Yüksek Faiz Nasıl Düşer?

İşadamı ve sanayici, düşük faizli kredi talep ediyor. Yükselen oranlardan şikayetçi. Bankacılar da bu talepleri olumlu karşılıyor, haklı buluyor. Ancak, onların da beklentileri var. Yasal yükümlülü...

1.04.2001 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

İşadamı ve sanayici, düşük faizli kredi talep ediyor. Yükselen oranlardan şikayetçi. Bankacılar da bu talepleri olumlu karşılıyor, haklı buluyor. Ancak, onların da beklentileri var. Yasal yükümlülüklerin yüksekliğinden yakınıyor, bu alanda indirime gidilmesini istiyorlar. Mevduatın üzerindeki munzam karşılık, disponibilite, sigorta primi, KKDF, BSMV ve Kambiyo İşlem Vergisi gibi maliyet yaratan unsurlara dikkat çekiyorlar. Bunlarda yapılacak indirimlerin, ardından kredi faizlerine yansıyacağını belirtiyorlar.
 
Göründüğü kadarıyla oluşan tablodan herkes şikayetçi. Bankalar, kredi kullanan işadamları ve sanayi kesimi, farklı nedenlerden dolayı sistemden dert yanıyor. Şikayetin konusu ise faizlerin yüksekliği... Ancak, ortaya atılan konular farklı. Bankalar, topladıkları mevduatın içinden ayırdıkları yasal yükümlülüklerin getirdiği maliyetlere dikkat çekiyor. Kredi kullanan kesim de mevduat ile kredi faizleri arasındaki marjın büyüklüğünden yakınıyor.

Bankacılar, aslında kredi kullanan kesimi de anlıyor. Bir bankacı, “Biz de düşük maliyetle kredi kullandırmaktan yanayız. Ancak, kaynak toplama maliyetlerinin aşağıya indirilmesi gerekiyor” diyerek tabloya açıklık getiriyor. Aynı bankacı, bunun için, mevduatların üzerindeki yasal yükümlüklerin düşürülmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Bankacılara göre, Türkiye’deki sistemde, yasal yükümlülükler dolaylı vergi gibi çalışıyor ve sektörün güçlenmesinin önünde engel oluşturuyor. Ziraat Bankası Genel Müdürü Osman Tunaboylu, “Yasal yükümlükler, vergi ve kesintiler, doğal olarak kaynak maliyetleri ile kredi faizlerinin yükselmesine yol açıyor” diyor.

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen ise “Bu yükümlükler hiçbir ülkede yok. İnceleyin, hangi Batı ülkesinde KKDF ve BSMV gibi uygulamalar var? Munzam oranı yüzde 2’dir ve buna da faiz alırlar. Bizde ise bu yükler kredi faizlerini otomatik olarak yükseltiyor” diyerek eleştirilerini dile getiriyor. Peki bankacılar şikayetlerinde haklılar mı? Capital, bu sorunun yanıtını ararken, bankacılık sektörü üzerindeki yasal yükümlükler ve bunların maliyetlere etkisini de araştırdı.

100 nasıl 86’ya düşüyor?

Bankaların topladığı mevduatların üzerinde, “Munzam karşılıklar, disponibilite ve sigorta prim ödemeleri” gibi yükümlükler yükümlülükler var. Maliyetleri de zaten bunlar yukarı çekiyor. Bu yasal yükümlükler nedeniyle, bankalar topladıkları 100 TL’nin ancak 88 lirasını kullanabiliyor Döviz mevduatında ise bu miktar 86 TL’ye kadar düşüyor.

Mevduatın yapısındaki bu tabloyu ortaya koymak için şöyle bir hesaba göz atmakta yarar var: Daha iyi anlamak için bir yıl vadeli mevduat örneğinden yola çıkalım. Bir kere her 100 liranın 4 lirası munzam karşılık olarak Merkez Bankası’na yatırılıyor. Bu karşılık için herhangi bir faiz alınmıyor. Mevduat munzam oranının 12 Ocak’ta yüzde 6’dan yüzde 4’e düşürüldüğünü anımsatalım. Ama, bankacılara göre bu oran hala yüksek.

İkincisi, bankalar yüzde 8 oranında disponobilite tutmak zorunda. Bu oranın yüzde 2’si serbest tevdiat olacak. Yani, bankaların kasalarında nakit olarak bulundurmak zorunda oldukları tutar. Diğer yüzde 6’lık bölüm ise Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen çerçevede Hazine bonosu veya Devlet tahvilinden oluşmak zorunda. Yani, yükümlülükleri topladığımızda, bir banka 100 liralık mevduatın ancak 88 liralık bölümünü, kullanabiliyor.

Döviz mevduatında durum ne?

Döviz mevduatlarında da benzer bir tablo söz konusu. Döviz mevduatında yüzde 11’lik munzam, yüzde 3’lük disponobilite oranı uygulanıyor. Böylece bankalar, topladıkları her 100 doların, ancak 86 dolarlık bölümünü kullanabiliyor. Bu da yüksek faizle toplanan döviz mevduatının, krediye dönüşmesinde maliyetleri yükseltiyor.

Bir diğer yükümlülük de, tasarruf mevduatına karşılık yatırılan sigorta primleri. Primler, TL ve döviz mevduatı için de aynı oranda kesiliyor. On binde 25 olan bu oran, yılda 4 kez tekrarlanıyor. Yani, bankalar, yılda 4 kez sigorta primi ödemesini yapıyor. Mevduata getirilen devlet güvencesi nedeniyle bankalar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) da prim ödemesi yapıyorlar. Bu da mevduatın yüzde 1’ine denk geliyor.

Kredi faizini yükselten hesap!

Hesabımızı geliştirelim... Yıllık yüzde 65 ile toplanan bir mevduatın yasal yükümlüklerle birlikte TL bazındaki maliyeti, yüzde 72.82’e geliyor. Bankalar, bu maliyetin üzerine komisyon ve kar marjı ekleyerek satabiliyor. Bu da kredi kullanan kesimin ödediği bedeli yükseltiyor.

Bankacılar, işte bu nedenle yasal yükümlüklerin azaltılmasını istiyor. Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Tunaboylu, “Yasal yükümlülükler, çok yüksek ve gerek mevduat munzam, gerek disponobilite oranlarının aşağı çekilmesi gerekiyor. Çünkü, uygulamadaki bu yükümlükler, banka sisteminin kaynak maliyetleri üzerine büyük bir yük getiriyor” diyor.

Mart ayı sonu itibariyle emekliliğe ayrılacak olan Tunaboylu, özellikle sıfır faizle Merkez Bankası’nda tutulan mevduat munzam karşılıkların, Batı ülkelerinde olduğu gibi yüzde 0.5 veya 1 gibi oranlara düşürülmesi gerektiği görüşünde. Tunaboylu, “Veya munzam karşılıklar için faiz verilsin” diyor.

Oranlar düşürülürse ne olur?

İşte anahtar soru bu... Gerçeği gözler önüne sermek için bir hesap yapmak yeterli. Hesabımızı da, TL’de mevduat munzam karşılığının yüzde 4’ten yüzde 1’e, disponobilite oranının da yüzde 8’den yüzde 3’e düşürülmesi olasılığına göre gerçekleştirelim.

Bankacılara göre, bu olasılığın gerçekleşmesi, sisteme büyük bir kaynak yaratacak. Her şeyden önce bankalar, munzam karşılıklar olarak bugünkü ortamda yaklaşık 600-700 trilyon liralık bir nakite kavuşabilecekler. Bunun da sistemde ciddi bir rahatlama yaratacağı kesin.

Bu olasılık, bankaların topladıkları her 100 TL’nin, 96 TL’sini kullanabileceği anlamına geliyor. Daha açık söylemek gerekirse, bugünkü koşullarda yüzde 65’le toplanan mevduatın bankalara maliyeti yüzde 73 düzeyinde. Yükümlülüklerin yukarıdaki oranda düşürülmesi halinde, bu oran yüzde 68’e kadar düşebiliyor.

Dövizde ise mevduat munzamın yüzde 1’e ve disponobilitenin de yüzde 1’e düşürülmesi durumunda, mevduatın yüzde 98’lik bölümünü kullanmak mümkün olabilecek. Bu şekilde de mevduatın maliyete oranı önemli bir şekilde aşağıya çekilmesi sağlanacak. Örneğin, bugün koşullarda yüzde 10 ile toplanan döviz mevduatın maliyeti yüzde 12.6. Oranların düşürülmesi durumunda ise maliyet yüzde 11’e geriliyor. Böylece, Merkez Bankası’nda sıfır faizle tutulan yüzde 11’lik munzam karşılığın getirdiği ek maliyet de, ihracatçı şirketler tarafından ödenmeyecek.

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’e göre, munzam karşılıkların düşürülmesi en çok kamu bankalarına yarayacak. Özen, “Çünkü, mevduatın yüzde 60’ı kamu bankalarında. Munzam karşılıkların düşürülmesi, kamu bankalarına yarar, özel bankalara değil” diyor.

Off-shore’u büyüten faktör

Bankacılık sektörüne yönelik yaptığı araştırmalarla bilinen IBAR’ın yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Selçuk Abaç, yasal yükümlülüklerin yüksek olması nedeniyle, off-shore sisteminin büyüdüğünü söylüyor. Prof. Abaç, “Mevduatın üzerinde yükler ağır ve maliyetler önemli olduğu için off-shore’lar bu kadar büyüdü” diyor. Prof. Abaç’a göre, munzam karşılıkların ve disponibilite oranlarının düşürülmesi, zorlanan bankacılık sistemini bir miktar rahatlatabilir.

Toprakbank’ın genel müdürü Zafer Ataman ise “Oranların düşürülmesi, maliyetleri aşağı çekecektir. Ancak, bunun zamanlamasını iyi yapmak gerekiyor. Enflasyonun düştüğü bir ortamda, iyi bir uygulama olur. Ama bence bugün atılacak bir kurşun değil” diyor.

Bankaların yasal yükümlükleri dışında, vergi ve fon gibi çeşitli kesintiler de kaynak kullanma maliyetlerini yukarı çekiyor. Bankalar, kullandırdıkları ticari ve bireysel krediler için Banka ve Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi yapıyor. Bu vergi ve fon kesintileri, hem şirketlerin hem de tüketici kredisi kullanan bireylerin ödediği faiz yükünü yükseltiyor.

MALİYETİ YÜKSELTEN KESİNTİ VE VERGİLER

MEVDUAT MUNZAM KARŞILIKLARI: Bankalar, topladıkları her 100 TL’lik mevduatın yüzde 4’unu Merkez Bankası’na sıfır faizle yatırmak zorunda. Döviz mevduatı için ise bu oran yüzde 11 düzeyinde.

DİSPONİBİLİTE: Bankalar, TL mevduat için yüzde 6’lık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ve yüzde 2’lik serbest tevdiat tutmak zorunda. Döviz mevduatı için ise bu oran yüzde 3 oranında.

SİGORTA PRİMİ: Bankalar, topladıkları TL ve döviz mevduatı için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na, 3 ayda bir mevduatın on binde 25’I kadar sigorta prim ödemesi yapıyor.

BSMV: Bankalar, müşterilerine kullandırdığı kredilere uygulanan faiz oranı üzerinde yüzde 5’lik BSMV kesintisi yapıyor. Bu kesinti, maliyeye yatırılıyor.

KKDF: Tüketici kredilerinde faiz oranının yüzde 8’i, ticari kredilerinde ise yüzde 3 olarak uygulanıyor. İhracat amaçlı kredilerde ise KKDF kesintisi yok. Bu kesintiler, maliyeye ödeniyor.

KAMBİYO GİDER VERGİSİ: Bankalar, müşterilerinden aldıkları döviz karşılığında, binde bir oranında Kambiyo Gider Vergisi, kesiyor ve bu kesinti maliyeye yatırılıyor.

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz