Artı Yaşam Kariyer

Patronumu Refarans Vermesi İçin Nasıl İkna Ederim? 1. Şu anki işverenim performansımdan oldukça memnun. Fakat ben kişisel nedenlerden dolayı işimi bırakmak zorundayım. Bu durumu tüm açıklığı...

1.06.2008 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş


Patronumu Refarans Vermesi İçin Nasıl İkna Ederim?

1. Şu anki işverenim performansımdan oldukça memnun. Fakat ben kişisel nedenlerden dolayı işimi bırakmak zorundayım. Bu durumu tüm açıklığıyla işverenimle paylaşmama rağmen oldukça sinirlendi ve bana referans vermeyeceğini söyledi. Patronumu referans vermesi için nasıl ikna edebilirim?

Fahri Alkoç/ İzmir

Kendinizi zor bir duruma düşürmüşsünüz. Çünkü insanlar bir karar aldıkları zaman bunun arkasında durmak ister. Geçmişte açıklamış oldukları kararlarını değiştirmeleri ya da geçmişteki eylemlerini reddetmeleri oldukça zordur. Yapmanız gereken, şu andaki işvereninizden kişisel durumunuz hakkında yardım istemek ve bu arada tavsiyelerini istemekti. Tavsiye istemek bir iltifat biçimidir ve başkalarının size bağlanmasına yardımcı olur. Bunu yapsaydınız, muhtemelen, ayrılma niyetinizi açıklamanızdan önce bir referans sahibi olabilirdiniz.

Ama geriye dönme şansınız bulunmuyor. Her şeyden önce, bir referansa gerçekten ihtiyaç duyduğunuzdan emin misiniz? Çoğu ülkede referanslara giderek daha az değer veriliyor. Hukuki sorunlar nedeniyle çalışanların performansı hakkında dürüstçe konuşmak zorlaştığı ve riskli hale geldiği için, referanslar güvenilir bulunmuyor. Özellikle potansiyel işverenlere içinde bulunduğunuz durumu açıklarsanız, referans göstermeden bir başka pozisyon bulma şansınızın ne kadar olduğunu öğrenebilirsiniz.

İkincisi, şu anda bile, anmış olduğum stratejiyi uygulamaya başlayabilirsiniz. Yani, görevinizin “ikna etmek” değil “yardım istemek” olduğunu düşünün. Yaşadığınız sorunlar ve bu arada kişisel durumunuz ve bir başka iş bulabilmek için bir referansa gereksinim duymanız nedeniyle patronunuzdan yardım almak ve tavsiyelerinden yararlanmak istiyorsunuz. Yardım ve tavsiye istemek bu süreci başlatmanın yoludur. Karşı taraftaki kişiyi daha az savunmacı bir konuma getirir ve size bağlanmalarını sağlayabilir.

Dolayısıyla, tavsiyem, yardım istemeniz ve bunu yaparken de patronunuza ortak noktalarınızı ve sizin şu anda yaşadıklarınızın onun geçmişte yaşadığı benzer bir duruma benzediğini hatırlatmanızdır. Tabii ki, bunu yapabilmek için, patronunuzun bakış açısı, kişisel tarihi ve ilgi alanları hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir. Ama zaten, patronunuzun size yardım etmesi ve gereksinim duyduğunuz referansı sağlaması için gereken ilişkiyi kurmak için tam da bu bilgilere sahip olmalısınız.

Bayan Yöneticimle Nasıl İletişim Kurarım?

2.  Bir perakende şirketinde finansal yönetici asistanı olarak 9 yıldır çalışıyorum. Her zaman erkek yöneticilerle çalıştım. Genellikle onlarla iyi arkadaşlık ilişkileri kurmayı başardım. 2 ay önce yöneticim değişti ve bir bayanla çalışmaya başladım. Şu anda iletişim problemi yaşıyoruz. Hatta kısa konuşmalar bile yapamıyoruz. Bana ne önerirsiniz?

Ayça Kartal/Aydın

Sorunuzda farklı konulardan söz ediyorsunuz. Birincisi, yöneticinizle “dost olmak” istediğiniz ya da buna gereksinim duyduğunuz varsayımı. Tüm liderlerin kendilerine bağlı insanlarla kişisel bağlar kurmak istediği ya da bunu yapmaktan hoşlandıkları doğru değildir. Bazıları böyledir ve performansınızı değerlendiren, muhtemelen ücretinizin ne kadar artacağına karar veren kişiyle iyi ilişkiler kurmak kuşkusuz sizin yararınızadır. Ama insanlar ne kadar farklıysa yönetim tarzlarının da o kadar farklı olduğunu unutmayın. Dolayısıyla, ilk sormanız gereken şu: Yöneticiniz, genel olarak kendisine bağlı herkesle mi mesafeli, yoksa yalnızca sizinle mi? Birincisi doğruysa, kaygılanmanıza gerek yok. Ama eğer sizinle ilişkilerinde başkalarında bulunmayan bir özel sorun varsa bir şeyler yapmanız gerekir.

İkinci ve en önemli konu, farklılıkların yarattığı mesafenin nasıl kapatılacağıdır. Kendimize benzeyen insanlarla ilişkilerimizde kendimizi çok daha huzurlu hisseder ve kişisel bağlar kurarız. Farklılıklar, insani ilişkilerde zorluklara yol açar. En fazla sorun yaratan farklılık da genellikle cinsiyet farkıdır. Çünkü erkeklerle kadınların iletişim kurma tarzları genellikle farklıdır (erkekler genellikle daha dolaysızdır), çalışma ve iş hakkında çoğu zaman farklı beklentilere sahiptirler, rekabet, gü�� ve yetki gibi konulara farklı ağırlık verirler ve zamanlarını farklı şekillerde geçirmek isterler. Dahası, kadınlar, iş yerlerinde geleneksel olarak pek çok ayrımcı uygulamaya maruz kalmıştır. Kadınlar, kendi aralarında enformel ilişkiler kuran ve şakalaşan erkek meslektaşları tarafından sıklıkla dışlanmıştır. Tarihsel dezavantajları nedeniyle, yöneticilik konumuna gelen kadınlar, şirketleri, iş arkadaşları, üstleri ve hatta kendilerine bağlı insanlar tarafından ne ölçüde kabul görecekleri hakkında daha fazla kaygılanır. Bu nedenle, yöneticinizle ilişkileriniz hakkında çok daha dikkatli ve duyarlı olmalısınız.

Yapabileceğiniz birkaç şey var. Her şeyden önce, “hoş olmayan etkileşimlerden kaçınma” döngüsüne düşmekten kaçınmalısınız. Her zaman geçerli olmasa bile, temas ve aşinalık genellikle insanların birbirlerinden hoşlanmalarını sağlar. Sorun şu ki bir başka kişiyle iletişim kurmakta zorluk çekiyorsak, hoş olmayan deneyimler yaşamamak için etkileşimden kaçınma eğilimi gösteririz. Bu da doğal bir tepkidir. Ama ne kadar az temas kurarsak etkileşim o denli zorlaşır ve bir insandan ne kadar uzak durursak bu döngüde o kadar yol almış oluruz. Buna karşın, daha fazla temas kurmak genellikle daha iyidir. Dolayısıyla, yöneticinizle iş, çalışma ya da başka herhangi bir konu hakkında konuşarak zaman geçirmenin yollarını bulun. İlk başta biçimsiz ya da rahatsız edici görünse bile onunla düzenli bir şekilde görüşerek, başka herhangi biriyle kuracağınız türden bağlar kurun.

İkincisi, farklılıklar zorluklara yol açıyorsa, benzerlikler de sosyal bağlar kurar. Bu nedenle, yöneticinizle hangi ortak noktalara sahip olduğunuzu bulmalısınız. Eğitiminiz, hobileriniz ya da başka ilgi alanlarınız, ailevi durumunuz, işinize ya da şirketinize ilişkin perspektifleriniz gibi konularda ortak yanlarınız olabilir. Neleri paylaştığınızı saptadığınızda, bu ortak deneyim ya da özellikleri görüşmelerinizde ön plana çıkarın. Üçüncüsü, yöneticinizin de sizin kadar huzursuz olabileceğini anlamanız önemlidir. Psikolojik açıdan kendinizi onun yerine koyun. Ne tür zorluklar yaşıyor? Ne tür bir iş stresiyle karşı karşıya? Ailevi sorumlulukları ve başka sorunları neler? Dünyayı onun bakış açısıyla gördükten sonra, onun yaşamını kolaylaştırmak ve daha güzel kılmak için neler yapılabileceğini düşünün. Onun bakış açısını ya da konumunu anladığınızı göstermek ve işini ve yaşamını kolaylaştırmak için neler yapabilirsiniz? Bir başka deyişle, kendiniz hakkında biraz daha az ve onun hakkında biraz daha çok düşünün.

Son olarak, kişisel ilişkileriniz hakkında daha açık konuşmaya hazırlıklı olun. Uzak durmak iyi bir fikir değildir. Sizin ona bağımlı olmanız gibi o da bir ölçüde size bağımlıdır ve siz huzursuzsanız muhtemelen o da öyledir. İşleri kolaylaştırmak ve iyileştirmek istediğinizi söyleyerek bu konuyu açın. Bazı yararlı bilgiler edinirsiniz ve sorunlar hakkında konuşmak genellikle yararlı olur.

Birikimlerimi Farklı Şirketlere Aktarabilir Miyim?

3. Çok büyük ve kurumsal bir şirkette kurumsal iletişim yöneticisi olarak çalışıyorum. Uzun yıllardır bu sektörün içindeyim. Birikimlerimden farklı şirketler de yararlanmak isteyebiliyor hatta bu yönde teklifler geliyor. Bunu yapmam mümkün mü?

Yasemin Kandilli /İstanbul

Sorunuzun bir yanıtının bulunup bulunmadığından emin değilim. Anladığım kadarıyla bu konuda bir etik sorununun bulunmadığını düşünüyorsunuz. Ama bağlılık çatışmasıyla ilgili bir etik kaygıdan söz etmemiz gerekiyor. Aynı anda iki yerde bulunamazsınız. Aynı anda iki farklı işi yapamazsınız. Aynı anda iki farklı konu hakkında düşünemezsiniz. Bu nedenle başka bir şirkette birikimlerinizi değerlendirirken, işvereninizin işlerine odaklanmaktan uzaklaşırsınız. Dolayısıyla farklı şirketlerde çalıştığınız zaman, bu şirketler işvereninizin bir tedarikçisi ya da müşterisi olsa bile, aynı anda iki farklı organizasyona hizmet sunmanın özünde bir çelişki vardır.

İkincisi, çoğu şirket çalışanlarını iki açıdan değerlendirir: Bunlardan ilki çalışanların yetenekleri ve çıkardıkları işin niteliğidir. İkincisi ise şirkete ne kadar sadık ve bağlı olduklarıdır. İkinci ölçüt, ele alınan konuyla ilgisiz olsa bile önemlidir. Bu nedenle şirketler aynı işte ne kadar uzun süre boyunca çalıştığınıza ve iş yerinde ne kadar zaman geçirdiğinize dikkat eder. Hatta aynı nedenle bazı şirketler anne ve babaların ailevi yükümlülükleri için zaman harcamasını da teşvik etmez. Aynı anda hem şirkete hem de ailenize sadık olamayacağınıza inanırlar.

İşverenlerinize dışarıda bir iş yapacağınızı söylediğiniz an, düşünmeye başlayacaklar. Birincisi şirket dışındaki çalışmalara ayıracak fazladan zamanınızın neden bulunduğunu kendilerine soracaklar. Sizi yeterince meşgul etmiyor, size yeterli miktarda iş vermiyorlar mı? İkincisi, bunu, şirkete istedikleri kadar sadık olmadığınızın bir işareti sayacaklar. Boş zamanınız varsa, bunu kendileri için kullanmanız gerektiğini düşünecekler. Üçüncüsü, sizi daha yakından takip etmeye başlayacaklar. Yapacağınız her tür yanlış dışarıdaki çalışmanıza bağlanacak. Geçmişte önemsenmemiş olanlar da dahil olmak üzere her tür sorunun nedeni olarak dışarıdaki çalışmanız ve tüm dikkatinizi işinize vermemeniz gösterilecek. Dördüncüsü, şirketinize daha az sadık ve çalışmalarınıza daha az bağlı göründüğünüz ölçüde, işvereninizin ücretinizi artırması ya da sizi terfi ettirmesi zorlaşacaktır.

Eğer bugünkü işyerinizde çalışanların pek çoğu ikinci bir işe sahip değilse, düşündüğünüzü yapmanız kariyerinize zarar verebilir ve hatta işinizi kaybetmenize bile yol açabilir.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz