Spor DNA'mızda var

Şenol Şankaya’nın evine konuk olduk ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…

5.12.2018 11:49:000
Paylaş Tweet Paylaş
Spor DNA'mızda var

Yoğun bir çalışma hayatı olan ve çok sık iş seyahatine çıkan Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya için spor, tüm bu tempoya rağmen hayatının vazgeçilmezi. Spora olan ilgisinin çocukluk yıllarında başladığından bahseden iş insanının bu konuda yol göstericisi ise babası. “Babam hiç aksatmadan her sabah yürüyüş yapardı” diyen Şankaya, son 16 yıldır spor koçu Hüseyin Bey’le birebir çalışıyor. Uzun bir dönem iş yoğunluğu nedeniyle spora ara verdiğini ve bu süre zarfında kendini hantal hissettiğini söyleyen Şankaya, “Spora yoğunlaştığımda apayrı bir huzurum oldu. Sabah kalkar kalkmaz spor yapınca gün bambaşka bir neşeyle devam ediyor” diye konuşuyor. Pozitif bir insan olduğunu ve pozitif bir yaşamı tercih ettiğini söyleyen iş insanı, sporun, iş hayatına stres yönetimi açısından müthiş bir katkısı olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenle eşi ve çocukları da kendisi gibi sporu hayatının bir parçası haline getirmiş durumda. İki oğlunun da disiplinli bir şekilde spor yaptığını belirten Şankaya, eşinin ise pilates yaptığını anlatıyor ve “Spor bizim DNA’mızda var” diyor. Biz de sporun hayatına etkisini konuşmak üzere Şenol Şankaya’nın evine konuk olduk ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik… 

Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. İş-yaşam dengenizi nasıl kuruyorsunuz?

 Yoğun bir iş ve seyahat hayatım var. Aynı zamanda çok aktif bir sosyal hayata sahibim. Hepsini bir arada yaşamaya çalışıyorum. Elimden geldiği kadar Bursa’da olduğum süre içerisinde ailemle vakit geçirmeye çalışıyorum. Aslında eskiden daha fazla seyahat ediyordum. 5-10 yıl evvel yılda toplam 180 günüm yurt dışında geçiyordu. Ama şu anda toplam 2-3 aya kadar indi. Bu konuda eşimin verdiği desteği unutamam. Evlendiğimizde İstanbul’dan Bursa’ya geldi. Evliliğimizin ilk yılında oğlum Selim doğdu. İşlerin temposuyla evde olmayan bir eşi vardı. Ancak bana iş hayatımda, özel hayatımda, spor hayatımda her koşulda çok büyük destek verdi, yanımda oldu. Kendisine sizin aracılığınızla da tekrar teşekkür etmek istiyorum. 

 Spor, hayatınıza nasıl girdi? 

 Spor, benim çocukluğumdan bu yana hayatımın içinde. Futbol, sörf, kayak, tenis gibi sporlarla ilgilendim. Üniversite yıllarında spora olan ilgim daha da gelişti. Los Angeles’ta bizim İstanbul Spor diye bir futbol takımımız vardı. Los Angeles şampiyonu olmuştuk. Aynı dönemde motokros ve rüzgar sörfüne de merak salmıştım. Döndükten sonra iş hayatına atıldım. Yaklaşık 10 yıl yoğun bir tempoda çalıştım. O arada evlilik, çocuklar derken sporu ihmal ettim. 2001 yılında 40 yaşına girdim ve artık bundan sonra sağlık açısından kendime bir yatırım yapmam gerektiğini düşündüm. O gün bugündür Hüseyin Hoca’yla haftada 2-3 gün birlikte çalışıyoruz. 1-2 gün de pilates yapıyorum. Eşim Esra pilatese çok meraklı ve bu işi çok biliyor. Pilatesteki hocam da eşim diyebilirim. 

Hüseyin Bey’le 17 yıldır devam eden bir çalışmanız var. Nasıl tanıştınız?

 Bursa’da bir otelin spor salonuna gidiyordum.Hüseyin Bey orada hocalık yapıyordu. Oradan ayrılınca birlikte özel çalışmaya devam ettik. 

 Neden spor salonunda değil de özel bir hocayla çalışma ihtiyacı duydunuz? 

 Ben çok erken kalkan bir insanım. 16 yıl evvel daha da erken kalkardım, saat 5’te uyanıp 6 gibi spora başlardık. Şimdi biraz da gecikiyor ama yine de 6.30’da ayakta olurum. Ancak o saatte açılan spor salonu yok. Mecburen evde kendime bir spor salonu yaptım. 

 Spor rutininiz nedir? 

 6.45 gibi başlayıp yaklaşık bir saat on beş dakika spor yapıyoruz. Bunun dışında günde 10 bin adım atmaya gayret ediyorum. Sabah yürüyüşle 6-7 bin yapıyorum ve gün içerisindeki adımlarımla tamamlamaya çalışıyorum. Önce yürüyüş ve koşuyla başlıyoruz. Zamanıma göre 30-45 dakika arasında yürüyor ve koşuyorum. Daha sonra 30-45 dakika aralığında crossfit yapıyoruz. Daha çok karın çalışmaları yapıyorum. Eskiden ağırlık da çalışırdım ama 50 yaşını geçtikten sonra daha çok lastiklerle çalışmaya başladık. Ağırlığı olabildiğince azalttım. Az ağırlık, çok tekrarla kas kaybını önlemek üzerine daha çok çalışma yapıyorum. Pilatesi ise haftada 1-2 kez, daha çok akşam 7-8 saatleri arasında yapmaya çalışıyorum. 

 Yurt dışına gittiğiniz zaman bu rutininiz bozuluyor mu? Nasıl telafi ediyorsunuz? 

 Daha çok yürüyüş yapıyorum. Aslında yurt dışı benim için daha rahat oluyor. Genelde koşu parklarına yakın otellerde konaklamayı tercih ediyorum. Sabah kalkınca ilk işim, bulunduğum şehirdeki koşu parkurlarına gitmek oluyor. Daha sonra şınav, mekik gibi hareketlerle de günü bitiriyorum. Özellikle Amerika’ya gittiğimde benim için daha keyifli oluyor. Çünkü Nike’a gittiğiniz zaman tamamen spor üzerine kurulmuş bir kampüsü var. Beni içine çekiyor. 

 Spora başladıktan sonra kendinizde nasıl bir değişim gözlemlediniz? 

 İş hayatına başlamadan evvel çok yoğun bir spor hayatım vardı. O dönemde kilo da aldım. Genç olduğunuz için aldığınız kiloların farkında olmuyorsunuz, çünkü gençlik bir şekilde diri tutuyor. Ayrıca çok da seyahat ettiğim için hareketli bir yaşamım vardı. Ancak zaman ilerledikçe spor yapmadığım için hantallaştığımı fark ettim. Spora yoğunlaştığımda apayrı bir huzurum oldu. Spora başladığım ilk gün bunu hissettim. Sabah kalkar kalkmaz spor yapınca gün bambaşka bir neşeyle devam ediyor. 

 Sporun hayatınıza en önemli katkısı ne oluyor?

Strese girdiğim zaman sporla terleyerek ve koşarak bunu üzerimden atıyorum. Kişilik olarak da pozitif bir insan olduğum için pozitif bir yaşam tercih ediyorum. Sporun, iş hayatıma stres yönetimi açısından müthiş bir katkısı oldu. 

 Ailenizi de spor konusunda teşvik ediyor musunuz? 

 İki oğlumu yönlendirdim. Haftada 5-6 gün son derece disiplinli şekilde spor yapıyorlar. Hatta büyük oğlum, şimdi yoğun bir tempoda olduğu için aynı benim onun yaşlarındaki halim gibi spor yapamadığı için sitem ediyor. Eşim zaten pilates yapıyor. Benim babam da spora çok ilgiliydi. Her sabah yürüyüş yapardı, hiç eksik etmezdi. Spor bizim DNA’larımızda var. 

 Çalışanlarınızı da yönlendiriyor musunuz? 

 2003 yılından bu yana faaliyet gösteren Yeşim Spor kulübümüz var. Çalışanlarımızın çocuklarını da spora yönlendiriyoruz. 8-9 yaşında alıp 16 yaşına kadar basketbol okulunda yetiştiriyoruz. Profesyonel takımlara altyapı sağlıyoruz. Ben aynı zamanda kulübün yönetim kurulu başkanlığını yapıyorum. Bir de Şükrü Şankaya Futbol Okulu’nu kurduk. Yine çalışanlarımızın çocuklarını oraya göndermelerini teşvik ediyoruz. 

 Sporla birlikte formunuzu korumak için beslenmenize de önem veriyor musunuz? 

 Evet, beslenmeye çok dikkat ederim. Bundan üç ay evvel Avusturya’ya bir detoks merkezine gittim. Orada, sağlığım açısından bana faydalı olan besinler hakkında çok şey öğrendim ve şimdi bunları uygulamaya çalışıyorum. Bununla birlikte Canan Karatay’ın önerilerini dinledikten sonra yeme ve içme alışkanlıklarını değiştirdim ve hemen faydasını gördüm. Hem kilo verdim hem sağlığım açısından çok yararlı oldu. Örneğin mide problemlerim vardı, ancak dikkat etmeye başladıktan sonra büyük ölçüde azaldı. Doğru beslenmenin gerekliliğine inanıyorum. Gün içinde sebze ve meyve tüketmeye çalışıyorum. Akşamları da olabildiğince hafif yemekler yiyorum. Benim olmazsa olmazım kahvaltı. En kuvvetli ve en önemli öğünüm diyebilirim, bütün günü kurtarıyor. 

 Spor dışında ilgi alanlarınız nedir? 

 Maç izlemeyi çok seviyorum. Hala az da olsa futbol oynuyorum. Tenis, hayatımda daha çok yer edinmeye başladı. Yaşım için en faydalı spor olduğunu düşünüyorum. Bunların dışında dizi izlemeyi seviyorum. Eşimle birlikte akşamları Netflix’teki dizileri izlemek en büyük zevklerimiz arasında.


ÇOCUKLARIM KENDİ KARARINI VERİYOR

BABA ETKİSİ
Rahmetli babam, benim yetişmemde farklı bir yol izlemişti. Kendisi Nergis Holding’in başındayken beni Yeşim’e göndermişti, o zamanlar ufak bir fabrikaydı. Yeşim’de benim kendimi geliştirmeme ve şirketi büyütmeme fırsat verdi. Sorumluluk alıp o fabrikayı sahiplenmemi sağladı.
YÖNETİM TARZI Oğlum Selim de üniversiteden döndükten sonra benim yanıma geldi. Benim yanımda bazı şeyleri öğrendikten sonra kendi isteğiyle Mısır’daki fabrikaya gitti. Kendisinin gelişimi açısından orada daha özgür olması gerektiğini hissetti. Sonra ben, 30 yıl önceki kendimi hatırladım ve oğlumun doğru bir tercih yaptığını düşündüm.
YAZ STAJI Küçük oğlum Murat ise Miami’de okuyor, 21 yaşında. Şu anda aile şirketine girme kararını vermek için çok erken. Bu yaz, ilk stajına Yeşim’de başlıyor. Belki daha sonra farklı sektörleri de dener. Mezun olduktan sonra da kendi kararını vermesini istiyorum. Aile şirketinde çalışması konusunda zorlama yapmak gibi bir düşüncem yok.



SEYAHAT ETMEYİNCE HUZURSUZ OLUYORUM

TUTKU HALİNE GELDİ
Seyahat etmeyi çok seviyorum. Zaten sevmeseydim sanırım bu işte çok zorlanırdım. Ama bunun dışında iş dışı seyahatleri, yeni yerler görmek benim için önemli. Üç hafta seyahat etmediğimde kendimi huzursuz hissediyorum.
EN ETKİLEYEN YER Uzak Doğu beni çok etkiliyor. Orada bambaşka bir gizem var, kültürlerine hayranım. Özellikle Japonya’yı çok seviyorum, bütün dünyaya örnek olabilecek bir kültüre sahipler. Bunun dışında Amerika en sevdiğim ülkelerin başında geliyor.
MERAK EDİLEN ÜLKELER Afrika’ya, safari yapmaya gitmek istiyorum. Tabii orası için daha uzun bir program yapmak gerekiyor. 2-3 haftalık bir zaman ayırabilirsem mutlaka gideceğim.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz