Nazik ve hoşgörülü liderler

Ünlü yönetim gurusu Tom Peters'in bir konuşmasında dinlemiştim. Yazar Barbara Tuchman'ın, "Ağustos Silahları" adlı kitabında, İngiliz Kralı 7. Edward'ın Fransa ziyaretine ve bu ziyaretin yarattığı etkiye dikkat çekiyordu. Fransa ile İngiltere'nin eskiye dayanan sorunlar vardır. O nedenle Fransız halkının, İngiliz Kralı'nı sempatiyle karşılamayacağı ve ziyaretin sönük geçeceği bekleniyordu. 1903 yılında Paris'e giden Kral Edward, gerçekten de pek sevimli olmayan bir şekilde karşılandı. Ancak, Kral, 96 saat süren ziyareti boyunca nazik ve ağırbaşlı tavrını sürdürdü. İyi derece Fransızca bilmesini avantaja dönüştürdü. Ziyareti boyunca "Fransız halkına olan hayranlığından", "Fransızların şanlı tarihinden", "Eşsiz şehirlerinden söz etti. Her zaman yumuşak mesajlar verdi, nazik bir devlet adamı profili çizdi. Yazarın anlattığına göre, mükemmel bir Fransızca ile yaptığı zarif ve düşünceli konuşmalarla gönülleri feth etti. Kral Paris'ten ayrılırken bu sefer kalabalıklar, "Kralımız çok yaşa!" diye bağırıyorlardı. Çok zor bir iş başarılmıştı ve aradan bir yıl bile geçmeden Fransa ile Britanya arasında bir dostluk anlaşması imzalanmış ve dünyanın tarihi yeniden şekillendirilmişti.

ŞİRKETLER HANGİ MESAJI ALMALI?
Bu anekdotu aktaran Tom Peters, bazen küçük , değersiz gibi görünen inceliklerin, büyük sonuçlar doğurduğuna dikkat çekmişti. Ardından da şunları eklemişti:
- Eğer bir şirket muhteşem insanlara ve harikulade ilişkilere dayanarak kurulmuşsa, o sağlam bir ahlak, düşüncelilik, empatiyle dinleme ve takdir eden söylemler temelinde kurulmuş demektir. Gerçekten de böyle bir şirket ancak ünlü reklamcı Ogilvy'nin müşterilerine Manhattan sokaklarındaki arabalarına kadar refakat etmekteki istekliliğiyle kurulabilir.
- Bu aslında benim için çok eski bir temadır. Bob Waterman ile birlikte yazdığımız ilk kitabım,
"Mükemmellik Peşinde"deki tanıtım yazım sadece altı kelimeden oluşuyordu: "Sert olan yumuşaktır. Yumuşak olan serttir".
- Tüm bunlar hakkında düşünmem beni hepsinin içinde en yumuşak olan kelimeye, yani insanlar arasındaki anlaşmalarda belki de en uzun süreli etkisi olan nezakete yönlendirdi.
- Roman yazarı Henry James şöyle diyordu: "İnsan hayatında üç şeyin önemi vardır. Birincisi naziklik. İkincisi nazik olmak. Ve üçüncüsü nazik olmak". Benim gözlemim: Naziklik her zaman işe yarar. Ve muhakkak bir geri dönüşü olur.