Yabancı ortak ayak bağı olur

Suzan Sabancı Dinçer ile dünya piyasalarını, Türkiye’ye etkilerini ve Akbank’ın gerçeklerini konuştuk.

1.10.2013 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Yabancı ortak ayak bağı olur
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer,global ekonomide dinamiklerin değiştiği bir dönemden geçtiğimizi söylüyor. Ona göre bu değişimden Türkiye etkilense de orta vadeli görünümü sağlam. “Uluslararası finansal piyasalar tekrar istikrar kazanacak.

Akılcı politikalar izlersek ülkemize yönelen sermaye girişlerine tekrar hız kazandırabiliriz” diyen Dinçer, Akbank’ın hedeflerinde bir revizyona gitmediklerini açıklıyor. Türkiye’de bankacılıkta hızlı büyümek için pek çok fırsat olduğuna dikkat çeken Suzan Sabancı Dinçer, “Organik büyüme stratejimiz bulunuyor. Özellikle yabancı bir ortağın bize bağ olacağını düşünüyoruz” diye konuşuyor. Aslında her şey yolunda gidiyordu. Herkes Türkiye'nin büyüme hızına, sahip olduğu potansiyele dikkat çekiyordu.

Yani Türkiye’nin yıldızı oldukça parlaktı. Bu durum geçtiğimiz aylarda Amerika Merkez Bankası’nın politikasını değiştireceğini açıklamasıyla ters yüz oldu. Türkiye’deki piyasalar bu değişikliğe çok sert tepki verdi. Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, Türkiye’nin orta vadeli büyüme görünümünün sağlam olduğuna dikkat çekiyor. Global kaynaklı türbülans istikrar kazandığı noktada, TL ve TL cinsinden değerlenen aktiflerin önemli kazanç potansiyeline sahip olduğuna dikkat çeken Dinçer, “Bu sebeple diğer birçok gelişmekte olan ülkede bulunmayan güçlü yanlarımızı iyi kullanmamız durumunda fırsatları çok daha iyi değerlendirebiliriz” diyor.

Bu türbülans ortamında Akbank’ın hedeflerinde bir değişiklik yapmadıklarını anlatan Dinçer, yabancı ortaklıkla ilgilenmediklerini, Türkiye’deki hızlı büyüme potansiyeline odaklandıklarına dikkat çekiyor. Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ile dünya piyasalarını, Türkiye’ye etkilerini ve Akbank’ın gerçeklerini konuştuk. Söyleşinin detayları şöyle:

Capital: 2013 ’ün ilk 8 ayı geride kaldı. Sizinle son görüşmemizde dünyada bir kriz vardı. Bugün baktığınızda neler görüyorsunuz?
- Global ekonomide piyasa dinamiklerinin hızla değiştiği bir dönemden geçiyoruz.~
İlk olarak ABD Merkez Bankası’nın (FED), Mayıs ayında 2008 likidite krizinden bu yana ilk defa politikasını değiştireceğine dair bir takvim açıklaması, global ekonominin görünümündeki bu değişikliği tetiklemiş ve bunun sonucunda da fon akımları, gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelmişti. Ancak FED, Eylül toplantısında 2013 ve 2014 yılı için büyüme tahminlerini aşağı yönlü güncelledi ve büyüme için daha fazla kanıt gerektiğini belirterek aylık 85 milyar dolarlık varlık alım programında bir kesintiye gitmedi. Zira FED, risklere dikkat çekerek, parasal koşullardaki bir sıkılaştırmanın ekonomide ve istihdamdaki iyileşmeyi yavaşlatacağını vurguladı. Dolayısıyla FED varlık alım programında bir değişikliğe gitmeden önce görülen iyileşmenin sürdürülebilirliği konusunda daha fazla kanıt görmeyi bekliyor.

Bu durum global piyasalarda risk alma iştahını tekrar yükselterek gelişmekte olan ülkelerdeki varlık fiyatlarını olumlu yönde etkiledi. FED açıklaması sonrası dolar, başlıca para birimleri karşısında da değer kaybetti. Bu kapsamda büyümenin kompozisyonu önemli: Öncelikle Türkiye’nin yüksek ve sürdürülebilir bir büyüme yakalaması gerekli. Yatırımlarda istikrar sağlanması, yurt içi tasarrufların artırılarak üretken yatırımlara dönüştürülmesi uzun vadeli kalkınma için çok önemli. Böylece orta ve uzun vadede tüketimi artırıcı bir büyümeden, tasarruf ve yatırımları artırıcı bir büyümeye odaklanacağız. Türkiye için daha dengeli bir tüketim ve yatırım ilişkisi gerekiyor. Bu süreçte de yapısal cari işlemler açığımızı kademeli azaltarak daha makul seviyelere çekmeyi planlamalıyız. Üretken yatırımları teşvik edecek büyüme modelinde daha fazla doğrudan yabancı yatırımları çekmek mümkün olacak, böylece cari açığın fonlama kalitesi de yükselerek çalkantı dönemlerinde istikrar kaynağı olacak.

Capital: Türkiye, 2013’e olumlu başlamıştı, şimdi biraz olumsuz hava var. Sizin cephenizden nasıl görünüyor?
- Her ne kadar Mayıs sonundan itibaren fon akımlarının yön değiştirmesine paralel olarak TL cinsi varlıklarda değer kayıpları yaşanmış olsa da Eylül başından bu yana bir toparlanma görülüyor. Varlık azaltım programının ileriye atılması da bu süreci destekleyecek. Zaten fon çıkışı döneminde, Türkiye’nin uzun vadeli faiz oranlarında
görülen artış ekonomik temellerimizin hak etmediği kadar yüksek oldu.

Ülkemizin orta vadeli büyüme görünümü sağlam duruyor. Cari işlemler açığı halen yüksek, ancak, özellikle altın ticareti hariç bakıldığında geriliyor. Türkiye ekonomisi, bundan sonra gelecek yatırımları verimli kılabilecek büyüme görünümüne sahip. Uluslararası finansal piyasalar tekrar istikrar kazanacak. Akılcı politikalar izlersek ülkemize yönelen sermaye girişlerine tekrar hız kazandırabiliriz. Türkiye geçtiğimiz 10 yılda istikrarı sağladı. İstikrarın kalıcılığı konusunda piyasaların inancını sağlamlaştıran bir Türkiye bu zorlu dönemi de başarıyla yönetecektir.~
Capital: Yıl sonu büyüme beklentiniz ve 2014 yılı için tahmininiz nedir?
- 2013 boyunca global büyümeye gelişmiş ülke ekonomileri daha yüksek katkı sağlayacak. Gelişmekte olan ekonomiler için öne çıkan konu, döviz kurlarındaki dengelenmenin sağlanması. Bu dengelenmenin ardında büyüme beklentileri toparlanma eğilimine girebilir. 2013 büyüme tahminimiz yüzde 3-4 arası. Son gelen yüzde 4,4 seviyesindeki güçlü ikinci çeyrek büyüme rakamını takiben bu oranın yüzde 4’e daha yakın seyretmesini öngörüyoruz. 2014 büyüme tahminimiz ise yüzde 4,5-5.

Capital: Bankacılık yükselen faizler ve piyasalardaki dalgalanma nedeniyle yılı iyi tamamlamayacak gibi görünüyor. Büyük bir kâr kaybı olur mu?
- Aslında bu yılı ikiye ayırıp değerlendirmeliyiz. Yılın ilk yarısı, faizlerin pek çok ekonomide gittikçe azaldığı bir dönem yaşadık ve bunun bilançolardaki olumlu yansımalarını gördük. 2013’ün ilk 6 ayında sektörün kârında önceki yıla kıyasla güçlü bir artış var. Ancak yılın ikinci yarısındaki görünüm karışık. FED’in, aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programında beklendiği gibi azaltmaya gitmemesi sonucu piyasa fiyatlamalarında son derece belirgin ve olumlu hareketler görüyoruz. Bu durum gelişmekte olan piyasalara yönelik fon akımlarının da bir süre daha devam edeceği ve borçlanma faizlerinin bu süre boyunca düşük seyredeceği anlamına geliyor.

Ancak şimdilik olumlu gözükse de, bankaların “faiz dalgalanmaları” şeklinde ifade edilebilecek bu yeni ortama uyum sağlaması gerekiyor. Mevduat faizleri, gerilemeye başlayan bono faizleri ve piyasa faizlerinden olumlu etkilendi. Mevduatın vadesi kısa olduğundan bu durum bilançolarımıza hızla yansıyor. Mevduat fonlamamızın yüzde 67’sini oluşturuyor. Dolayısıyla fonlama maliyetimiz son aylarda bir miktar yükselmiş olsa da son açıklamalar bu etkiyi belirgin şekilde dengeledi.

Bankalar piyasa faizlerindeki ve maliyetlerdeki hareketleri, kredi maliyetlerine yansıtmak durumunda. Ancak kredilerin vadesi finansman kaynaklarının vadesinden 6-7 ay daha uzun. Bu nedenle sektörün gelirleri gecikmeli olarak yansıyor. Dolayısıyla yılın ikinci yarısında, ilk yarısına kıyasla kârlılıkta sınırlı bir yavaşlama beklenebilir. Ayrıca, ilk yarıda düşen faiz ortamında bankalar, kredilere yönelmiş ve bono portföyünden satışlar yapmıştı. Yılın ikinci yarısında faiz artışı nedeniyle bu tür satışlar kısıtlı gerçekleşebilecek. Bu da kârlılığı yavaşlatabilir.

Capital: Akbank özelinde durum nasıl?
- Akbank olarak risk odaklı yaklaşımımızdan taviz vermeden 2013 için öngördüğümüz büyüme politikalarını sürdürüyoruz. Bu yıl toplam 4550 banka açacağız, yaklaşık 1600 yeni arkadaşımızı aramıza katacağız. Bu dönemde gerçekleştirdiğimiz uzun vadeli yurtdışı borçlanmalarla fonlama maliyetlerimizi daha da düşürdük.~ Geçtiğimiz ay yaklaşık 1,5 milyar dolar karşılığı sendikasyon kredisi sağladık. Faizlerde artış trendi bulunmasına rağmen kredimizin maliyetini geçen yıla kıyasla 60 baz puan azalttık. Diğer yandan son yıllarda müşteri hizmet kalitemizi daha da yükseltmeye ve verimliliğimizi artırmaya yönelik çalışmalarımızı hızlandırdık. Bunların olumlu sonuçları ikinci yarıda kârlılığımızı destekliyor.

Capital: Gelişmelere baktığımızda önümüzdeki yıl da bankacılık gözde olmayı sürdürecek mi?
- Bankacılık sektörünün öz kaynak kârlılığı yüzde 14,5 civarında. Enflasyon beklentimiz yüzde 7-7,5 civarında seyrediyor. Enflasyon oranına ve bankaların aldıkları risklere kıyasla sektörümüzün sağladığı bu getiri yatırımcı için düşük. Diğer ülkelerde enflasyondan arındırılmış özkaynak getirisi bizdekinin hayli üstünde. Bu faktör, bankalarımızın değerinin emsal gelişmekte olan ülke bankalarına göre düşük kalmasının sebeplerinden bir diğeri. Vade riski ve piyasalarda yaşanan dalgalanmaları göz önünde aldığımızda, yüzde 20 civarındaki bir özkaynak kârlılığının yatırımcıları çekecek daha makul bir oran olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan son zamanlarda bankacılıkla ilgili çok sık karar alındığını görüyoruz. Bu gelişmeler yatırımcı için bir belirsizlik ortamı yaratıyor.

Bununla birlikte önümüzde büyüme arzusu, motivasyonu, 2023 hedefleri olan bir Türkiye var. Kişi başı milli gelirimiz, son on yılda 3 kat arttı. Büyüyen, zenginleşen bir orta sınıfa sahibiz. Ancak bu gelişmelere rağmen ülkemizde 18-19 milyon civarında bankacılık hizmetlerinden yararlanamayan bir kesim bulunuyor. Nüfusumuzun yarısı 30 yaşın altında. Bu Türkiye’ye büyük bir dinamizm veriyor.

Capital: İlk altı ayda yaşanılan yüzde 20'lik kârlılık artışı önümüzdeki dönem için hayal mi?
- Faiz artışları, menkul değerler cüzdanını ve kredi büyümesini kısa vadede bir miktar olumsuz etkileyebilir. Ancak Türkiye, büyümesini sürdürüyor. Ekonomik beklentilerin stabilize olduğu noktada, Türkiye’nin uzun vadeli büyüme potansiyeli yatırımcıları tekrar cezbedecektir. Biz banka olarak üretken yatırımlara, KOBİ’lere olan desteğimizi sürdüreceğiz. Bankacılık sektörünün kaldıraç oranı nispi olarak düşük ve sermaye yeterliliği güçlü. Dolayısıyla bu büyümeyi finanse edecek ve bu süreçte kârlılığını yüksek tutabilecek potansiyele sahip.

Capital: 2013 ve sonrası büyüme hedeflerinizi değiştirdiniz mi? Bir revizyon var mı?
- 2013 ve sonrasına ilişkin hedeflerimizde bir revizyona gitmedik. Amerikan ekonomisinde düzelmenin hızı, faiz artışlarının ne zaman olacağı gibi konuları yakından takip ediyoruz.~
Bu yılın ilk yarısında toplam aktiflerimiz yüzde 8 büyümeyle 176 milyar TL’yi geçti. Nakdi kredilerimizle ekonomimize sağladığımız desteği 104 milyar TL’nin üstüne çıkardık. Önümüzdeki yıllarda da sektörün üzerinde büyümeyi ve pazar payı artışlarını sürdürmeyi hedefliyoruz. Şube yatırımlarımız bu kapsamda devam edecek. Yıl içerisinde toplam 45-50 civarında yeni şube açmış olacağız ve yaklaşık 1.600 yeni arkadaşımız aramıza katılmış olacak.

Capital: Ortak arayışınızın olmadığını biliyoruz. Ancak bu stratejinizde bir değişiklik var mı?
- Şu an için odağımızda, önemli büyüme fırsatları barındıran bankacılık sektörümüzde organik büyüme stratejisi bulunuyor. Dolayısıyla şu an için gündemimizde bir ortak arayışı bulunmuyor. Özellikle yabancı bir ortağın bize bağ olacağını düşünüyoruz.

Capital: Avrupa’da banka almak kolaylaştı mı? Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
- Banka satın alımları konusunda önce potansiyelin nerede olduğuna bakmak lazım. Türk bankacılık sektörü en yüksek büyüme potansiyeline sahip pazar. Akbank olarak asıl hedefimiz yurtiçindeki bu yüksek büyüme potansiyelini ve kârlı iş fırsatlarını değerlendirmek.

SABANCI’NIN GÖZÜNDEN BANKACILIK
1- Türkiye için 2013 büyüme tahminimiz yüzde 3-4 arası. Son gelen ikinci çeyrek büyüme rakamı nedeniyle bu oranın yüzde 4’e daha yakın seyretmesini öngörüyoruz.
2- Bankalar piyasa faizlerindeki ve maliyetlerdeki hareketleri, kredi maliyetlerine yansıtacak. Bu nedenle ikinci yarıda bir miktar yavaşlama olabilir.
3- İlk yarıda düşen faiz ortamında bankalar, kredilere yönelmiş ve bono portföyünden satışlar yapmıştı. İkinci yarıda bu satışlar kısıtlı gerçekleşebilecek. bu da kârlılıkta yavaşlamaya neden olabilir.
4- Faiz artışları, menkul değerler cüzdanını ve kredi büyümesini kısa vadede bir miktar olumsuz etkileyebilir.
5- 2013 için öngördüğümüz büyüme politikalarını sürdürüyoruz. Bu yıl toplam 45-50 banka açacağız, yaklaşık 1600 yeni arkadaşımızı aramıza katacağız.
6- Gelecek yılın daha iyi olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle 2014 büyüme tahminimiz ise yüzde 4,5-5 aralığında bulunuyor.
7- Bankacılığın kaldıraç oranı nisbi olarak düşük ve sermaye yeterliliği güçlü. Bu büyümeyi finanse edecek ve bu süreçte kârlılığını yüksek tutabilecek potansiyele sahip.
8- Kişi başı milli gelirimiz, son 10 yılda 3 kat arttı. Büyüyen, zenginleşen bir orta sınıfa sahibiz. 18-19 milyonluk bankacılıktan yararlanamayan bir kesim bulunuyor. Bu büyük bir dinamizm veriyor.
9- Önümüzdeki yıllarda da sektörün üzerinde büyümeyi ve pazar payı artışlarını sürdürmeyi hedefliyoruz.
10- Odağımızda organik büyüme stratejisi bulunuyor. Şu an için gündemimizde bir ortak arayışı yok. özellikle yabancı bir ortağın bize bağ olacağını düşünüyoruz.~
11- Mobiliteye çok inanıyoruz. Yeni teknolojilere yatırım yapmayı sürdürüyoruz. 2011’den beri teknolojiye her yıl ortalama 100 milyon dolar civarında yatırım yapıyoruz.

SABANCIYI ENDİŞELENDİREN GÖSTERGELER
KREDİLERİN SEYRİ

Milli gelirdeki büyümeyle ilişkili olan faktör, 1 net kredi kullandırımıdır. Buradaki artış, toplam kredi artış hızından daha düşük seyrediyor. Kredi artış hızının uzun vadeli trendi ise olumlu. Ancak kısa ve orta vadede, finansal istikrar açısından tüketici kredilerinin artış hızı, bir miktar yavaşlayacak.
DÜŞÜK TASARRUF
Yurtiçi tasarrufların milli gelire oranı, 1990’lardaki yüzde 24 düzeyinden 2010’da yüzde 12’lere geriledi. Alınan önlemlerle şimdi yüzde 15’ler civarında. Tasarrufların artırılması, hem cari açığın daha düşük seviyelere çekilmesine hem de yüksek sürdürülebilir büyüme performansımızı sürdürmemize katkı yapacak.
FON AÇIĞI
Kredi artış hızıyla mevduat artış hızı arasındaki önemli farkın altını çizmek gerekiyor. Aradaki fark sebebiyle ekonomimiz fon açığı veriyor. Bu açığı da yurtdışı borçlanma yoluyla kapamak zorunda kalıyoruz.
AÇIĞIN FİNANSMANI
Cari açığın yüzde 70’lik kısmı, kısa vadeli fonlamayla döndürülüyor ve bu yüksek bir oran. Doğrudan yabancı yatırımların cari açığın fonlaması içindeki payı ise yüzde 12’ler civarında. Cari açığın fonlama kompozisyonunu uzun vadeli fonlamaya kaydırmalıyız.
DENGESİZ DAĞILIM
Milli gelirin yüzde 80’ini sağlayan 30 ilimiz, 5 ülkenin batısında yer alıyor. Bu illerimiz, toplam nüfusun yüzde 63’ünü oluşturuyor. Bu hattın doğusunda kalan 10-12 ilimiz hariç diğer illerde kişi başı milli gelir düşük seyrediyor. Bu bölgedeki illerimizin de potansiyellerinin yukarıya taşınması kalkınma atılımı için katalizör görevi görecek.

“YENİ NESİL BANKACILIĞA ÖNCÜLÜK EDİYORUZ”
ÖNEMLİ BİR PLATFORM

Ürün ve hizmetlerini müşterisinin bulunduğu yeni mecralara taşıyan, sosyal medyada da müşterilerini dinleyen, onların yanında olan şirketler rekabette avantaj kazanıyor. Sosyal medyada şirketiniz hakkında yazılanlar, hizmet kalitenizi ve müşterilerinizin memnuniyetini farklı bir yönden değerlendirmek için de önemli bir platform.~
Buradaki görüş ve talepleri doğru okuyan, değerlendiren şirketler, alacakları aksiyonlarla müşteri memnuniyetlerini daha da ileriye taşıma fırsatı yakalıyor. Ayrıca, sosyal medyadaki görüş ve talepler yeni ürün ve hizmetlerin uygulamaya geçirilmesi için de çok önemli bir kaynak görevi görüyor.
MOBİLİTEYE İNANIYORUZ
Mobiliteye çok inanıyoruz ve Türkiye’nin öncü bankası olmayı sürdüreceğiz. Ülkemiz genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Türkiye’nin yüzde 50’si 30 yaş altında. Bu kesime ulaşmada teknoloji ve sosyal medyanın önemi giderek artıyor. Mobilitenin Türkiye’nin gündemine yeni yeni geldiği dönemlerde bugünleri öngörerek teknolojimize ve alt yapımıza yatırım yaptık. Birçok yeniliği müşterilerimizle buluşturduk. Yeni teknolojilere yatırım yapmayı sürdürüyoruz. 2011 ’den beri teknolojiye her yıl ortalama 100 milyon dolar civarında yatırım yapıyoruz.
ALTERNATİFİN PAYI
Bankamızdaki işlemlerin 3’te 2’si, alternatif dağıtım kanallarımız üzerinden gerçekleşiyor. Müşterilerimizin de 3’te 1 ’i şubeye uğramadan işlemlerini alternatif dağıtım kanallarımız üzerinden yapıyor. Türkiye’de, dijital bankacılığa “Akbank Direkt” markasını verdik. Bu iş birimimizi genel müdür yardımcılığı seviyesinde yönetiyoruz. Gerçekleştirdiğimiz bu atılımla yeni nesil bankacılık dönemine öncülük etmeyi sürdürüyoruz. “Akbank Direkt”e yatırım yapmaya, zaman içinde daha da geliştirmeye devam edeceğiz.

“NELER YAPMAK İSTİYORUZ”
VİZYON

Vizyonumuzda her alanda ‘kalıcı liderliği’ yakalayan, geleceğin bankacılığını oluşturan bir Akbank bulunuyor. Bu kapsamda, sürdürülebilir ve kârlı şekilde büyümek bizim için öncelikli.
MARKA
2012’den sonra bu yıl da ‘Türkiye’nin En Değerli Banka Markası’ olduk. Dünya genelinde ise 500 bankanın bulunduğu listede 96’ncılıktan 86’ncılığa sıçradık. Marka değerimizi daha da artırmak için çalışmalarımız ve yatırımlarımız devam ediyor.
KOBİ’LER
Ülkelerin, sahip oldukları global markalar oranında dünyada söz sahibi olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda ekonominin dinamosu olan KOBİ’lerin ve diğer şirketlerin gelişimine ve finansmanına büyük önem veriyoruz.
SENDİKASYON
Başarılı sendikasyon işlemleriyle ekonomimiz ve reel sektörümüze daha uygun şartlarda finansman kaynağı sağlıyoruz. En son geçen ay 1,5 milyar dolar tutarında sendikasyon kredisi sağladık. Tüm dünyada faizler yükselirken, sendikasyon kredilerinde faizleri düşürdük.~
İŞLEMLER
Temmuz 2010’da 1 milyar dolar tutarındaki işlemimizle bankacılık sektörümüzdeki ilk Eurobond ihracını gerçekleştirdik. Bu yıl ocakta 1 milyar TL’lik, Türkiye’den uluslararası piyasalara yapılan ilk TL Eurobond ihracına imza attık. Bu ve diğer işlemlerimizle sermaye piyasalarımızın derinleşmesine katkı sağlamaya devam ediyoruz.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz