anlatan Löscher, yalın organiza...
Peter Löscher, dünya devi Siemens’in CEO’su… 2 yıl önce bu koltuğa oturdu, şirketi adeta baştan aşağıya değiştirdi. “Devrim değil, evrim yaptık” sözleriyle, değişimi anlatan Löscher, yalın organizasyonla, hız kazandıklarını belirtiyor… Bu yeni organizasyonda Türkiye’nin de özel yeri olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor: “Türkiye’de önümüzdeki dönemi de oldukça parlak görüyoruz. Siemens olarak bu trendin yaratacağı fırsatları değerlendirmek hedefindeyiz. Bunu yaparken müşterilerimize, çalışanlarımıza odaklanmaya devam edeceğiz.”
Siemens enerji, sağlık, ulaşım gibi hayati sektörlerde dünya ölçeğinde faaliyet gösteren dev bir şirket. Geleceği planlayan, tasarlayan ve üreten teknolojileriyle öne çıkıyor.
Peter Löscher bundan yaklaşık 2 yıl önce şirketin yeni CEO’su olarak atandı. Sadece 161 yıllık Siemens tarihinde dışarıdan atanan ilk CEO’su olması nedeniyle değil, büyük bir yeniden yapılanma sürecini yöneteceği için de yakından izlendi.
Peter Löscher göreve geldikten sonra start verilen değişim projesiyle Siemens, baştan aşağı yenilendi. Geçmişte dağınık halde yapılanmış faaliyet alanları, 3 ana başlık altında toplandı. Ana strateji korunurken, yeni büyüme planı bu 3 sektöre odaklı yapıldı. Her birime global ölçekte sorumlulukları olan “patronlar” atandı. Ayrıca şirketteki tüm yöneticilerin sorumluluk ve hesap verebilirlikleri netleştirildi.
Löscher, bu yeniden yapılanma sürecini bir devrim olarak değil “evrim” olarak niteliyor. Temel stratejilerin ve Siemens’in kurucularından miras olan yenilikçi liderlik anlayışının korunduğuna dikkat çeken yönetici, “Yeni yönetim ve organizasyon anlayışımızı bunların üzerine inşa ettik. Müşteriye yakınlık, hız ve basitliği öne çıkardık” diye konuşuyor.
Siemens CEO’su Peter Löscher ile Siemens’in yeniden yapılanma sürecini ve yeni yönetim anlayışını konuştuk. Liderlik üzerine görüşlerini de paylaşan Peter Löscher’in Capital’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
*Siemens’e geldiğinizden bu yana neleri değiştirdiniz? 2 yılda yarattığınız değişimi anlatır mısınız?
-Siemens’in bir devrime değil, bir evrime ihtiyacı vardı. Biz bu evrimi gerçekleştirdik. Birincisi, şirketimizin büyük mirası olan “Mega trendler” üzerine olan stratejisini sağlamlaştırdık. Bu sayede büyüme potansiyeli gördüğümüz sağlık bakım alanında açık ve sağlam bir yapıya kavuştuk.
İkincisi iklim, iklim değişimi ve yeşil portföy alanına odaklandık. Siemens bir yeşil altyapı devi. Bu alanda dünyanın en derin ve en geniş yeşil portföye sahip şirketiyiz. Geçtiğimiz yıl bu alanda 19 milyar dolarlık bir hacme ulaştık. Bu önümüzdeki dönem dev potansiyel gördüğümüz bir alan.
Üçüncüsü de mega şehirlere yönelik çözümler tarafına odaklandık. Burada enerjiden mobilite çözümlerine kadar geniş bir portföye sahibiz.
Sonuç olarak geçtiğimiz 2 yılda bu 3 alanda yeni bir organizasyonel yapı inşa ettik. Maliyetlerimizi düşürdük. Müşterilerimize daha fazla odaklanma imkanı bulduk. Önümüzdeki süreçte de odağımız müşterilerimiz olacak. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de zamanımın önemli bölümünü müşterilerimizle geçirdim.
*Yeni yönetim ve organizasyon anlayışınızda hangi temel faktörler öne çıkıyor?
Organizasyonumuzu önemli ölçüde basitleştirdik. Şu anda belli başlı 3 sektörde, 50 bölümle faaliyet gösteriyoruz. Her işe bir patron atadık. Bu yöneticilerin global perspektifte sorumlulukları var.
Ayrıca, bölgesel bir yaklaşım geliştirdik. Bölgesel olarak da sorumluluklar verdik. Özetle yeni yönetim anlayışımızda müşteriye daha yakın olma, hız ve basitlik öne çıkıyor diyebilirim.
*Hiyerarşi dev şirketlerde önemli bir sorun. Çok sayıda kademe, yüzlerce müdür… Siz bunu aşabildiniz mi?
Çok kısa zaman içerisinde gerçekten kayda değer işler yaptık. Bunu yapıp yapamayacağımızı bana 2 yıl önce sorsaydınız, kesin bir yanıt veremezdim. Benim öngördüğümden çok daha fazlasını başardığımızı söyleyebilirim. Çok hızlı bir gelişim elde ettik. Bu da içinde bulunduğumuz zor ekonomik konjonktürde büyük avantaj sağladı.
*Siemens ve başka bazı şirketler, yeniden yapılanırken, bazı iş birimlerini birleştirip bazılarını elden çıkardı ya da kapattılar. Bunun arkasında ne var, benzer yapılanmalar gelecekte yine olacak mı?
Siemens geçtiğimiz 5 yılda portföyünün yüzde 50’sini sattı ya da stratejik olarak yeniden konumladı. Şu anda çok açık, 3 sektör odaklı bir yaklaşımımız var. Bundan sonra bu sektörlere yatırım yapacağız ve konumumuzu güçlendireceğiz.
Portföyümüzün dışında bazı minör işlerimiz devam ediyor. Ancak büyümenin portföyümüzün ana hatlarını oluşturan sanayi, otomasyon, mobilite, enerji ve sağlık bakım alanlarını kapsayan bu sektörlerde olacağını düşünüyoruz.
*Siemens gibi asırlık şirketlerde, değişim yaparken şirketin kültürünü, DNA’sını korumak da gerekiyor. Siz bunu nasıl sağladınız? Siemens’in güçlü değerleri neler? Şirketin DNA’sında neler var?
En güçlü varlığımız, kurucularımızdan miras aldığımız yenilikçilik ve yenilikçilikte liderliktir. Siemens bu değerlerin üzerine inşa edilmiştir. 1904’te Siemens ilk elektrikli otomobili yaptı. 1910 saatte 50 km hız yapan ilk hızlı treni üretti.
Siemens tarihi boyunca, nesilden nesile geçen yenilikçilik perspektifinden baktı. Bir diğer güçlü varlığımızın da kurumsal sosyal sorumluluk olduğunu söyleyebilirim. Tüm kurumsal sosyal sorumluluk programlarımızı Siemens Vakfı çatısı altında gerçekleştiriyoruz. Bu vakfın bugün 400 milyar Euro sermayesi bulunuyor.
*Siemens’in 160 yıllık tarihi boyunca şirket dışından atanan ilk CEO’sunuz. Gelirken bir ekip de getirmediğinizi biliyoruz. Bu durum Siemens ekibince nasıl karşılandı? Adaptasyonunuz zor oldu mu?
Evet, bir ekiple gelmedim. Çünkü, bir ekiple gelmeme gerek yoktu. Siemens’e, liderlik yapmak için katıldım. Önemli olan ekibi, Siemens’i daha ileriye götürmek, geliştirmek için birlikte çalışmaya teşvik etmekti. Bunu danışmanlık almadan, şirket dışından uzmanlara danışmadan, çok yakın bir liderlik çalışmasıyla gerçekleştirdik. Bunlar bizim fikirlerimiz, bizim değerlerimizdi. Bu inançla Siemens’i yeniden konumladık.
*Siemens geleceği planlayan, tasarlayan, üreten bir şirket. Siz bundan 50 yıl sonrası için nasıl bir dünya öngörüyorsunuz? Bu dünyayı bugünden inşa eden en önemli teknolojik gelişmeleri nasıl sıralarsınız?
Sistemlerin tam kapasite kullanımına odaklanan bir dünya olacak. Bugünkünden çok daha bağlı, birleşik olacak. Kurumsal sosyal sorumluluğun gelişmiş olduğu bir dünyaya sahip olacağız. Siemens gibi şirketlerin bu alandaki faaliyetleri artarak sürecek. Ayrıca büyümenin sadece ekonomik değil ekolojik olarak da sürdürülebilir olduğu bir dünya göreceğiz.
-Türkiye’ye yönelik stratejinizin özünde neler var, ne yapmayı planlıyorsunuz?
Kısa süre önce Gebze’deki yeni üretim üssümüzün açılışını yaptık. Bu 100 milyon dolarlık dev bir yatırım. Üstelik bunu krizde yaptık. Yatırımlarımıza devam edeceğiz. Türkiye’de özellikle enerji alanında büyük fırsatlar olduğunu düşünüyoruz.
Türkiye sadece sahip olduğu fırsatlarla değil bilgi birikimi ile de global organizasyonumuz içinde önemli bir yere sahip. Buradaki bilgi birikimimizi yıllar içinde global organizasyonun çeşitli yerlerinde, çeşitli projelerinde kullandık. Kartal’daki fabrikamız ve Gebze’deki yeni fabrikamız ile sadece Türkiye için değil dünyaya da üretim yapıyoruz. Türkiye’deki üretimimiz global hub konumunda. Buradan 16 ülkeye ihracat yapıyoruz.
-Yeni yatırım planınız var mı?
Önümüzdeki dönemi de oldukça parlak görüyoruz. Türkiye son 5 yıldır aralıksız büyüme içerisinde ve bundan sonra da bu trendi sürdüreceğine inanıyoruz.
Biz de Siemens olarak bu trendin yaratacağı fırsatları değerlendirmek hedefindeyiz. Bunu yaparken müşterilerimize, çalışanlarımıza odaklanmaya devam edeceğiz.
“Krizde, Değişimin Avantajını Yaşıyoruz”
Önce Davrandık
Kriz Siemens’e uğradı ama Siemens krize girmedi. Bu Siemens’in diğer şirketlere karşı en büyük avantajı ve farkı diye düşünüyorum. Diğer şirketler şimdilerde yeniden yapılanma programlarından, kendilerini yeniden konumlamaktan söz ediyorlar. Oysa biz bunu önceden yaptık ve bugün böyle bir şeye ihtiyacımız yok.
2 Milyon Müşteriye Dokunuyoruz
Biz bugün vaktimizi tamamen müşterilerimize ayırıyoruz. Her gün 2 milyon müşterimize değiyor ve onlar için güvenilir bir iş ortağı olabilmek için çalışıyoruz.
Yatırımlara Tam Gaz Devam
Ayrıca yatırımlarımıza devam ediyoruz. Yarın ve daha sonrası için yeniliklerimizi sürdürüyoruz. Kriz ajandamızda bunlar var. İçinde bulunduğumuz dönemde CEO’lara düşen en büyük rolün güven sağlamak, güveni yeniden inşa etmek olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle biz yenilikçiliğe, geleceğe yatırımlara devam ediyoruz.
Bizim Kuşağın En Büyük Krizi
Öncelikle bu krizin bizim jenerasyonun gördüğü en büyük kriz olduğunu söylemeliyim. Hiçbirimiz daha önce böyle bir krizi yönetmek durumunda kalmadık. Bu bir güven krizi. Bir finansal kriz olarak doğdu ama reel ekonomiyi de etkisi altına aldı. Bu etkiyi azaltabilmek için yeniden sağlam bir finansal yapıya, kredi faaliyetlerine ihtiyaç var.
Yeni Türkiye Planı
Siemens olarak biz, güçlü bir portföye sahip olmanın avantajını yaşıyoruz. Enerji sektörü çok güçlü ilerliyor. Türkiye’de de enerjiden sorumlu bakan ile görüşmelerimizden öğrendiğimiz kadarıyla 100 milyon Euro’luk bir yatırım planı olduğunu öğrendik. Dünyada da hükümetlerin çok yoğun bir enerji ajandası var. Ayrıca altyapı projeleri, mobilite, sağlık bakım alanlarında da yatırımlar sürüyor. Bu sektörler krize karşı daha güçlü duruyorlar. Ancak tabi krizden çok etkilenen otomotiv, kimya, inşaat gibi sektörlerde de faaliyetlerimiz var. Siemens olarak dengeli bir portföye sahibiz. Bu da bizim krize karşı sağlam durmamızı sağlıyor.
190 Ülkede Var Olan Bir Devi Yönetmek Zor mu?
Siemens bugün 190 ülkede binlerce çalışanıyla dev bir global şirket. Bir global şirketi yönetmenin ne tür zorlukları var?
Siemens her zaman değişime açık bir şirket oldu. Bu kuruluşunun özünde var. Yeni oranizasyonel odak, sorumluluk ve hesap verme anlamında getirilen netlik sayesinde bugün de yenilikçilik konusundaki liderliğini koruyor.
Bir lider olarak böyle bir şirketi yönetmenin de zor olmadığını düşünüyorum. Ben hiçbir zorluk yaşamadım. Ancak, tabi önemli olan liderliğin takım yönüdür. Siemens bünyesinde önemli liderler barındırıyor. Dünyanın dört bir yanında deneyimli CEO’larımız var. Ben güçlü bir takımın lideriyim.
Hande D. Süzer
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?