İçerideki Adaylara Bir Şans VerinOrta ölçekli bir organize perakende şirketinin İK’sından sorumluyum. Şirketimiz içeriden terfi sistemini benimsiyor ve bütün orta ve üst düzey yöneticilerini kendi ...
İçerideki Adaylara Bir Şans Verin
Orta ölçekli bir organize perakende şirketinin İK’sından sorumluyum. Şirketimiz içeriden terfi sistemini benimsiyor ve bütün orta ve üst düzey yöneticilerini kendi yetiştiriyor. Geçtiğimiz aylarda kritik pozisyondaki yöneticilerimizden biri başka bir şirkete transfer oldu. Şimdi şirket içinden bu pozisyona birini seçmem gerekiyor. Ancak mevcut personel içinde bu pozisyona uygun kalifikasyona sahip birini bulamadım. Önümde iki alternatif var: Ya henüz hazır olmayan birinde karar kılacağım ya da yönetim kurulunu dışarıdan bir aday için ikna edeceğim. Bence ikinci şık daha doğru. Ancak şirket kültürü gereği ciddi dirençlerle karşılaşacağımı düşünüyorum. Hangi argümanlarla onların karşısına çıkarsam daha ikna edici olurum? Sizce onlara neler söylemeliyim? (Haldun Sayar/İstanbul)
En başarılı şirketlerde, üst düzey yöneticilik pozisyonlarına genellikle şirket içinden kişiler atanır ve dolayısıyla bu politikayı aceleyle ya da kolayca terk etmemek gerekir. Dışarıdan insan getirmek, içerideki insanların şevkini kırar. Çünkü şirketin onları yeterince iyi bulmadığını düşünmelerine ve çaba harcamayı bırakmalarına yol açar.
Şirket içindeki adayların daha üst düzeydeki pozisyon için “hazır” olmadıklarını belirtiyorsunuz. Dışarıdan birini işe almanın bir alternatifi, içerideki insanları eğitsel faaliyetler aracılığıyla hazırlamaktır. Ne de olsa dışarıdan birini bulmak genellikle zaman alır. Ayrıca dışarıdan birini getirmek risklidir: Dışarıdaki biri hakkında iyi ve kapsamlı bilgi edinmek daha zordur. Bunların dışında üstlenilecek görevleri yeniden tasarlayarak, iki kişinin sorumlulukları paylaşması sağlanamaz mı ya da başkalarından yardım alınması?
Eğer bu seçenekler üzerinde düşünecek olursanız, bir şeyi öğrenmenin tek yolu, insanın henüz deneyim sahibi olmadığı bir işi yapmasıdır. Öğrenme, yeni görevlerin üstlenilmesini içerir. Eğer içerideki adaylarınız öğrenebilecek ve gelişebilecek durumdaysa benim tavsiyem, bunu yapmalarına izin vermeniz olacaktır.
Evde Nasıl Bir Çalışma Ortamı Yaratılmalı?
Bir araştırma şirketinde çalışıyorum. Eşimin işi nedeniyle başka bir ülkede yaşamak zorundayım. Şirketim, bu durum üzerine bana evden çalışabileceğimi söyledi. Bu benim için büyük bir fırsat. Ancak evde insanın dikkatini dağıtacak çok fazla unsur oluyor. Kendime evimde nasıl bir çalışma ortamı yaratmalıyım? (Sevda Tapan/İzmir)
Sorunuzdan da anlaşıldığı üzere evde çalışmak zordur. Konsantrasyonu dağıtan çok fazla şey bulunur. Ayrıca psikolojik açıdan, içinde bulunduğumuz ortam tarafından yönlendiriliriz. Örneğin çok satan kitapların yazarı, sosyal psikolog arkadaşım Robert Cialdini, üniversitedeki odasında okurlarına sıradan mektuplar yazamadığını, orada daha ciddi şeyler yazmaya alışkın olduğunu söylemişti. Başka araştırmalara göre insanlar, oy sandıklarının okullara yerleştirilmesi durumunda, eğitim vergilerinden yana oy kullanmaya daha yatkın oluyor. Fiziksel çevremizden etkileniriz ve siz de bu durumdasınız.
Dolayısıyla yapabileceğiniz en iyi şey, “home office”inizi mümkün olduğu ölçüde gerçek bir iş yerine benzetmenizdir. Kapıyı kapatın. Masasıyla, sandalyesiyle, telefonuyla ve diğer eşyasıyla mümkün olduğunca profesyonel görünmesini sağlayın. Evin farklı bir alanı haline getirin. Sanki işe gider gibi düzenli çalışma saatleriniz olsun. Kişisel işlerinizin çalışma saatleriniz boyunca sizi meşgul etmesine izin vermeyin.
Ayrıca iş yerindeki arkadaşlarınızla e-postayla değil ama telefonla iletişim kurun. Bu da büro ortamını daha gerçekçi kılacak ve işinizle ilgili sosyal destek sağlayacaktır. Çalışırken bizi motive eden şeylerden biri de iş arkadaşlarımızla diyaloglarımızdır; dolayısıyla evdeki çalışmanıza bunu da ekleyin.
Bilgileri Kesinlikle Açıklamayın
İşten çıkarıldım ve işten çıkarıldığım şirketin yöneticileriyle ilgili, onları zorda bırakacak bilgilere sahibim. Bu bilgileri açıklamak istiyorum. Sizce bu tip bir davranış, gelecekte beni, benim kariyerimi zora sokar mı? (Alişan Korkmaz/Tekirdağ)
Muhtemelen haksız şekilde işten çıkarıldınız ve bu nedenle intikam almak istiyorsunuz. Bu, son derece doğal bir insani duygu, dünyamızın adil bir yer olduğu ve olması gerektiği düşüncemizle de tutarlı. Sosyal psikolog Melvin Lerner’in onlarca yıl önce geliştirdiği “adil dünya hipotezi”nden söz ediyoruz. Ayrıca öfkelisiniz. Ama öfke ve intikam duygularıyla hareket edenlerin pek azı anlamlı bir sonuç elde eder ve çoğu sorunlarla karşılaşır.
Her şeyden önce eski şirketinizin yöneticileriyle ilgili bilgileri açıklamanız, hiçbir durumda eski işinize dönmenizi sağlamaz. İşinize son verilmiş durumda ve bu konudaki sayısız araştırmanın göstermiş olduğu üzere bir karar bir kez alındıktan sonra karar alanların bu konudaki düşüncelerini değiştirmek neredeyse olanaksızdır. Bu söylenen, karar alanların baskıyla karşılaştıkları durumlar için çok daha fazla geçerlidir. İnsanlar baskıya olumsuz tepki gösterir ve dolayısıyla insanları zor duruma düşürecek bilgileri açıklamanız, eski işvereninizle ilişkilerinizi değiştirmeyecektir.
Doğru soruyu soruyorsunuz: Bu tür bir davranış, bundan sonraki kariyeriniz ve bir başka iş bulma olanaklarınız üzerinde ne tür bir etkide bulunur? Bu soruyu yanıtlamak için kendinizi potansiyel yeni işvereninizin ya da patronunuzun yerine koyun. Ağzı sıkı olmayan biri olduğunuzu, bağlılık duyguları güçlü biri olmadığınızı göstermiş olacaksınız. “İşten atıldıktan sonra neden bağlılık göstereyim ki” diye düşündüğünüzü biliyorum. Ama yine de bağlılık duygularınızın güçlü olmadığı mesajını vermiş olacaksınız. Ayrıca davranışınız, ister haklı olun isterse haksız, öfkeli ve intikamcı olduğunuzu gösterecektir. Bunlar da işverenlerin çoğunun pek aramadığı özelliklerdir. Sizi işe alabilecek olan patronlar, kendilerini sizden çok, önceki patronlarınıza yakın hissedecektir.
İşten atılmış biri olarak, hayatta ilerlemek konusunda başkalarının yardımına daha fazla ihtiyacınız olacak. Düşündüğünüz şekilde hareket etmeniz durumunda, bu tür yardımları almanız kolaylaşmayacaktır.
Son olarak intikam, zaman ve çaba harcamayı gerektirir. Geçmiş deneyiminizden ders çıkarın, ama asıl olarak hayatta ve kariyerinizde ileriye doğru yol almaya çalışın.
Tüm bu nedenlerle ben olsam, yapmayı düşündüğünüz şeyi kesinlikle yapmazdım.
Ortak Bir Hedef Belirleyin
Küçük bir şehirde faaliyette olan büyük bir şirketin İK müdürüyüm. Bulunduğumuz kent, siyasi atmosferi itibarıyla sınırların olduğu bir yer. Şirketimizde de bunu hissediyoruz. Özellikle kritik bir pozisyondaki yöneticimiz ile bir diğer yöneticimiz dini mezhep farklılıkları yüzünden iletişim kurmuyorlar. İki yöneticimizin iletişimsizliği bize pahalıya mal oluyor. Ne yapacağımı, bu konuyu nasıl çözeceğimi bilemiyorum. Siz olsanız ne yapardınız? (Doğan Günyüzü/ Kayseri)
Kültürel hassasiyetleri dikkate almanın önemli olmasına karşın şirketlerin rekabetçi bir dünyada var olmaya çalıştıklarının ve ayakta kalmalarının da herkesten en fazlasını alabilmelerine bağlı olduğunun anlaşılması zorunlu.
İnsanları bir araya getirmenin en iyi yolu, onlar için ortak bir hedef belirlemektir. Örneğin birlikte çalışmalarını zorunlu kılacak bir proje üretebilir ya da dışarıdaki belirli bir rakibe karşı birleşmelerini sağlayabilirsiniz. Başlangıçtaki düşmanlıkların aşılmasını sağlayacak türden işleri tarif edebilmek için onlarla düzenli olarak temas kurun. Birlikte çalışmalarını sağlayacak ortak ve önemli bir hedef belirleyip belirleyemeyeceğinizi anlayın.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?