Spor, sportmenlik, spor yöneticiliği

Spor kültüründen nasibini almamış bizim gibi ülkelerde, spor yöneticileri de kalitesiz işlere imza atar.

25.09.2014 20:09:090
Paylaş Tweet Paylaş
Spor, sportmenlik, spor yöneticiliği
azı ülkelerin kültüründe spor yapmak yerleşmiştir. Bazılarında ise sonradan gelişmiş ve genel kültürlerinde ana unsur olarak yer almıştır. Bazılarında ise spor genel kültürün yanından bile geçmemiştir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde spor yapmak kültürün bir parçasıdır.

Çocukluktan itibaren kız erkek herkes spora yönlendirilir. Sportif başarılar bir çocuğun toplumda en iyi konumlanmasına yol açabilir. Spor o kadar yerleşiktir ki bu ülkede hemen herkesin devamlı kullandığı spor ayakkabısı vardır.

Nüfusun her kesiminde spor önemle benimsenir, sporda yükselen kişiler, diğer gençleri yüreklendirir ve onlara başarılarıyla örnek olurlar... Hatta iyi sporculara, en önde gelen üniversiteler tam burs vererek destekler. Bu durum Almanya’da veya İngiltere’de de böyledir.

Sonradan spora ağırlık vererek büyük başarılara imza atan ülkeler arasında ise İspanya’yı saymak yerinde olur. İspanyolların kendilerinin bana söylediklerine göre, özellikle Barcelona’da yapılan olimpiyatlardan sonra toplum spora çok önem vermiş ve başarılar birbirini izlemiş. Basketbol, futbol, voleybol, atletizm ve diğer alanlarda, dünyanın en önde gelen uluslarından biri olmuştur İspanyollar. Kültürlerine spor girmiş ve sportmence mücadeleyi tam olarak benimsemişler.

TÜRKİYE VE SPOR
Ülkemiz kültüründe spor yer almaz. Sporla uğraşanlar, toplumda çok önemli olarak sayılmaz. Küçük çocuklar sadece birkaç futbolcudan etkilenmenin dışında sistem, öğrenim ve eğitim olarak spora yönlendirmez. Ben genç bir sporcuyken destekten vazgeçtim, çok büyük engellerle karşılaşmış ve bunları aşmak için büyük çabalar sarf etmiştim. Hem de ileride milli bir basketbolcu olacağım belliyken bile...

Ülkemizde spor denince akla futbol gelir. Bu spor dalında da ülkemiz çok gerilerdedir. Şu günlerde yapılan dünya şampiyonasında yokuz. Bundan önceki Avrupa şampiyonasına da katılamadık. Diğer spor alanlarında da başarılar tek tük olarak geliyor. Ana spor dalı atletizmde ve diğer dallarda örneğin yüzmede, teniste, yokuz. Kültürlerinde spor yerleşmiş olan ülkelerde, sporcu yetiştirmek için sistemli bir şekilde bu alana yaklaşmak sonucu sürekli önemli sporcular sahneye çıkar.

Bu ülkelerde “sportmenlik” öğretilir, benimsenir. Elinden gelenin en iyisini yaparak iyi ve ahlaklı bir mücadeleyi ortaya koymanın sonunda bir müsabaka kazanılır veya kaybedilir. Her ikisi de kabul edilir, çünkü sporun doğal sonucu budur. Bu ülkelerde sportmenlik önemli bir vasıf olarak ortaya çıkar. Hukuk sistemi de bu gerçeğe göre biçimlenmiştir. Kaybedenler, kazananları tebrik eder.

Örneğin ABD’de bir NBA maçına gittiğinizde, maç öncesi büyük ışıklı panoda yazılı olarak ve sözlü anonsla sporculara küfür etmek, aşağılayıcı davranışlarda bulunmak, herhangi bir şey atmak, tükürmek ve benzeri gibi eylemlerin yasak olduğu anlatılır. Ve bunu yapanların doğrudan hapse girdikleri ihtar edilir. Kimse böyle kötü davranışlara girişemez.

SPORTMENCE MÜCADELE EDİLMELİ
Anlayış olarak maç yapacak her iki takımın taraftarları da birbirlerine saygı duyar, yan yana otururlar. Aynen su sıralarda Brezilya Dünya Futbol Şampiyonası’nda olduğu gibi kulüp maçları da aynı havada geçer.

Biz de ise anlamsız bir savaş anlayışı yer alıyor. Örneğin kendisini iyi tanıdığım aydın, terbiyeli, iyi ahlaklı ve çok iyi eğitimli bir genç, maça gittiğinde metamorfoza uğruyor, tamamen değişerek kendi sahalarına gelmiş rakip takım yöneticisine yumruk atabiliyor. Hem de babası ve dedesi, ülkemizde en üst düzeyde sporculuk yapmış, spor yöneticiliğinde bulunmuş saygın kişiler olmalarına rağmen...

Sportmenlik sıfır! Spor kulüp yöneticileri de sportmenlikten nasibini alamamış. Spor sayfalarında kulüp başkanları ve yöneticilerinin birbirleri için sarf ettikleri seviyesiz, kalitesiz sözler, sportmenlik anlayışlarından uzak ve gençlere çok kötü örnek oluyor. Bu kişilerin spor yöneticiliği yapmaması gerekir. Sporu yanlış yönlendirmelerine izin verilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Sporun temel anlayışı rekabettir. Buna göre sportmence mücadele edilmeli ve bu rekabetten üstün çıkmaya çalışılmalıdır. Ancak bu spordur, savaş değildir. Spor kültüründen nasibini almamış bizim gibi ülkelerde, spor yöneticileri de kalitesiz işlere imza atar. Aynen bugün oynanması gereken ve şampiyonun belirleneceği basketbol ligi finaline katılmama kararı alan kalitesiz yöneticiler gibi...

Bu spor adına, sporculuk adına, sportmenlik adına ve spor yöneticiliği adına yüz karasıdır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yaratıcılık yönetimi

19 TEMMUZ, 2014

Girişimcilik ekosistemi

10 HAZİRAN, 2014

Hesap verebilirlik

26 MAYIS, 2014

Federal Reserve...

26 MAYIS, 2014

Ders almıyoruz

26 MAYIS, 2014

Yorum Yaz