Ders almıyoruz

Merkez Bankası'nın uluslararası piyasaların gelişmelerini önemsemeyerek sadece birkaç milyar dolarla piyasaları dizginleşmeye çalışması büyük saflık.

26.05.2014 21:15:030
Paylaş Tweet Paylaş
Ders almıyoruz
Bu satırları yazdığım gün TL - dolar kuru 2,39’u gördü. Merkez Bankası’nın zorunlu olarak PPK olağanüstü toplantısını açıklamasıyla dolar kuru 2,30 TL’ye geriledi. PPK toplantısından beklenti TL faizlerinin artırılması olduğu için piyasa bu durumu algılayarak bir reaksiyon verdi.

Günlerdir Merkez Bankası’nın kısır ve yetersiz önlemlerini izledik. Merkez Bankası, elindeki sınırlı net döviz rezervini kullandı. Bunu yaparken dolar-TL kurunu kontrol altına alacağını umacak kadar naif davrandı. Zannetti ki birkaç milyar dolar satarak talebin önüne geçer ve kuru düşürebilir.

Piyasalar ülkelerin merkez bankalarından çok büyüktür. Para ve sermaye piyasalarının hacmi ve derinliği son 10 yılda inanılmaz büyüdü. O kadar ki bu gelişmeye merkez bankaları yöneticileri bile ayak uyduramadı.

Uluslararası piyasalarda ve öncelikle dev ekonomiye sahip ABD’de çok önemli gelişmeler oluyor. Amerikan ekonomisi büyüyor ve işsizlik oranını düşürüyor. Durum böyle olunca uluslararası hareket eden likidite, gelişmekte olan ülkelerden daha güvenceli piyasalara yani gelişmiş ülke pazarlarına kayıyor.

Böylece para, Türkiye, Brezilya veya Arjantin gibi gelişmekte olan piyasalardan hızla çıkıyor. Özellikle Amerikan Merkez Bankası (FED), ekonomiyi canlandırmak için piyasalara verdiği likiditeyi kademeli olarak düşürüyor, çünkü ekonomileri artık büyüme aşamasına geldi ve ilave bir likidite pompalama ihtiyacı azaldı. Enflasyonist olacak bu nakit fazlalığını Amerikan Merkez Bankası, yavaşça azaltmaya giderek tedricen düşürmeye başladı.

Bu büyüklük, bizim finans piyasalarımıza kıyasla o kadar devasa ki bunun önünde devletler bile tek başlarına duramıyor. Bu durumdayken bizim merkez bankamız, bizim için önemli birkaç milyar doları satarak piyasalara sunuyor ve kurları kontrol altına almaya çalışıyor.

Olacak şey değil! Bence uluslararası piyasaların gelişmelerini önemsemeyerek, oralardaki gelişmeleri göz ardı ederek, sadece birkaç milyar dolarla piyasaları dizginlemeye çalışmak büyük saflık ve yönetim yetersizliği...

Türkiye çok önceden faizlerini etki yapacak ölçüde artırmalıydı. Daha önceki yazılarımda da belirttim ,TL faizleri artmalı dedim, yapılmadı... Piyasalardaki gelişmeler, faiz artırmayı gerektiriyor ise faizler artmalı...

Piyasaların gerektirdiği faiz artışını yapmazsanız piyasa sizi hizaya getirir ve daha büyük faiz artışı yapamaya zorlar. Aynen 1994’te ülkemizde olduğu gibi... O yıl da inanılmaz hatalarla, hükümetin baskısıyla faizler piyasa değerlerinin çok altında kaldı ve büyük bir kriz yaşandı.

Hiç ders almadan yine aynı hatayı yapıyoruz. Niye akıllanmıyoruz? Her seferinde yeniden sil baştan başlıyoruz. 1994’te hükümet piyasaların koşullarını red ederek kendi koşullarını, faizlerini dikte etmeye çalıştı. Kriz patladı ve gecelik faizler yüzde 7 binlere fırladı. Beceriksiz ve dirayetsiz yönetimden dolayı oldu bu...

Dünya finans piyasaları çok büyüktür. Bizim döviz rezervlerimiz, Merkez Bankası müdahaleleri sinek vızıltısı gibi kalır. Sadece rezervinizdeki dövizi satmış olmakla kalırsınız.

PPK faizleri önemli ölçüde artırılmalı. Eğer ürkek davranarak küçük artırmaya gidilirse piyasaların önüne geçemez ve kur artışı sarmalı devam eder. Merkez Bankası, bundan 45 gün önce daha sınırlı bir faiz artışı ile dizginleyebileceği bu gelişmeyi şimdi daha büyük bir artışla belki kontrol altına alacak.

Bu, büyük bir hata ve yönetim yetersizliği. Bu işler büyük ekranlarda güzel akademik sunumlar yapmaya benzemez. Zamanında etkili önlemleri alıp uygulamaya sokacak ve sonuç alacaksınız. İşte buna “icraat” denir.

İcraat yapacak yönetici, zorlu koşullar altında test edilir. Durgun veya güzel gelişen, sakin zamanlarda yöneticilik kolaydır. Yöneticilerin başarısı zorlu ortamlarda, krizlerde ölçümlenir ve ortaya çıkar. Aslında ülkemiz piyasaları iyi yöneticilerin kendilerini kolaylıkla göstermelerine olanak sağlayan bulunmaz bir ortam sunuyor.

Özellikle merkez bankalarının bağımsız olması ilkesi işte bu gibi ortamlarda daha büyük önem kazanıyor. "Faiz lobisi " gibi soyut endişelerden uzak, piyasaların gerçeklerine göre karar alan merkez bankası yöneticilerine ihtiyaç var. Yoksa ayn�� hataları 20 yıl sonra tekrarlayan, gecikmelerini hiçbir şekilde açıklayamayacak yöneticilere değil...

Geçmiş deneyimlerden ders alsak bu maliyetleri ödemeyeceğiz. Her krizden dersler çıkaracak kadar akıllı olsak, ders alabilsek....

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz