Girişimcilik ekosistemi

Aramızdan biri yeteneği, zekası, zamanlaması ve aklıyla başarılı olup sıyrılırsa mutlaka dersi verilip indirilmelidir. Doğu'da "şans" denilen şeye Batı'da "zamanlamayı iyi kullanmak" denir.

10.06.2014 23:06:320
Paylaş Tweet Paylaş
Girişimcilik ekosistemi
Ülkelerin çalışma hayatına bakışı ve kültürleri arasında büyük fark var. Birçok ülkede bir girişim yapıp başarıya ulaşan insanlar kıskanılır ve başarılarının tamamen tesadüf olduğu ileri sürülerek azımsanmaya çalışılır. O kadar ki girişim vardığı başarılı noktadan nasıl geri döndürülür ve kafasına basılır diye bakılır.

Başarılı olmak ve onun getirdiği varlığa sahip olmak sanki bir suçtur. Ayıplanan, kıskanılan ve mutlaka haddinin bildirilmesi gereken bir durumdur. Hele aileden gelen bir varlık olmadan ve yaratıcılıkla büyük çabalar sonucu bir başarılı sonuca imza atılmışsa hemen “Mutlaka çalıp çırpmıştır, kanunsuz işler yapmıştır. Gerekli ders verilmeli” diye bakılır,

Eşitlik istenir. Bütün insanlar eşit olmalı, maddi imkanları, başarıları ve görevleri de, ünleri de eşit olmalı... Ve bu eşitlik, aşağıda yani varlıksızlıkta oluşuyorsa tamam böyle olsun denir. İnsanlar rahattır. Hepimiz eşitiz diye! Yoksullukta eşitlik olsa bile tamamdır... Sorun olmaz!

Aramızdan biri yetenekleri, zekası, zamanlaması ve aklıyla çok başarılı olup topluluktan sıyrılıp bambaşka düzeye çıkarsa mutlaka dersi verilip indirilmelidir. Tamamen “şanslı” olduğu için başarmıştır. Doğu’da “şans” denilen şeye Batı’da “Zamanlamayı iyi kullanmak” denir. Ortadoğu’da ve hatta kısmen kıta Avrupa’sında anlayış budur. Ortadoğu zihniyeti... Bu yaklaşım, bizim ülkemizde de benimsenen bir kültürün parçasıdır.

Onun için fırsat eşitliği olmasına çok kişi kafa yormaz. Arada arıza olarak çıkan yaratıcı, girişimci insanlar da dışlanmayaçalışılır. Kıta Avrupası’nda örneğin Fransa’da da buna benzer yaklaşım vardır. Onların kültürü de çok başarılı olup sıyrılıp sürüden ayrılanları pek sevmez. Ama Ortadoğu’daki kadar acımasız tepki olmaz.

Bu kültürel yaklaşım daha Batı’ya doğru gittikçe değişmeye başlar... İngiltere’de, Anglosakson kültüründe, kıta Avrupa’sından çok farklı bir anlayış kendini göstermeye başlar. Kıskançlık yerini sadece “gıpta etmeye” bırakır.

Amerika’ya gelince. Bu kültürde yaklaşım tam tersidir. Toplumun içinden yaratıcılığı, zekası, yetenek ve becerileriyle ayrışan, giriştiği işlerde başarıya ulaşan kişiler yüceltilir.

Örnek olarak topluma sunulur. “Bakın o çok başarılı işler yaptı, analizi yapılmalı. Şimdi sizin için de fırsatlar var, siz de başarılı olabilirsiniz” derler. Başarılı örneklerden, insanlardan ilham alıp daha girişimci ve yaratıcı bir toplum ve sonuçta yaşamlarını kalitesini yükselten bir ortam yaratmaya çalışırlar.

Amerika’da girişimci olarak, “Yapabilirsin” söylemine inanılır. Girişimci desteklenir, kösteklenmez. Hür girişim yüreklendirilir, gereken kuruluşlarca desteklenir. Topluma başarı örnekleri sunulmaya çalışılır.

Girişimcinin gereksinim duyduğu finansal destek verilir. Moral desteği verilir. Alkışlanır. Başkalarının bu örnekten ilham alıp daha da başarılı işler yaparak topluma katkı yapacağına inanılır. Yaratıcılık, inovasyon yapma en büyük ödüllere hak kazanan nitelikler olarak ortaya çıkar. Siyasi kadrolar, o bölgede söz sahibi siyasi yöneticiler, halk, girişimlerin arkasındadır. Destekleyicileridir. Halk “Belki bir gün ben de yapabilirim”e inanır. İnsanlar devamlı arayış içindedir.

İşte girişimcilik ekosistemini bu anlayış ve yaklaşımlar oluşturur. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin yıldızı Chobani Yoğurtları’nın sahibi Hamdi Ulukaya, Amerika’da nasıl başarılı olduğunu anlatırken; “İşte bu sadece Amerika’da olur” demesinin sebebi budur.

Şahane bir sunuşla ve büyük alçakgönüllülükle aktardığı başarı öyküsünün neden Türkiye’de olamayacağını belirtirken alacağımız büyük dersler var! Girişimci ekosistemini en iyi şekilde kurup oluşturmalıyız. Bu konuda kitaplar yazmış çok başarılı bir profesör var: Prof. Daniel Isenberg, bu girişimcilik ekosisteminin nasıl kurulabileceğini, nasıl uygulanabileceğini çok güzel anlatıyor.

Ülkemizin en uzak köşesinde bile yaratıcı fikirlere sahip olabilecek genç beyinlere girişimci olabileceklerine, başarılı olup muazzam sonuçlara ulaşabileceklerine inandıracak özgüveni verebilmeliyiz. Aynı Hamdi Ulukaya’nın cebinde 1.000 dolar kaldığında eski bir yoğurt fabrikasını alıp müthiş sonuçlara ulaştırması ve Amerika’da bile iş çevrelerine parmak ısırtması gibi...

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz